• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM: ARAŞTIRMA YÖNTEMİ

3.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI VE SÜRECİ

Betül: 1984 Ankara doğumlu. Lise mezunu. Özel bir şirkette çalışıyor. İlk evliliğini liseden mezun olduktan sonra, 18 yaşında ailesinden gizli olarak yapmış. İlk eşi ile birlikte 4 yıl Almanya’da yaşamışlar. Sonrasında eşinin alkolizm ve şizofreni sorunlarından dolayı, Türkiye’ye gelip, 1,5 sene süren davanın ardından boşanmış. Bu evliliğinden 2003 doğumlu bir kızı var. 4 sene bekâr kaldıktan sonra ikinci evliliğini yapmış. Bu evlilikten 2011 yılında bir kızı dünyaya gelmiş. 2,5 yıl süren bu evlilik, eşinin başka bir kadınla kaçması sonucu bitmiş. Katılımcı şu an ilk ve ikinci evliliklerinden olan çocukları ve babaannesi ile birlikte yaşıyor.

Serhat: 1984 Kars doğumlu. İlkokul mezunu. Aşçı olarak çalışıyor. 1997 yılında Ankara’ya aile ile birlikte gelmiş. 2010 yılında, 2 yıl flört ettiği bir kızla evlenmiş. Katılımcı, bu evliliğe tüm aile ve arkadaşlarının karşı çıkmasına rağmen karar verdiğini ve 5 ay süren evliliğinin bazı ekonomik sorunlar ve eşinin farklı yaşam algılayışı sonucunda bittiğini belirtiyor. 1 sene süren bekârlığın ardından, 2012 yılında, bu sefer görücü usulü ile evlenmiş. Bu evlilikten çocuğu yok.

önünde konuşmak istememesinden kaynaklı olarak, katılımcının arabasında gerçekleşmiştir.

Katılımcılarla tanışmanın hemen ardından görüşmenin nedeni, yapılacak çalışmanın içeriği ve ne amaçla katılımcıyla görüşülmek istendiği, elde edilen bilgilerin nerede ve nasıl kullanılacağı açık bir şekilde anlatılmıştır.

Katılımcıların isimleri ve kişisel bilgilerinin çalışma raporunda kullanılmayacağı, üçüncü kişilerle paylaşılmayacağı ifade edilmiştir. Bunun dışında görüşmeler sırasında katılımcının paylaşmak istemediği bir duruma yönelik soru sorulması halinde, bu soruyu yanıtsız bırakabileceğinin ve görüşmelerin katılımcıların anlatmak istediği konular çerçevesinde şekilleneceğinin altı çizilmiştir. Verilen bu bilgilerden sonra, ses kayıt cihazının kullanılmasına yönelik katılımcılardan izin alınmış ve görüşmeye başlanmıştır.

İşyerlerinde yapılan görüşmelerde, görüşme yapılan yere katılımcının arkadaşlarından birisinin gelmesi durumunda, katılımcıların kendi hayatlarına dair özel durumları paylaşmasından dolayı görüşmeye ara verilmiş, kişi gittikten sonra görüşme kısaca toparlanıp, katılımcının kaldığı yer hatırlatılmış ve görüşmeye tekrar devam edilmiştir. Birkaç görüşmede (İbrahim, Damla, Ali, Ferdi, Hüseyin) katılımcıların, görüşmenin amacını gizlediği ve araştırmacıyı arkadaşı ya da akrabası olarak tanıttığı, hakkında konuşulan konuyu belirtmek istemediği gözlemlenmiştir.

Görüşmeler esnasında en dikkat çekici nokta, katılımcıların büyük bir çoğunluğunun, boşanma ve yeniden evlenme konusunda daha önceden hiçkimseyle konuşmamalarından dolayı, görüşme sürecini bir terapi olarak değerlendirmeleri olmuştur. Görüşmeler bittikten sonra katılımcıların geneli, bu dönem hakkında, daha önceden hiç tanımadığı biriyle ilk kez konuştuğunu ve bu durumun kendisinin psikolojik olarak rahatlamasına yardımcı olduğunu belirtmiştir. Hatta katılımcılardan Vedat, Derviş ve Ali, yaşadıklarının, kendisiyle aynı durumda olan diğer insanların da benzer sorunları yaşamamaları için “iyi yazılmasını” araştırmacıdan özellikle istemiştir.

Kartopu örnekleme yönteminin, görüşmelerdeki –daha önceden hesaba katılmayan- bir diğer getirisi ise hakkında görüşme yapılan konunun içeriği ile ilgili olmuştur. Kendilerine referans olan tanıdıklarının etkisiyle katılımcılar, aile ya da evlilik gibi “özel” konuları konuşmakta, ilk başta beklenen zorluğu yaşamamış, bu anlamda belirlenen kartopu yöntemi aynı zamanda

araştırmacı-katılımcı arasında kurulması oldukça önemli olan güven ilişkisini hızlandırıcı bir etkiye neden olmuştur.

Görüşmeler esnasında dikkat çeken bir diğer nokta da, kadın katılımcıların, görüşmenin ilk başlarında cinsellik gibi özel konuları konuşmakta ya da vurgulamakta sıkıntı çekmeleri olmuştur. Kadınların genelinin, görüşme sürecindeki araştırmacı-katılımcı arasındaki güven ilişkisine bağlı olarak, görüşmenin ilerleyen zamanlarında cinsellik ile bağlantılı konuları daha rahat ifade ettikleri gözlemlenmiştir. Örneğin kendisine Serhat’ın referansıyla ulaşılan Betül, Serhat’a cinsellik gibi evliliğe dair “mahrem” sayılan soruları cevaplamayacağını telefon görüşmesinde anlatmıştır. Bu durumdan dolayı Betül’le yapılan görüşmede cinsellik ile bağlantılı bir soru sorulmamıştır. Fakat yaklaşık 3 saat süren görüşmede Betül, cinsellik ile bağlantılı durumları soru sormaya gerek kalmadan kendiliğinden anlatmaya başlamıştır. Kadın katılımcılara kıyasla erkek katılımcılar ise -araştırmacının da erkek olmasından kaynaklı- cinsellikle bağlantılı durumları daha rahat anlatmışlardır.

