• Sonuç bulunamadı

2. TUHFETÜ’L-İSLÂM

2.5. Edebi Sanatlar

Klasik şiirde bir şairin ne söylediği kadar nasıl söylediği de önemsenmiştir. Şairlerin sözü bir güzele benzetmiş olduğunu varsayarsak edebi sanatları da güzelin süsü olarak ifade edebiriz. Bu bakımdan edebi sanatlar, hem şiirin ifade gücünü arttırmak hem de söyleyişi güzelleştirip zenginleştirerek ilgi çekici kılmak adına önemli bir araç olmuştur. Mehmed Rıfat da klasik şiir geleneğine uyarak özellikle de Hz. Muhammed’in seçkin yaratılışına yakışan muhteşem vasıflarını övmek maksadıyla eserinde çeşitli edebi sanatlardan faydalanmıştır. Eserin özellikle Hz. Muhammed’i övgü ve tasvir etme bölümünde bulunan edebi sanatları başlıklar halinde örneklendirerek vermek faydalı olacaktır.

İstiare: Bir kelimenin, benzetme amacıyla başka bir kelimenin yerine kullanılmasıdır.226

Eser ağırlıklı olarak Hz. Muhammed üzerine kurulmuş açık istiarelerden oluşmaktadır. Eserde şâh, şâh-ı huzem, dürr-i yetîm, hümâ, pâk, rū-nümâ, âlî-sıfât, sulṭân-ı dîn, müctebâ, nūr u maḥbūb-ı enâm, kân-ı irfân, nûr-ı Yezdân gibi kelimeler ve terkiplerle Hz. Muhammed’i ifade etmek için istiare oluşturulmuştur. Hz. Muhammed’i açık istiare yoluyla ifade eden kelimeler için şu örnekleri verebiliriz:

225 Manastırlı Mehmed Rıfat, Tuhfetü’l-İslâm, Vilâyet-i Müşârün İleyhâ Matbaası Yay., İstanbul 1897, s. 3. 226

103 Tarfetü’l-ʿayn içre ol şâh-ı huzem

Geldi Kuds’e basdı Aksâya kadem (s. 53/559)

İşte bu sûretle ol dürr-i yetîm Kaldı mâderden de dünyâda yetîm

Geldi ʿAbdul-muttalib ol pîr ü pâk

Mustafâyı aldı oldı tâbnâk (s. 47/455, 456)

Parmagıñ kaldırdı ol dem Mustafâ

Âsumâna togrı tutdı ol hümâ (s. 47/471)

Gelmeden dünyâya ol ʿâlî-sıfât

Şâm yolunda itdi ʿAbdullâh vefât (s. 46/448)

Ol gice kim togdı ol sultân-ı dîn

Ol kerâmet maʿdeni ol hân-ı dîn (s. 45/435)

Merhabâ ey nûr u mahbûb-ı enâm

Hep saña olsun salât ile selâm (s. 44/425)

Hz. Cebrâil, metinde namus-ı ekber terkibi ile karşılanmaktadır:

Ol zamân nâmûs-ı ekber ekseri

Sık gelüp söyler idi âyetleri (s. 50/520)

Hz. Ebu Bekir, metinde yâr-ı ġar, Sıddîk ve Sıddîk-ı ekber olarak karşılanır:

Emr ile Sıddîk-ı ekber ol zamân

Geçdi mihrâba imâm oldı hemân (s. 63/668)

Yâr-ı gâra uydı hem ol bî-niyâz

104

Eserde müşrikler; bûm, ġurâb gibi kelimelerle karşılanır: Ol mükemmel hâneler bütler bütün oldı harâb

Oldı ol mevâları hep mesken-i būm u gurâb (s. 11/72)

Tezat: Bir beyit ya da mısrada anlamca karşıt kelimelerin kullanılması ile

oluşturulur.227 Tuhfetü’l-İslâm’da yer alan tezat sanatına örnek birkaç beyit şunlardır:

Nâdim oldı tövbe itdi Yûsufuñ ihvânı hep

Emr-i Yûsufla ʿibâdet kıldı anlar rûz ü şeb (s. 22/189)

Yollara nâzırdı ol sâhib ü kâr

Didebân olmuş idi leyl ü nehâr (s. 48/478)

