• Sonuç bulunamadı

B. MĠġKÂTÜ‟L-MESÂBÎH

4. Esere Verilen Önem

Mesâbîhu‟s-sünne üzerine yapılan en meĢhur ve önemli çalıĢmalardan biri

kabul edilen MiĢkâtü‟l-Mesâbîh esere 1511 hadis ilavesi ile meydana gelmiĢtir.67 Bu

eser ve bazı özellikleri Brockelmann‟ın da dikkatini çekmiĢtir. Eserin Ġslâm dünyasında rağbet görmesinin sebeplerini ortaya koyan metinde MiĢkât Ģu cümlelerle tanıtılır:

“Bu eserin yeni bir çeki düzen verilmiĢ Ģekli olup, Muhammed b. Abdullah et- Tibrîzî tarafından 737 (1336) senesinde telif edilen MiĢkât al-masâbîh, bugün bile muhtevasının bolluğu ve kullanıĢlı olması dolayısıyla çok yayılmıĢtır; bu eser Müslümanlar için bilhassa bu hususta ilmi az olanlar için, diğer bütün eski hadis mecmualarının yerini tutmakta uzun-uzadıya isnad aramak külfetinden azade kılmakta ve malûmat furûĢluktan ziyâde esaslı bir bilgi vermek gayesini gütmektedir.”68

Görüldüğü gibi Brockelmann eserin muhteva bolluğuna, kullanıĢlı olmasına ve hadis külliyatının özeti mahiyetinde bulunmasına, temel konulardaki hadisleri bir araya getirmesine dikkat çekmiĢtir.

Tîbî Ģerhini neĢreden Hindâvî ise eseri Ģöyle değerlendirmektedir: bu kitap kabul ve inayet ile rızıklandırılmıĢtır. Aslı olan Mesâbîh‟ten daha faydalı bir kitap olmuĢtur. Ulemâ bu kitaptan tedris kitabı olarak faydalanmıĢtır.69

Eserin telif edildiği h. VIII/m. XIV asırda Ġslâm dünyasının durumuna yukarıda değinilmiĢti. Bu dönem aynı zamanda Osmanlı Devleti‟nin ortaya çıkıĢı ile Ġslâm medeniyetinin farklı bir mecraya girdiği dönemdir. Tebrizî‟nin MiĢkât‟ı açısından bakıldığında, eserin Osmanlı medreselerinde okutulan „ana kaynak‟lardan biri olma konumunu elde ettiği görülmektedir. Yani yeni bir medeniyet mecrasına giren Ġslâm toplumunun ana metinlerinden birisi de MiĢkâtü‟l-Mesâbîh olmuĢtur.

66 Çetin, Tahkim-i Sâdât, I, 7.

67 Hatiboğlu,“Mesâbîhu‟s-sünne”, DĠA, XXIX, 259; Çakan, Hadis Edebiyatı, s. 144. 68

Brockelman, “Begavî”, ĠA, II, 449.

75

Osmanlı darulhadislerinde MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in ders metni olarak Sahih-i Buhârî ve

Sahih-i Müslim ile beraber okutulmuĢtur.70 Bir baĢka araĢtırmada medreselerde okutulan hadis ve hadis usûlü eserleri tanıtılırken hadis konusunda temel metnin

MiĢkât olduğu belirtilmiĢtir.71

Bu durum telif geleneğini de etkilemiĢtir. Osmanlı dönemi Anadolu muhaddislerinin eserlerinin tanıtıldığı bir baĢka çalıĢmada Osmanlı Ģerhçiliğinin

Sahih-i Buhârî, Mesâbîhu‟s-sünne ve MiĢkâtü‟l-Mesâbîh üzerine yoğunlaĢtığı tespiti

yapılmıĢtır.72

Eserin etkisinin sürekliliğini görmek açısından son dönem Osmanlı âlimlerinden Zahid el-Kevserî‟yi (ö. 1371/1952) örnek olarak zikredebiliriz. O‟nun ilmî kiĢiliğinde muhakkak etkisi olan hocalarından okumuĢ olduğu eserlere baktığımızda MiĢkât‟ın bunlar arasında bulunduğu görülmektedir. Hocası Alasonyalı Ali Zeynelabidin‟den (ö. 1268/1917) okuduğu hadis kitaplarının listesi Ģöyledir:

Sahih-i Buhari, Sahih-i Müslim, Sünen-i Nesâî, Müsnedü‟Ģ-ġafiî, MeĢâriku‟l- envâr ve MiĢkâtü‟l-Mesâbîh.73

MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in etkisi konusunda dikkatimizi çeken bir baĢka bölge de

Hint Altkıta‟sıdır. Bu bölgenin Ġslam ümmetine en büyük katkısının hadis ilimlerinde olduğu belirtilmektedir.74

Burada hadis sahasında okunan ve okutulan en dikkat çekici metinlerin MeĢâriku‟l-envâr, Mesâbîhu‟s-sünne ve MiĢkâtü‟l-Mesâbîh olduğu görülmektedir. Altkıtada siyasi olarak dönemler değiĢmekte ancak okunan metin kitapları bâkî kalmaktadır. Sultanlıklar döneminde,75

Babürlüler döneminde76 ve son dönem eğitim sisteminde 77

MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in ana metinlerden biri olduğu görülmektedir.

