• Sonuç bulunamadı

B. Venedik Konsoloslukları ve Konsoloslar

2. Venedik Konsolosları

Venedik konsolosları Osmanlı Devleti’nin başkenti haricinde, ticaretin olduğu ve Venedikli bir tüccar taifesinin faaliyet gösterdiği diğer şehir, kaza veya daha taşra bölgelerde görevlendirilir; genel olarak balyosun başkentte sürdürdüğüne benzer bir görev ve sorumluluk üstlenirlerdi. Başkentteki balyosa bağlı olarak çalışan bu konsoloslar, kendi yetkileri dâhilinde olan ve çözebildikleri meseleleri hallederler; bunun dışındaki meseleleri balyosa iletirler, o da durumu Osmanlı merkezine arz ederek gerekli hükmün çıkartılmasını sağlardı.

Osmanlı ülkesinin çeşitli yerlerindeki konsolosların atamalarını balyoslar, Osmanlı Devleti’nin izni ve onayını almak şartıyla yaparlardı155. Görev süresi dolan

“Hizmet müddeti tamam olan” ve tayini yapılan yeni konsolosların da balyoslar gibi, diledikleri üzere karadan veya denizden Venedik’e dönecek olduklarında, yol güzergâhlarında olan idarecilere ve komutanlara hüküm gönderilirdi. Gerek onların,

148 Değirmenlik Adası’na Venedik tüccarlarının işlerini görmek maksadıyla balyos tarafından gönderilen tercümanla ilgili hüküm için bkz. Evâhir-i Rebiülâhir 1030 (15-23 Mart 1621), MAD. 6004, s. 15/1; Köse, a.g.t., s. 51.

149 Ahkâm defterimizde Kudüs’le ilgili pek çok hüküm yer almasına rağmen, burada bir Venedik konsolosunun bulunduğuyla ilgili bir bilgiye rastlayamıyoruz. Buradaki hükümlere konu olan şahısların, sanki doğrudan balyosla irtibata geçtiklerine dair bir izlenim ediniyoruz. Örneğin bkz. Evâsıt-ı Cemâziyelâhir 1033 (31 Mart - 9 Nisan 1624), MAD. 6004, s. 98/1. Ancak Köse, burada bir konsolosun varlığından söz etmektedir. Bkz. Köse, a.g.t., s. 57. Dolayısıyla burada bir konsolosun bulunduğunu var sayarsak, bu kişinin ticaretten çok dinî meselelerle karşılaştığını söyleyebiliriz.

150 Köse, a.g.t., s. 59.

151 Mora’da bir Venedik konsolosu bulunduğuna dair Ahkâm defterimizde bir bilgi yoktur. Ancak Köse, burada da bir konsolos bulundurduklarına dair bizi bilgilendirmektedir. Bkz. Köse, a.g.t., s. 59.

152 Şakiroğlu, “Venedik Devlet Arşivi’ndeki Türkçe Belgeler”, s. 167.

153 Evâsıt-ı Receb 1028 (24 Haziran - 3 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 2; Köse, a.g.t., s. 60.

154 Evâsıt-ı Receb 1028 (24 Haziran-3 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 2. Nakşe Adası’nın diğer bazı konsolosları ve başlarından geçen bir takım olaylar için bkz. Köse, a.g.t., s. 60-61.

155 Örneğin bkz. MAD. 6004, s. 2; Ek 1: Evâhir-i Receb 1028 (4-13 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 4/5; Evâhir-i Cemâziyelâhir 1029 (24 Mayıs - 1 Haziran 1620), MAD. 6004, 9/2.

gerekse diğer görevlilerin bunlara ve yanındakilere yardımcı olmaları, özellikle tehlikeli olabilecek bazı yerlerden geçerlerken yanlarına askerler verilerek korunmaları, kimsenin bunlara zarar vermelerine izin verilmemesi, ihtiyaç duydukları her türlü nesnenin veya ulaşım aracının temin edilmesine dair hüküm verildiğine kuşku yoktur156.