Tekrir: Sözün anlamını güçlendirmek maksadıyla sözcük ya da söz öbeklerinin

arka arkaya yinelenmesidir.228 Eserde tekrir sanatına örnek beyitler şunlardır:

Şerʿ-i Mûsâyı gözetmek iddiʿâsıyla o ân

Hazreti Yahyâyı parça parça itdi zâlimân (s. 37/359)

Nâzil oldı ceste ceste çünki Kurʾân-ı Kerîm

Münfesih oldı o demde cümleten şerʿ-i kadîm (s. 39/373)

Eserde Süleyman Çelebi’nin Mevlid-i Şerîf’inden alıntı yapılan şu beyitleri de örnek verebiliriz:

İndiler gökden melekler sâf sâf

Kaʿbe-âsâ kıldılar hânem tavâf (s. 42/405)

Merhabâ ey cân-ı cânân merhabâ

Merhabâ ey derde dermān merhabâ (s. 44/ 423)

Nidâ: Şâirin içinde bulunduğu duygu ve heyecanını coşturan olayları,

varlıkları, durumları göz önüne getirip ey, eyâ, yâ, gibi ünlemlerle ifade etmesidir.229

Eserde nida sanatına örnek beyitler şunlardır:

227 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 2009, s. 449 228

105 Merhabâ ey nûr u mahbûb-ı enâm

Hep saña olsun salât ile selâm (s. 44/421)

Söyledi ol dem aña peyk-i Hudâ

Yâ Muhammed halka sen ol muktedâ (s. 53/562)

Merhabân biñ yâ Muhammed didiler

Ey şefâʿat kânı Ahmed didiler” (s. 54/573)

Âdet olmuşdı Bilâle her seher

Essalâ dirdi eyâ hayrü’l-beşer (s. 62/663)

Tenasüp: “Bir konu üzerinde, aralarında türlü ilgiler bulunan en az iki sözcük, terim ve deyimi bir dize ya da beyit içinde rastgele sıralama amacı gütmeden kullanmaktır.”230

Eserde tenasüp sanatına örnek beyitler şunlardır: İtmedi of bunca derd ü bunca mihnetden o zât

Dâʾimâ sabr ü ʿibâdet itmede kıldı sebât (s. 16/120)

Âb u ceddi pâk idi pâk oldı nesli ser-te-ser

Geldi ez-cümle o nesl-i pâkdan hayrü’l-beşer (s. 14/104)

Emr idüp meydâna bir dehşetli âteş yakdılar

Atdılar ol hazreti nâra uzakdan bakdılar (s. 12/83)

Telmih: Söz arasında herkesçe bilinen geçmişteki bir olaya, kıssaya, ünlü bir kişiye veya bir inanca işaret etmek sûretiyle yapılan hatırlatmadır.231

Eserde de yer yer telmih sanatına yer verilen beyitler şunlardır:

Hay iken İdrîs ile ʿÎsâ gibi

ʿÂlem–i ʿulvîyi görsün ol nebî (s. 52/548)

229 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara, 2009, s. 453.

230 Cem Dilçin, Örneklerle Türk Şiir Bilgisi, Türk Dil Kurumu Yay., Ankara 2009, s. 431. 231

106 Çünki yâ arduble’î itdi nuzûl

İmriü’l-Kays hˇāheri oldı melûl (s. 51/533)

Mübalağa: Sözün etkisini arttırmak amacıyla bir durum veya olayı/varlığı

olduğundan daha çok ya da daha az göstermektir.232

Mehmed Rıfat, zaman zaman Hz. Muhammed ve diğer peygamberleri överken veya tasvir ederken mübalağa sanatından yararlanmıştır. Metinde mübalağa sanatına örnek birkaç beyit şunlardır:

Şark u Garb’a hükm idüp âfâkı tutdı şöhreti

Görmedi o vakte dek bir kimse böyle şevketi (s. 29/273)

Didi gördüm ol habîbiñ anası

Bir ʿacep nūr kim güneş pervânesi (s. 42/402)

Çün yigirmiye irişdi sinn-i şâh

Nûr u vechinden utandı mihr ü mâh (s. 48/488)