• Sonuç bulunamadı

4.2. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE YABANC

4.2.2. Yabancı Bankaların Türkiye’ye Gelmesinin Nedenleri

308 TBB, Bankalarımız 2008, Yayın No: 264, Mayıs 2009, ss. 41-42. 309 Bumin, s. 59.

serbestleşmesine yönelik tüm düzenlemelerin yapılmaya çalışılması, ekonomide yabancı sermayeyi de artırmıştır. Yabancı bankaların kurulması önündeki engellerin azaltılması veya kaldırılması yönünde serbestleşme politikası izleyen Türkiye’de, şube açan yabanc

rın sayısı, liberalleşmeden sonra hızla artış göstermiştir. Bu artışın iki ana nedeni 1989 yılında sermaye hesabının açılması ve uluslarar

ı banka sayısında artış görülmüştür310.

Yabancı bankaların ülkeye gelmelerini kolaylaştıran en önemli faktörlerden biri, 24 Ocak 1980 tarihli ve 8/168 sayılı Yabancı Sermaye Çerçeve Kararnamesi’nde yabancı bankaların şube açabileceklerini açıkça belirten düzenlemenin yapılması olmuştur. Bu düzenlemeyle 1980’li yıllarda, yabancı bankaların Türkiye’de şube açmalarına 6224 sayılı 18.1.1954 tarihli Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu ile 70 sayılı ve 1983 tarihli Kararname (Bankalar Kanunu) çerçevesinde faaliyette bulunmalarına izin verilmiştir. Yine 24.05.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3182 sayılı Bankalar Kanunu ve buna ilişkin çıkarılan iki yönetmelik yabancı bankaların şube açma, faaliyete geçme prosedürünü ayrıntılı olarak düzenlemiştir311.

Türkiye’deki yabancı bankala

ası ticaretin artmasıydı. Yabancı banka girişlerinin iki önemli nedeninden birincisi, Türkiye 1980’lerde ekonomisini liberalleştirirken, dış ticaret küçüktü, ihracat 2.9 milyar dolar ve ithalat 7 milyar dolar civarındaydı. O zamandan beri Türkiye’nin ihracatı ve ithalatı hızla artarak 1997’de sırasıyla 26 milyar dolar ve 48 milyar dolara ulaştı. Yeni ve serbest ticaret düzeni daha sofistike finans hizmetleri ve dış ticaret finansmanı gerektiriyordu. 1980’lerin başında yabancı bankalar bu nedenlerle gelmiş ve hızla bu piyasaya hizmet vermeye başlamışlardır. Türk ve yabancı şirketlerin ihtiyaçlarını doğru tahmin etmişler ve ücrete dayalı bir gelir üretecek kârlı bir faaliyet olduğunu görmüşlerdir. İkinci neden Türkiye’nin liberal politikaları kararlı bir şekilde sürdürmesi ve 1989 yılında sernaye hesabını açmasıydı. Son olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile 1995 yılında gümrük birliği anlaşması imzalaması beklentisi,

310 Çakar, s. 40.

311 Tamer Aksoy, Çağdaş Bankacılıktaki Son Eğilimler ve Türkiye’de Uluslararası Bankacılık (Sistematik ve Analitik Bir Yaklaşım), Sermaye Piyasası Kurulu, 1998, ss. 298-300.

Türkiye’

rkiye’de yabancı bankalar için kârlı bir ortam oluşturmuş ve bu da yabancı bankaları Türk piyasasın

banka sisteminin, hem miktar hem de nitelik olarak artış gösteren bankacılık

hizmetle a göre teknik,

finansal

ylı olarak hizmet veren yabancı bankalar, 1980 yıl

nin genel olarak liberal politika ortamını koruyacağı konusundaki piyasa tahminlerini destekliyordu312.

1980 yılından sonra Türkiye’de ekonomik ilişkilerde meydana gelen değişiklikler ve Türk banka sisteminin bu değişiklik karşısındaki tutumu Tü

a çeken önemli nedenlerden biri olmuştur. Türkiye ekonomisinin 1980 sonrası dönemde hızlı bir büyüme performansı göstermesi, bankacılık dahil yabancı yatırımların hızla artması ve toplam dış ticaret hacminin Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payının 1980’li yılları takibeden dönemde artış göstermesi, Türk ekonomisini yabancı bankalar için kârlı hale getiren değişimler olmuştur. Bu değişikliklerin meydana gelmesi, özellikle uluslarüstü bankacılık hizmetlerine ihtiyacı hızla artırmış ve Türk

rine yönelik talebi karşılamada yetersiz kalışı, ulusal bankalar

ve örgütsel yönden birçok avantaja sahip yabancı bankaların 1980 sonrası yıllarda rekabetten uzak bir ortamda kâr elde etmelerini sağlamıştır313.

