• Sonuç bulunamadı

BAZI ĠTĠKÂDÎ KONULARA YAKLAġIMI

Bu bölümde Tîbî‟nin itikâdî bazı konulara yaklaĢımı özet olarak zikredilecektir. BaĢlıklar halinde zikredilecek bazı örnekler onun klâsik ehl-i sünnet itikadını benimsediğini ve hadisleri de bu minvalde anladığını göstermektedir. AĢağıda zikredilecek olan meseleler rivayetlerde asılları bulunan, yani MiĢkât‟ta bulunan itikâdî konularla ilgili rivayetlerdir.

328 Tîbî, el-KâĢif, II, 427, 438, III, 911, IV, 1190. 329

Tîbî, el-KâĢif, II, 589, 642.

330 Tîbî, el-KâĢif, II, 439, 446, XI, 3513. 331 Tîbî, el-KâĢif, II, 438.

332 Esasında rivayet güneĢ ve ay tutulması ile ilgili bölümde nakledilmektedir. Hz. Peygamber‟in oğlu

Ġbrahim‟in vefatı, güneĢin tutulması ve Hz. Peygamber‟in küsuf namazının anlatıldığı uzunca bir rivayet vardır. Ancak konu ile ilgili kısım Ģudur: Size vadedilen hiçbir Ģey yoktut ki ben onu Ģu namazımda (küsuf namazında) görmüĢ olmayayım. Bana cehennem getirildi… Hatta orada çomaklı birinin ateĢ içinde bağırsaklarını sürüdüğünü gördüm. Vaktiyle hacıların paralarını çomağı ile çalardı…” metnin tamamı için bk. Müslim, Küsûf 10. Hadis MiĢkât no: 2942.

333

Tîbî, el-KâĢif, VII, 2190.

172

Tîbî‟nin îtikâdî yorumlarında genel olarak dikkat çeken husus rivayetlerin „sübût‟u ile ilgili herhangi bir tartıĢmaya girmemesidir. O vardığı sonuçları bu nakillerin „problemsiz‟ oluĢu üzerine bina etmiĢtir. Bu da müellifin el-KâĢif‟in mukaddimesinde de belirttiği gibi kaynaklara olan itimadından kaynaklanmaktadır.

Onun itikâdî rivayetleri esas alarak değerlendirdiği bazı konular ve yorumları Ģunlardır:

1. Kader

Tîbî kadere imanın farz olduğunu nakletmekte,335 kader konusunda iĢin

özünün „Allah mâlik kul memlûk olduğuna göre köle efendisine sormaz‟ ilkesi olduğunu,336

kaderin Allah‟ın sırlarından bir sır olduğunu belirtmektedir.337 Kader konusunda münâkaĢanın kiĢiyi helâk edeceğini belirten338 Tîbî Hz. Musa‟nın Âdem ile arasında cereyan eden kader ile alakalı münâkaĢanın339

Ģerhinde takdir ve kesbin iki temel esas olduğuna Ģu Ģekilde dikkat çekmektedir:

Ben derim ki -her Ģeyin bilgisi Allah‟ın katındadır-: Cebr görüĢü Allah‟ın takdirini kabul, kulun iradesini nefyeder. Daha önce geçtiği gibi mutezile de bunun aksini (iddia eder). Her iki fırka ifrat ve tefrittir. Bu konuda sağlam metod ve orta yol ehl-i sünnetin yaptığı gibi ikisinin ortasıdır. Çünkü aslın düĢürülmesi takdir edilemez ki o asıl takdir(kader)dir. Aynı Ģekilde kesbin iptali de takdir edilemez çünkü o sebeptir. Musa (a.s.) sözünün ve kıssasının sevki inkâr ve taaccüb cümlesi ile baĢlanarak ikincisine (kesbe) racidir. Çünkü o Âdem‟in ismi ile baĢladı ve her biri müstakil olan dört sıfat ile onu tavsif etti.340

(rivayetin devamında gelen) „sonra sen insanları indirdin‟ sözündeki istibad kelimesine gelince burada طبىا hakikate isnad etti. (Musa (a.s.) Âdem‟e insanları yeryüzüne sen indirdin dedi) Hâlbuki hakikatte 335 Tîbî, el-KâĢif, II, 529. 336 Tîbî, el-KâĢif, II, 535. 337 Tîbî, el-KâĢif, II, 530. 338 Tîbî, el-KâĢif, II, 563.