70

ÖzafĢar, Mehmet Emin, Hadis ve Kültür Yazıları, Ankara 2005, s. 122.

71 Hızlı, Mefail, Osmanlı Medreselerinde Okutulan Dersler ve Eserler, Uludağ Üniversitesi Ġlahiyat

Fakültesi Dergisi, sy.1 (2008), cilt: XVII, s. 36; Ayıca bk. Karacabey, “Osmanlı Medreselerinin Son Döneminde Hadis Öğretimi”, Uludağ Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi Dergisi, sy.8 (1999), cilt:8, s. 149-167.

72 Yıldırım, Osmanlı Dönemi Anadolu Muhaddisleri, s. 214. 73 ÖzafĢar, Hadis ve Kültür Yazıları, s. 123.

74 Nizâmî, K.A., “Hindistan”, DĠA, XVIII, 90. 75 ÖzĢenel,Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 38. 76

ÖzĢenel, Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 51, 84, 90, 97.

76

MiĢkât‟ın Hint altkıtasında bu kadar çok yayılması oldukça dikkat çekicidir.

Bu durum Ģöyle izah edilmektedir:

Öncelikli olarak Timurlenk‟in Ġran‟a hücum etmesi sebebiyle, buradan Hindistan‟a göç eden sünnî ulemânın rolüne dikkat çekilmektedir. Bunlar arasında devrin en büyük kelamcılarından sayılan Devvânî‟nin öğrencileri Hint yarımadasına beraberlerinde hadis kitabı olarak MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟i getirmiĢlerdir.78

Hint Altkıta‟sında ilmin canlanması söz konusu olduğunda akla gelen ilk isimlerden biri kabul edilen Abdulhak ed-Dihlevî‟nin79 MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟e olan özel ilgisinden ayrıca bahsedilmelidir. Çünkü o burada hadisi ilk defa ihya edenlerden biri olarak kabul edilir. Kenzu‟l-ummâl müellifi Ali el-Muttakî‟nin talebesi muhaddis Abdülvehhab b. Veliyyullah ed-Dihlevî‟nin ders halkasına iki yıl devam etmiĢ ve burada MiĢkâtü‟l-Mesâbîh okumuĢtur.80 O‟nun MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟e olan ilgisi, ġah Veliyullah‟ın81

Muvatta‟ya olan ilgisine benzetilmiĢtir. Çünkü ġah Veliyullah (ö. 1176/1762) da Muvatta üzerine biri Farsça diğeri Arapça iki Ģerh yazmıĢtır. Abdülhak Dihlevî de halk ve ulemanın ihtiyaçlarını dikkate alarak MiĢkât üzerine biri Farsça diğeri Arapça iki Ģerh yazmıĢtır.82

Onun MiĢkat‟ı diğer kitaplara tercih etmesinin baĢlıca sebepleri Ģöyle sıralanmıĢtır:

-MiĢkât‟ta sahih ve muteber hadisler toplanmıĢtır. -Tertibi güzeldir.

- Kapsamlılık yönünden özel öneme sahiptir.

- MiĢkât‟ta sadece sahabînin ve kaynak kitabın ismi mezkûr olup müselsel olarak sened zikredilmemiĢtir. Bu da okuyucunun dikkatini hadisin mefhumu üzerinde yoğunlaĢtırmasına yardım etmektedir.

78 ÖzĢenel, Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 65.

79 Hayatı ve eserleri için bk. Ünal, Ġsmail Hakkı, “Dihlevî, Abdülhak b. Seyfeddin”, DĠA, IX, 292;

ÖzĢenel, Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 65 vd.

80

Ünal, “Dihlevî, Abdülhak b. Seyfeddin”, DĠA, IX, 292.

81 ġah Veliyyullah‟ın hayatı, hadis-i Ģerif okutmaya baĢlaması, ıslah ve tecdid faaliyetleri için bk.

Dihlevî, ġah Veliyyullah, Ġslâm DüĢünce Rehberi Hüccetullahi‟l-Bâliğa, Ġstanbul 2003, s. 45 vd. (mütercim mukaddimesi); Ayrıca bk. Erdoğan, Mehmet, “ġah Veliyullah”, DĠA, XXXVIII, s. 260; Daudî, Pakistan ve Hindistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 119.

82

ÖzĢenel, Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 71. Eserler için ayrıca bk. Daudî, Pakistan ve Hindistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 89-90.