Konsoloslar görevlerini yürütürken kendi adamları ve konsolosluk görevlilerinin yanı sıra kendilerinin seçtiği tercümanlar da ona yardımcı olurlardı157.

Yine bunların dışında, bazı konsolosluk işlerinde yardımcı olacak yasakçı yeniçeriler de Osmanlı Devleti tarafından konsolosların yanlarında görevlendiriliyorlardı. Konsoloslar, onlarla çalışacak olan bu yasakçı yeniçerileri kendileri seçme hakkına sahiptiler158.

Balyoslar gibi konsolosların da düzenli ve maaşlı birer görevli olmaları, konsolosluk hizmetlerinin çok daha erken zamanlardan itibaren profesyonelleşmesini ve önemli bir konuma gelmelerini sağlamıştır159.

Yine konsoloslar da balyoslar gibi, maaşlarının yanı sıra kotimo, baylaç ve

konsolosluk hakkı adıyla Venedik tüccarlarının gümrüklerinden pay alırlardı160. Anlaşılan o ki, Venedikli tüccarlar bazen bu resmi ödemekten kaçınırlar ve problem merkeze yansırdı. Bunun üzerine bir hüküm çıkarılarak görevliler, bu resmlerin alınması gerektiğine ve bu payın konsolosa ait bir hak olduğuna dair uyarılırlardı. Bu sorunun en çok baş gösterdiği yer ise İzmir’di. Öyle ki bu sorunlar üzerine de İzmir

156 Konsoloslar için bu şekilde ayrıntılı bir hüküm Ahkâm defterimize yansımamış olsa da, gerek balyoslar ve adamları ile habercileri için gerekse tercümanlar için böyle hükümlerin varlığı bize, eski veya yeni konsolosların yolculukları için de böyle hükümler verilmiş olduğunu düşündürmektedir.

157 Kıbrıs konsolosunun tercümanını seçebileceği hakkındaki hüküm için bkz. Evail-i Zilhicce 1032 (26 Eylül - 5 Ekim 1623), MAD. 6004, s. 42/2.

158 Evail-i Şaban 1032 (31 Mayıs - 9 Haziran 1623), MAD. 6004, s. 38/1; 27 Cemâziyelahir 1030 (19 Nisan 1621), MAD. 6004, s. 142.

159 Köse, a.g.t., s. 45.

160 Evâhir-i Rebiülâhir 1029 (26 Mart - 3 Nisan 1620), MAD. 6004, s. 6/4, Ek 19: Evâil-i Cemâziyelâhir 1029 (4-13 Mayıs 1620), MAD. 6004, s. 9/1; Evâil-i Receb 1029 (2-11 Haziran 1620) MAD. 6004, s. 10/1; Evâhir-i Safer 1029 (27 Ocak - 4 Şubat 1620), MAD. 6004, s. 28/3. Köse bunlara ilâveten, aynı anlama gelen fakat bir başka deyiş olan “elçilik hakkı”nı da eklemektedir. Bkz. Köse, a.g.t., s. 47.

kadısı, sürekli merkezden gelen hükümlere maruz kalırdı. Örneğin Venedik’ten İzmir, Midilli, Patnos ve diğer çevre iskelelerine gelerek metaa getiren veya buralardan metaasını yükleyerek Venedik’e dönecek olan Venedikli tüccarların Venedik konsolosuna ödemesi gereken konsolosluk hakkını vermemekte diretmeleri bir hükme konu olmuş, İzmir kadısı söz konusu resmlerin konsolosa verilmesinin sağlanması için uyarılmıştır161.

