• Sonuç bulunamadı

Gelişmekte olan bölgelerde yabancı bankaların varlığı farklı nedenlerle artmıştır: Afrika’da Sahra çölünün güneyinde, yerel bankacılık altyapısının sınırlı erişimi nedeniyle; Avrupa ve Orta Asya’da, Avrupa Birliğine bölgesel entegrasyonla birlikte; ve Latin Amerika’da hükümetlerin yabancı rekabetinde açıklığı artırmak amacıyla. Ancak birçok ülkede yabancı bankaların varlığına, yoğun verimsiz kredi sıkıntısı yaşayan yerel bankaların finansman krizi sonrasında izin verilmişti ve sermaye yapısını değiştirerek fonksiyonel bir bankacılık sistemi oluşturma ihtiyacıyla motive edilmişti. Gelişmiş ülkeler tarafından bakıldığ

er, bankaların otomasyona geçmesini ve ulusal sınırlar boyunca yoğun bilgi akışını yönetmelerini sağlamış ve iş stratejisinde temel değişiklikler, yerel faaliyetler aracılığıyla küresel bankacılığı müşterilere yakınlaştırmıştır133.

3.3.1. Bankacılık Sektörüne Giriş Fırsatları

Gelişmekte olan piyasalardaki bankalarda yabancıların mülkiyetinin artması, bankacılık sistemlerinin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarda devam eden konsolidasyonun bir yönüdür. Finans hizmetleri endüstrisinin küreselleşmesi, bankaların, faiz oranı marjları ve kârlar üzerinde baskı yaratan ve bunun sonucunda bankaların “satış” değerini düşüren banka-olmayan çeşitli kredi ve finans hizmeti kaynaklarıyla (özellikle hisse senedi piyasalarıyla) rekabet etmek durumunda kalmasına

132 Yayla, vd., s. 8.

maliyeti son yıllarda çarpıcı şekilde azalmıştır. Bu süreç içinde ortaya çıkan yoğun rekabet baskısı, geleneksel bankacılık faaliyetlerinin kârlılığında düşüşe neden olmuş ve büyük bankaların coğrafi olarak dağılmasına ve ayrıca, başka finans faaliyetlerine girmelerine yol açmıştır134.

i ve hizmetlerinin gelişmesi sonucunda türeyen göreli avantajları kullanması için güçlü bir neden oluşturmuştur135.

lirlemiştir. İki temel neden, müşterinin tavrını izleme ve ev sahibi ülkede kârlı fırsatlar arayışıdır. Aslında, bazı yabancı ba

et sunan veya hiç sunmayan bankalardır. Bu nedenle, ulusal ekonomi

bankalarıdır. İkinci grupta, ABN-AMRO ve Deutsche Bank gibi, küresel ilişkiler içinde

Özellikle, daha liberal düzenlemelere sahip piyasalar, bankacılık, menkul kıymetler ve risk yönetimi alanlarında bütünleyicilerden yararlanmalarına imkan vermiş ve bunun sonucunda yeni ürünler (özellikle tezgah-üzeri türev ürünler) ortaya çıkmış ve bu yeni ürünlerle hizmetlerin dağıtımında iyileşmeler yaşanmıştır. Örneğin, telefon bankacılığı ve elektronik bankacılık, Avrupa piyasalarında ve son zamanlarda, özellikle Asya’daki gelişmekte olan piyasalarda, Pazar payı kazanmak amacıyla yabancı bankalar tarafından yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Gelişmiş piyasalardaki büyük uluslararası ve bölgesel bankaların karşı karşıya kaldığı yoğun rekabet baskısı bu bankaların, hem off-shore, hem de yerel gelişmekte olan piyasalara girmek için, yeni finans ürünler

Çokuluslu bankacılığın geleneksel teorileri, bir bankanın yabancı bir piyasaya girmesinin nedenlerini açıklayabilecek bazı etkenler be

nkaların, merkezleri bankanın kendi ülkesindeki piyasada bulunan çokuluslu şirketlere hizmet vermek amacıyla, gelişmekte olan piyasalara girdiğine inanılmaktadır. Bu yabancı bankalar iki türdedir. Birinci gruptakiler faaliyetlerini, çokuluslu müşterilerinin hizmetleriyle sınırlayanlar ve diğer çokuluslu şirketlere ve ülkedeki yerli müşterilere çok az hizm