77

- ġafiîlik rengi ağır basan MiĢkât‟a Ģerh yazmak suretiyle Dihlevî esere Hanefî bir renk vermiĢtir.83

Eserin etkisi açısından dikkat çeken bir baĢka bölge de Doğu Türkistan‟dır. Bölgenin dıĢ dünyaya kapalı olduğu, dînî, siyasî ve sosyal anlamda büyük bir çalkantı içinde bulunduğu malumdur. Bölgede bulunan Müslümanların içinde bulundukları zorluklardan birisi de temel kaynakların yasaklanması sebebiyle dînî kaynak temininde yaĢadıkları sıkıntıdır.

Doğu Türkistan‟ın Hoten nahiyesinde yaĢayan ve bölgedeki etkin ilim adamlarından biri olan Abdurrahman el-Hotenî‟nin 84

evladı olan Abdülkâdir Abdurrahman‟ın MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in bölgedeki önemi ile ilgili beyanlarının bu bölüm için önemli olduğunu düĢünmekteyiz. Abdülkadir Abdurrahman, Marmara Üniversitesi Ġlahiyat Fakültesi mezunu olup aynı üniversitede doktora eğitimine devam etmektedir. Onun yazılı olarak aktardığı gözlemlerini Ģöyle özetlemek mümkündür:

Dînî eğitim ve basın-yayının yasak olduğu, dıĢarıdan da kitap sokulamadığı için MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in okunması, okutulması genelde çok eski el yazmaları üzerinden yapılabilmektedir. Ayrıca eserin halen yasak olan ve toplatılan Uygurca bir tercümesi de bulunmaktadır.

Bölgenin önde gelen hocalarının katılımı ile özellikle kıĢ aylarında en az üç ve en fazla kırk gün süren MiĢkât okuma ya da hatim programı icra edilmektedir. Daire Ģeklinde oturularak yapılan bu okumada herkes birkaç hadis okur ve bu Ģekilde dönüĢümlü bir talim yapılır. Uygurcada bu „bezme yaptık‟ Ģeklinde tercüme edilebilecek bir tabirle ifade edilir. Bu tabir Türkçedeki ilk akla gelen anlamı ile bıkma usanma kelimesi manasında değil de müzakere anlamında kullanılmaktadır.

Doğu Türkistan‟da Müslümanların vaaz ve nasihatte ve bu gibi sohbet ortamlarında bulunmaları hangi sebeple olursa olsun 1949-1980 yılları arasında yasaklanmıĢtır. Ancak bu yasaklama döneminde ve sonraki dönemde nasihat kitabı olarak da ana kaynak MiĢkâtü‟l-Mesâbîh olmuĢtur.

83 ÖzĢenel, Pakistan‟da Hadis ÇalıĢmaları, s. 71-72. 84

Bölgede ve özellikle Hoten nahiyesindeki dînî hayatın idamesi noktasında önemli isimlerden biri olan.Abdurrahman el-Hotenî 18 Kasım 2014 tarihinde vefat etmiĢtir.

78

MiĢkât‟ın okunma meclislerinden biri de Mevtânın 7., 20., 40. vefat günlerinde oluĢturulan cemiyetlerdir. Bu toplantılarda da nasihat amacıyla MiĢkât okunmakta ve Ģöyle bir usul takip edilmektedir:

Mecliste bulunanlardan birisi kitaptan rastgele bir yer açarak oradaki metnin baĢından biraz okur. Ehil olan (ya da hocalık vasfı bulunan birisi) eline kitabı almadan ezberinden hadisleri okumaya ve onlar üzerinden nasihate devam eder. Klâsik Ģekliyle rahleye bir kitap konularak oradan takip edilmemesinin sebebi bölgede metinden bakarak hadis okuyanın iyi hoca kabul edilmemesidir. Bu husus aynı zamanda

MiĢkât‟ın bölgede birçok kiĢi tarafından ezberlendiğini de göstermektedir.

Nakledilenlerden Doğu Türkistan‟da dînî kimlik ve Ģahsiyetin devamı noktasında MiĢkâtü‟l-Mesâbîh‟in ayrı bir konumunun bulunduğu anlaĢılmaktadır. Uygurca‟da; ۇديۇقوت ەتسەئ ىسىچزۆب ڭنىىچزۆب ،ۇديۇقوئ تاكشىم ىسىللوم ڭنىىللوم“” tabiri

bulunmaktadır.85

Bu da eseri okuyan ve okutana nasıl bakıldığını ve değer verildiğini

göstermektedir.

Eser günümüz Türkiye‟sinde de hadis okumalarında ilk akla gelen kaynaklardandır. Prof. Dr. Ġsmail L. Çakan cami dersi olarak Ġstanbul‟da Gözcü Baba camiinde MiĢkât dersleri yapmaktadır.86 Bunun gerekçelerini ve cami dersleri için

MiĢkât‟ın önemini bu konuya dair yazdığı bir makalede ortaya koymuĢtur.87