Mallarını Venedik’te İngiliz gemilerine yükleyen Venedikli tüccarlar, bu yüklerini İzmir’de boşaltıp burada tekrar mal yükleyerek Venedik’e göndermek isterlerken, konsolosluk hakkını İngiliz konsolosunun zorla almaya çalışması üzerine Venedik’in İzmir konsolosu durumu balyosa bildirerek bir hüküm çıkarttırmış ve bu durum böylelikle çözüme kavuşturulmuştur. Osmanlı yönetiminden gönderilen bu hükme göre konsolosluk hakkı; iskeleye gelen geminin ait olduğu ülkenin konsolosuna değil, malını indiren tüccarların uyruklarına göre bağlı oldukları konsolosa ödenecektir. Dolayısıyla gemiden malını boşaltan veya yükleyen Venedikli tüccarın konsolosluk hakkını ödeyeceği muhatabı kendi, Venedik konsolosudur162. Fakat bu ve anlaşılan buna benzer daha önce de pek çok kez hükümler verilmiş olmasına rağmen aynı sorunlar tekrarlanmış, İngiliz gemisiyle İzmir’e gelen Venedikli tüccarlardan İngiltere konsolosu bu resmi kendisine almıştır. Yine aynı şekilde bir hükme muhatap kalan İzmir kadısına konunun hallediliş şekli bildirilmiş ve İngiliz konsolosunun Venedikli tüccarlardan aldığı resmlerin Venedik konsolosuna aktarılması karara bağlanmıştır163.

Bunun dışında konsolosların kendi özel ihtiyaçları ve kendisi ile maiyetinin geçimi için gereken nesnelere gümrük ödememeleri, onlara Osmanlı Devleti tarafından verilen haklardandı164.

Bazı konsolosların ve maiyetlerinin ihtiyaç duydukları tüketim mamülleri için bir takım esnaf sadece onlar için çalışırdı veyahut da onların ihtiyaçlarına göre ayrıca

161 Evâhir-i Safer 1032 (25 Aralık 1622 - 2 Ocak 1623), MAD. 6004, s. 28/3. 162 Evâhir-i Rebiülâhir 1029 (26 Mart - 3 Nisan 1620), MAD. 6004, s. 6/4.

163 Ek 19: Evâil-i Cemâziyelâhir 1029 (4-13 Mayıs 1620), MAD. 6004, s. 9/1; Evâil-i Receb 1029 (2-11 Haziran 1620), MAD. 6004, s. 10/1; buna benzer meseleler hakkında ayrıca örnekler için bkz. Köse, a.g.t., s. 48.

üretim yaparlardı. Mesela bir nişânda balyosa (Halep konsolosu) ve hizmetkarlarına çalışan, üretimlerini onların ihtiyacı için yapan kendi özel kasap, fırıncı ve terzilerinden bahsedilmektedir. Buna göre; bu kasabın kestiği sığır etlerinin ve fırıncının pişirdiği francala ekmeklerinin konsolosa özel ve ona ait olduğu, başka kimseye satılmaması, yine kendi terzilerinin bulunduğunu ve onlara da dışarıdan iş götürülmeyip işlerine karışılmaması gerektiği belirtilerek, fırıncıların kullanacağı un ile buğdayı da istedikleri yerlerden satın alabileceklerini ve kimsenin bunlara engel olmaması buyrulmaktadır165.

Ayrıca bazı konsoloslar görev yaptıkları yerlerde, kişisel olarak da ticaretle uğraşmışlardır166.

Venedik konsolosları görev bölgelerinde, devletlerinin ve uyruklarının başlıca uğraş alanı ve geçim kaynağı olan Venediklilerin sürdürdüğü ticareti koruyup kollamışlardır. Ancak konsolosların görev alanı sadece ticaretle ve tüccarların haklarının korunmasıyla da sınırlı olmamıştır. Onlar bir yandan da haberdar oldukları siyasî, askerî ve ticarî gelişmeleri de devletlerine bildirmişler, ayrıca bazen diplomatik görevler de almışlardır167. Arşiv belgemize yansıyan konsolosluk görevleri, 1618-1628 arasındaki gelişmeler ve çözmeye çalıştıkları meseleler ise genel olarak ticaret ve Venedikli tüccarların meseleleri olmuştur.