üzerinde pek etkileri olmaz. Bunun örnekleri, genellikle kendi ülkelerinde hizmet verdikleri bir müşterinin izinden gelişmekte olan piyasalara giren Japon ve Kore

134 Donald J Mathieson, ve Jorge Roldos, “The Role of Foreign Banks in Emerging Markets”, The World

Bank, International Monetary Fund and Brookings Institution 3rd Annual Financial Markets and Development Conference- Open Doors, New York, April 2001, ss. 7-8.

http://www.worldbank.org/finance/assets/images/Role_of_Foreign_Banks_in_Emerging_ Markets_body,pdf (1.11.2008)

bulundukları büyük çokuluslu şirketleri izlemek üzere gelişmekte olan piyasalara giren ve sonra da, hizmetlerini diğer çokuluslu ve büyük ulusal şirketlere de yayan bankalardır136.

Gelişmiş veya yoğun rekabet yaşanan bir ulusal bankacılık ve finans hizmetleri sektörüyle karşı karşıya kalabilecek olan diğer yabancı bankalar, büyüme ve kâr

fırsatları etmişlerdir. İki türde yabancı

piyasaya girmeyi tercih edebilirler: büyük boyutta ve nispeten yüksek büyüme oranların

ş sınırlamalarının kalkmas

aramak amacıyla yurt dışına açılmayı tercih

a sahip piyasalar (yabancı piyasa boyutu ve yabancı piyasa göreli büyüme hipotezi) ve piyasa boyutundan ve göreli büyümeden bağımsız olarak, çok fazla rekabet yaşanmayan ve düşük giriş engelleri bulunan piyasalar (yabancı piyasa rekabeti hipotezi). Citibank ve HSBC bu kategoriye giren bankalardır. Risk yönetimi, düzenlemeler, döviz kuru hareketleri, kültürel bağlantılar ve kendi ülkelerindeki piyasanın uzaklığı da, yabancı bankaların girişini etkileyen çeşitli faktörler arasındadır137.

Yabancı bankaların faaliyetlerinin uluslararası düzeye çıkmasında önemli olan faktörlerden biride ev sahibi ülke ile yabancı bankanın ülkesi arasındaki ekonomik entegrasyon ve ekonomik ilişkilerin derecesi olmuştur138.

Yabancı bankaların yayılmalarını etkileyen faktörler üzerinde yapılan son çalışmalarda, gelişmekte olan ülkelerdeki kar fırsatlarının yabancı banka yatırımlarını çekmekte önemli olduğu sonucuna varmışlardır. Aynı zamanda giri

ı ve vergi anlaşmaları gibi diğer kanuni düzenlemeler yabancı girişlerini cazip hale getirmektedir139.

Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık krizleri sonunda sermaye yapısı bozulan kamu veya özel bankalar yabancılara devredilerek düzeltilmeye çalışılmıştır.

136 Thi Vo Anh-Ngoc, Dev Vencappa, Does the Entry Mode of Foreign Banks Matter For Bank

Efficiency? Evidence from the Czech Republic, Hungary, and Poland, January 2008, ss. 4-5. http://www.congress.afse.fr/docs/686515vothi_afse_2008.pdf_(1.11.2008)

137 Thi Vo Anh-Ngoc, Dev Vencappa, s. 8.

138 G. Clarke, Robert Cull, Susana Sanchez; Foreign Bank Entry: Experience, Implications for

Developing Countries, and Agenda for Further Research, October 2001 World Bank Working

Paper, ss. 4-5.

