• Sonuç bulunamadı

EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ’NDEKİ BÜYÜ, SİHİR, TILSIM VE FAL METİNLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

3. TILSIM İLE İLGİLİ METİNLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ 1 Yapanı Belli Olan Tılsımlar

3.3. Tılsımların Yapıldığı Yerler

3.4.1. Korunma Amaçlı Tılsımlar

Seyahatname’de otuz dokuz tane korunma amaçlı tılsım karşımıza çıkmaktadır. Yılan, çıyan, akrep, kurt, timsah gibi zehirli hayvanların zararlarından korunmak; kuduz köpek, karınca, karasinek, sivrisinek, leylek, sıçan, pire, bit, tahtabiti gibi hayvanların ve serçe, kırlangıç, çaylak, güvercin, karga, saksağan, öğü, kartal, tavşancıl gibi kuşların şehre, camiye girmelerini önlemek; veba, kulunç, sıtma gibi salgın hastalıkların yayılmasından, şehri kum istilasından korumak, cesedin çürümesini önlemek, kötü niyetli insanlar ile düşmanların şerrinden korunmak için şehir ve kasaba halkı tılsımlara başvurmuşlardır. Bu tılsımların yapılışı hakkında bilgi verilmemektedir. Sadece sütunlar üzerine yapılan tılsımlar anlatılırken sütunun üzerine zararından korunulmak istenen hayvanın suretinin yapıldığı belirtilir. Rukye bahsinde belirttiğimiz gibi, İslamiyet’te rukye yaygın bir uygulamadır. Tılsım rukye ile aynı fonksiyondadır; ancak yapılışı bakımından rukyeden ayrılır.

Eserde yer alan korunma amaçlı tılsımları şu şekilde özetleyebiliriz:

Altımermer’deki tılsımlı iki sütundan birinde tunçtan kara sinek resmi vardır. Bu sinek timsalinden sinek sesi çıkar ve İstanbul’a asla sivri sinek girmezmiş (Danışman (1), 1969: 56; Gökyay (1), 1996: 23).

Saraçhanebaşı’nda göklere uzanmış tek parça sütun üzerinde bir beyaz sanduka içinde Büyük Pozantin’in kızı gömülüdür. Bu sütuna karınca ve yılanın zararlarından korunmak için tılsım yapılmıştır (Danışman (1), 1969: 56; Gökyay (1), 1996: 23).

Altımermer’deki başka bir sütuna Eflatun sivrisinek sureti yapmış ve böylece İstanbul’a sivrisineğin girmesini önlemiştir (Danışman (1), 1969: 57; Gökyay (1), 1996; 23). Altımermer’deki sütunlardan birinde Bokrat’a mensup bir leylek resmi vardır. Bu leylek rüzgarın çarpması ile ses verince İstanbul’da ne kadar ne kadar leylek varsa ölürmüş. Bu yüzden İstanbul’da leylek olmaz ve leylekler yuva yapmazlarmış (Danışman (1), 1969: 57; Gökyay (1), 1996: 23).

Altımermer’de bir kurt resmi vardır. Bu tılsım İstanbul’daki koyunların sahralarda çobansız gezip kurt şerrinden emin olmalarını sağlarmış (Danışman (1), 1969: 57; Gökyay (1), 1996: 23).

Sultan Bayezid hamamının altında dört köşe ve bin parça yüksek bir sütun vardır. Bu sütun şehre taun yani veba girmemesi için tılsımlıdır (Danışman (1), 1969: 58; Gökyay (1), 1996: 24).

Sultan Ahmet Meydanı’ndaki üç başlı ejderha suretindeki burma direk yılan, çıyan, akrep gibi zararlı hayvanlardan korunmak için tılsımlıdır (Danışman (1), 1969: 60; Gökyay (1), 1996: 24).

Çatladıkapı’daki Güngörmez Sarayı’nın yanında dört köşe bir sütun üzerinde dev sureti vardır. Akdeniz tarafından düşman gemileri göründüğü zaman bu tunç dev heykelinden ateş çıkar ve düşman gemilerini yakarmış (Danışman (1), 1969: 60; Gökyay (1), 1996: 25). Kadırga Limanı’nda bakırdan bir gemi vardır. Yılda bir kez zemheri gecesi olduğu vakit İstanbul’u sihirbaz kadınları bu gemi ile sabaha kadar gezerek Akdeniz’i muhafaza ederlermiş (Danışman (1), 1969: 60; Gökyay (1), 1996: 25).