Belgemizde bu görevler; “…ticaret içün varan Venedik bazerganların ve

barçaların (ve Venediklü re’âyânın168) maslahatları ‘ahidnâme-i hümâyûn mûcibince

görmek…”169 ifadesi altında toplanmıştır. Konsolosların atandıkları yerlerdeki

idarecilere de bir takım hükümler gönderilerek, konsolosların görev, yetki ve hakları hatırlatılırdı170. Yine yerel Osmanlı görevlileri tarafından çeşitli olumsuz davranışlara

maruz kalan Venedik konsolosları pek çok kez; Venediklilerin ve kendisinin ahidnâmede sabit olan haklarının, yetkilerinin ve görevlerinin yazılı olduğu bir nişân

165 MAD. 6004, s. 141-142; ayrıca bu ve diğer bazı örnekler için bkz. Köse, a.g.t., s. 41. 166 Örneğin bkz. Evâhir-i Rebiülevvel 1030 (13-22 Şubat 1621), MAD. 6004, s. 12/1. 167 Köse, a.g.t., 44-45.

168 Evâhir-i Receb 1028 (4-13 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 4/6. 169 Evâsıt-ı Receb 1028 (24 Haziran-3 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 2.

170 Gös. yer; Evâhir-i Receb 1032 (21-30 Mayıs 1623), MAD. 6004, s. 37/2; Evâsıt-ı Şaban 1032 (10- 19 Haziran 1623), MAD. 6004, s. 72; Evâil-i Receb 1034 (9-18 Nisan 1624), MAD. 6004, s. 116.

veya hüküm edinmeyi talep etmekteydiler171. Osmanlı merkezi de bu nişânı göndermenin yanı sıra, yine o bölgenin görevlilerine gönderdiği emirlerle bunları, söz konusu hususlarda uyarırdı172. Nakşe kadısına gönderilen bir hükümde

konsolosun yetkileri, görevleri ve hakları ahidnâme uyarınca sıralanmaktadır. Esir edilen Venediklilerin salıverilip kendisine teslim edilmesi, eğer esir Müslüman olmuşsa azat olunması bildirilmektedir. Ayrıca denizde korsan saldırısına uğrayarak esir edilen Venediklilerin, eşyalarının ve hayvanlarının da bulunarak kurtarılması ve konsolosa teslimi ile o eşkıyaların cezalarının verilmesi salık verilmektedir. Bunun dışında denizde bir Venedik gemisinin batması veya limandayken bir şekilde zarar görmesi üzerine yine konsolos devreye girecek ve Venedik reayasından olanlar ile eşyaları ve hayvanlarını teslim alacaktır. Yine ticaret için gelen Venedikli tüccarlardan ve barçalarından (ihracı yasak mallar olan at, ok, kurşun ve buğday hariç yasak olmayan mallardan) ahidnâmede belirlenen miktardan ziyade gümrük ve bunun dışında pişkeş – hediye adı altında fazladan bir şey alınmaması hususunu da konsolos takip edecek ve tüccarların haklarını koruyup kollayacaktı. Bu korumanın kapsamına yine Osmanlı topraklarında yaşayan mütemekkin / müstemen Venedikliler de dâhildi. Öyle ki onların muaf oldukları, haraç gibi gayrimüslim tebaadan alınan vergilerin talep edilmemesini gözetirdi. Bunun dışında bir Venediklinin Osmanlı topraklarında ölmesi halinde de metrukâtı yine konsolosa verilecekti ki, o da

171 Evâhir-i Cemâziyelâhir 1029 (24 Mayıs - 1 Haziran 1620), MAD. 6004, s. 9/2; Ek 14: Evâil-i Şaban 1033 (19-28 Mayıs 1624), MAD. 6004, s. 100/1. Yine bu husus için Halep konsolosuna verilen oldukça kapsamlı olan nişânlar için bkz. MAD. 6004, s. 138, 139, 140, 141-142. Bir takım görevlilerin, konsolosların ellerindeki emirlerin eski ve geçersiz olduğunu öne sürdükleri de karşımıza çıkmaktadır. Örneğin Evâil-i Zilhicce 1032 (26 Eylül - 5 Ekim 1623), MAD. 6004, s. 42/3.

