• Sonuç bulunamadı

Yükselen Piyasa Ekonomilerinin Tarihsel Gelişimi

1990'lı yıllarda liberalleşme, özelleştirme ve mali disiplin ile ilgili fikirleri içeren Whashington Uzlaşısı ile pek çok gelişmekte olan ülkede bir dizi reformlar uygulanmıştır. Bunların yanında gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir üretim ve tüketimin sağlanması küresel olarak en popüler politika yapma stratejilerinden biri haline gelmiştir. Çoğu gelişmekte olan ülke tarafından piyasaya dayalı politikaların yaygınlaştırılmasından ötürü "yeni sanayileşen ülkeler" terimi yerini daha geniş piyasa ekonomileri ifadesine bırakmıştır. Özellikle Latin Amerika ticaret reformu konusunda en kapsamlı reformu üstlenmiştir. Bu reformlar Asya ve Afrika’nın bazı bölgelerinde uygulanmıştır. O dönemlerde yükselen piyasa özelliğine sahip ülkeler daha çok Doğu-Aysa ülkeleri olduğu için uzun süre Asya Kaplanları olarak anılmıştır. Daha sonra bu gruba Güney Amerika, Türkiye ve Rusya gibi ülkelerde katılmıştır. Bugün yükselen piyasa ülkeleri olarak yapılan sınıflandırılmada otuz civarında ülkenin olduğu kabul edilmektedir. Ancak o zamandan beri, bu yeniden yapılandırılmış ekonomilerin çoğunun sonraki büyüme oranları, Çin ve Hindistan

gibi diğer gelişmekte olan ülkelerinkinden daha düşük performans göstermiştir (Blackrock, 2011: 13; Hoskisson, vd., 2000: 249; Arslan, 2009). Dezavantajlarına rağmen yükselen piyasa ekonomileri dünya pazarlarında önemli yarışmacılar haline gelen yeni küresel rekabetçiler üretmeyi başarmışlardır. Yakın zamanda dünyanın önde gelen danışmanlık firması Boston Consulting Group yapmış olduğu araştırmada, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Meksika, Rusya, Brezilya ve Türkiye'den de ilk yüz firmayı tespit etmiştir. Bu firmaların kendi ülkelerindeki düşük maliyetli işgücünden yararlanmasının yanında gelişmiş ekonomilerdeki rakiplerinden daha üstün mühendislik ve yönetsel beceriden yararlanmaktadırlar. Bu firmaların diğer bir avantajı ise kendi ülkelerindeki yerli banklardan düşük faizli kredilere erişebilme olanaklarının bulunmasıdır (Çavuşgil, vd: 2001: 253).

Dünya ekonomisinde yükselen ekonomiler son on yılda olumlu dış faktörler ve gelişmiş politika çerçeveleri sayesinde, büyümelerini yaklaşık olarak %4,3 oranında arttırmış ve bununla birlikte ihracat, doğrudan yabancı yatırımlar ve kaynaklar açısından daha cazip hale gelmiştir. Bu reformların hem iç pazarlar hem de tüketiciler üzerindeki etkisi önemlidir; örneğin son yıllarda Brezilya, Çin, Hindistan ve Doğu Avrupa ülkeleri gibi en hızlı büyüyen ülkeler en çok yabancı yatırım çeken ülkeler arasında ilk sırada yer alırken bunları Orta Doğu ve Afrika'nın gelecek vadeden gelişmekte olan piyasaları izlemiştir. Bu olumlu koşullar ticaretin ve finansal liberalizasyonun devam etmesiyle birlikte, sermaye akımlarında ve yatırımlarda bir artışa neden olmuş ve verimlilik artmıştır (Cubeddu, vd., 2014: 5; Singh, 2010: 1).

Dünya ekonomisinin kürselleşmesi tüketicileri her zamankinden daha geniş yabancı ürün yelpazesine maruz bırakmıştır. Bu eğilim Rusya, Polonya, Macaristan gibi Orta ve Doğu Avrupa'nın ekonomik manzaralarını sarsan dramatik reformlarla birleşince eski Sosyalist ülkelerdeki tüketiciler küresel pazarda daha aktif katılımcılar olmaya başlamıştır. Bu ülkeler 1989 yılından itibaren planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş politikaları uygulamaya başlamışlardır. Bu süreçte gerekli reformlar ve uluslararası pazarlara girebilmek için ülkeler aralarında stratejik ittifaklarda gerçekleştirmişlerdir. Bu ittifaklar ortakların risk ve kaynakları paylaşımları, bilgi sahibi olmaları ve pazarlara erişim elde etmeleri için