Başka bir bakır gemi de Tophane yakınlarında yer almaktadır. Yine zemheri gecesinde bütün sihirbaz ve kâhinler bu gemiye binip Karadeniz tarafında sihir ile gezerek denizi muhafaza ederlermiş (Danışman (1), 1969: 60; Gökyay (1), 1996: 25).

Sarayburnu’nda tunçtan yapılmış üç başlı bir ejderha heykeli vardır. Bu heykel Akdeniz, Karadeniz ve Üsküdar’dan gelen düşmanlara ateş saçıp bütün sandalları yakarmış (Danışman (1), 1969: 61; Gökyay (1), 1996: 26).

Asi nehrinden beş bin adım doğu tarafta yer alan Humus şehrine eski hekimler yılan, çıyan, akrep ve diğer zehirli hayvanlardan korunmak için yer altına tılsım gömerler. Bu Humus’un toprağından bir kişi başka bir memlekete götürse yılan, çıyan veya akrebin soktuğu

yere bu toprağı bağlasa bu hayvanların zehrinden kurtulur (Danışman (4), 1970: 259; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 43).

Şam’daki Sur şehrinde kum tılsımı yapılmış bir sütun vardır. Bu sütun sayesinde şehre kum girmezmiş (Danışman (4), 1970: 296; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 63).

Akka şehrine Büyük İskender kum tılsımı yaptırmış (Danışman (4), 1970: 304; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 68).

Yahya asrında Kayser Erciyes, Kayseri şehrini imar edince eski filozoflardan Flaska adlı hâkim Erciyes Dağı’na çıkıp yetmiş tane haşarat şeklini bir sütunun üzerine kazımak sureti ile her birini tılsımlamıştır. Bu nedenle bu dağda zehirli hayvan yoktur (Danışman (5), 1970: 76; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 111).

İskender’in Filkos adlı hekiminin yaptığı tılsım nedeniyle Muş sahrasında asla sıçan olmazmış. Muş şehri sıçanlara karşı tılsımlıdır (Danışman (5), 1970: 116; Kahraman-Dağlı (3), 1999: 141).

Harun Reşit’in karısı Kaşan şehri imar edilirken bir kâhine akrep tılsımı yaptırır. Bu tılsım Navan adlı kilisede gömülüdür. Bu tılsım üzerinde “Misafirim, misafirim” yazılıdır. Bu şehre gelen biri şehre girerken üç kez “misafirim, misafirim” derse akrepten asla zarar görmezmiş (Danışman (7), 1970: 115; Dağlı-Kahraman (4), 2001: 229).

Bec (Viyana) şehrine eski hekimler sivrisinek, karasinek, yılan, çıyan, akrep, sıtma, karga ve leylek tılsımları yaparlar. Bu yüzden şehre bu hayvanlar girememektedir (Danışman (11), 1970: 70; Dağlı-Kahraman-Dankoff (7), 2003: 102).

Tırhala toprağında Yenişehir molla naipliğinde yer alan Maşklor kasabasında Maşklor panayırı kurulduğu zaman asla eski hekimlerin tılsımı ile karasinek ve sivrisinek olmazmış. Bu panayır dağıldığı zaman bu sinekler şehre gelmeye başlarlarmış (Danışman (12), 1971: 128-129; Kahraman-Dağlı-Dankoff (8), 2003: 98).

Atina’daki pek çok bilgin tarafından şehre yılan, çıyan, veba, akrep, leylek, karga, pire, bit, tahtabiti, karasinek, sivrisinek gibi hayvanların şehre girmesini ve insanlara zarar vermesini önlemek amacıyla tılsım yapılmıştır (Danışman (12), 1971: 146; Kahraman-Dağlı- Dankoff (8), 2003: 119).

Atina’nın doğusunda yer alan Deli Dağı’ndaki mağaralara eski bilginler tılsımlar yaparlar. Bu mağaralara gömülen insanların tenleri asla çürümezmiş. Bu nedenle bilginler hep bu mağaraya gömülmeyi vasiyet ederlermiş (Danışman (12), 1971: 148; Kahraman-Dağlı- Dankoff (8), 2003: 120).

Pondiko şehrinde hâkimlerden biri altından bir sıçan heykeli yapıp bir sütun üzerine koyar. Bu nedenle bu şehirde asla sıçan olmazmış (Danışman (12), 1971: 164-165; Kahraman-Dağlı-Dankoff (8), 2003: 138).