172 Örneğin İzmir kadısına gönderilen hükümde; bir Venediklinin sorumlu olduğu herhangi bir olay için konsolosun alıkonamayacağı ve bu konuda İzmir’deki subaşının ve yeniçeri serdarının uyarılması gerektiği bildirilmiştir. Bkz. Evâhir-i Safer 1032 (25 Aralık 1622 - 2 Ocak 1623), MAD. 6004, s. 30/1; ayrıca bkz. Evâil-i Şaban 1031 (11-20 Haziran 1622), MAD. 6004, s. 21/2. Yine aynı konuda hüküm gönderilen İzmir kadısının, yeniçeri serdarı ve diğer görevlilerin “…sâirlerin cürmi içün konsoloslar rencide olunmıya deyu ‘ahidnâmede mukayyed…” olduğuyla ilgili uyarılmaları hakkındaki hüküm için bkz. Evâhir-i Zilhicce 1031 (27 Ekim - 4 Kasım 1622), MAD. 6004, s. 25/1. İzmir kadısına gönderilen bir başka hükümde ise, bir takım kişilerin Venedik konsolosuna çeşitli iftiralar atıp şahitler ayarladıkları, bu şekilde onun rencide edilmesinin önlenmesi ve mesele bir davaya konu olursa bu davanın orada değil, divânda görülmesi gerektiği bahsedilmektedir. Bkz. Evâhir-i Safer 1032 (25 Aralık 1622 - 2 Ocak 1623), MAD. 6004, s. 28/1, 30/2. Bunun dışında yine bazı kimselerin Avlonya konsolosuna bir takım faturalar götürerek onu ve adamlarını sorumlu tuttuklarıyla ilgili olan hüküm için bkz. Evâsıt-ı Cemâziyelevvel 1034 (19- 28 Şubat 1625), MAD. 6004, s. 115/2.

Venedik’teki varislerine (veya ortaklarına ya da vekillerine) teslim edebilsin173. Ayrıca Venediklilerin kendi aralarında meydana gelen davaların görülmesi ve halledilmesi de konsolosun yetkisinde kendi göreviydi. Suçlu bulunan bir Venediklinin ise Girit’e (veya Venedik’e) gönderilmesine karışılmayacak, engel olunmayacaktı174.

Eğer Osmanlı tebaasından veya görevlilerinden birinin Venedik konsolosuyla bir davası olursa, bu davanın görüleceği yer divân idi175. Yine gerek konsolosla gerekse bir diğer Venedikli ile bir davaya konu olan, beş bin akçeden fazla bir parayla ilgili dava da divâna havale edilecekti176. Ayrıca kimse bir başka

Venediklinin borcu veya suçu için Venedik konsolosunu sorumlu tutmayacak, rencide etmeyecek ve onu veya suçsuz bir Venedikliyi tutuklamayacaktı177.

Venedik konsolosları ayrıca dinî konularda da vatandaşlarının ve hatta diğer Hıristiyanların haklarını korumaya çalışırlar, dinî mekânların bakımı ve gözetimiyle de ilgilenirlerdi. Konsoloslar ilgili konuları balyosa aksettirerek, Osmanlı merkezinden gerekli hükümlerin çıkarılması için bilgilendirirlerdi. Balyoslar da Venedik’in dinî konularda hassas olduğu ve Hıristiyanlığın Osmanlı ülkesinde korunup gözetildiğiyle ilgili imajını korumaya dair bir tutum içerisinde olmaya çalışırlardı. Kudüs-i Şerîf’teki konsolosun, buradaki gelişmelerle ilgili olarak balyosu

173 1624 tarihli bir hükme göre; Gelibolu’daki Venedik konsolosunun ölmesi üzerine, otuz yıldır konsolosluk binası olarak kullanılan eve beytülmal emini “bu ev mîrînindir” diye el koymaya kalkışmıştır. Bunun üzerine Gelibolu kadısına gönderilen bu hükümde evin mülkiyetinin, ellerindeki hüccete göre Venedik beylerine ait olduğu ve burada konsolosların ikamet ettiği bildirilmiş, bir daha böyle bir tutum içerisine girilmemesi emredilmiştir. Bkz. Evâsıt-ı Ramazan 1033 (27 Haziran - 6 Temmuz 1624), MAD. 6004, s. 101/2.

