ġerefüddin et-Tîbî‟nin tefsir, hadis, meânî ve beyan sahasında eserler telif ettiği kaynakların neredeyse tamamında ittifakla belirtilmektedir. Ancak burada söz konusu eserleri tanıtarak kısa bilgi vermeden önce değinilmesi gereken birkaç husus bulunmaktadır.
Ġlk olarak ona nisbet edilen KeĢfu Bustâni‟l-ârifîn isimli eserin değerlendirilmesi gerekir. Türkiye kütüphaneleri taramalarında Adana Ġl Halk Kütüphanesi‟ne 000948 numarası ile kayıtlı KeĢfu Bustani‟l-Arifin isimli bir eser müellife nisbet edilmiĢtir. Eserin hâlihazırda Ankara Milli Kütüphane‟de bulunan (Adana Ġl Halk Kütüphanesi koleksiyonu olarak) 01 Hk 948 arĢiv numarası ile kayıtlı olan nüshayı -ki kayıtlı tek nüsha- inceleme imkânı bulduk. Müstensihinin Mustafa b. Ġbrahim olduğu belirtilen eserin konusu “Ġslâm Dini-Sıhah Kitaplarındaki Hadisleri bir araya getiren kitaplar” olarak belirtilmiĢtir.
Ancak mezkûr nüshanın 171. vrk. incelendiğinde eserin Ģarih Tîbî‟ye değil, Ġbn Melek‟e ait olduğu görülür. Metni incelediğimizde ise mukaddimenin mevcut olmadığı bu nüshanın metninin MeĢariku‟l-envâr Ģerhi Mebariku‟l-ezhâr olduğu görülmektedir.
Ġkinci bir husus da Esmâu ricâli‟l-MiĢkât isimli eserin müellife nisbetidir. Carl Brockelmann‟ın müellife nisbet ettiği Esmâu ricâli‟l-MiĢkât isimli eser de ona ait
195 Sehavî, ed-Davu‟l-lâmi‟, Beyrut ts., X, 131; Salih Yusuf, Bedruddin el-Aynî, s. 131. 196 Salih Yusuf, Bedruddin el-Aynî, s. 132.
197
Sehavî, ed-Davu‟l-lâmi‟, X, 131.
42 değildir.199
Bu eser el-KâĢif‟in Hindâvî tarafından yapılan baskısında mukaddimeye eklenmiĢtir. Buradan mezkûr eserin meĢhur ve malum olduğu Ģekliyle Tîbî‟nin öğrencisi Hatib et-Tebrizî‟ye ait olduğu anlaĢılmaktadır.200
Eserleri konusunda değinilmesi gereken bir baĢka husus da müellifin tefsiridir. Tîbî‟nin KeĢĢâf haĢiyesi dıĢında telif etmiĢ olduğu bir tefsirinden de bahsedilmektedir. Ġbn Hacer onun bir tefsir yazmaya baĢladığı bilgisini vermektedir.201
Süyûtî de tasnifleri arasında „et-Tefsir‟ isimli bir eserden bahsetmektedir.202
Ancak bu eser tamamlanabildi mi, tamamlandıysa nerede olduğu hususunda elimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
Müellifin eserleri arasında zikredilen bir baĢka çalıĢma da ġerhu esmâillâhi‟l-
hüsnâ adlı eserdir. 203 Süleymaniye Ktp., Nuruosmaniye 2880 no‟lu nüshayı
incelediğimizde bunun müstakil bir eser olmadığı görülür. Çünkü 58 varaktan oluĢan bu nüshanın elimizde mevcut bulunan Tîbî Ģerhindeki 50 sayfalık bölümün „müstakil istinsahı‟ olduğu görülmektedir. Ġlgili bölüm de tek bir hadisin yani el-Esmâu‟l- hüsnâ‟nın zikredildiği bölümün Ģerhidir.204
Süleymaniye‟deki nüshanın ferağ kaydını incelediğimizde de bu duruma iĢaret edildiği görülmektedir:
“ġerefüddin et-Tîbî‟nin MiĢkât Ģerhinden istihrac edilen (oradan çıkarılarak yazılan) el-Esmâü‟l-hüsnâ Ģerhi Allah‟ın yardımı ve tevfiki ile bitti. Bunu el-Fakir el- Hac Ömer Ġbnu‟l-Hac Ahmed b. Halife yazdı.”205
Bu bilgiler de eserin müstakil bir eser olmadığını, Ģerhin bir bölümünün ayrı istinsahı olduğunu göstermektedir.
