• Sonuç bulunamadı

4. BÖLÜM: BULGULAR VE YORUM

4.2. BOŞANMA VE SONRASI

4.2.7. Boşanmamaya Çabalamak

Ek olarak, bir kadın katılımcı, ilk evliliğinde maruz kaldığı fiziksel şiddetin, cinsel şiddete de dönüştüğünü ve bu duruma çocukları için katlandığını anlatmıştır.

Aradan 6-7 ay geçti baktım ben çocuklara dayanamıyorum. Ben çocukları görmeye gittim okula. Kızım çok zayıflamış, 6 ay içinde bütün sorumluluğu kızımın üstüne vermişler. En küçük oğlumu köye göndermişler. Baktım ben kızımın hali hal değil. Ben eşimi aradım gel beni al dedim. Ama giderken eşime dedim ki ben sadece çocuklarım için geliyorum sana karılık yapamam. İleriki zamanlar ne gösterir bilmiyorum. Gittiğim gün akşam bıçakla korkuttu beni, anla işte artık tecavüz mü sayarsın ne sayarsın bilmiyorum. Bana giderken söz veriyor ben sana istemediğin sürece bir şey yapmayacağım diye. Ben çocukların yanında yatıyorum. Çocuklar da korktu tabi ki babalarını o şekilde görünce.

O şekilde beni yatağına götürdü. Zorunlu yatmak zorunda kalıyordum yani içim tiksine tiksine… Dilek, 42 yaş

diye. Babam üzüntüden yüz felci geçirdi. Sonra baktım ailem de sıkıntı çekecek, çevreden nikâhtan niye döndü diye laf edecekler.

Ailem çevre olayına da önem veriyorlar. Damla, 34 yaş

Çok radikal bir adamım ben. Hatta annesi, ben sana ev alayım, oğullarım duymasın, sen yeter ki kızımı boşama dedi. Ben kabul etmedim eşimin ailesi güçlü bir aileydi hem ekonomik olarak hem de bileği kuvvetli insanlardı.Hüseyin, 60 yaş

Kayınpederim kızını götür diyor, babam ben götürmem kızımı diyor. Dar kafa işte. Götürse ne yapacak? Dul olarak kalacak diye.

Babama yalvarıyorum, beni götür diye. Ben de tehdit ettim babamı, ya beni götürürsün ya da intihar ederim dedim. Bingül, 48 yaş

Ben babamlara atlet külot kaçtım. Babam da, oğlum sel gider kum kalır, sen yine karınla geçin, Bugün burada kal da yarın yine karının yanına git dedi. Yani, adamlar beni bıçaklamaya geliyor, bizimkilerin yaptığına bak. Ali, 45 yaş

….annemlere gittim o olaydan sonra. Ben ondan önce çok gitmiştim annemlere ama beni hep geri göndermişlerdi tekrar tekrar. Çocukların için gitmelisin diyorlardı. Çocukların ne olacak sen boşanınca, kim bakacak diyorlardı. Biz elin p….i bakmayız diyorlardı. Yani benim çocuklarım elin p….i oluyor. Dilek, 42 yaş

O kadar pişmanlık yaşıyorum ki… annem dönerken bana, eğer bir daha dönersen senin için açık bir kapı yok dedi. Bu sözü de duyduğum için bir daha dönecek yerin yok.Burcu, 33 yaş

Daha önceki bölümlerde tartışılan, ailelerin evlenme kararına olan etkisinin, boşanma sürecinde de devam ettiği, ailelerin genelinin, hangi nedenle olursa olsun, boşanmayı onaylamadıkları ortaya çıkmıştır.

Kadınlar bu etkiyi, ailelerin, kızlarının “dul kalma korkusu” olarak temellendirmişlerdir. Bir erkek katılımcı, kızından boşanmaması için kayınvalidesinin “rüşvet teklif ettiğini”, bir kadın katılımcı ise, nikâhın bozulma ihtimalinin babasında üzüntüden yüz felcine neden olduğunu anlatmıştır. Buradan hareketle boşanmanın, toplumun büyük bir kesimi için onay gören bir durum olmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durumun altında hem evlilik ve ailenin kutsallığına yönelik toplumsal algı hem de boşanan bireylerin toplumda “başarısız” olarak değerlendirilmeleri gibi

nedenler vardır. Bu nedenler aynı zamanda, boşanmak isteyen bireylerin aileleri tarafından da kabul edildiği ya da sorgulanmadığı için aileler, boşanan çocuklarına yönelik, kendi sosyal çevrelerinden kaynaklı dedikodu ya da damgalanmalara maruz kalmamak adına, boşanmaya taraf olmama eğilimdedirler.

Ailelerin boşanma sürecindeki “arabulucu” rolleri, eşleri ile problem yaşayan kişiler tarafından da kabul edilmektedir. Eşleri ile problem yaşadığında ailelerinden destek bekleyen kadınların oranı %24,4 iken erkeklerde bu oran %21,9 olarak belirlenmiştir (ASPB, 2014, s.155). Bu durum, sanayi öncesi toplumlardaki, geleneksel ailenin bireylerin her türlü ihtiyaçlarını karşılamadaki rolüne benzer bir şekilde değerlendirilebileceği gibi, danışmanlık hizmetleri gibi sosyal politikaları ilgilendiren yapıların da yeterince kurumsallaşamadıklarını göstermektedir.