174 Evâsıt-ı Receb 1028 (24 Haziran - 3 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 2. Ayrıca Kıbrıs’a atanan yeni Venedik konsolosunun tayini üzerine, Kıbrıs beylerbeyine ve Lefkoşa kadısına gönderilen benzer hükümler için bkz. Evâhir-i Receb 1032 (21-30 Mayıs 1623), MAD. 6004, s. 37/2-3. Venedik konsolosunun yetki, sorumluluk ve hakları için ayrıca bkz. Evâsıt-ı Şaban 1032 (10-19 Haziran 1623), MAD. 6004, s. 72; Evâhir-i Şaban 1033 (8-16 Haziran 1624), MAD. 6004, s. 100/3; Evâil- i Receb 1034 (9-18 Nisan 1625), MAD. 6004, s. 116; 27 Cemâziyelevvel 1030 (19 Nisan 1621), MAD. 6004, s. 141-142.

175 Evâsıt-ı Receb 1028 (24 Haziran - 3 Temmuz 1619), MAD. 6004, s. 2; Evâhir-i Safer 1032 (25 Aralık 1622 - 2 Ocak 1623), MAD. 6004, s. 28/1.

176 MAD. 6004, s. 116; MAD. 6004; s. 141-142.

177 Evâsıt-ı Şaban 1032 (10-19 Haziran 1623), MAD. 6004, s. 72; Evâhir-i Şaban 1033 (8-16 Haziran 1624), MAD. 6004, s. 100/3. Yine İzmir’de yeniçerilerle kavga eden bazı Frenklerin (Venedikliler olsa gerek) yakalanması için Venedik konsolosuna baskı yapmaları üzerine böyle bir hüküm gönderilmiştir. Bkz. Evâhir-i Zilhicce 1031 (27 Ekim - 4 Kasım 1622), MAD. 6004, s. 25/1.

sürekli bilgilendirdiği muhakkaktır. Öyle ki Kudüs’le ilgili defterimize yansıyan pek çok mesele hakkındaki hükümler de, mutlaka konsolosun balyosu bilgilendirmesi sonucunda elde edilmiştir178. Mesela Kudüs beyine ve kadısına; denizlerde

Müslüman gemilerine yapılan saldırılar üzerine, Kudüs’teki rahiplere karşı meydana gelen husumetle bir takım kişilerin verdikleri rahatsızlık için Osmanlı merkezinden bir hüküm gönderilmiş ve bu olaylarda sorumluluğu olmayan din adamlarına yapılan bu tür davranışların men edilmesi emredilmiştir179. Yine bir başka hüküm; Kudüs’e bağlı Beytüllehim ve Kemame’deki kiliseler ile rahiplerinin her türlü vergiden muaf oldukları, buna rağmen ehl-i örften bazı kişilerin bunlardan vergi talep ederek mallarına el koymaya başlamalarının arz edilmesi üzerine, bu davranışlardan sorumlu olanların men edilmesi için gönderilmiştir180. Bir diğer olayda ise; Kudüs’teki bir patriğin ve mütevellilerinin tasarrufunda olan bir Hıristiyan vakfına ait on iki dükkanın, “Müslümânlarındır” denerek ve bir takım sahte belgeler uydurularak el konulması üzerine yine Kudüs kadısına bir hüküm gönderilmiştir181.