199 Brockelmann, GAL, II, 76; GAL (Ar.), VI, 238.
200 Eser için bk. Tebrizî, el-Ġkmâl fî Esmâi‟-ricâl, s. 340. Yani eserin son sayfasında Tebrizî eseri bitirdiği
tarihten ve hocası Tîbî‟den bahsetmektedir.
201 Ġbn Hacer, ed-Dürer, II, 69. 202
Süyûtî, Buğye, s. 522.
203 Brockelmann, GAL, II, 76; GAL (Ar.), VI, 238; Hulvânî, el-Ġmam el-Hafiz ġerefüddin el-Hüseyin b.
Abdullah et-Tîbî, I, 146; Özkan, “Tîbî”, DĠA, XLI, 126. Ayrıca günümüzde yapılan tez çalıĢmalarında da bu eser Tîbî‟ye nisbet edilmiĢtir.
204
el-KâĢif, II, 1765-1815.
43
Bu giriĢ bilgilerinden sonra müellifin eserlerine geçilebilir. Ancak çalıĢmanın temel kaynağı olması hasebiyle el-KâĢif an hakâiki‟s-sünen (ġerhu/HaĢiyetü MiĢkâti‟l-
Mesâbîh) ileride müstakil olarak tanıtılacağı için bu bölümde hakkında bir
değerlendirme yapılmayacaktır. Müellifin baĢlıca diğer eserleri Ģunlardır:
1.Şerhu/Haşiyetü’l-Keşşâf
BaĢlıkta kısaca zikrettiğimiz eserin tam adı Ģöyledir: Fütûhu‟l-ğayb fî (ve‟l)-
keĢf an kına‟i‟r-rayb (ġerhu/HaĢiyetü‟l-KeĢĢâf). Müellifin MiĢkât Ģerhiyle beraber en
meĢhur eseridir. Bu eser ZemahĢerî‟nin meĢhur el-KeĢĢâf‟ının en güzel haĢiyelerinden sayılmaktadır.206
Süyûtî, Tîbî‟nin bu Ģerhi rüyasında Hz. Peygamber‟i gördükten sonra yazdığını belirtmektedir. 207 Hocaları ve talebeleri bölümünde de görüldüğü gibi Tîbî‟nin hocalarının ve talebelerinin de KeĢĢaf üzerine haĢiyeleri bulunmaktadır. Bu özellik de dönem için ayrıca ele alınması gereken önemli bir husustur.
Müellif bu eserde kıraat vecihlerini zikretmiĢ, kelimelerin anlamlarındaki ince noktaları dikkatle ele almıĢ ve özellikle beyan ilmi ile alakalı inceliklere fazlaca yer vermiĢtir. Hatta bundan dolayı tenkit edilmiĢtir.208
Bilmen „lüzumundan fazla nukat-ı beyâniyye‟ îrad edilmiĢtir‟ denilerek tenkit edilmesinin eserin kıymetini azaltmayacağını belirtmiĢtir.209
Tîbî‟nin eserlerini dil ve belağat açısından inceleyen Muhammed Rıfat ez- Zencir, onun ZemahĢerî‟den etkilendiğini belirtmekte hatta MiĢkât Ģerhinin ismi olan el-
KâĢif an hakaiki‟s-sünen‟de dahî el-KeĢĢâf‟ın210
tesirinin olduğunu belirtmektedir.211 Ona göre bu etki sadece dille sınırlı olup, Tîbî onun itikâdî yaklaĢımlarından etkilenmemiĢtir.212
206
Kâtib Çelebi, KeĢfu‟z-zunûn, II, 1478.
207 Süyûtî, Buğye, s. 523. Bu rüyadan KeĢfu‟z-zunûn‟da da bahsedilmektedir. Bk. Çelebi, KeĢfu‟z-zunûn,
II, 1478.
208 Kâtib Çelebi, KeĢfu‟z-zunûn, II, 1478. 209 Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, s. 371.
210 el-KeĢĢaf an hakâiki ğavamidi‟t-tenzil; el-KâĢif an hakâiki‟s-sünen 211
Zencîr, el-Funûn ve‟l-beyâniyye, s. 16.
