• Sonuç bulunamadı

1.5 “BÜYÜCÜ” KİMLERE DENİR?

2. Kura Falnameleri: Üzerinde rakam ya da harfler bulunan bir çeşit zarın atılması sureti ile bakılırlar Bazen de kura cetvel şeklinde düzenlenmiş harfler, rakamlar, şekiller

2.5. İSLAMİYET ÖNCESİNDE ÇEŞİTLİ MEDENİYETLERDE FAL

Tıpkı büyü gibi falın da tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlar ve içinde yaşadıkları toplumlar zamanla kendi fallarını meydana getirmişler ve daha sonra çeşitli toplumların fallarına kucak açmışlardır.

Çeşitli medeniyetlerde fal hakkında başvurduğumuz kaynaklardan, konu hakkında en geniş bilgiyi vereni Mehmet Aydın’ın Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’ndeki “Fal” maddesidir. Biz bu bölümde söz konusu maddenin özetini vereceğiz (Aydın, 1995: 135- 136) :

Milattan önceki yıllardan bugüne falın çeşitli toplumlarda var olduğu bilinmektedir. MÖ 40. yüzyıllarda Mısır’da, Çin’de, Babil’de, Kalde’de falcılık ve kâhinlik yapıldığına dair bilgiler veren bazı belgeler mevcuttur.

Falın kökeninin muhtemelen Mezopotamya toplumları oldukları düşünülmektedir. Gelecek hakkında kehanette bulunmaya yönelik pek çok teknik Akkadlar döneminde gelişmiş ve zamanla bütün Asya ve Akdeniz ülkelerine yayılmıştır. Akkadlar’ da en çok kullanılan fal tekniği iç organların incelenmesidir. Bu teknik, MÖ 20. yüzyıllarda, Sümerler döneminde, oldukça gelişme göstermiştir. Manas Destanı’nda karşımıza çıkan, ataların ruhuna kurban sunarak kurban etine göre fal bakma âdetinin benzer bir şekli olan bu fala, kurbanın akciğer, karaciğer, safra kesesi ve bağırsakları ile bakılmaktaydı. Bu dönemde kullanılan diğer bir fal şekli ise, suya bir miktar yağ dökülerek yağın ortaya çıkardığı şekilleri yorumlamaktır. Mezopotamyalılara göre yıldızların insan hayatında oldukça önemli yeri vardır. Onlar yıldızları göğün yazıları olarak kabul ettikleri ve insanların kaderlerinin gökyüzünde yazılı olduklarına inandıkları için yıldızları yorumlama tekniğini geliştirmişlerdir. Meydana gelen önemli olaylarda yıldızların durumu incelenir, daha sonra meydana gelen benzeri olaylarda geçmişte yaşananların benzerinin meydana geleceğine inanılırdı.

Bugünkü astrolojide burçlara başvurma yönteminin MÖ 7. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bir insanın doğumu esnasında yıldızlarının durumundan hareket ederek onun geleceğinin bilinebileceğine inanılırdı.

Hititler, toplumsal yaşayışlarında fala yer veren önemli bir toplumdur. Kendilerinin bin tanrılı olduklarını kabul eden Hititler, kaderlerini bu tanrıların yönettiğine inanırlardı. Tanrıların isteklerini öğrenmek ve kendi isteklerine cevap alabilmek için fala başvurmuşlardır. Fal çeşitlerinden en çok astrolojik olanları benimseyip kullanmışlardır. Hayvan iç organlarından kendilerine has bir et falı geliştirmişlerdir. Hititlerde falın en çok kullanıldığı alanlardan biri savaşlardır. Ordunun takip edeceği yolu, konaklayacağı şehri,

saldırıya geçeceği yeri ve zamanı fal aracılığı ile belirlemişlerdir. Yenilgi ile sonuçlanan savaşlarda nerede hata yapıldığını yine fal aracılığı ile öğrenmişlerdir. Hititlerin kullandıkları başlıca fal çeşitleri talih falı, kuşların uçuş falı, et falı ve kızıl keklik falı idi.

