• Sonuç bulunamadı

B. Venedik Tüccarlarının Faal Oldukları Osmanlı Ticaret Merkezleri

1. Başkent İstanbul ve Marmara

Gerek Bizans zamanında gerekse Osmanlıların İstanbul’un fethinden sonra olsun, İtalyan ve diğer yabancı tüccarlar için İstanbul ve Marmara’daki en önemli ticaret ve yerleşim merkezi Galata / Pera idi220. Zaten Cenevizliler için burası bir ticaret kolonisiydi ki, Venedikliler de buna karşın Üsküdar’da bir koloni edinmek istemişler, ancak başaramamışlardı221. Buna rağmen Venedikliler de XVI. ve XVII. yüzyıllarda burada en parlak zamanlarını geçirmişlerdir222. Yine Venedik balyosu ve

diğer elçilikler burada bulunurdu. Osmanlı reayasından Rumlar, Yahudiler ve

220 Coco, a.g.m., s. 668; Robert Mantran, XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul (Kurumsal, İktisadi,

Toplumsal Tarih Denemesi), II, (çev. Mehmet Ali Kılıçbay, Enver Özcan), Ankara 1990, s. 72;

ayrıca Frenkler için bkz. Braudel, a.g.e., I, s. 233. 221 İnalcık, a.g.e., s. 329.

Ermeniler de genellikle burada ikamet ederlerdi. Dolayısıyla gayrimüslim tüccarların İstanbul’daki ticarî faaliyetleri ile ilişkilerinin en yoğun olduğu merkez burasıydı.

İstanbul’un fethinden sonra, fakat özellikle XVI. yüzyılın ikinci yarısından sonra Osmanlı tebaasından olan gayrimüslimlerin – genelde Yahudilerin etkilerini artırmaları ile buradaki Venedikliler için ekonomik koşullar zamanla olumsuzlaşmaya başlamıştır. Yine daha önceki bölümlerde söz konusu ettiğimiz Venedikliler aleyhindeki gelişmeler ile diğer yabancı ulusların – özellikle İngilizler Ve Fransızların – mallarının daha fazla rağbet görmeye başlaması223 da, Venedikli

tüccarları gerileten bir diğer etken olmuştur. Öyle ki “XVI. yüzyılın ortalarında

İstanbul’da sadece on-on iki Venedik işletmesi kalmıştı”224.

Venedikli tüccarlar ve tüccar aileleri genellikle İstanbul’da bir aile ferdini veya akrabalarını ikamet ettirir veya burada Venedik’teki merkezlerinin bir acentasını veyahut da ticarethânelerini açarak faaliyetlerini yürütürlerdi225. İstanbul’da müstemen sıfatıyla ikamet eden bu tüccarlar ve tüccar ailelerinin bazıları çok köklüydü. Bunların ahidnâmelerle sabit olan haklarının ve imtiyazlarının yanı sıra haraç, ispençe ve avârız gibi tekâlif-i örfiyyeden de muaf olurlardı ki, her padişah devrinde bu muafiyetlerini yeniletirlerdi226. Mesela bunlardan Anton ve oğulları olan Baytika, Estefan, Berta, Corci için de II. Osman tarafından böyle bir nişân verilmişti227. Buranın haricinde Edirnekapı taraflarında Kefelice adlı mahallede de oturan Venediklilerin varlığını, kiliselerinin yıkılan duvarı ile vakıf odalarının tamiri için verilen bir emirden anlamaktayız228.

223 İngilizlerin Venedik’e karşı yıkıcı rekabeti karşısında cumhuriyet kendi ülkesinde İngiliz mallarını yasaklıyordu, ancak buna rağmen İngilizler Venedik’e tâbi Zenta, Kefalonya, Korfu (Korfoz) ve Girit’te bile kumaş satabiliyorlardı. Bkz. Maurice Aymard, “XVI. Yüzyılın Sonunda Akdeniz’de Korsanlık ve Venedik”, (çev. Mehmet Genç), İÜİFM, XXVI, İstanbul 1963, s. 227.