Yabancıların kriz dönemi ve sonrasında marka değeri düşen yerli bankaları çok ucuza satın alma yoluyla sektöre giriş yapmaları cazip olabilmektedir. Yine ekonominin genişleme ve istikrar dönemlerinde ise bankaların karı ile birlikte marka değerinin yükselmesi yerli bankaların hissedarları tarafından satılmasını fırsat haline getirmek

acak lisans koşulları oluştururken, yabancı bankalar genellikle bankacılık lisanslarının verilmesi konusunda daha sıkı sınırlamalarla, şube sayısında

kısıtlama ve her bir bankadaki ve/veya

toplam banka konusunda kısıtlamalarla

karşılaşmıştır141. Örneğin, son krize kadar birçok Asya ülkesinde, yabancı bankaların sadece tek b

geniş anlamda ise, bölgesel olarak iş dünyası birlikleri arasında farklılıkların olması yerel firmaların maliyet avantajına sahip yabancı bankalara göre daha avantajlı olduklarını gösteren kanıtlar içermektedir. Yapılan çalışmalarda hem kuzey hem de

tedir140.

3.3.2. Bankacılık Sektörüne Giriş Engelleri

Gelişmiş ülke bankalarının gelişmekte olan ülke piyasalarına giriş nedenleri arasında maliyet avantajları ve karlarını maksimize etme gibi faktörlerin yer aldığı gözlemlenmektedir. Yabancı bankaların yurt dışına açılmak için güçlü nedenleri olsa da, son zamanlara kadar, çoğu gelişmekte olan piyasaya girerken büyük engellerle karşılaşmışlardır. Birçok ülke, hem ulusal olarak, hem de yabancıların sahip olduğu bankalara uygulan

larla, izin verilen faaliyetlerin denetlenmesiyle varlığındaki yabancı mülkiyetinin ölçüsü

ir şube açmasına izin veriliyordu ve yabancı banka lisansları uzun bir süre dondurulmuştu. Yabancıların aktif olarak toptan bankacılık ve sermaye piyasası faaliyetlerine katıldığı Singapur ve Hong Kong Özel Yönetim Bölgesindeki finans merkezlerinde bile, yabancıların bireysel bankacılığı kısıtlanmıştır.

Bazı temel çalışmalar, yerel iş dünyası ve koşulları, ülke kültürü hatta dili hakkında bilgi sahibi olan yerel bankaların dışarıdan gelen ve maliyet avantajlarına sahip bankaların yanında daha avantajlı olabileceklerini ortaya koymaktadır. Bu tip avantajların en önemlilerinden bir tanesi yerel firmaların yurtiçindeki politikaların nasıl hazırlandığı ve düzenlemelerin nasıl yapıldığına ilişkin bilgiye sahip olmalarıdır. Daha

140 Yayla, vd., s. 24.

güney İtalyan bankalarının ulusal faaliyetlerde bulunurken, kuzey bankalarının kuzeydeki yerleşik müşterilere hizmet vermeye odaklandıkları ve İspanya’nın “otonom bölgelerinde” de benzer oluşumların varlığı tespit edilmiştir142.

ULUSAL EKONOMİLERE ETKİLERİ

etkenlerin etkisi, ev sahibi ülkelerdeki bankaların yapısı ile politik ve kurumsal ortamlarına bağlı olarak değişmektedir. Bu etkilerin sonucu olarak, gelişmekte olan ül

Yabancı piyasalara yayılmayla ilişkili olarak, gelişmiş ülke bankalarının yerel bilgi eksikliği dezavantajını aşma ihtiyacı, gelişmekte olan piyasalara girme isteğinde, yer ve kültürel etkenleri (lisan dahil) önemli belirleyiciler haline getirmektedir143. Bu, “bölgesel geliştirmecilerin” – yani, Latin Amerika’daki İspanyol bankaları ya da, Orta Avrupa’daki Avusturya, Belçika, Hollanda ve Alman bankaları veya, bu kadar kapsamlı olmasa da, Asya’daki Avustralya ve Japon bankaları gibi, faaliyetlerini belirli bölgelere odaklayan bankaların – ortaya çıkmasına yol açmıştır. Büyük İspanyol bankaları, Asya krizinden sonra, uluslararası genişleme stratejilerini yeniden tanımlamış, o bölgeden çıkarak, Latin Amerika ve Batı Avrupa’da büyük bölgesel bankalar olmaya odaklanmışlardır.