İzmir konsolosunun da dinî mekânlarla ilgili bazı meselelerinin olduğu görülmektedir. Öyle ki İzmir’deki bir Frenk kilisesinde ayin ve ibadetlerini gerçekleştiren Venediklilerle diğer bir takım Hıristiyanların rencide edilmeleri üzerine konsolos durumu balyosa bildirmiş, o da Osmanlı merkezine arz ederek ilgili hükmün İzmir kadısına gönderilmesini sağlamıştır182. Yine Venediklilerin ibadet ede

178 Örneğin Kudüs’te ve Kudüs’e bağlı Beytüllehim ve Kemame’deki kilise, manastır ve buraların vakıfları, bahçeleri ve evleri ile mezarların güvenliği ve bakımı hakkında olan hüküm için bkz. Evâsıt-ı Cemâziyelevvel 1031 (24 Mart - 2 Nisan 1622), MAD. 6004, s. 20/1. Yine buralardaki rahip ve keşişlerle buralara ziyarete gelenlerin güvenliğiyle ilgili hüküm için bkz. Evâsıt-ı Cemâziyelevvel 1031 (24 Mart - 2 Nisan 1622), MAD. 6004, s. 20/2; ayrıca bkz. Evâil-i Şabân 1033 (19-28 Mayıs 1624), MAD. 6004, 101/1; Evâhir-i Zilkade 1034 (25 Ağustos - 3 Eylül 1625), MAD. 6004, s. 122/2.

179 Ek 9: Evâil-i Cemâziyelevvel 1033 (20-29 Şubat 1624), MAD. 6004, s. 55/2. Ayrıca bazı kimselerin Kudüs’teki rahiplerin ellerindeki berâtların ve emirlerin eski ve geçersiz olduğunu öne sürerek rencide edilmelerinin önlenmesine dair hüküm için bkz. Evâil-i Cemâziyelevvel 1033 (20-29 Şubat 1624), MAD. 6004, s. 56/1. Yine Kudüs’teki bir kiliseye ve rahiplerine zarar verilmemesi hakkında gönderilen hüküm için bkz. Evâil-i Şaban 1033 (19-28 Mayıs 1624), MAD. 6004, s. 94/2.

180 Anlaşılan beylerbeyi ve defterdarlar da bu işe alet olmuşlar ve Osmanlı merkezi tarafından uyarılmışlardır. Bkz. Evâhir-i Rebiülevvel 1033 (12-21 Ocak 1624), MAD. 6004, s. 97.

181 Evâsıt-ı Cemâziyelâhir 1033 (31 Mart - 9 Nisan 1624), MAD. 6004, s. 98/1.

182 Venediklilerin Katolik oldukları dikkate alınırsa, büyük ihtimalle İzmir’de sâkin olan Rum Ortodoks ahalinin veya belki de Müslümanların ya da Yahudilerin bunları rencide ettiği düşünülebilir. Öyle ki Osmanlı ülkesinin pek çok yerinde olduğu gibi İzmir’de de tüm bu azınlıklar tarafından Venediklilere karşı bir düşmanlık duyulmaktadır ve bazı olaylara sebebiyet

geldikleri tarihi kiliseye yapılan saldırı sonucunda, yapılacak olan tamire karışılmaması ve Hıristiyanların burada sürdürdükleri ayin ve ibadetlerinden dolayı kimsenin bunlara bir zarar vermemesi hakkında gereken hüküm İzmir kadısına yollanmıştır183.

Bunların dışında, Venedik tüccarlarının olduğu gibi konsolosların da maruz kaldıkları bir diğer mesele de; ehl-i örften bazı kimselerin konsolosa dahi giderek “mîrî için”dir diyerek akçe toplamalarıdır. Örneğin bu tip bir olay Mısır’da yaşanmış, İskenderiye’de bazı eminler ve mültezimler Mısır beylerbeyinin emriyle bir takım

temessükler ayarlayıp buradaki tüccarların yanı sıra konsoloslarından da “mîrî akçeye müzâyaka vardır” bahanesiyle önemli miktarlarda akçe toplamışlardır. Durumun

Osmanlı merkezine aksettirilmesiyle Mısır’da olan vezir Hasan Paşa’ya ve Mısır defterdarına hüküm gönderilmiş, böyle davranışlara izin verilmemesi ve daha önce alınan akçelerin de hesaplanarak gümrük vergilerinden düşülmesi emredilmiştir184. Yine benzer bir olayın İzmir’de de yaşandığını görmekteyiz185.