• Sonuç bulunamadı

3.6. BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN FİNANSAL SERBESTLEŞME

4.1.5. Bankacılıkta Yeniden Yapılandırma ve Yabancılaşma Dönem

• 1999-2001 Kriz Dinamikleri

1999 yılında yaşanan depremden sonra Türkiye’nin dış ilişkilerinde yaşanan olumlu g

ış açısı

elişmeler ve AB’ye aday ülkeler arasına alınması, ekonomik yapılanmada yeni bir sürecin başlatılması için de uygun bir ortam oluşturdu. Bu koşullar altında, Türkiye Aralık 1999 yılında Uluslararası Para Fonu stand-by desteğinde üç yıl süreli (2000-02) yeni bir ekonomik programı uygulamaya koyduğunu açıklamıştır247. Enflasyonu

Düşürme Programı olarak adlandırılan bu programın üç temel unsuru vardır. Bunlar; • Sıkı maliye politikası ile faiz dışı fazlanın artırılması, yapısal reformların

gerçekleştirilmesi, özelleştirmenin hızlanması, • Enflasyon hedefi ile uyumlu gelir politikası,

• Bu unsurların enflasyon ve reel faiz oranlarının indirilmesine yapacağı katkıyı desteklemek ve ekonomik birimlere uzun vadeli bir bak

kazandırmak için enflasyonun düşürülmesine odaklanmış kur ve para politikası uygulamasıdır248.

Bu programda 2000 yılı başında Merkez Bankası 1 ABD doları ve 0,77 Euro’dan oluşan döviz kuru sepetinin Türk Lirası (TL) karşısındaki değerini 1,5 yıllık süre için kamuoyuna açıklamıştır. Ayrıca programda 2000 yılı sonu için TEFE enflasyonu yüzde 20 ve TÜFE enflasyonu yüzde 25 olarak hedeflenmiştir. Merkez Bankasının para tabanı için düzenlenen yeni çerçevede, net iç varlık büyüklüğü sabitlenmiş, net iç varlıkların önceden belirlenen bir bant içinde hareket etmesi öngörülmüştür. Para-kurulu benzeri bir politika ile para tabanının net dış varlıklardaki değişimle belirlenmesi ilkesi kabul edilmiştir249.

Merih Celasun, 2001 Krizi, Öncesi ve Sonrası: Makroekonomik ve Mali Bir Değerlendirme, erc/Metu

VI. International Conference in Economics, September 11-14, 2002, Ankara, s. 14. 247

248 Oğuz Yıldırım, Türk Bankacılık Sektöründe Yaşanan Finansal Krizler (1980-2002): (Nedenleri,

Sonuçları ve Ekonomik Etkileri), s. 12 http://www.geocities.com/ceteris_tr/o_yildirim_6.doc dosyasının htm sürümüdür.

Döviz kurunun enflasyonu indirmek için “çapa” olarak kullanılması ve MB’nın para arzını genişletmeyi sadece döviz rezervlerindeki artışa bağlaması politikaları birlikte, 2000 yılının ilk çeyreğinden itibaren reel olarak değer kazanan TL ve hızla düşen faiz o

r iyatının enflasyo

ler, döviz tevdiat hesapları artış göstermiştir. 2000 yılının ortasına doğru, birkaç ticari bankanın iflas etme noktasında olduğu ve iki kamu bankasının

(Ziraat v rdığı ve bunun da iç

borçları or

ştirme ve yapısal

reformla rtırmış sermaye girişlerini

olumsuz ki masına neden

olmuştur

ın yaşanmasına neden olmuştur. Yabancı sermaye çıkışı Merkez Bankası döviz rezervlerini azaltmış. Rezervlerin erimesiyle birlikte faiz oranlarında da ani bir y

milyar dolar tutarındaki ek kredi ile kısmen de olsa atlatılmış, fakat daha sonra oluşabilecek spekülatif alımlara karşı savunma gücü azalmıştır. Krizden üç ay sonra 19

ranlarının etkisiyle imalat sanayinde kapasite kullanımını ve yatırımlar ile GSMH’yı artışa geçirmiş, istihdam artmaya başlamıştır. Ancak TÜFE yada TEFE’de beklenen düşüş ortaya çıkmamış, reel kur değerlenme eğilimine girmiştir. Bu da ithalatın ucuzlayıp ihracatın pahalılaşmasına ve cari açığın büyümesine sebep olmuştur. Bu durum TCMB’nın rezervlerini azaltmıştır. Bunun yanında dola f

nun altında kalacağı beklentisi ile şirketler ve ticari bankalar dış borçlanmayı hızla sürdürmüş

e Halk Bankaları) görev zararlarının 15 milyar dolara va bu anda artırdığı kamuoyuna yansımıştır250.

Cari işlemlerdeki açıkla birlikte yılın ikinci yarısında özelle rın gecikmesi iç ve dış piyasalarda tedirginliği a

et leyerek Ağustos 2000’de kısa vadeli faiz oranlarının art

. Faiz oranlarındaki artış, portföylerinde yoğun şekilde devlet iç borçlanma senedi tutan ve bunları kısa vadeli kaynaklarla fonlayan bazı bankaların mali yapılarını bozmuştur. Bankaların bilançolarındaki kötüye gidiş Kasım ayında mali piyasalara güvensizliği artırmıştır. Yabancı yatırımcılar Türkiye’deki portföylerini azaltmaya başlamışlar bu durum önemli ölçüde yabancı fonlara bağımlı olan bankalarda ciddi likidite sorunların

ükselme gözlemlenmiştir251.