339 Rivayet Ģöyledir: “Hz. Âdem ve Musa aleyhimasselam münakaĢa ettiler. Musa, Âdem‟e: „ĠĢlediğin

günahla insanları cennetten çıkaran ve onları Ģekavete atan sensin değil mi?‟ dedi. Âdem de Musa‟ya: „Sen, Allah´ın risalet vermek suretiyle seçtiği ve hususi kelamına mazhar kıldığı kimse ol da, daha yaratılmamdan (kırk yıl) önce Allah´ın bana yazdığı bir iĢten dolayı beni ayıplamaya kalk (bu olacak Ģey değil)!‟ diye cevap verdi. Resulullah devamla dedi ki: “Hz. Âdem Musa‟ya üstün geldi.” Bk. Buhârî, Kader 11; Müslim, Kader 15. Hadisin MiĢkât no: 81.

340

Rivayette geçen dört vasfa iĢaret: Sen Allah‟ın kendi eli ile yarattı, sana ruhundan üfledi, melekleri secde ettirdi, seni cennete yerleĢtirdi.

173 „biz dedik ki inin‟341

ayetinden dolayı muhbit (indiren) Allah‟tır. Ġhbât‟ı arz ile beraber kullandı…342

Burada Tîbî Müslim‟in naklettiği Hz. Âdem ile Hz. Musa arasında tahakkuk eden tartıĢmayı kaderin iki unsuru kesb ve takdir ölçüsü ile değerlendirmektedir. O Hz. Âdem‟in cennetten dünyaya iniĢini takdirin ibrazı görmekte, kader konusu ile irtibatını değerlendirmekle yetinmektedir.

2. Sıfatlar

Allah‟ın sıfatları konusunda muattıla ve müĢebbihe gibi iki ana görüĢün bulunduğu malumdur. Tîbî‟nin hadislerde bulunan -özellikle selef metodunu benimseyenlerin zâhiri olarak anladığı- sıfatlar konusunda te‟vîle daha yakın bulunduğu görülmektedir. Onun „Allah‟ın eli‟,343

sağ el,344 Allahın gülmesi,345 Rahman‟ın sağı,346

ArĢ,347 Rabbin gökte olması348 gibi hususlarda bu yaklaĢım görülmektedir.

3. ġefaat

Tîbî MiĢkât‟ta müstakil bir bölüm olan Ģefaat ile ilgili hadisleri Ģerh ederken mesele ile ilgili bazı yorum ve çıkarımlarda bulunmaktadır. O, „Allahım bizi peygamberinin ve Ģefaatçilerin Ģefaati ile rızıklandır‟ Ģeklinde Allah‟a kendisini Ģefaatten mahrum bırakmaması için dua etmektedir.349

Bu dua onun Ģefaat konusuna yaklaĢımını, bu konudaki beklentisini ve peygamber dıĢında da Ģefaatçilerin varlığını kabul ettiğini göstermektedir.

341 Bakara Suresi, 38.

342 „Allah hakkı söyler ve doğruya o götürür‟ Ģeklinde bitirilen izah için bk. Tîbî, el-KâĢif, II, 532. 343

Tîbî, el-KâĢif, II, 543-643.

344 Tîbî, el-KâĢif, X, 3051, 3486. 345 Tîbî, el-KâĢif, IV, 1312, IV, 1206. 346 Tîbî, el-KâĢif, VIII, 2571.

347 Tîbî, el-KâĢif, II, 523. 348

Tîbî, el-KâĢif, IV, 1345.

174

Tîbî Nevevî‟den nakille Ģefaatin mütevatir derecesine ulaĢmıĢ bir konu olduğunu ifade eder. Buna göre beĢ ayrı nev‟i bulunan Ģefaat büyük günah (kebâir) sahipleri için bir necât yoludur.350

4. Ruyetullah

Ruyetullah yani Allah Teâlânın ahirette görülmesi Tîbî‟ye göre hakîkîdir. Ancak keyfiyet ve mahiyeti bilinemeyecek olan rüyet,351 kula sunulacak en büyük ikrâm ve lütuftur.352 Nevevî‟den ru‟yetin dünyada tahakkukunun mümkün olduğu ancak cumhurun bunu mümkün görmediği bilgisini nakletmektedir. 353

Tîbî, miracta Hz. Peygamber‟in Allah teâlayı değil Cebrail‟i gördüğü Ģeklindeki yorumu ayetlerdeki ifadelerin tahlilini yaparak tenkit etmekte ve rüyetin dünyada da mümkün olduğu görüĢünü müdafaa etmektedir.354

5. Muhtelif Konular

Kabir azabının hak olduğunu belirten Tîbî, bu konuyu isbat sadedinde ayet ve hadislerden deliller zikretmekte, mahiyetini de Nevevî, Kadı Beyzavî, Begavî gibi âlimlerden nakille zikretmektedir.355

