• Sonuç bulunamadı

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 32. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Büyük Millet Meclisinde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, umumi toplantılarda söylenen söz ve nutukların, haber ve malümat verme maksadiyle çoğaltılması, umumi mahallerde okunması veya radyo vasıtasiyle ve başka suretle yayımı serbesttir”. Burada mevzuat ve içtihatlardan farklı olarak, nutuk ve sözlerin çoğaltılması yayılması bakımından iki şart öngörülmüştür. Öncelikle, söz ve nutukların maddede yazılı bulunan yerlerde söylenmiş olması ve ayrıca bunları çoğaltma ve yaymanın haber verme amacına355 yönelik olması gerekir.

Söz ve nutuklara ilişkin serbesti, bu serbesti, eser sahibinin sadece çoğaltma hakkına değil, yayma, umuma iletim ve temsil hakkına da getirilmiş bir sınırlama niteliğindedir356.

Hemen ifade etmek gerekir ki, eser niteliğindeki söz ve nutuklara ilişkindir. Eser niteliğinde olmayan söz ve nutuklar, zaten fikir ve sanat eserleri hukuku kapsamında değildir357.

353 Arslanlı, s. 127; Belgesay, s. 96; Ayiter, s. 158; Erel, s. 201; Ateş, s. 278; Kılıçoğlu, s. 321. 354 Ayiter, s. 158; Ateş, s. 278.

355 Söz ve nutuklar bakımından öngörülen serbestinin nedeni, maddede belirtilen umumi yerlerde söylenen söz ve nutuklardan halkın haberdar olmasının sağlanmasıdır. Bkz. Belgesay, s. 90. 356 Ateş, s. 321. Karş. Kılıçoğlu, s. 323.

357 Ateş, s. 320. “FSEK'nun, 32/1. fıkrasında düzenlenen, "umumi toplantılarda söylenen söz ve

nutukların haber ve malumat verme amacıyla çoğaltılması veya radyo vasıtasıyla veya başka bir suretle ( TV ) yayımı serbestisinin istisnasını oluşturan, aynı maddenin son fıkrasındaki, "bu söz ve nutukları birinci fıkrada zikredilenden başka bir maksatla çoğaltılması veya diğer bir suretle yayılmasının eser sahibine ait olduğuna" ilişkin hükmün uygulanabilmesi için de; toplantıda söylenen ve dava konusu kitaba aynen alınan sözlerin FSEK'nun l/B ve 2. maddelerine göre eser olup olmadığının mahkemece re'sen belirlenmesi gereklidir. Bu belirleme yapılırken hâkim, HUMK'nun 275, maddesi uyarınca, uyuşmazlığın çözümü konusunda uzman bu bilirkişi veya işin niteliğine göre bilirkişi kurulunun özel ve teknik bilgisinden yararlanmak zorundadır”. 11. HD.

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, umumi toplantılarda söylenen “söz ve nutuklar” serbesti kapsamında olup; “konferans”, nutuk ve sözden farklı olduğu için, bu serbesti kapsamında değildir358.

Söz ve nutuklara ilişkin serbesti, bunların, “Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ve diğer resmi meclis ve kongrelerde, mahkemelerde, umumi toplantılarda” söylendiği hallerde geçerlidir. Ancak hemen ifade etmek gerekir ki, kanunda belirtilen yerler sınırlayıcı nitelikte değildir. Kamunun haber alma ihtiyacının meşru görülebileceği, toplum ve devlet hayatında önem taşıyan resmi ve umumi toplantılarda söylenen söz ve nutuklar da serbesti kapsamındadır359. Resmi niteliği bulunsa bile gizli olan ve umuma açık olmayan meclis ve toplantılarda yapılan konuşmalar bu serbesti kapsamına girmez. Örneğin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gizli olarak yapılan oturumlarda yapılan konuşmalar serbesti kapsamında değildir. Yine bir vakıf, şirket veya derneğin sadece üyelerine açık olan toplantılarda yapılan konuşmalar serbesti kapsamında değerlendirilemez. Çünkü bu toplantılar umuma açık toplantılar değildir. Bir toplantının umuma açık olarak değerlendirilebilmesi için, o toplantının, isteyenin katılmasına açık bir toplantı olması gerekir. Örneğin siyasi partilerin miting toplantıları, isteyenin katılımına açık ve dolayısıyla umuma açık toplantılar olması nedeniyle, burada yapılan konuşmalar serbesti kapsamındadır360.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 32. maddesinde düzenlenmemiş olmakla birlikte, radyo ve televizyonda yapılan konuşmaların da, umumi toplantılarda söylenmiş söz ve nutuklar olarak kabul edilip, serbesti kapsamında değerlendirilmesi mümkündür361.

