• Sonuç bulunamadı

“Umuma arz”, gerek “yayma” kavramından, gerekse de “umuma iletim” kavramından farklıdır. Yayma ve umuma iletim hakları, eser sahibinin mali hakları arasında yer alırlarken, umuma arz hakkı eser sahibinin manevi hakları arasındadır75.

Bern Sözleşmesi’nin 11. (İkinci Tekrar) maddesinin 1 (i) bendinde, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 14. maddesinde, umuma arz hakkı düzenlenmiş, ancak, umuma arz kavramı tanımlanmamıştır. Bern Anlaşması’nın 11. (İkinci Tekrar) maddesinin 1 (i) bendinde yer alan “anlatımı dâhil topluma sunulması”, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 14. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “eserin muhtevası hakkında malumat verilmesi”, 3. fıkrasında yer alan “eserin tanıtılması” ifadelerinden hareketle, umuma arz kavramıyla ilgili bazı tespitler yapılabilir. Umuma arz, eserin, ilk defa dar veya geniş üçüncü kişilerin bilgisi dâhiline getirilmesidir. Umuma arz için, eserin çoğaltılması, yayılması, yayımlanması76, umuma iletimi veya temsil edilmesi zorunlu değildir. Eserin, bu yöntemler de dâhil, herhangi bir şekilde, dar veya geniş üçüncü kişilerin bilgisi dâhiline getirilmesi yeterlidir77. Umuma arzla, eser, eser sahibinin mahremiyet alanından çıkarak, kamunun bilgi alanına gelir. Bu itibarla umuma arz, ancak bir defa gerçekleşebilir78.

75 Ancak bazen “umuma iletim” ve “umuma arz” kavramların yanlış olarak birbirlerinin yerine kullanıldığı görülmektedir. “...davacının yönetmen sıfatıyla eser sahiplerinden olduğu dizi film

bölümlerinin dava dışı şirkete ait TV kanalında umuma arz edilmesinin davacının mali haklarına tecavüz oluşturması ...”. 11. H.D., 03.02.2006 T., 2005/354 E, 2006/915 K.. (AKİP (İçtihat)).

76 Yayımlama bazı eser türlerinde, umuma arz yolu ile aleniyete kavuşturmanın bir şeklidir. Bkz.

Erel (Korumanın Doğuşu), s. 34.

77 Tekinalp, s. 142. Çoğaltma hakkı ve işleme hakkı dışında, diğer mali hakların (yayma, temsil ve umuma iletim) kullanılması, genellikle aynı zamanda eserin umuma arzı sonucunu doğurur. Karş

Gökyayla, s. 145. Bir görüşe göre, eserin muhtevası hakkında bilgi verilmesi, eser sahibine

umumu arz hakkı kapsamında tanınan yetkilerden biridir ve umuma arzdan daha dardır. Umuma arz için, eserin tümü ile kamu oyuna sunulması gerekir. Eserin muhtevası hakkında bilgi verme, ancak o eser türüne has olan ifade vasıtalarıyla mümkündür. Bir müzik, güzel sanat ve sinema eserinin sözle anlatılması eserin muhtevası hakkında bilgi verme kapsamında değerlendirilemez ve eser sahibinin hakkına tecavüz teşkil etmez. Bkz. Erel, s. 118. Ayrıca aynı yönde bkz. Ayiter, s. 114. Ancak, kanaatimizce, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 14. maddesinde, hem eserin muhtevasıyla ilgili bilgi verme ile umama arz arasında bir ayrım yapılmamış olması, hem de

Umuma arz, örneğin bir kitabın ilk olarak satışa arz edilmesi gibi, yayma yolu ile de olabilir. Burada yayma, umuma arz yönünden ancak bir yöntemdir. Daha önce dar veya geniş üçüncü kişilerin bilgisi dâhiline getirilmemiş bir eserin, aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının satış, kiralama ve diğer yöntemlerle yayılması ile üçüncü kişilerin bilgisi dâhiline getirilmesi halinde umuma arz söz konusu olur.

Yaymadan farklı olarak, umuma arz için, ilk tespit de dâhil olmak üzere, eserin tespit edilmiş, diğer bir ifade ile çoğaltılmış olması gerekmez. Bu nedenle kanaatimizce, kanun koyucu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun yayma hakkını düzenleyen 23. maddesinden farklı olarak, umuma arz hakkını düzenleyen 14. maddesinde “eserin aslı veya çoğaltılmış nüshaları” ifadesi yerine, doğrudan “eser” ifadesine yer verilmiştir. Mutlaka eserin tespit edilmesinin gerekmemesi nedeniyle, umum arz, bir bestenin konserde ilk defa çalınması, bir dansın ilk olarak oynanması, bir sinema eserinin ilk defa gösterilmesi, bir tiyatronun ilk defa sahnelenmesi gibi temsil yolu ile de yapılabilir79.

Diğer taraftan, aralarındaki kelime benzerliğine rağmen, umuma arz, umuma iletim kavramından da farklıdır. Umuma iletim de, yayma gibi, umuma arz için ancak bir yöntem olabilir. Örneğin, bir şiirin ilk olarak radyo veya televizyondan okunarak üçüncü kişilerin bilgisine sunulması halinde, umuma iletimin vasıta olarak kullanılması suretiyle umumu arz söz konusudur. Gerek yaymada, gerekse de umuma iletimde, eserin aslından veya çoğaltılmış nüshalarından üçüncü kişilerin yararlandırılması söz konusu iken80, umuma arzda, üçüncü kişilerin, eserle ilgili bilgilendirilmesi söz konusudur.

eserin muhtevası ile ilgili bilgi verme bakımından kullanılacak vasıta tayin edilmemiş olması dikkate alındığında, bir eserin alışılmış ifade tarzları dışında tanıtılması halinde de umuma arzın varlığı kabul edilmelidir. Kaldı ki Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 14. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Bütünü veya esaslı bir kısmı alenileşmemiş olan yahut ana hatları her hangi bir suretle

henüz umuma tanıtılmayan bir eserin muhtevası hakkında ancak o eserin sahibi malumat verebilir” şeklindeki hüküm de bunu desteklemektedir.

78 Hirsch (Fikrî Sây), s. 133; Erel (Korumanın Doğuşu),s. 33; Tekinalp, s. 153; Gökyayla s. 145;

Ateş (Kamuya Sunma), 227.

79 Hirsch (Fikrî Sây), s. 59.

80 Diğer bir ifade ile, yayma ve umum iletimde, eserin aslı veya çoğaltılmış nüshalarının son tüketiciye sunulması söz konusudur. Bkz. Tekinalp, s. 169.

Umuma arz, aleniyetten de farklıdır. Umuma arzda, eserin, dar veya geniş üçüncü kişilerin bilgisi dâhiline getirilmesinin, eser sahibinin rızası ya da rızası dışında olmasının önemi yoktur. Ancak aleniyet için, bunun sahibinin rızası ile olması şarttır81. Umuma arz, aleniyeti de kapsayan daha geniş bir kavramdır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının “hak sahibinin rızasiyle umuma arzedilen bir eser alenileşmiş sayılır” hükmü, bu hususa işaret etmektedir.