ġarihin hadislerden hareketle; cennetin mahlûk ve Ģu an hazır olduğu356 , imanın artıp eksildiği357, kerâmetin hak olduğu358, namazın terkinin küfür olmadığı, konu ile ilgili naslardaki tehditlerin tağlîz olduğu359

gibi birçok konuyu klasik ehl-i sünnet yaklaĢımına uygun bir Ģekilde ele aldığı görülmektedir.

el-KâĢif‟te yeri geldikçe bazı itikâdî fırkaların tenkit edildiği ya da bu fırkaları

tenkit eden bir Ģarihten nakilde bulunulduğu görülmektedir. Meselâ Hz. Peygamber‟in

350 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3545. 351 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3528. 352 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3560. 353 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3574. 354 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3578-79. 355 Tîbî, el-KâĢif, II, 589-590. 356 Tîbî, el-KâĢif, XI, 3552.

357 Ġman artar eksilir, Tîbî, el-KâĢif, II, 426-27.XI, 3522, 3531. 358

Tîbî, el-KâĢif, XII, 3808.

175

“Ümmetimden iki sınıf insan vardır ki onların Ġslâm‟dan payı yoktur: Mürcie ve Kaderiyye (mezhebinin mensupları)”360 hadisi Ģöyle Ģerh edilmektedir:

TüribiĢtî Ģöyle dedi: (Hadisteki) sınıf nev‟ demektir. Hemze ile ircâ

kelimesinden gelen Mürcie; tehir edenler demektir. Denildi ki mürcie „iman amelsiz kavildir‟ diyenlerdir. (Bunun sonucu olarak olarak onlar) Ameli sözün gerisinde bırakırlar. Bu böyle diyenlerin hatasıdır. Çünkü biz milel ve nihâl âlimlerinin çoğunu Mürcie‟yi „fiilin kula izafesi cemâdâta izafesi‟ gibidir diyen Cebriye olarak zikrettiğini görüyoruz. (ġu durumda) Cebriye kaderiyenin aksi/hilâfıdır…

Kaderiye‟ye gelince; onlar -Allah‟ın takdir ettiği Ģey anlamına gelen- kadere nisbet

edilirler. Çünkü onlar kulun küfür ve masiyetten iĢlediği her fiilinin haliki olduğunu iddia ederler. Ve bunların Allah‟ın takdiri ile olduğunu kabul etmezler. Bu sapıklar iddia ediyorlar ki kaderiye kaderi isbat (kabul) edenlerdir. (Onlara verilecek) Cevap Ģudur: Biz kıyas yoluyla yapılan bu yorumu iddialarını isbat edinceye kadar kabul etmiyoruz. Çünkü biz (görüĢümüzü) sahih naslardan alıyoruz… 361

Müellif metnin devamında konu ile ilgili delil olabilecek hadisleri zikrederek TüribiĢtî‟den nakille hadisin ilgili kısmının Ģerhini bitirmektedir. Ayrıca kaderi bazı nasları tevil ederek inkâr edenlerin bununla küfrü kasdetmekleri için cahil veya hata eden müctehid konumunda oldukları için tekfir edilemeyeceğini nakleden Tîbî‟nin, ihtiyata uygun olan ve muhakkik âlimlerin çoğunuluğun benimsediği görüĢü tercih ettiği söylenebilir.362

Bazı konularda Mutezile‟nin te‟vîllerinin de tenkit edildiği görülmektedir. Ebu Hureyre‟nin nakletmiĢ olduğu “Âdemin çocuklarından her biri doğarken mutlaka Ģeytan ona dokunur. ĠĢte Ģeytanın bu dokunmasından dolayı çocuk annesinden doğduğu anda feryat ederek ağlar.”363

hadisi Ģerh edilirken Mutezile bilginlerinin buradaki Ģeytanı „tahyîl‟ olarak te‟vîl etmesi tenkit edilmekte ve buradaki dokunuĢun hakiki olduğu, sonraki hadisin de bu hususu teyit ettiği belirtilmektedir. 364 Mutezilenin mücerred imanın fayda vermeyeceği Ģeklindeki görüĢünü de

360 Tirmizî, Kader 13. MiĢkât no: 105. 361 Tîbî, el-KâĢif, II, 569-570.

362 Tîbî, el-KâĢif, II, 570. 363

Buhârî, Enbiya 44. MiĢkât no: 69.

176

ZemahĢerî‟den nakledilmekte ve mevzu ehl-i sünnetin genel görüĢüne muvafık olarak değerlendirilmektedir.365

C. TÎBÎ‟NĠN ĠTĠKÂDÎ YAKLAġIMLARINA YÖNELTĠLEN BAZI