tasarlanmıştır. Örneğin, geçiş sürecinde öncelikle Polonya ve Macaristan Japonya ile işbirliği başlatmış daha sonra diğer ülkeler de (Çekoslovakya, Romanya, Bulgaristan, Yugoslavya ve Arnavutluk) dahil olmuştur. Polonya küçük ve orta ölçekli işletmelerin geliştirilmesi, Macaristan verimliliğin arttırılması, ulaşım ve devlet kontrolündeki işletmelerin iyileştirilmesi gibi bir dizi reformlar gerçekleştirmiş ve bu ülkelerden pek çoğu önemli ilerlemeler kaydetmiştir (JICA, 2002: 100). Bunların yanında Kuzey Amerika ile Kanada ve Meksika gibi ülkeler arasındaki işbirliklerinin artması da bu ittifaklara örnek olmaktadır. 1994 yılında yürürlüğe giren NAFTA

(Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması) çerçevesinde ABD, Meksika ve Kanada

ile serbest ticaret alanının kurulması konusunda anlaşmaya varmıştır. Yapılan bu anlaşma ile Meksika ve Kanada önemli pazar paylarına ulaşarak dış ticarette önemli avantajlara sahip olmuş ve verimliliklerini arttırmaya başlamışlardır. Meksika aynı zamanda Latin Amerika ülkeleriyle de bir takım ticaret anlaşmaları gerçekleştirmiş ve dünya ticaretinde önemli paylara sahip olmaya başlamıştır (Şen, vd., 2008: 17).

Son yıllarda uluslararası alanda yaşanan bu gelişmelerin temel kaynağını, sermaye hareketliliğin serbestleşmesi ve teknolojik gelişmeler oluşturmaktadır. Kaynak bolluğu yaşayan ancak bu kaynakları verimli alanlarda değerlendirme fırsatı bulamayan yükselen piyasa ekonomileri liberalleşme politikaları sayesinde gelişmiş ülkeler için çeşitli fırsatlar sunmaktadırlar. Dünya genelinde yaşanan bu değişimlere olanak sağlayan pek çok faktör bulunmaktadır. Ülkelerin birbirleriyle bütünleşmesine ve gelişmesine olanak sağlayan küresel düzene etki eden bazı önemli olaylar bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki dayanışma ve işbirliklerinin artması, gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkenin GATT (Gümrük Tarifeleri ve Ticaret

Genel Anlaşması) hükümlerini kabul edip uygulamaya koyması, iletişim, haberleşme

ve ulaşım alanında dünya genelinde yaşanan gelişmeler ve dış ticaret engellerinin kaldırılmaya çalışılması gibi gelişen olaylar pek çok gelişmekte olan ülkenin adının yükselen piyasa ekonomisi olarak anılmasına olanak sağlamıştır (Çivi ve Çavuşgil, 2001: 114-115).

Gelişmiş, gelişmekte olan ve yükselen piyasa ekonomileri endüstri, rekabet, ticari sınırlamalar, ticaret hacmi ve doğrudan yabancı yatırım özellikleri açısından

değerlendirilmiş ve yükselen piyasa ülkelerinin gelişmiş ülkeleri yakınsadıkları görülmüştür.

Çizelge 2.1. Gelişmiş, Gelişmekte Olan ve Yükselen Piyasa Ekonomilerinde Ticaret Koşullarının Karşılaştırılması

Gelişmiş Ekonomiler

Gelişmekte olan Ekonomiler

Yükselen Piyasa Ekonomileri

Sanayi Gelişmiş Fakir Hızlı gelişen

Rekabet Sürdürülebilir Sınırlı Ilımlı fakat artan

Ticari Sınırlamalar En az Artan Hızlı serbestleşen

Ticaret Hacmi Yüksek Düşük Yüksek

Doğrudan Yabancı

Yatırımlar Yüksek Düşük Yüksek orta

Kaynak: Çavuşgil, vd. 2012.

Yükselen piyasa ekonomilerinden özellikle Hong Kong, İsrail, Singapur, Güney Kore ve Tayvan dinamik bir şekilde gelişme göstermekte hatta gelişmiş ekonomilerin bile önüne geçmektedir. 2012 yılında Avrupa Birliğine üye olan Bulgaristan ve Romanya’da istikrarlı para ve ticaret politikaları benimsemiş, Batı Avrupa'dan yatırım çekebilmek için düşük maliyetli emeği kullanarak gelişme göstermeye başlamışlardır. Benzer şekilde, halihazırda gelişmekte olan ülkeler olarak sınıflandırılan bazı ülkelerin yakın gelecekte yükselen piyasa ekonomilerin potansiyeline erişeceği düşünülmektedir (Çavuşgil, vd., 2012: 259).