224 Köse, a.g.t., s. 112-113.

225 Coco, a.g.m., s. 671; ayrıca bkz. Köse, a.g.t., s. 113. 226 Köse, a.g.t., s. 113.

227 Evâsıt-ı Cemâziyelevvel 1033 (1-10 Mart 1624), MAD. 6004, s. 57/1; Köse, a.g.t., s. 113. Bunların haricinde Galata’da oturup Venediklilerin bazı hizmetlerinde bulunan ve onlar için çalışan bir takım zımmîlere de balyosun aracılığı ile bazı haklar ve muafiyetler verilmişti. Bkz. Evâsıt-ı Ramazan 1033 (27 Haziran - 6 Temmuz 1624), MAD. 6004, s. 102/1; Köse, aynı tez, s. 113-114. 228 Evâhir-i Zilhicce 1035 (12-21 Eylül 1625), MAD. 6004, s. 126/1; ayrıca bkz. Köse, a.g.t., s. 114.

İstanbul, baharat ve ipek yollarının birleştiği büyük bir ticaret merkezi olmasının yanı sıra, yine kalabalık nüfusu ve Venediklilerin getirdikleri malların tüketimi için elverişli olan konumuyla önemli bir pazar ve bir çekim merkeziydi. İstanbul’a çuha229, çeşitli kumaşlar, cam ve porselen eşyalar, ipekliler, değerli taşlar ve İtalyan peyniri getiren Venedikliler; dönerlerken de hammadde özelliğindeki yapağı, sof, gön, ipek, deri ve deri mamülleri ile halı ve baharat gibi malları ihraç etmekteydiler230.

Bursa ise hem ipek yolu güzergâhının varış noktaların biri hem de ham ipek üretiminde önemli bir merkez olması dolayısıyla ekonomik değeri çok yüksek bir şehirdi. Bursa, yine ipekli sanayi, ipekli kumaş üreten Venedik’in ham ipek kaynaklarından birini oluşturuyordu231. Ayrıca yine İtalyan ipekli ürünlerinin pazarlanmasında Bursa, önemli bir ticaret merkeziydi232. Bunun yanı sıra şehrin diğer bir yönü ise, baharatın transit ticaretinin de bir merkezi olmasıydı233. Hem Halep ile Bağdat’tan gelen baharat kervanları, hem de Anadolu’dan ve yine Bağdat’tan gelen ipek kervanları Bursa’da buluşurdu234. Bahsettiğimiz tüm bu ticaret yollarının birleştiği bir nokta olması Bursa’yı, İstanbul’un ihtiyaç duyduğu malların tedarik edildiği en önemli kaynaklardan biri haline getiriyordu. Bu özelliğiyle şehir,

229 İzmir limanından İstanbul’a gelen bir Venedik gemisinin buraya çuha ile diğer bazı mallar getirdiği ve dönüşünde yeniden gümrük vergisi ödememeleri hakkındaki hüküm için bkz. Evâil-i Rebiülevvel 1033 (23 Aralık 1623 - 1 Ocak 1624), MAD. 6004, s. 51/3; Evâil-i Cemâziyelâhir 1033 (21-30 Mart 1624), MAD. 6004, s. 59/3.

230 Ayrıca bir Venediklinin buradan 75 kantar mürdeseng ve 25 tane sığır derisi almasıyla ilgili bkz. Köse, a.g.t., s. 114-115.

231 1612’de sadrazamın, İran’ın ipek yolunu Osmanlı ülkesinin dışına çekme çabalarından kaygılanan Venedik balyosuna Osmanlı iç piyasasındaki üretimin (özellikle Bursa’nın) ihtiyacı karşılayacağını belirtmesi de, Bursa’nın önemini ortaya koyması bakımından oldukça anlamlıdır. Bkz. İnalcık, “İktisadi Vaziyet”, s. 171. Bursa’nın ipek sanayindeki gelişimi ve bunun tarih içindeki seyri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Faroqhi, “Bursa’da Üretmek ve Yaşamak”,

Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak, (çev. Gül Çağalı Güven, Özgür Türesay),

(3. Baskı), İstanbul 2008, s. 97-132. Yine Bursa’nın ipek üretimi ve ticaretindeki rolü ile gelişimi hakkında bkz. İnalcık, a.g.e., s. 269-308. Ayrıca Bursa’nın yünlü ve pamukluların sanayiinde ve ticaretindeki rolü hakkında bkz. aynı yazar, “Bursa”, s. 212-213.

232 Köse, a.g.t., s. 102-103.

233 Gökbilgin, “Venedik Devlet Arşivindeki Vesikalar Külliyatında Kanunî Sultan Süleyman Devri Belgeleri”, BELGELER, I/2, Ankara 1964, s. 137; İnalcık, a.g.e., s. 293-294, 400.