Mora toprağında yer alan Moton şehrinin kalesine somaki bir mermer sütun üzerinde içinde kral ölüsü bulunan bir mermer tabut vardır. Bazı Latin tarihlerine göre bu tabut, bu kalede yılan, çıyan, akrep, sivrisineğin olmaması için tılsımlıymış (Danışman (12), 1971: 171; Kahraman-Dağlı-Dankoff (8), 2003: 145).

Anapoli şehri yılan, çıyan, akrep gibi hayvanlardan korunmak için tılsımlıdır. Şehirde aynı zamanda balık tılsımı da vardır. Her sene kefal balıkları tılsımlarını ziyaret ederken avlanırlar (Danışman (12), 1971: 189; Kahraman-Dağlı-Dankoff (8), 2003: 165 ).

Kuşadası şehri kuşların şehre gelmesi için tılsımlıdır (Danışman (13), 1971: 109; Dağlı-Kahraman-Dankoff (9), 2005: 77).

Mısır Kalesi’ndeki çeşitli sütunlarda leylek, saksağan, öğü, kartal, tavşancıl gibi kuşlar, akrep, yılan, çıyan, sıtma, kulunç, veba için tılsımlar vardır (Danışman (14), 1971: 166-167).

Mısır’da Emir Hüseyin Köprüsü ile Musfi Köprüsü ortasında “köpek hamamı” adı verilen küçük bir hamam vardır. Bu hamamın temelinde iki adet tunçtan köpek timsali varmış. Bunlar gece gündüz sürekli boğuşurlar bu yüzden de Mısır’da kuduz köpek olmazmış (Danışman (14), 1971: 168).

Mısır vezirinin sarayına Şeyh Ahmet Maliki sivrisinekler için tılsım yapar. Bu sarayda asla sivrisinek olmazmış (Danışman (14), 1971: 169).

Mısır’ın Zuveyle Kapısı’na Emirülcüyuş bir tılsım yapar. Hainlik, fenalık yapmak niyetinde olan insanlar bu kapıdan Mısır’a giremezlermiş (Danışman (14), 1971: 176).

Mısır’daki Ezheri Kaaid Camii’ne leylek, serçe, kırlangıç, güvercin, çaylak gibi kuşlar için tılsım yapılmıştır. Bu kuşlar camiye giremez ve yuva kuramazlarmış (Danışman (14), 1971: 178).

Mısır’daki Sultan Gavri Türbesi’ne yapılan tılsım nedeniyle bu türbeye karasinek, sivrisinek ve tahtabiti giremezmiş. Hatta biti, piresi bulunan insanlar bu türbeye gelseler bunlardan kurtulurlarmış (Danışman (14), 1971: 183).

Mısır’daki Ravza Adası yılan ve çıyanlara karşı tılsımlıdır (Danışman (14), 1971: 238).

Şeyh Ebubekir Batrani mermerden bir timsah yapıp Nil nehrine atar. O zamandan beri bu tılsımın etkisi ile timsahlar karaya çıkar ve halk tarafından avlanırlar. Bunun için Mısır’da timsah yoktur (Danışman (14), 1971: 250).

Mısır’daki Ezher Camii’nde yılan, çıyan, sinek, güvercin ve kuş olmaz; bu cami tılsımlıdır (Danışman (15), 1971: 14).

Şeyh Batrani Hazretleri, bir timsah misali yapıp mikyas havuzuna bırakır. Timsahın göğsüne bir vefk kazır. O zamandan beri Nil mikyasından aşağı timsah geçemez; geçse karnı yukarı gelip ölür (Danışman (15), 1971: 15).

Şeyh ibn Abit Beledi’nin güneyindeki halicin başında bir sütun üzerinde timsah tılsımı vardır. Timsah buraya gelince sırt üstü dönüp ölür (Danışman (15), 1971: 143).

Mısır’daki eski Kus şehrinin fethinden sonra şehirde define aranırken yeşil mermer üzerinde akrep resmi olan bir sütun yıkarlar. Bunun üzerine şehri akrepler istila eder (Danışman (15), 1971: 152).

Fayyum şehri kumlara karşı tılsımlıdır. Ancak, bir gün kumlar şehre girerek tılsımı bozarlar ve şehri kumlar harap eder (Danışman (15), 1971: 247).