• Sonuç bulunamadı

Ar. Gör. Nigar ÇELİK

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

Ar. Gör. Özlem GÜNER

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

Prof. Dr. Ümran SEVİL

Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi

ÖZET

Hayatımızın en önemli geçiş dönemlerinden biri olan doğum, öncesi ve sonrasıyla hayatımızda önemli bir yer kaplamaktadır. Bu dönemin beraberinde getirdiği inanışlar, adet, töre ve ritüeller bir ülkenin ya da belirli bir yörenin geleneksel kültürünün ana bölümlerinden birini oluşturur. Kişinin kültürel uygulamalara başvurmasının temelinde, yaşadığı dönemde yoğunlaştığına inanılan tehlikelerden ve zararlı etkilerden korunmak vardır. Dolayısıyla bu kültürel uygulamalar kişilerin yaşam tarzını biçimlendirerek sağlık koşullarını da etkileyebilmektedir. Özellikle anneye ve yeni doğana yapılan geleneksel uygulamaların bazıları anne ve bebek sağlığını tehdit edebilmektedir.

Doğum sonrası dönem, kadın için anneliğe geçiş dönemi olup, fiziksel ve psikolojik açıdan büyük önem taşımaktadır. Bu doğrultuda birçok toplumun kültürlerinde, anne ve bebek için gerekli olan dengeyi sağlayacak, zararları azaltacak önlemler ve buna yönelik uygulamalar geliştirilmiştir. Genellikle doğum sonrası ilk 40 gün için Dünya’nın bazı toplumlarında olduğu gibi ülkemizde de çok fazla ve farklı geleneksel uygulamalar yapılmaktadır. Özellikle doğum sonu bebeğe yapılan, sağlık açısından zararlı olan geleneksel uygulamalar, iyileşme sürecini uzatabilmekte, etkin tedavi almasını engellemekte; sakatlık, hastalık ve hatta ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu nedenle bu uygulamaların hem sağlık profesyonelleri hem de toplum geneli tarafından bilinmesi ve gözden geçirilmesi, verilen tıbbi uygulamaları kapsayan ana çocuk sağlığı hizmetinin etkili ve verimli olabilmesi açısından önemlidir.

Türk toplumunda bebeklik döneminde; bebeğin teri kokmasın diye tuzlama, tuza alternatif olarak dövülmüş yaban mersini yaprağının zeytinyağı ile karıştırılmış halinin ya da balın vücuda sürülmesi, banyo suyuna reyhan, yaban mersini, papatya, gül ve biraz tuz ekleme, murt yaprağına sarma, tombulaklı (patatese benzer bitki) suda yıkama, uzun ömürlü ve kısmetli olsun diye doğumdan sonra ilk önce dedesinin veya babasının eski giysisinden dikilen zıbın giydirme;güzel olsun diye tuzlanan zıbın giydirilip kundaklanan bebeğin, gözer (büyük delikli kalbur) üzerine minder konularak bir süre yatırılması; sarılık olmasın diye yüzüne sarı yazma örtme, bileklerine ve boynuna sarı iplik bağlama, iki kaşının ortasına kesik atma, erken yürümesi için ayağının altına yumurta sürme, nazar değmemesi için nazar boncuğu takma veya kirli gezdirme gibi birçok geleneksel uygulamalar yer almaktadır.

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 174 geliştirilmesi açısından kültürel inanış ve uygulamaların bilinmesi önemlidir. Bu derlemede, Türkiye’de doğum sonu yenidoğan bakımına yönelik yapılan geleneksel uygulamalar incelenerek, sağlık profesyonellerinin özellikle yaşadıkları-çalıştıkları bölgedeki geleneksel uygulamaları tanıma ve olumlu-olumsuz yönlerini bilmenin önemi üzerinde durulacaktır.

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 175 Bildiri ID :7599

TRANSKÜLTÜREL HEMŞİRELİK

Özlem CEYHAN Erciyes Üniversitesi ÖZET

Sağlık kültürlere göre değişen göreceli bir kavramdır. Sağlık, biyolojik ve çevresel etmenler tarafından olduğu kadar kültürel etmenlerden de etkilenmektedir. Yıllardır belli kültürel özelliklerini sürdürebilmek için çaba gösteren insanlar bunu sağlık davranışlarına da yansıtmışlar ve sağlık sorunlarının çözümünü kültürel yaşamlarında aramışlardır. Özellikle sağlık ve hastalık inançları, bakım, çocuk yetiştirme, doğum uygulamaları, beslenme alışkanlıkları, cinsellik, aile yaşamı, yaşlanma ile ilgili inançlar, egzersiz, ağrı ve yasa tepki, iletişim biçimi, dokunma ve mahremiyet gibi uygulamalarında yer alan kültür sağlık profesyonellerinin de değerlendirmesi gereken başlıkları oluşturmuştur.

Sağlık profesyonellerinden olan hemşire bakımını planlarken, kültürün önemi üzerinde düşünülmeli, kültürel farklılıklara değer verilmeli, bireylerin davranışlarındaki kültürel etkileri anlamalı ve kültürel farklılığa sahip bireylere empatik yaklaşmalıdır. Bakımı esnasında bireylerin kültürlerine saygı gösterilmeli, kültürel konularda sabırlı olmalı ve kültürel farklılıklara yönelik uyumda hastaya destek olmalıdır. Bunun için hemşirelik bakımında transkültürel hemşirelik kavramı oluşturulmuş ve kültürün içindeki değerleri tanıyan ve bu konuda kendini geliştirmeye yönelen gruplar oluşmuştur.

Transkültürel hemşireliğin amacı; birey, aile ve grupların kültürel gereksinimlerini karşılamada duyarlı ve etkili bir hemşirelik bakımı sunmak, hemşirelik bilgi ve uygulamalarını kültürel olarak kavramsallaştırarak kullanılmasını sağlamaktır.

Transkültürel bakım veren hemşirelerin;

Hizmet verdiği toplumun sorunları ile baş etmek, sağlığı yükseltmek ve korumaya yönelik davranışlarını anlamak için kültürel veri toplamaları,

Topladığı veriler doğrultusunda, o toplumun kültürünün değiştirilip değiştirilemeyeceğini saptamaları,

Sağlık politika ve girişimlerini yalnız bilimsel ve epidemiyolojik temelli kanıtlara göre değil, aynı zamanda insanların yaşam ve sağlık deneyimlerine, onların kendi öncelik ve zorunluluklarına göre de temellendirmeleri,

Halkın kültüründe yer alan sağlık uygulamalarını korumaları ve bunlara sahip çıkmaları,

Bireyleri kendi kültürel kalıplarında algılamaları, kendi kültürlerinde incelemeleri ve hemşirelik yaklaşımında da bunları göz önünde bulundurmaları,

Farklı kültürlerdeki benzer ve farklı davranışları saptayarak, eğitim programları geliştirmeleri ve bu programları müfredatlara entegre etmeleri gerekmektedir.

ULUSLARARASI KATILIMLI III. KÜLTÜRLERARASI HEMŞİRELİK KONGRESİ 21-25 MAYIS 2015 176

RUHSAL BOZUKLUKLARDA DAMGALANMA: KÜLTÜRLERARASI SÜREÇ