Yine 1980 yılından önce, Türkiye’de faaliyette bulunan ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren banka-dışı firmalara dola

ından sonra bu müşterilerine daha yakın firmalara hizmet sunmak için şube açmışlardır. 1980’li yıllarda uygulamaya konan ekonomi politikaları sermaye birikiminin yoğunlaşmasına ve özel sektörde büyük grupların ortaya çıkmasına neden olmuş, buna bağlı olarak da, uluslararası para ve sermaye piyasaları ile entegrasyon gerekliliği doğmuştur. Yabancı bankalar bu ihtiyacı karşılamak ve sahip oldukları avantajlardan yararlanarak sermayelerine göre daha yüksek kâr marjıyla çalışıp kâr elde etmek amacıyla Türk piyasasına yönelmiştir314.

Düşük kâr düzeylerine düşen ve kendi ülkelerinde daha fazla büyüme fırsatı olmayan yabancı bankalar, girdikleri ev sahibi ülke piyasasında ulusal alacak paylarını

312 Cevdet Denizer, Foreign Entry in Turkey's Banking Sector,1980-97, Policy Research Workinkg Paper 2462, October 2000, s. 8.

313 Aksoy, ss. 321-322. 314 A.g.e., s. 325.

artırarak daha yüksek kâr oranları yaşayabilmektedirler ve bu bağlamda yüksek büyüme potansiyeli ile Türkiye, giriş yapılabilecek güçlü bir aday ülke konumundadır.

e kişi başı

Yatırım or lar, makroekonomik performansı

geliştirmekle kalmamış, Türk ekonomisinin komşu ekonomilere nazaran yüksek dış ticaret v bü

Türkiye AB’

olduklarından Türk ve yabancı

bankalar aras hangi bir s

bazılarıdır. A k daha kolaydır. Faiz oranları daha

düşüktür

n tmasında etken olduğu düşünülmektedir316.

Yabancıların Türkiye’ye girişini etkileyen üç önemli faktör, artan nüfusu v na gelir düzeyi ile, Avrupa ve Orta Doğu’nun kesişme noktasında bulunmasıdır.

tamında gerçekleştirilen reform

e yüme potansiyeli, yabancıları çeken ilave etkenler olmuştur. Ayrıca, ye girme sürecindedir ve Türk bankaları boyut olarak nispeten küçük

, devralınmaları oldukça kolaydır. Buna ek olarak,

ında davranış farkı olmaması ve yabancı mülkiyeti payı konusunda her ınırlama olmaması, yabancı bankaları Türkiye’ye çeken etkenlerden

yrıca, Türkiye piyasasına giriş artı

, enflasyon oranları tek haneli rakamlara inmiştir. Şirket yönetim sistemi iyileşmektedir. Bankacılık sisteminde daha iyi denetleme ve düzenleme vardır ve esnek döviz kuru sistemi uygulanmaktadır315.

Bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması ve istikrarın elde edilmesinin Türkiye’yi yabancı bankalar açısından tekrar cazip hale getirdiği görülmektedir. Mali disiplinin sağlanması, enflasyonun düşmesi ve kamu borçlanma gereğinin azalmasına bağlı olarak reel faizlerin gerilemesi de Türkiye’de bankacılığın yönünü değiştirmektir. Yabancı bankaların Türkiye’de hazine kağıtlarına yatırım yapabilmeleri için ulusal sektörde fiziksel bir varlığın bulunması gerekmemektedir. Fakat finansal istikrarın devam etmesi ve bankaların gerçek aracılık işlevlerine dönmeleri durumunda, müşteri portföyü ve şube ağı önem kazanacaktır. Son dönemlerde bireysel ve konut kredilerinin öneminin giderek artması nedeniyle olumlu beklentilere sahip yabancıların sektöre bir an önce girmek suretiyle pay almaya çalıştıkları düşünülmektedir. Bunların yanı sıra Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin de bu ilgini ar

315 Ahmet Faruk Aysan, Pınar Ceyhan Şanlı, Globalization Turkey’s Banking Sector: The Determinants

of Foreign Bank Penetration in Turkey, MPRA Paper, No: 5489, 2006, ss. 13-16.

2004 yılından sonra sektöre giriş yapan yabancıların öncelikli tercihi orta ölçekli ve piyasanın belli bir kısmına hizmet veren bankalar olmuş, bununla birlikte geniş şube ağı ve yüksek müşteri potansiyeli olan bankalarda ilgi görmektedir. Yabancıların sadece kurumsal müşterilere hizmet eden yerli bankalara değil, bireysel ve konut kredilerinde de tecrübesi olan bankalara yöneldikleri gözlenmektedir317.

Günümüzde, özelleştirme uygulamaları da Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının girişinde önemli bir faktör olmuştur. Önümüzdeki dönemde kamu bankaları da özelleştirilirse bankacılık sektöründe yabancı sermaye oranının artması beklenmektedir. Kamu bankalarının özelleştirme kapsamına alınması ile bu bankalara yabancıların ilgisini büyük olacağı düşünülmektedir. Bunun nedeni, kamu bankalarının sektördeki rekabet gücü ve kurumsallaşmış bir yapıya sahip olmalarıdır318.