• Sonuç bulunamadı

Ekin Dila TOP

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi

Öznur YAŞAR

Balıkesir Üniversitesi Balıkesir Sağlık Yüksekokulu

Nilüfer TOK YANIK

Akdeniz Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

Oya KAVAK

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

ÖZET

Giriş ve Amaç: Aile planlaması hem istenmeyen gebelikleri, hem de aşırı doğurganlığı önleyerek anne ve çocuk sağlığına olumlu katkıda bulunan hem de çocuk sahibi olmak istendiğinde gebeliğin oluşmasını sağlayan bir sağlık hizmetidir. Çünkü iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta, hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine neden olmaktadır. Her yıl binlerce anne ve çocuk, aile planlaması uygulamalarının yetersiz ve yanlış kullanımı nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Bu oranı azaltabilmenin en önemli yollarından biri, kontraseptif yöntemler hakkında kişileri yaşadıkları toplumun kültürünü de göz önüne alarak bilgilendirmek ve eğitmektir. Bu bağlamda hemşirelerin aile planlamasına yönelik danışmanlık verirken toplumun kültürünün aile planlaması yöntem tercihlerine etkisi ve gelecekte yöntem kullanmaya ilişkin niyet ile ilgili bilgilere gereksinimleri vardır. Doğum sonrası dönemde aile planlaması yöntem tercihlerinin, kadının kültürel bakış açısı göz önüne alınarak incelenmesi, verilecek hizmet ve yapılacak eğitim programlarına ışık tutması açısından önemli ve gereklidir. Bu bilgiler doğrultusunda araştırmanın amacı, kültürel değerlerin doğum sonu dönemdeki kadınların aile planlaması yöntem tercihlerine etkisini incelenmektir.

Yöntem: Kesitsel ve tanımlayıcı nitelikteki bu araştırma, İzmir Ege Doğum Evi ve Kadın Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi ve Balıkesir Atatürk Devlet Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD’da yapılmıştır. Çalışmanın örneklemini 68 kadın oluşturmuştur. Veriler, Leninger’in “Bakımda Kültürel Farklılıklar ve Evrensellik” modeli doğrultusunda hazırlanmış Birey Tanıtım Formu kullanılarak toplanmıştır.

Bulgular: Yaş ortalaması 28.54±6.34 ve ilk evlenme yaşı 21.16±3.68’dir. Kadınların evlilik süresi 7.16±5.84 olup %41.2’si ilkokul mezunu, %88.2’si ev hanımı, %91.2’sinin sağlık güvenceli, %64.7’sinin gelirin gidere denk, %89.7’si çekirdek aile ve eşlerinin %45.6’sının ilkokul mezunu olduğu saptanmıştır. Kadınların %50’si en uzun süre Ege Bölgesinde yaşadığını, %76.5’i ailesinin kökeninin kırsal ve %66.1’i dört ve üzerinde kardeşi olduğunu ifade etmişlerdir. Kadınların %30.9’unun üç ve üzerinde gebe kaldığı, %76.5’inin bir ve iki yaşayan çocuğu, %27.9’unun gebelikleri arasının iki yıldan az ve %36.8’inin gebeliğini planlamamış olduğu saptanmıştır. Kadınların %63.2’ sinin aile planlaması yöntemleri hakkında bilgi almamıştır, %89.7’sinin yöntemleri yararlı bulduğu, %11.8’inin kolaylıkla ulaşamadığı, %39’u yan etkileri nedeniyle korktuğu,

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 69 %52.3’ünün hayatının belirli bir döneminde geleneksel yöntemlerden geri çekmeyi kullandığı, %88.2’sinin gebeliği önleyici yönteme eşi ile karar verdiği saptanmıştır. Doğum öncesi dönemde kadınların %70.6’ sının aile planlaması yöntemi kullandığı ve bu yöntemlerin sırasıyla geri çekme (%37.5), Ria (%22.9), kondom (%18.8) ve Oral Kontraseptif (%14.6) olduğu, %66.7’sinin doğum öncesi kullandığı yöntemden memnun olduğu, %97.1’inin doğum sonrası dönemde aile planlaması yöntemlerinden kullanmayı düşündüğü ve bu yöntemlerin sırasıyla kondom (%24.2), Ria (%21.2), Oral Kontraseptif (%15.2), Tüp Ligasyon (%15.2), geri çekme (%10.6) olduğu saptanmıştır. Kadınların doğum sonrası dönemde seçmeyi düşündükleri aile planlaması yöntemini %38.1’i güvenli ve etkili olduğundan, %28.6’sı kullanımı kolay olduğundan ve %14.3’ü eşinin istemesi ve %12.7’si sağlık personelinin önerisiyle tercih etmişlerdir. Kadınların yarısından fazlası aile planlaması yöntemini seçerken en önemli faktörün kendisi ve eşi (%51.5), %19.1’i eşi olduğunu ifade etmişlerdir. Kadınların tamamı emzirmenin aile planlaması yöntemi olarak kullanılmasıyla ilgili herhangi bir eğitim almamıştır, %26.5’i emzirmenin gebelikten koruyacağını ve bu korumanın da altı ay süreyle (%50) devam edeceğini ve %80.9’u kırk günden sonra cinsel ilişkiye başlanması gerektiğini ifade etmişlerdir.