44
ġerhin muhakkiklerinden olan Hindâvî ileride bahsedileceği üzere eserin bazı yerlerine notlar koyarak Tîbî‟yi tenkit etmiĢtir. Tenkit ettiği noktalardan biri de O‟nun sıfatları yorumlama konusunda mutezilî olan ZemahĢerî‟den etkilenmesi meselesidir. Hindâvî Ģöyle demektedir:
“Tîbî burada ZemahĢerî‟den naklederek yaptığı tevilde ondan etkilenmiĢtir. ZemahĢerî‟nin sıfatlar konusundaki görüĢü Ehl-i Sünnet ve‟l-cemaate muhaliftir…”213
ġerefüddin et-Tîbî‟nin bu eserini ve dönemdeki etkisini Ġbn Haldun Ģu Ģekilde ifade etmektedir:
“…ġerefüddin et-Tîbî‟nin bir eseri elimize geçti. ZemahĢerî‟nin kitabını Ģerh ettiği bu eserinde, onun ifadelerini teker teker ele alıyor ve Mutezile mezhebinin delillerini çürütüyor. Kur‟an ayetlerindeki belâgatın Mutezile‟nin ileri sürdüğü Ģekilde değil, ehl-i sünnetin söylediği Ģekilde olduğunu açık bir Ģekilde ortaya koyuyor. Evet, belâğatın diğer sanatlarıyla birlikte, bu hususu da çok güzel bir Ģekilde izah ediyor: „her ilim sahibinin üzerinde, daha iyi bilen bir vardır.‟214”215
Ömer Nasuhî Bilmen de “Tîbî‟nin HaĢiye‟si olmaksızın KeĢĢaf‟ı okumak caiz değildir” denildiğini belirtmekte ve bu kanaate katıldığını Ģu cümlelerle ifade etmektedir:
“Çünkü Tîbî merhum Ehl-i sünnet ulemasından olduğu cihetle KeĢĢaf‟taki itizal meselelerini tetkik ve tenkit eder, ZemahĢerî‟nin maksadını tervic için ibareler arasında pek kapalı olarak îrad ettiği Mutezile akîdelerini bulup meydana çıkarır.216
Bu eser üzerine ihtisar, telhis türünden çalıĢmalar yapılmıĢtır.217
Eserle ilgili değinilmesi gereken bir husus da, haĢiye‟nin Ģerhin de kaynakları arasında yer almasıdır. Hindâvi‟nin “Fütûhu‟l-ğayb; Tîbî‟nin ZemahĢerî‟nin KeĢĢâf‟ına haĢiyesi. O sonrakilerin kendisinden nakilde bulunduğu en büyük ve en eski haĢiyelerdendir.”218
213 Bu mesele ileride zikredileceği için teferruata girmiyoruz. Burada ZemahĢerî-Tîbî etkisine Hindâvî‟nin
bir cümle ile yaklaĢımına bir misal zikredildi. Bk. Tîbî, el- KâĢif, V, 552.
214 Yusuf Suresi, 76.
215 Ġbn Haldun, Mukaddime, II, 616. 216 Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, s. 371. 217
Kâtib Çelebi, KeĢfu‟z-zunûn, II, 1478.
45
Ģeklinde takdim ettiği esere Tîbî farklı vesilelerle atıfta bulunmaktadır. O, Fütûh‟ul-
ğayb219
ve ġerhu‟l-KeĢĢâf 220 ismiyle zikrettiği bu esere çoğu zaman özet halinde bahsettiği bir meselenin ayrıntılı bilgisi için atıfta bulunmaktadır. Ancak burada mühim olan Tîbî‟nin bu esere farklı iki isimle ve kendisine aidiyetini de teyid ederek baĢvuru kaynağı olarak iĢaret etmesidir.
2. el-Hulâsâ fî usûli’l-hadis
Ġbnu‟s-Salah‟ın Mukaddime‟si, Nevevî‟nin et-Takrib ve‟t-teysir‟i, Bedreddin Ġbn Cemaa‟nın el-Menhel‟i gibi eserlerden özetlenip Ġbnü‟l-Esîr‟in Camiu‟l-usûl‟den bazı bilgiler ilavesi ile tasnif edilmiĢtir. Mukaddime, makasıd ve hatime olarak üç bölüme ayrılmıĢtır.221
Eser Subhî es-Sâmerrâî tarafından 1985‟de Beyrut‟ta neĢredilmiĢ olup üzerine Ģerh, ihtisar türü çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bunların en meĢhuru Cürcânî‟nin haĢiyesidir. Bu haĢiye Leknevî tarafından Zaferü‟l-emânî bi Ģerhi Muhatasari‟s-Seyyid eĢ-ġerif el-
Cürcanî fî mustalahi‟l-hadis ismiyle ĢerhedilmiĢtir. Bu haĢiyeden Tîbî‟nin literatüre
etkisinin ele alındığı bölümde tafsilatlı bir Ģekilde bahsedilecektir.