Ailelerin, evlilikleri “kurtarmak” adına gösterdiği çabalara benzer olarak, eşler arasında da böyle bir beklentinin olduğu ortaya çıkmıştır. Hemen hemen her katılımcı, boşanma kararından bir süre emin olamadığını, evliliklerini devam ettirmek için çaba gösterdiklerini anlatmışlardır.

…birleştik. Fakat 3 ay içerisinde tekrar patlak verdi aynı şeyler.

Maddi konuda her zaman destekçiniz olacağım dedi ama ondan sonra gene aynı şeyleri yaptı. Olmadı. Çünkü maddi bakımdan tekrar zarara uğrattı bizi. Günlerce eve gelmedi. O yaptığı hatasından dolayı. Haa dedim ki tamam, sana verdiğim şans da burada artık bitmiştir, dolmuştur. Bundan sonra artık çocuklarımla ben dedim. Öylelikle bitirmiş oldum. Aysel, 43 yaş

İlk başlarda her sosyal aktiviteye katılırken, o olay (eşinin vajinusmus probleminden bahsediyor) sezinlendikten sonra biz, işimiz var gelemiyoruz gibi bahaneler uydurmaya başladık. Biz belki ikimiz bu işi aşmaya çalışmamız daha mantıklı olurdu. Belki o zaman devam edebilirdik. Ama o aşamada maalesef kavga şiddet devam edince bir türlü yapamadık.İbrahim, 44 yaş

…hiçbir günümüz güzel olmadı. Askere gitti. Çocuk vardı, 11 aylık.

Ben aynı çatıya girer girmez bir pişmanlık hissettim. Evlendiğimin

ilk gecesi ben bittim dedim. Ama işte hep bir umut, düzelir diye, değişir diye. Çok hayal kırıklığına uğradım.Damla, 34 yaş

Hep kendimi kandırdım düzelir, çalışır bize bakar diye. Maddi sıkıntı da vardı. Sorumsuz bir insandı. Keşke sorumsuz olmasaydı da ben çocuklarımın hatırı için çekseydim. Kim ister ki ayrılığı Dilek, 42 yaş

Boşanmak hoş bir şey değil. Ben yalnız kalıp, mantıklı karar vermek istiyordum. Yani öfkeyle, sinirle karar vermek istemedim.

Ortada bir çocuk var. ……….belki düzelir diye. Acaba bende mi hata? Kimseye suç o kızda dedirtmemek için. Belki ben adama yanlış bir şey yapıyorum o yüzden içiyor dedim. Betül, 30 yaş

Topu topu 5 ay evli kaldık. Zaten 2 ayını arkadaş gibi yaşadık. Ayrı ayrı yattık, belki toplarız, belki düzelir, yuvadır yıkılmaz diye.

Sadece yuva olarak değil, namusumdur. İnsanlar ne der… Çok çaba verdim bunun için. Ama ben çaba verdikçe, o her şeyi batırmak istedi. Serhat, 29 yaş

Katılımcılar, boşanma kararı almalarının kendileri için de kolay olmadığını, boşanmayı normalleştiremediklerini ve eşlerinin “düzelme”

umudunu bir dönem sürdürdüklerini ifade etmişlerdir. Eşleri ile problem yaşayan kadınlar, zaman zaman kendilerini suçladıklarını, “yuvalarının yıkılmasının” kendileri için de kabul edilebilir bir durum olmadığı anlatmışladır. Ruhsal ya da cinsel problem yaşayan katılımcılar ise, bu sorunun çözümü için çaba gösterdiklerini fakat bu aşamada ortaya çıkan diğer sorunların boşanma sürecini hızlandırdığını belirtmişlerdir. Tüm bu ifadeler ışığında, boşanmanın, boşanan bireyler tarafından da normalleşemediği ortaya çıkmıştır. Bu durumun altında yatan neden, ailelerin, çocuklarının boşanmasını onaylamadığı durumlarla paralellik göstermektedir. Katılımcıların hepsinin, boşanmayla ilgili sosyal çevrelerinin olumsuz önyargılarını boşanmadan önce bildikleri hatta bazılarının bu önyargıları kendilerinin de sürdürdükleri gözlemlenmiştir.

Dolayısıyla boşanmak isteyen bireylerin bu yönde karar almaları, böyle bir kararı aile ve sosyal çevreleri ile paylaşmaları ve kararlarının arkasında durmaları oldukça zor bir süreçtir. Ailenin kutsallığı ve boşanan bireylerin yaşamaları olası “başarısızlık” hissini de birlikte

düşündüğümüzde, bireylerin evliliklerini -problemlere rağmen- sürdürme eğilimleri oldukça mantıklı görünmektedir.