• Sonuç bulunamadı

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDEKİ BÜYÜ, SİHİR, TILSIM VE FAL METİNLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

4. FAL İLE İLGİLİ METİNLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ

4.1.1. Yıldız Bilimi İle Geleceği Öğrenme

Yıldız ilmiyle geleceği öğrenmeye çalışma eserde karşımıza çıkan önemli bir durumdur. İnsanlar zor durumda kaldıklarında ya da ne yapacaklarını bilemedikleri durumlarda müneccimlere başvururlar. Her ne kadar Sultan Murat Han, “Her müneccim yalancıdır. Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.” (Danışman (13), 1971: 27; Kahraman- Dağlı-Dankoff (8), 2003: 335) dese ve bu doğru olsa bile eserde müneccimlerin olacağını söyledikleri olaylar gerçekleşir. Bu bölümde on üç metin yer almaktadır. Müneccimlerin olacağını haber verdiği olaylar ve bu olayların gerçekleşme durumları şöyledir:

Konstantin yıldız ilminde bilgili bir kişidir. Yıldız ilmi ile ahir zaman peygamberinin geleceğini ve İstanbul’u fethetme amacı güdeceğini bildiği için İstanbul Kalesi’ni koruma amacı ile Seretan burcunda yapmıştır (Danışman (1), 1969: 48; Gökyay (1), 1996: 20). Sonuçta bundan yıllar sonra Konstantin’in tahminleri doğru çıkar.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u kuşattığı sırada Bizans Kalesi’ni ele geçirmek için Bizanslılar ile mücadele edilir. Zor durumda kalan Bizanslılar yıldız ilmi ile kalenin talihini bulurlar. Ahir zamanda bir Muhammed’in geleceğini, kiliseleri yıkacağını, karadan gemiler yürüteceğini söylerler. Ama onlara göre karadan gemi yürütmek mümkün değildir ve bu Muhammed, yani Fatih Sultan Mehmet, o Muhammed değildir. Her ne kadar müneccimler

inanmasalar da tahminleri doğrudur ve olaylar gerçekleşir (Danışman (1), 1969: 95-96; Gökyay (1), 1996: 37).

Cefir bilginleri, cefir ve yıldız ilmine göre Sultan Dördüncü Mehmet doğmadan önce, Sultan İbrahim Han’ın Yusuf adlı bir oğlunun olacağını, Hz. Yusuf gibi güzel ve çalışkan bir padişah olacağını haber verirler. Dördüncü Mehmet’e ilk olarak Yusuf adı verilir, daha sonra Mehmet olarak değiştirilir. Gerçekten de Hz. Yusuf gibi cihan sevgilisi bir padişah olur (Danışman (1), 1969: 292-293; Gökyay (1), 1996: 114).

Tarikat ehli bir meczup olan Asumânî Dede, gökyüzüne bakıp söylenir, çeşitli olayların meydana geleceğinden haber verirmiş. Sultan Selim Han Acem seferine giderken “Yürü Selim! İsmailî imamlar yoluna çıldır çıldır demeden kurban edip gavrine var!” der. Gerçekten de Selim Han Çıldır sahrasında Şah İsmail’i bozguna uğratır ve daha sonra Mısır sultanı Gavri’nin üzerine gidip Mısır’ı alır (Danışman (2), 1969: 177; Gökyay (1), 1996: 205). Hz. İbrahim dünyaya gelince bütün müneccimler Nemrut’a bir çocuğun doğduğunu, bunun gelecekte devletine, dinine, canına kastedeceğini söylerler ve onu öldürmesini isterler. Hz. İbrahim hariç o gün doğan bütün çocuklar öldürülür. Müneccimlerin söyledikleri seneler sonra gerçekleşir (Danışman (5), 1970: 50; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 96).

İran hükümdarı Dârâ’nın bir cariyesi hamiledir. Müneccimler, bu çocuğun yarınki uğurlu günde doğarsa, doğacak şehzadenin ilerde hükümdar olacağını söylerler. Dârâ’nın emri ile çocuk belirtilen günden bir gün sonra doğurtulur. Ancak, Dârâ öldükten sonra Sincar adlı bu şehzade hükümdar olur ve böylelikle müneccimler haklı çıkar (Danışman (6), 1970: 155; Dağlı-Kahraman (4), 2001: 47).