234 Bkz. Harita 2. İstanbul-Halep güzergahı üzerinde çalışan ve Bursa’dan geçen kervan için bkz. Faroqhi, “Krizler ve Değişim”, s. 612; İnalcık, a.g.e., s. 400. Ayrıca Hint malları ile baharatın Bursa’ya geliş yolları hakkında bkz. aynı yazar, “Bursa”, s. 204-208. İran’dan gelen ipek yolunun Bursa’ya ulaşmasına dair yine bkz. aynı makale, s. 208-211; Faroqhi, Osmanlı’da Kentler ve

aynı zamanda İstanbul’un deposu gibiydi235. Tüm bu ticarî önemine rağmen anlaşılan o ki, Venedikli tüccarlar Bursa’ya gelerek bire bir ticaret yapmaktan ziyade, Galata / Pera’da kalarak, mallarını şehirdeki vekilleri vasıtasıyla satarlardı. Baharat ve ipek ikmallerini ise, bizzat Ortadoğu liman ve şehirlerinden sağlarlardı. Yine Bursa’daki sıkı devlet kontrolünün de bir getirisi olarak, Venedikli bir tüccar şehre gitmek isterse, balyostan icâzetnâme alması zorunluluğu vardı236. Şehirde Venedikli bir taifenin varlığından ve dolayısıyla bunlar için ayrılmış bir Venedik konsolosluğunun varlığından söz etmek mümkün değildir. Yine ayrıca XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Bursa’ya ulaşan ipek yolunun durgunluğu ve ipekli ürünler sanayiinin gerilemesi ile İzmir limanının tekstil üretimi ve transit ticaret merkezi olarak öne çıkmasını da, bu dönemde Bursa’nın öneminin azalmasının sebepleri arasına eklemek gerekir237.

Marmara’da Bandırma238, Venedikli tüccarların faaliyet gösterdikleri yerlerdendi ve burada bir konsolos ikamet ederdi. Yine Ereğli’de de Venedikliler ticaret yaparlardı ve buradaki ticaretlerine konu olan ürünler yapağı ve göndü. Ereğli’de bu malları mahzenlerinde depolayan Venedikli tüccarlar, yine burada ticarî faaliyet gösteren Yahudi tüccarlarla rekabete sebep oluyor ve baş gösteren anlaşmazlıklar da neticede davalara yol açıyordu239.

Bunların haricinde Silivri240 ve Rodosçuk (Tekirdağ)241 da bazı Venedikli tüccarların yapağı satın aldıkları yerlerdi.

235 Bu konuda bkz, İnalcık, a.g.e., s. 375.

236 Devletin Bursa üzerindeki sıkı denetimi hakkında bkz. Faroqhi, “Krizler ve Değişim”, s. 632. Konunun 1625 tarihli Venedik Ahidnâmesi içerisindeki yeri için bkz. Ek 21: MAD. 6004, s. 119. 237 Faroqhi, “Krizler ve Değişim”, s. 632.

238 Bandırma için ayrıca bkz. Gökbilgin, “Türkçe Belgeler Kolleksiyonu”, s. 105-106.

239 Örneğin Françko Lenon isimli bir Venedik tüccarının bir Frenkten satın aldığı yapağıyı ve gönü mahzenine depolamış, ancak bazı Yahudilerde olan ticaretinde ortaya çıkan problemler neticesinde, içinde otuz çuval yapağı ve beş yüz gönün bulunduğu mahzeni mühürlenmiştir. Rumeli kazaskeri olan Hüseyin Efendi huzurunda görülen davanın sonucunda mahzenin açılmasına dair olan karar için bkz. Evâhir-i Rebiülâhir 1032 (22 Şubat - 2 Mart 1623), MAD. 6004, s. 32/3.

240 Silivri’de Venedik tüccarların faaliyet gösterdikleri ve bunların ahidnâmede sâbit olan hakları ile imtiyazlarını koruyup gözetmek adına burada bir konsolos bulunduğuna dair olan hüküm için bkz. Evâsıt-ı Şaban 1032 (10-19 Haziran 1623), MAD. 6004, s. 72; Evâil-i Rebiülevvel 1035 (1- 10 Aralık 1625), MAD. 6004, s. 116 (sûreti).

241 Rodosçuk’un İstanbul’un iaşesini ve hububat ikmalini karşılamakta olan yeri için bkz. Faroqhi,

a.g.e., s. 97, 363. Venediklilerin bu limandan hububat kaçakçılığı yapmaya çalıştıkları, ayrıca