Bu güvensizlikle beraber 2000 Kasım ayında dövize yönelen yoğun spekülatif saldırıyı TCMB çok yüksek faizle, önemli döviz rezervi kayıplarıyla ve IMF’nin 7,5

250 Gülten Kazgan, 1990 Sonrası Yıllarda Türkiye’de Krizler ve İşsizlik; Çalışanlar ve Sosyal Güvenlikleri için Çözümler Açısından Bir İrdeleme, 17-18 Mayıs 2002, Galatasaray Üniversitesi,

s.11. Kazgan.bilgi.edu.tr/docs/1990_sonrasi_yillarda_Türkiye_doc.

Şubat 2001’de siyasette yaşanan anlaşmazlıklar uygulanan programa ve kur çapasına olan güveni sarsmış ve döviz talebi önemli ölçüde yükselmiştir. 21 Şubatta bankalararası para piyasasında gecelik faiz oranı % 6200’e kadar görülmemiş düzeyde artmıştır. 16 şanan büyük d şü Bu önemli ölçüd ve faiz riski n

kaynaklanan eminde aşırı yükselen faiz

oranları

mıştır. Likit olan özel ve yabancı bankaların faizlerdeki yükselme nedeniyle karşılaştıkları fonlama zararı sınırlı kalmıştır. Ko

kaybından etk bankalar kur riski nedeniyle sorunlar yaşamıştır253.

bunun sonucunda TMSF bünyesindeki bankaların piyasa değeri çok düşmüştür. TL’nin devalüe lm

bu durum Tü ük getirmiştir254.

yapılandırılm

katlanılmıştır. Finansal istikrarsızlıkların yaşandığı 1990-2001 yılları arasında

Şubatta 27,94 milyar dolar olan Merkez Bankası döviz rezervi 23 Şubatta 22,58 milyar dolara inmiştir. Dövize yönelen aşırı talebin baskısı sonucunda TCMB 21 Şubat gecesi döviz kurunun dalgalanmaya bırakıldığını açıklamış, borsada ya

üşü n de etkisiyle kriz giderek ağırlaşmaya başlamıştır252.

gelişmeler sonucunda bankacılık sektörünün doğrudan etkilendiği ve e sarsıldığı görülmüştür. Kasım krizi sonrasında bankacılık sektörü likidite

edeniyle sorunlar yaşarken Şubat krizi sonrasında ek olarak kur riskinden kayıplarla karşı karşıya kalmıştır. Kriz dön

bankaların fonlama zararlarını artırırken portföylerinde bulundurdukları menkul kıymetlerin de değer kaybetmesine yol açarak banka bilançolarını olumsuz yönde etkilemiştir. Faizlerin yükselmesi, kısa vadeli fon talebi yüksek olan kamu ve fon bankalarının önemli miktarlarda zarar etmelerine yol aç

nsolide olarak değerleme yapıldığında kamu bankaları Türk lirasının değer ilenmezken, özel

Şubat 2001 krizi, TL’nin yaklaşık % 90 değer kaybetmesine yol açmış ve

edi esi fondaki bankaların satışını yabancı para cinsinden kolaylaştırmış fakat rkiye ekonomisine önemli bir mali y

Mali bünyeleri bozulan kamu ve özel sermayeli bankaların yeniden ası gerekmiş ve bunun için GSYİH’nın üçte birine varan maliyetlere

252 Chambers, s. 20.

253 Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı, Mayıs 2001, s. 8. 254 Yıldırım, s. 12.

bankacılık sistemindeki yerli bankalard bi yabancı banka sayısında da azalma

olmuş ve 200 255.

Kasım ve Şubat krizlerinin Türk bankacılık sektörüne etkileri aşağıdaki gibi sıralanabi

• a zararına yol açmıştır.

• li oranda değer y ştir,

• •

• olarak bankacılık sektörünün özkaynakları erimiştir

elinmiş

ve kur rejimi te nalımını ve istikrarsızlığı önlemek

amacıyla ekonominin yeniden yapılandırılmasına yönelik altyapıyı oluşturmak amacıyla

Hükûme maya konulmuştur.

Program

ılandırma

rogramı”, IMF ile Mayıs ayında

a olduğu gi

0 yılında 18’e düşen yabancı banka sayısı 2004’te 13 olmuştur

lir ; 256

Vade uyumsuzlukları fonlam

Bankaların menkul kıymet portföyü önem itirmi Döviz açık pozisyonu kambiyo zararına yol açmıştır.

Aktif kalitesi bozulmuş kredi riski artmıştır.

Sonuç .

Şubat 2001 kriziyle birlikte enflasyonla mücadele programının sonuna g rk edilmiş, ortaya çıkan güven bu

t tarafından “Güçlü Ekonomiye Geçiş” programı uygula

ın ana unsurlarından biri bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılması olarak belirlenmiştir257.