Evliya Çelebi, Kırım Tatarları arasında “Erkek Macar Seferi” (1067) adı verilen harbe katılır. Erdel hanı Rakoçi Kral ile harp edilir. Harbin sonunda kral kaçar, onun yerine veziri Kiminyanoş esir alınır. Kiminyanoş tuhaf biridir, garip ve acayip ilimler bilir. “Bu yaradan ve bu esirlikten kurtulup Rakoçi Kral’dan sonra Erdel’e kral olsam gerek. Osmanlının ocağına kül dökerim. Ama ne çare… Yaşamam…Sizin Mehmet’iniz beni öldürür.” der. Evliya Çelebi bunu nereden bildiğini sorar, Kiminyanoş da yıldız ilmi ile bildiğini söyler. Bu esaretten kurtulduktan sonra Varat paşası Küçük Mehmet Paşa birgün Erdel’deki Advarhil Kalesi’ne girerek Kiminyanoş ve yedi bin adamını öldürür. Kiminyanoş’un kendisi ile ilgili, yıldız ilmi ile olacağını tahmin ettiği olaylar böylelikle gerçekleşir (Danışman (7), 1970: 319-320; Dağlı- Kahraman-Sezgin (5), 2001: 77).

Melek Ahmet Paşa’nın hanımı olan Kaya Sultan evliliğinin ilk yedi yılında, hamile kalmaktan korktuğu için, eşi Melek Ahmet Paşa ile birlikte olmaz. Çünkü, müneccimler evlenmeden önce Kaya Sultan’ın talihine bakarlar ve ona Melek Ahmet Paşa’dan hamile

kalmamasını, aksi takdirde doğum yaparken öleceğini söylerler. Daha sonra bu korkusunu yenen Kaya Sultan hamile kalır. Ancak, müneccimlerin söyledikleri doğru çıkar ve Kaya Sultan doğum sırasında vefat eder (Danışman (8), 1970: 121; Dağlı-Kahraman-Sezgin (5), 2001: 134).

Usturumca Kalesi’nin yapıcısı olan Ayanataca, ki İskender’i hocasıdır, yıldız ilmi kuvveti ile kalenin doğu kapısı üzerine şu yazıları yazar: “Benim bu inci Ayanataca (Usturumca) şehrimi, 709 tarihinde Muhammediler alalar, Murat Bey adında Osmanoğlu hükmünde olacaktır. Ama o dahi bizim elimizde şehit olacaktır.”. Bu kaleyi Murat Hüdavendigar fetheder. Doğu kapısı üzerinde yazılı olan bu yazıları gösterirler. Kalenin fetih tarihi doğrudur, ancak şehit olmayan Murat, : “Her müneccim yalancıdır. Gaybı Allah’tan başka kimse bilemez.” der. Ama Kosova Savaşı’nın sonunda şehit olur (Danışman (13), 1971: 26-27, Kahraman-Dağlı-Dankoff (8), 2003: 334-335).

Nuh tufanından önce Kaliman adlı bir kâhin, tufanın olacağını yıldız ilmi ile keşfeder ve bunun üzerine Hz. Nuh’un yanına giderek ona iman eder (Danışman (14), 1971: 87)

İstanbul’daki Atmeydanı’nda dikili olan taşa yıldız ilmi ile, Muhammed kavminden bir Mehmet’in geleceği ve karadan gemiler yürüterek Konstantiniye’yi alacağı yazılmıştır (Danışman (14), 1971: 112). Bilindiği gibi Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi sırasında karadan gemiler yürüterek Haliç’e indirmiştir.

Mısır sultanı Amr ibn As, sultan olmadan önce İskenderiye’deki Hoca Şemmas’ı ziyaret eder. Bu ziyaret sırasında Hoca Şemmas usturlap ilmi ile Amr’ın talihine bakıp, ona Mısır’a sultan olacağını söyler (Danışman (15), 1971: 88).

Kâhinler Firavun’a bir oğlanın doğacağını ve devletine son vereceğini söylerler. Hz. Musa doğunca da doğdu derler. Bunun üzerine Firavun doğan bütün çocukları öldürür. Ancak, Hz. Musa öldürülmez hatta, Firavun’unun sarayında yetişir. Ve yıllar sonra Firavun’un devletinin yıkılması Hz. Musa eliyle olur. Böylelikle kâhinler de haklı çıkmış olurlar (Danışman (15), 1971: 252).

Buraya kadar anlatılanlardan görüleceği gibi, yıldız ilmi ile uğraşanların, yani müneccimlerin söyledikleri er ya da geç gerçekleşmektedir.