3. et-Tibyân fi’l-meânî ve’l-beyân
Bizzat Tîbî tarafından Ģerhedildiği belirtilen eser, 725 senesinde telif edilmiĢtir.222
Ancak bu Ģerhin hâlihazırda herhangi bir nüshası bilinmemektedir.
el-KâĢif‟in nâĢiri ve aynı zamanda bu eseri de neĢreden Hindâvî ise Tibyân‟ı
Ģöyle tanıtır:
“et-Tibyân fi‟l-meânî ve‟l-beyân: belağat ilimleri ile ilgili Tîbî‟nin eseridir. Ben bu eserin tahkiki ve neĢrini Mekke‟deki el-Mektebetü‟t-ticâriyyede yaptım. Tibyan
219 Bazı örnekler için bk. Tîbî, el-KâĢif, II, 673, III, 1059, IV, 1139, 1213, 1375, V, 1634, 1718 VI, 1871,
VII, 2350, VIII, 2466, X, 3258, XI, 3521, XII, 3948.
220 Bazı örnekler için bk. Tîbî, el-KâĢif, VI, 1853-54, X, 3291. 221
Bk. Tîbî, el-Hulâsâ fî usûli‟l-hadis, s. 31.
46
Ģerhine gelince Hafız Ġbn Hacer bu Ģerhi eserin Ģerhi olarak zikretti… Ben bu Ģerhe ulaĢamadım.”223
ġerhe göz attığımızda ise hem et-Tibyân‟dan hem de Ģerh‟inden bahsedildiği görülmektedir.224 Müellif bazı belağat meselelerinde teferruatlı örnek isteyenler için et-
Tibyan‟ı kaynak olarak göstermekte,225 baĢka bir yerde de yine aynı maksatla eserin Ģerhine iĢaret etmektedir.226
Bu bilgi en azından eserin Ģerhinin bizzat müellifi tarafından yapıldığı bilgisini teyit etmektedir.
Ayrıca et-Tibyan üzerine talebesi Ali b. Ġsa el-Erdebîlî Hadaiku‟l-beyan fî
Ģerhi‟t-Tibyan ismiyle, Abdüllatif el-Kirmanî el-Hanefî ġerhu‟t-Tibyan adıyla birer Ģerh
çalıĢması yapmıĢlardır. et-Tibyan hakkında yakın dönemde de Abdüssettar Hüseyin Mebrûk Zemmût tarafından 1977 senesinde Ezher Üniversitesinde Kitabu „et-Tibyan
fi‟l-beyan‟ li‟l-Ġmam et-Tîbî el-müteveffa h.743 baĢlıklı bir doktora tezi hazırlanmıĢtır.
4. Letâifü’t-tibyân fî’l-meânî ve’l-beyân
Eser Sekkâkî (ö. 626/1229) ve Fahreddin er-Razî‟nin (ö.606/1210) meanî ve beyan konularındaki eserlerin özeti mahiyetindedir. Hindâvî tarafından Mekke‟de (ts.) ve Halîfe Hasan Halîfe tarafından Kahire‟de 1990‟da neĢredilmiĢtir. 227
5. Mukaddime fî ilmi’l-hisâb
Kaynaklarda ġerefüddin et-Tîbî‟nin eserleri arasında Mukaddime de zikredilir. Bu risalenin Bayezid kütüphanesinde 4503 no ile kayıtlı nüshası incelendiğinde 17 varaklık bir metin ve temel matematik iĢlemlerinin ele alındığı bir risale olduğu tespit edilmiĢtir. Kitabın zahriyesinde müellif ve eserin ismi mevcuttur.
223 Tîbî, el-KâĢif, VI, 1770. (naĢir notu) 224
Tibyân‟ın Ģerhinden bahsedilen bölümler için bk. Tîbî, el-KâĢif, II, 488, III, 1066, VI, 1770, XII, 3889.
225 “…Meânî ve bayân konusunda daha çok örnek isteyenlerin Kitabu‟t-Tibyan ve ġerh‟ine bakmaları
gerekir.” Bk. Tîbî, el-KâĢif, II, 434, 488; “onun hakkında açıklama Tibyan Ģerhinde geçti”. Ayrıca bk. Tîbî, el-KâĢif, VI, 1770, 1825, XII, 3845.
226
Tîbî, el-KâĢif, IV, 1770.
47
Ġlhanlılar döneminde matematik ve astronomi sahasında farklı bir gayretin olduğundan bahsedilmiĢti. Tîbî‟nin Ġslâm tarihindeki matematik çalıĢmalarında bir Ģekilde yerinin olduğu, matematikçiler arasında zikredildiği ilgili bazı çalıĢmalarda da kaydedilmiĢtir.228
Dolayısıyla müellif tefsir, hadis, meânî, beyân gibi sahalar yanında riyâzî ilimlerle de uğraĢmıĢtır.