Serbestiden yararlanılabilmenin bir diğer koşulu, serbestiye konu eylemlerin “haber ve bilgi verme amacına yönelik olması”dır. Örneğin, Yargıtay başkanının adli yıl açılış konuşmasında yapmış olduğu konuşmanın metni, ticari amaçla çoğaltılıp

358 Hirsch (Fikrî Sây), s. 169; Ayiter, s. 158; Tekinalp, s. 174. 359 Erel, s. 202.

360 Belgesay, s. 95-96; Ateş, s. 319-320; Kılıçoğlu, s. 323. Karş. Arslanlı, s. 129; Ayiter, s. 151. 361 Erel, s. 183; Ateş, s. 320.

satışa sunulamaz362. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 32. maddesinin 3. fıkrasına göre; “Bu söz ve nutukları birinci fıkrada zikredilenden başka bir maksatla çoğaltmak veya diğer bir suretle yaymak eser sahibine aittir”. Buna göre, haber verme amacı dışındaki çoğaltma ve yaymalar, bu serbestinin dışındadır.

Haber ve bilgi verme amacı, yapılan konuşma ve söylenen sözlerin “güncel” olmasını da gerektirir. Güncelliği olmayan konuşma sözlerin çoğaltılarak yayımlanması serbesti kapsamında değildir363.

Söz veya nutuklar güncelliğini korusalar bile, bunlardan haber ve bilgi verme amacını aşacak şekilde yararlanılması mümkün değildir. Örneğin, bir mahkemede okunan uzunca bir hukuki mütalaanın aynen alınıp, çoğaltılarak yayılması serbesti kapsamında değildir. Haber ve bilgi verme, amaca uygun şekilde söz ve nutkun kısaltılması, özetlenmesi şeklinde olabilir364. Bunun gibi, bir kişinin farklı tarihlerde yapmış olduğu konuşmalarının derlenerek bir bir kitap haline getirilmesi halinde de, haber ve bilgi verme amacının kapsamı aşılmış olur365.

Kanunda belirtilen yerlerde “söylenen” sözler ve nutuklar serbesti kapsamındadır. Diğer bir ifade ile, söz ve nutukların sözlü olarak ifade edilmeleri halinde serbesti söz konusu olup, sabit bir cisme tespit edilmiş, örneğin bir kağıda önceden yazılmış olan söz ve nutuklar, dil ile söylenmedikçe, serbesti söz konusu olmaz. Bir örnekle açıklamak gerekirse, bir avukatın duruşma salonunda sözlü olarak yaptığı savunma serbesti kapsamında iken, aynı avukatın yazılı olarak mahkemeye sunduğu savunma dilekçesi serbesti kapsamında değildir366.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 32. maddesinin 2. fıkrasına göre; “Hadisenin mahiyeti ve vaziyetin icabı gerektirmediği hallerde söz ve nutuk sahiplerinin adı zikredilmiyebilir”. Örneğin, mecliste konuşma yapan bir

362 Arslanlı, s. 129; Ayiter, s. 151; Erel, s. 201; Tekinalp, s. 174; Ateş, s. 321; Kılıçoğlu, s. 323. 363 Arslanlı, s. 129; Ayiter, s. 151; Erel, s. 201; Ateş, s. 321; Kılıçoğlu, s. 323.

364 Erel, s. 201. Karş. Belgesay, s. 93-94. 365 Ateş, s. 321.

366 Arslanlı, s. 130; Ayiter, s. 151; Erel, s. 202; Ateş, s. 320. Belgesay’a göre, bir avukatın mahkemeye ibraz ettiği dilekçe, aleni yargılamanın bir parçası olup, mahkeme tarafından reddedilmemişse, böyle bir dilekçenin okunmuş farzedilmesi ve serbesti kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Bkz. Belgesay, s. 98.

milletvekilinin ismi zikredilmeden haber konusu yapılabilirken; bilimsel bir toplantıda, bir akademisyenin sunduğu bilimsel bir görüş açıklaması, akademisyenin ismi zikredilerek haber yapılmalıdır367. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 35. maddesinde düzenlenen iktibas serbestisinin aksine, bu serbesti kapsamında, eser sahibinin manevi haklarından “adın belirtilmesi” hakkına da nispi bir sınırlama getirilmiştir368.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 80. maddesinin 7. fıkrasının 4. bendinde, bağlantılı hak sahiplerinin ürünlerinden söz ve nutuk serbestisi çerçevesinde yaralanılması bakımından, eserlerin aynı nitelikteki yararlanma serbestisini düzenleyen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 32. maddesine atıf yapılmıştır. Buna göre, söz ve nutuk serbestisi kapsamında eserden yararlanma serbestisine ilişkin hususlar, bağlantılı hak sahipleri bakımından da geçerli olacaktır. Bu konuda bir örnek vermek gerekirse, başbakanın yazdığı bir nutuk, onun sözcüsü tarafından okunup temsil ve icra edilmiş ise, bunun haber ve bilgi vermek amacıyla çoğaltılması serbesttir369.