• Sonuç bulunamadı

Modern ekonomilerde finansal yapı iyi ya da kötü önemli bir rol oynamaktadır. Finansal piyasaların ve aracıların işleyişini anlamak ve gerçek dünyayla bağlantıları ekonomide eski bir konu olmakla birlikte finansal yeniliklere ayak uydurmak için sürekli güncellemeye ihtiyaç duyulan bir tarafı da bulunmaktadır. Modern Finansal sistem gelecekle ilgili sezgileri günümüze aktaran bir zaman makinesi gibi hareket etmelidir (Bonis ve Pozzolo, 2012: 1; Boyd, 2013:

7). Dünyanın büyük çoğunluğu için bireylerin refah seviyesi finansal refahtan önemli ölçüde etkilenmektedir. Makro düzeyde ulus devletler, örgütler ve bireylerin hepsi kendi kaderlerini tayin etmek için gerekli finansal kaynaklara erişmek zorundadırlar. Yani, zenginliğin dağılımı ve borçlanma seçeneklerinin dinamik etkileşimleri finansal yapının yörüngesini belirlemektedir (Ennew ve Waite, 2007: 4-5; Ray ve Chakraborty, 2006: 3).

Finansal sistemlerin göstermiş olduğu performans ülkelerin refah seviyelerine büyük oranda etki etmektedir. İyi bir finansal yapıya sahip olan ülkeler üretim düzeyi ve refah seviyesinde gelişme sağlarken, tam tersi durumda olan ülkelerin ise yatırım düşüklüğüne bağlı olarak üretim düzeyi ve refah seviyesi oldukça düşük olmuş ve gereken büyümeyi sağlayamamışlardır. Finansal piyasalardaki faaliyetlerin bireysel refah seviyesine, tasarruf sahipleri ve yatırımcıların davranışlarına ve ekonominin döngüsel performansına doğrudan etkisi bulunmaktadır. Ülkelerin uluslararası finansal ilişkileri ve fiyat değişimlerini dikkate alarak gerçekleştirecekleri politikalar finansal piyasalar açısından kamuoyunda bir güven ortamının doğmasına neden olarak dolaylı yollardan ekonomik refaha katkı sağlamaktadır (Mishkin, 2004: 3; Patric, 1966: 188). Bu bağlamda, iyi işleyen bir finansal sistem şu fonksiyonları yerine getirmektedir (Neave, 1998: 10; Levine, 1997: 692);

 Tasarrufların yatırıma yönlendirilmesinin kolaylaştırılması,

 Yeni projelerin finanse edilmesi için fonların kullanıma sunulması,

 Ödemelerin gerçekleştirilmesi,

 Risk yönetiminin sağlanması,

 Ekonomik faaliyetlerin istikrarının sağlanması,

 Bilgi edinme ve işlem maliyetlerinin azaltılması,

 Mal, hizmet ve sözleşme ticaretini kolaylaştırmak,

 Firma yöneticilerinin izlenmesi ve kurumsal kontrolü sağlamak,

 Mal ve hizmet değişiminin kolaylaştırılmasıdır.

Finansal sistemin önemli bir fonksiyonu riskin yönetilmesini sağlamaktır. Risk yönetiminde finansal kurumlar önemli bir rol oynamaktadır. Bu kurumların varlığının temel gerekçesi riski toplamak ve yönetmektir. Örneğin ipotek karşılığı gayrimenkul kredisi veren bir banka faiz oranlarının kısa ve orta vadede artması

muhtemel olduğu düşünülen ekonomik döngüde bir defa da müşterileri için sabit oranlı ipotek aralığı sağlayabilir. Dolayısıyla, müşteriler faiz oranları yükselmeden önce ipoteklerini cari faiz oranlarına kilitleyebilmektedirler. Benzer şekilde, belirli bir emekli ikramiyesi fonu normal yaşında emekli olan üyelere emniyetli emeklilik maaşları sağlamayı garanti etmektedir. Bu örneklerin her ikisinde de müşterilerin belirli bir ücret karşılığı bu riskleri toplayan ve yöneten finansal kurumlara risk aktarımı söz konusudur. Finansal kurumlar finansal riskleri yönetirken aynı zamanda hem paydaşları için kar sağlamak hem de müşterileri adına katma değerli hizmet sunmayı amaçlamaktadır. Dahası finansal sistemde riskin azaltılması yenilikçi ve yüksek getirili projelerin teşvik edilmesini sağlayarak ekonomik büyümeyi olumlu etkileyebilmektedir (Porteous ve Tapadar, 2006: 5-6).