Sonuç ve Öneriler: Bu çalışmada; kadınların aile planlaması yöntemleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları, yöntemlerin yan etkilerinden korktukları, modern yöntemlere rağmen geri çekme yöntemini ısrarlı bir şekilde kullanmaya devam ettikleri, yaşamları boyunca planladıklarından daha fazla gebe kaldıkları ve kadının eşinin yöntem seçiminde önemli bir faktör olduğu belirlenmiştir. Ayrıca kadınların doğum sonu dönemde emzirmeyi bir aile planlaması yöntemi olarak kullandıkları da saptanmıştır. Toplumumuzdaki kültürel değerlerin aile planlamasına yönelik tercihleri etkilediği, istenmeyen gebeliklere neden olduğu ve bunun da ana çocuk sağlığını olumsuz etkilediği sonucuna varılmıştır.

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 70

TUVALET EĞİTİMİNDE KÜLTÜREL FARKLILIKLAR

Saniye TEZE

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

Ayşe Sonay TÜRKMEN

Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi

ÖZET

Giriş ve Amaç: Küçük yaştaki çocuklara tuvalet alışkanlıklarının kazandırılması olarak tanımlanan tuvalet eğitimini başarma, erken çocukluk döneminin önemli gelişimsel görevlerinden biridir. Literatür incelendiğinde toplumlar ve kültürler arası farklı tuvalet eğitim teknikleri olduğu görülmektedir. Tuvalet eğitimindeki farklılıkların tespiti ve en etkili uygulama yönteminin belirlenmesi özellikle çocukların psikolojik gelişimlerine olumlu katkı sağlayacaktır. Bu yüzden bu çalışma hem aile hem de çocuk için sıkıntılı bir eğitim süreci olan tuvalet eğitimi uygulamasında karşılaşılan kültürel farklılıkları literatür ışığında incelemek amacı ile yapılmıştır.

Yöntem: Çalışmada yer alacak makaleler Akademik Google ve Pubmed veri tabanlarından “tuvalet eğitimi”, “tuvalet eğitiminde kültürel farklılıklar”, “toilet training” anahtar kelimeler kullanılarak elde edildi. Çalışma kapsamına;

Yayın dili Türkçe ya da İngilizce olan Sağlıklı çocuklar üzerine yapılan Yayın yılı son 15 yıl olan

Tam metnine ulaşılabilen makaleler alındı.

Bulgular: Tuvalet eğitimi çocukların psikolojik gelişimleri açısından önemli bir süreçtir. Eğitime başlama yaşı ve eğitim süresi üzerinde birçok faktör etkin rol oynamaktadır. Dünyada anne babasının üzerine dışkılasa ve işese bile hoşgörü ile karşılayan bazı Güney Amerika yerlilerinden, çocukları 2-3 aylık iken çok sıkı ve cezalı bir eğitime tabi tutan Madagaskar'ın Tanala yerlilerine kadar çeşitli tarz, zaman ve tuvalet terbiyesi yöntemleri uygulanmaktadır. Yapılan bir çalışmada Japonlardaki aşırı düzen, titizlik ve kontrol ihtiyacının sıkı anal eğitime bağlandığı ve bu eğitimin gevşek olduğu toplumlarda titizlik ve düzenliliğin Japonlardaki kadar belirgin olmadığı bildirilmektedir. Çalışır ve ark.(2011) 1-4 yaşları arasında sağlıklı çocuğu olan 357 anne ve çocuğu incelendikleri çalışmalarında ise çocuğun gelişimsel özelliklerini dikkate alarak tuvalet eğitimine başlayan annelerin çocuklarının gündüz altını ıslatma olasılığının daha az olduğunu bulmuşlardır. Aşırı ceza ile uygulanmasa bile, tuvalet eğitimi Batı toplumunda da üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Tuvalet eğitimi toplumdan topluma farklılık gösterdiği gibi bir toplumun çeşitli tabakaları arasında da farklar göstermektedir. Tuvalet eğitiminde kültürel farklılıklar incelendiğinde; tuvalete başlama yaşı, kullanılan yöntem gibi konularda değişimler olduğu görülmektedir. Toplumun geleneksel uygulamalarına katılma durumu eğitim düzeyine göre değişebildiğinden toplumlardaki eğitim seviyesi yükseldikçe bilimsel yöntemlere eğilimin de arttığı görülmektedir.

Sonuç ve öneriler: Tuvalet eğitimi kültürler arasında farklılık göstermekte olup genel uygulama prensiplerinin oluşturulmasına ihtiyaç vardır.

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 71 Bildiri ID :8643