Eski Yunan toplumunda fal dinî yönden büyük önem taşımakta idi. Rahiplerin yanında gelecekten haber vermekten ziyade gelecek ile ilgili öğütlerde bulunma ve tanrıların isteklerini öğrenme özellikleri bulunan “mantis” adını taşıyan kâhinler vardı. Mantisler tanrıların isteklerini öğrenebilmek için kuşların uçuş tarzını incelerlerdi. Mezopotamya’da görülen hayvanların bağırsak ve karaciğerlerini inceleyerek yorum yapmak âdeti Yunanistan’da da büyük ölçüde yaygındı. Tanrı Apollon Yunanlıların en büyük kehanet tanrısı idi. Apollon’un Defoi’de bir tapınağı vardı ve bu tapınaktaki Pitya adlı kâhin Yunanlılar arasında oldukça büyük üne sahip idi. Yunan mitolojisine göre Apollon, evlenmek istediği Kassandra’ya falcılık yeteneği vermiştir. Zar şansı ile ilgili falı da Hermes’e vermiş, böylece Hermes Yunanlılarda kumarbazların tanrısı olmuştur.

Eski Roma’da toplumsal hayatta büyük öneme sahip bir rahip koleji vardı. Buradaki rahipler, kuşların uçuşunu izleyerek yorumlar yapar, dinî ve dünyevî konularda insanlara ne yapmaları gerektiğini söylerlerdi. Romalılar, iç organlar falına önem verirlerdi. Roma’da içine bazı şeyler atılan su yüzeyi ile aynanın da yansıttığı görüntülerle geleceğin öğrenilebileceğine inanılırdı. Şimşek, gök gürültüsü gibi olaylar falcılıkta yer alırdı.

Eski Çinlilerin toplumsal hayatında fal önemli bir yere ve uzun bir geçmişe sahiptir. MÖ yaklaşık 1765-1123 yıllarından yani Şang hanedanlığı zamanından itibaren Çinliler devlet işlerinde karar vermek için fala başvurmuşlardır. Koyun, öküz kemikleri, kaplumbağa kabukları ile tabiat ruhlarına ve atalara danışma şekilleri ile fala bakmışlardır. Özellikle kürek kemiği falı çok önemli bir yere sahiptir. Daha sonraları zamanla kaplumbağa kabuğu ve civan perçemi otunun sapları ile kura yoluyla bakılan bir fal şekli yaygınlık kazanmıştır. Çinliler aynı zamanda astrolojiye de büyük önem vermişlerdir. Çin kültürüne ait olduğu bilinen ve beş klasik arsında yer alan kitaplardan biri olan “I-Ching (Değişiklikler Kitabı)” en eski fal kitabı olarak bilinir. “Pa Kua” adı verilen ve kökü çok eskilere dayanan fal şekli, Çin felsefesinin ve kozmolojik spekülasyonlarının temelidir.

Hint astrolojisi Çin ve Orta Doğu sistemlerinin karma şekli idi. Bu çizgili fal şekli İslamiyet’te “remil” adı ile bilinen fal türüdür. Hindistan’da fal ve kehanet işlerini Atharva rahipleri yürütürdü. Ancak bunlardan daha önceleri dinî karakterleri olmayan falcılar da vardı. Pek çok fal çeşidinin bulunduğu Hindistan’da daha sonraları gelecek hakkında bilgi edinme konusunda rüya yorumu gelişti. Hintliler arasında astronominin çok gelişmiş olmasına rağmen

Buda mürşit olduktan sonra bütün fal ve kehanet işlerini yasakladı. Hindistan dışındaki Budistler fal geleneğini sadece tanımakla kalmamış, çeşitli toplumların hayatına sokmuşlardır. Cahiliye devrinde Araplar arasında fal yaygındır ve “tefeül” kelimesi ile karşımıza çıkar. Araplar gaybı öğrenmek için çeşitli fallara başvurmuşlardır. Bunların arasında en bilinenleri “hattü’r-reml, ırafe, ihtilac, ketfe, tark ve firaset”tir. Hattü’r-reml, kumlar üzerine bazı çizgiler çizilerek bakılan bir fal çeşididir. Irafe, su dolu bir kaba bakarak suyun aldığı renk ve şekilleri yorumlamak sureti ile bakılan bir faldır. İhtilac, insan vücudundaki çeşitli organların kaşınma, seğirme gibi hareketlerinden anlam çıkararak bunları iyiye veya kötüye yorma şeklinde bakılan faldır. Ketfe, kürek kemiğinin rengine göre bakılan bir faldır. Tark, çakıl taşı, hurma çekirdeği veya bakla ile açılan faldır. Firaset ise, insanların çeşitli fizyolojik özelliklerinden onların karakter ve huylarını tespit etme yöntemidir (Çelebi, 1995: 138).