Pazar koşullarının, firmaların ve yöneticilerin piyasa içersinde değerlendirilmesi zor ve maliyetli bir işlemdir. Özellikle bireysel tasarruf sahiplerinin firmalar ve ekonomik koşullar hakkında bilgi toplamak için yeterli imkan ve zamanları olamayabilir. Bu nedenle tasarruf sahipleri yeterince bilgi sahibi olmadığı faaliyet alanlarına yatırım yapmaktan kaçınmaktadırlar. Tasarrufların yatırıma dönüştürülmesi, bireysel tasarruf sahiplerinin ulaşabileceği bilginin kalitesine ve miktarına bağlıdır. Ancak tasarruf sahiplerinin tek başına bilgi edinmesinin oldukça yüksektir. Dolayısıyla bilgi maliyetlerinin yüksek olması fonların yatırım alanlarında değerlendirilme olasılığını azaltmaktadır. Bu bağlamda finansal piyasa ve aracıların daha etkin olduğu bir finansal sistemde bilgi edinme maliyetlerini düşmesine neden olarak yatırım fırsatlarının artmasına ve kaynak tahsisinin kolaylaşmasına yardımcı olmaktadır (Levine, 1997: 695). Finansal sistemde özellikle riskin yönetilmesi ve bilgi maliyetlerinin azaltılması diğer fonksiyonların gerçekleşmesine katkı sağlamaktadır.

Etkili bir kurumsal yönetişimin sağlanması da finansal sistemlerin fonksiyonlarındandır. Finansal sistemler firma davranışlarını izleyerek kurumsal yönetişimi uygulamaktadırlar. Etkili kurumsal yönetişim, yöneticileri her zaman tetikler ve onları karları ve firma değerini maksimize edecek şekilde sermayeyi kullanmaya teşvik etmektedir. Firma düzeyinde daha etkin yönetim, bir bütün olarak ekonomi için kaynakların daha verimli bir şekilde tahsis edilmesine neden olmaktadır (Estrada, vd., 2010: 5).

Yukarıda belirtilen özelliklerin yanı sıra küreselleşmeyle birlikte değerlendirilen finansal sistemin ülkelerin uluslararası ekonomik ve finansal ilişkileri açısından da bazı avantajları olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda, finansal sistem dünyanın likidite fazlası bölgelerinden likiditenin ihtiyaç duyulduğu alanlarına likiditenin dağılmasını sağlayarak küresel ticareti de kolaylaştırmaktadır. Örneğin, son on yılda Çin ekonomisinde yaratılan tasarruf fazlası ABD'den hazine tahvillerinin alınmasıyla birlikte ABD hükümetinin yatırım ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılan borçların finanse edilmesine olanak sağlamıştır. Böylece iki ülke arasında karşılıklı olarak fon sağlama işlemi gerçekleşmiş ve her iki ülkede ekonomik açıdan fayda sağlamıştır. Ülkeler arasında oluşan karşılıklı ticaret bir ülkede uzmanlaşmış kaynaklara olan talebin azalması durumunda başka bir ülke için ürün veya hizmet olarak kullanılmasını sağlayarak kaynakları harekete geçirebilmektedir. Bu küresel kaynakların harekete geçirilmesi finansal sistemin sınır ötesi ticarette kendini göstermesini ve çok sayıda ülke ve şehrin birbirine bağlılığına neden olmaktadır (Thakor, 2015: 16-19).