• Sonuç bulunamadı

2. TUHFETÜ’L-İSLÂM

2.1.1.10. Yakûp ve Yûsuf Aleyhimâ es-Selâm

Bu başlık altında Hz. Yakûp ve Hz. Yûsuf peygamberlerin kıssaları hakkında bilgi verilmekle birlikte onların Klasik Türk şiirinde hangi yönleriyle ele alındıkları hususlarına değinilecektir.

Yakûp Aleyhisselâm

Yakûp peygamber, İbrahim peygamberin torunu İshak peygamberin oğludur. Kur’ân-ı Kerîm’de Yakûp peygamberin konu edinildiği on beş âyet ( Bakara: 2/132 Al-i İmrân: 3/84, Nisa: 4/163, En’am: 6/84, Meryem: 19/49, Enbiyâ: 21/72, Ankebût: 21/27) bulunmaktadır. Hz. İshak’ın vefâtından sonra nübüvvet Ken’an ilinde bulunan Hz. Yakûp’a intikâl etmiştir.

Nebiler arasında çeşitli musibetlerle imtihan edilen isimlerden biri de Hz. Yakûp’tur. Hz. Yakûp’un on iki oğlu olur ve bu oğulları içinde ise en çok Yûsuf’u severdi. Hz. Yakûp’un Yûsuf’a karşı olan bu muhabbetini kıskanan kardeşleri onu kuyuya atıp babalarına da Yûsuf’u kurtların yediğini söylediler. Yûsuf’a ait bir gömleği de avladıkları

124 Mehmet Ümit, “Şuayb”, İA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2010, C. 39, s. 223.

125Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, “Şuayb”, Kapı Yay., İstanbul 2011, s. 433; Kur’ân-ı Kerîm, Ankebût, 29/37.

38

bir hayvanın kanına bulayarak babalarına getirdiler. Hz. Yakûp oğullarının bu ihanetini

anlar; fakat başına gelen bu imtihana sabretti.126

Klasik Türk şiirinde ise Hz. Yakûp, Hz. Yûsuf ile anılır. Hz. Yakûp’un, Yûsuf’a olan hasretiyle yıllarca ağlaması, gözlerinin görmez olması, hüzünler kulübesi olarak anılan “külbe-i ahzân”, Hz. Yûsuf’un gönderdiği gömleği gözlerine sürmesiyle gözlerinin açılması vb. Klasik Türk şiirinin telmih konularından olmuştur. Aşığın sevgili için çektiği

çileler, onun hüzünlü gönlü Yakûp peygambere teşbih edilir.127

Yûsuf Aleyhisselâm

Hz. Yûsuf, İsrailoğulları’nın peygamberi Hz. Yakûp’un oğludur. Kur’ân-ı Kerîm’de Yûsuf kıssası “ahsenü’l-kasas” kıssaların en güzeli olarak nitelendirilir. Diğer peygamberlerin kıssaları birçok sûre içinde parça parça bildirilmiş iken Hz. Yûsuf’un kıssası tek bir sûrede olarak nakledilmiştir. Tamamı 111 âyet olan sûrenin 98 âyetinde (3-

101) Hz. Yûsuf’tan bahsedilmektedir.128

Hz. Yûsuf, Yakûp Aleyhisselâm’ın on birinci oğludur. Hz. Yûsuf, çocukken bir rüya görür. Gördüğü rüyada on bir yıldız, güneş ve ay kendisine secde etmektedir. Hz. Yûsuf gördüğü rüyayı babasına anlatır ve tabirini ister.129

Hz.Yakûp,“Ey güzel evladım rüyanı kimselere anlatma. Sana secde etmiş gördüğün on bir yıldız kardeşlerindir. Ay ve güneş iyiye işarettir. Allah sana dünya ve ahirette devlet bahşedecektir. Tekrar söylüyorum bu rüyanı kimselere açma zirâ gönlün kırılır.” diye nasihat eder. Babasının tabirinden çok mutlu olan Yûsuf, çocukluğun da vermiş olduğu saflıkla babasının nasihatini unutup rüyasını kardeşlerine anlatır. Yûsuf’un rüyasını öğrenen kardeşleri Yûsuf’a karşı öfke ve kıskançlık besleyip onu öldürmek için plan yaparlar. Kardeşleri bir hile ile babaları Yakûp’u kandırıp Yûsuf’un kendileri ile otlağa çıkması için izin alırlar. Otlağa vardıklarında Yûsuf’a karşı olan öfkeleri ortaya çıkar ve ona eziyet edip onu kuyuya atarlar. Yüce Allah’ın korumasına mazhar olduğu için atıldığı kuyuda zarar görmeyen Yûsuf, bir süre kuyuda kalır. Hz. Yûsuf kuyuda kaldığı zamanını sabır ve ibadetle geçirir.

Öte yandan Yûsuf’a bu kötülüğü yapan kardeşleri, babaları Yakûp’a söylemek için bir yalan kurarlar. Hz. Yakûp’un huzuruna varıp “Ey babacığım Yûsuf’u kurtlar yedi”

126 Kur’ân-ı Kerîm, Yusuf, 12/83.

127 Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, “Yakûp”, Kapı Yay., İstanbul 2011, s. 384-386. 128

39

derler. Bu duruma çok üzülen Hz. Yakûp’un, âh Yûsuf’um dedikçe bağrı kor olur yanar, kanlı gözyaşları döker. Öyle ki Yûsuf’un hasretiyle ağlamaktan gözlerine perde iner.