Yine kadınlar özelinde gözlemlenen bir diğer durum da, boşanmadan sonra erkeklerle kurulan duygusal ilişkiyi bir anlamda gizlemeleri, hakkında çok fazla konuşmak istememeleri olmuştur. Toplumsal cinsiyetle yakından ilişkili olduğu düşünülen bu durumla bağlantılı olarak kadınların geneli, boşanmadan sonra boşanmış ya da tek ebeveyn olarak yaşadıkları duygusal ilişkideki partnerleri hakkında konuşmak istememiş sadece yeniden evlendikleri kişilerle olan duygusal ilişkileri hakkında daha detaylı ifadelerde bulunmuşlardır. Bu bağlamda bakıldığında, kadınların boşanmadan sonra yaşadıkları ve sonucunda evliliğin olmadığı birliktelikleri konuşmak istememeleri, araştırma bulguları arasında yer verilen, boşanmadan sonra yaşanılan sosyal baskının, görüşmelerdeki yansıması olarak yorumlanabilir. Kadınlar, sosyal çevreleri içinde yaşadıkları “damgalanma” durumunun bir uzantısı olarak, sonucunda evliliğin olmadığı duygusal ilişkileri gizlerken, erkeklerin bu süreci oldukça rahat anlatmaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair ilginç örneklerden biridir.

Görüşmelerde dikkat edilen bir diğer nokta da, katılımcıların kendilerini rahat hissetmeleri ve eleştiri ya da sorgulama olmadan tüm hikâyelerinin olduğu gibi aktarılmasını sağlamaları olmuştur. Bu anlamda katılımcıların anlattıklarına müdahale edilmemiş, çok sık araya girilmemiş, katılımcıların kendi istedikleri sırayla olayları anlatmaları sağlanmıştır. Görüşme formunda olan, fakat

katılımcıların ifadelerinde yer almayan bilgiler, olay örgüsüne bağlı olarak tekrar sorulmuş, bu şekilde önceden belirlenen soruların tümüne yönelik ifadelerin alınması sağlanmıştır. İfadelerden hareketle görüşmenin ilerleyen aşamalarında sorulması gereken, katılımcının tam olarak ne kastettiğini anlamaya yönelik olarak belirlenen sorular not alınmış, gizli ya da güvensiz bir ortamın önüne geçilmesi için, alınan not, katılımcının görebileceği şekilde konumlandırılmıştır.

Görüşme tamamlandıktan sonra, ilerleyen süreçte, araştırmaya katkı sağlayacak yeni kodların ya da soruların ortaya çıkması halinde, katılımcı ile yeniden iletişime geçilip geçilemeyeceği sorulmuş, katılımcıların hepsi, telefon ya da bire bir görüşme ile yeniden soru sorulabileceğini onaylamıştır. Bir kadın katılımcı (Damla), ses kayıt cihazı durdurulduktan sonra, görüşmede, ikinci eşinin kişisel bilgileri hakkında söylediği bir bilginin silinmesini istemiş, bu bilgiye, görüşme deşifresi sırasında yer verilmemiştir.

Görüşmelerin deşifre edilmesi ve kodlanması sürecinde, katılımcıların ifadeleri temelinde oluşturulan ve araştırmanın amacına hizmet ettiği düşünülen yeni kodlarla bağlantılı sorular, görüşme formuna dahil edilmiş ve kodun bağlantılı olduğu durumdaki katılımcıların, bu yeni kod hakkındaki ifadeleri de değerlendirmeye alınmıştır. Örneğin görüşme formu hazırlanırken, kadınların boşanmadan sonra kimlik değiştirme işlemi ile ilgili herhangi bir soruya yer verilmemiştir. Hülya ile yapılan görüşmede, Hülya önceki soyadını geri alırken, kimlik değiştirme sürecinde, boşanmış bir kadın olarak kendisine yönelik bakışları “anlamlı” bulduğunu ve bu sürecin bile oldukça sıkıntılı ve uzun bir süreç olduğunu dile getirmişti. Ortaya çıkan bu yeni kod, kadınların toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde yaşadıkları sorunlara verilebilecek bir örnek olarak değerlendirildiği için görüşme formuna dahil edilmiş ve hem Hülya’dan önceki hem de sonraki kadın katılımcılara sorulmuştur. Fakat alınan bilgiler, kadın katılımcıların genelde yaşadığı bir durum olarak değerlendirilmediği için, oluşturulan verilerin içinde yer almamıştır.

Tüm görüşmelerde ses kayıt cihazı kullanıldığı için görüşmeler eksiksiz bir şekilde bilgisayar ortamına aktarılmıştır. Yapılan görüşmelerin aynı gün içerisinde bilgisayar ortamına aktarılmasına özen gösterilmiştir. Görüşmeler sonucunda elde edilen veriler, görüşmelerin başladığı günden itibaren değerlendirilmiş ve gruplanmış, bu sayede görüşmeler ve verilerin eş zamanlı

ve birbirini etkiler halde oluşturulması sağlanmıştır. Böylelikle nitel çalışmanın bu esnek yapısı kullanılarak, katılımcıların deneyimleri arasında kurulan paralelliklerle birlikte oluşturulan verilerin, geneli büyük oranda yorumladığı düşünülmektedir.