Bir süre sonra Yûsuf’un bulunduğu kuyu civarından geçen bir kervanda bulunanlar Yûsuf’u kuyudan kurtarır. Fakat bu hali Yûsuf’un kardeşleri görür. Kervanın yanına koşup “O bizim firari kölemizdir” diyerek ay yüzlü Yûsuf’u kervana satarlar. Onlar da Yûsuf’u alıp Mısır’a götürür. Yûsuf, Mısır Aziz’ine köle olarak satılır. Aziz’in sarayında bir kaç yıl kalan ve bu süre zarfında büyüyüp olgunlaşan Yûsuf’un güzelliği Aziz’in hanımı Züleyha’yı adeta büyüler. Öyle ki Züleyha, artık nefsine hâkim olamaz ve her fırsatta Yûsuf’a ilgisini belli edip hoş olmayan tekliflerde bulunur. Bu teklifler karşısında iffetini korumakta sebat eden Yûsuf, Züleyha tarafından atılan iftira ile zindana atılır, orada yedi yıl kalır. Hz. Yûsuf zindanda iken kendisine Allah tarafından rüya tabir etme ilmi bahşedilir.

Günlerden bir gün Mısır hükümdarı bir rüya görür ve rüyasını tabir edecek bir âlim arar. Yûsuf’u önceden tanıyan saray çalışanlarından biri, Yûsuf’un bu rüyayı yorumlayabileceğini hükümdara bildirir. Mısır hükümdarı, Yûsuf’u zindandan çıkarttırıp huzuruna getirtir. Yûsuf, hükümdarın rüyasını tabir eder. Bu tabir üzerine Yûsuf’ta bir kemâl gören hükümdar, Yûsuf’u Mısır’a Aziz yapar. Bu sırada Züleyha’nın kocası Aziz vefât etmiştir. Yûsuf ve Züleyha’nın hikâyesinden haberdar olan Mısır hükümdarı, Züleyha’yı Yûsuf’a nikâhlar.

Mısır hükümdarının rüyasının verdiği işaretler doğrultusunda Mısır’da büyük bir kıtlık olacağını öngören Yûsuf, Mısır ambarlarını zahire ile doldurur. Vakit tamam olup şiddetli kıtlık başlayınca halkı, ambarlara doldurduğu bu zahirelerle doyurur. O zamanlar Şam diyarında da şiddetli bir kıtlık olur ve Mısır Aziz’inin zahirelerle dolu ambarlarından halkını doyurduğu oralardan duyulur. Bu haberi alanlar arasında, Ken’an ilinde ikamet eden Hz. Yakûp’un oğulları da vardır.

Hz. Yakûp’un oğulları Mısır’a gidip erzak almak için babalarından müsaade isterler. Hz. Yakûp, Bünyamin hariç diğer on oğlunu erzak almaları için Mısır’a gönderir. Onları gören Yûsuf, kardeşleri olduğunu idrak edince ilgilenir ve onlara pek çok soru sorar. Onlar da bütün maceralarını bir bir anlatırlar. Bunun üzerine Hz. Yûsuf onlara erzak verir. Ancak “Buraya erzak için tekrar gelişinizde sizinle Bünyamin isimli kardeşiniz de gelmez ise erzak vermem” diye bir de şart koşar. Suriye’ye dönen kafile, Mısır’dan aldıkları erzaklar içinde akçeleri görünce, Yakûpoğulları erzak almak için tekrar Mısır’a gitmeye niyetlenirler. Babaları Yakûp’u ikna edip Bünyamin’i de yanlarına alarak Mısır’a giderler. Yûsuf, yine onlara pek çok erzak verip gönderirken Bünyamin’i de hırsızlıkla

40

suçlayıp yanında alıkoyar. On kardeşten biri, Bünyamin’siz dönüp babasına ne diyeceğini düşünüp arlandığı için Mısır’da kalır. Diğer kardeşler babalarına gidip durumu anlatır. Hz. Yakûp, kayıp üç oğlu için diğer dokuz oğlunu tekrar Mısır’a gönderir. Bu arada Yûsuf, Bünyamin’e sırrını açıklar. Diğer dokuz kardeş gelince onlara da sırrını açıklar. Bunun üzerine kardeşleri yıllar önce yapmış oldukları kötülüğe pişman olup tövbe ederler. Daha sonra Yûsuf, gömleğini kardeşleri ile babasına yollar. Daha gömlek Hz. Yakûp’a ulaşmadan Hz. Yakûp, “Yûsuf’un kokusu geliyor.” der. Yûsuf’un gömleği eline ulaşınca yüzüne süren Yakûp’un gözleri açılır. Yûsuf’u görmek arzusuyla bütün ehlini toplayan Hz. Yakûp, Mısır’a gider. Uzun yıllar hasretliğini çektiği Yûsuf’una kavuşur. On yedi yıl sonra Yûsuf elli altı yaşında iken Hz. Yakûp vefât eder. Yüz on yaşında da Hz. Yûsuf vefât eder. Yakûp’un oğulları çoğalıp Mısır’ı, Şam’ı kaplar. Büyük bir millet olup namları

dünyaya yayılır ve İsrailoğulları adı ile şöhret bulurlar.130

Hz. Yûsuf klasik şiirde adı en çok geçen peygamberlerden biridir. Güzelliği nedeniyle sevgili çok zaman ona benzetilir hatta Yûsuf-ı sânî ( İkinci Yûsuf ) olarak vasıflandırılır. Kardeşleri tarafından kuyuya atılması, ay ve güneşin ona secde etmesi, bir köle olarak ağırlığınca altına satılması, Züleyha ile olan macerası, zindana atılması,

Mısır’a sultan olması gibi hususlarıyla divan şirinde sık sık konu edilmiştir.131