• Sonuç bulunamadı

Uluslararası rekabet gücü tanımı

Belgede ISBN (basılı nüsha) (sayfa 24-29)

ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ

1.1. Uluslararası rekabet gücü tanımı

Uluslararası rekabet gücü tanımı, ölçüm teknikleri, belirleyicileri üzerinde genel kabul gören bir yaklaşım bulunmamaktadır.6 Bu durum, öncelikle rekabet gücü kavramına farklı anlamlar yüklenilmesinden kaynaklanmaktadır.

Bazıları doğal kaynaklar bakımından zenginliğin veya düşük maliyette üretimin avantajını önemserken, bazıları uygun iş ortamı ve kümelenme yapılarını, teknolojik gelişmişliği veya yüksek büyüme gibi makroekonomik performansı öne çıkarmaktadır. Genelde ise ülkenin yaşam standartlarını uzun vadede artırabilmesi olarak ifade edilebilmektedir (Rekabet Forumu, 2006).

6 Örn. bak. Porter (1990a), Reinert (1994), Kibritçioğlu (1996), Durand ve diğerleri (1998), Aiginger (1998a), İnal (2003), Porter (2004), Wignaraja ve Joiner (2004), Yükseler (2005b), Rekabet Forumu (2006), Snowdon ve Sonehouse (2006) ve Aiginger (2006).

Aslında temel mesele, rekabet gücünü tek faktörle (sınırlı sayıdaki) ifade etmenin yetersiz olacağıdır. Rekabet gücü, bu faktörlerlerin her birinden etkilenmesine rağmen, çok daha karmaşık ve derin bir yapı arz etmektedir.

1.1.1. Ülke düzeyinde uluslararası rekabet gücü tanımları

AB tanımlamasında, uluslararası rekabet gücü; ekonominin yüksek ve gittikçe artan bir yaşam standardı ile sürdürülebilir yüksek bir istihdam seviyesi sağlama yetkinliğidir (Commission of the European Communities, 2002). AB’nin başka bir tanımlamasında ise uluslararası rekabet gücü verimlik artışı tarafından belirlenir. Uluslararası rekabet gücüne sahip (rekabetçi) bir ekonomi, yaşam standardında artışa yol açan yüksek ve sürdürülebilir verimlilik artışı sağlayan ekonomidir (Commission of the European Communities, 2003: 5). AB Komisyonuna göre, verimlik performansını birçok faktör belirler. Bunlardan kilit öneme sahip olanlar aşağıda verilmektedir:

• Yatırımları canlandırmak için piyasa reformlarıyla sağlanan fırsatlar,

• Rekabet düzeyi, ar-ge harcamalarında artış ve özellikle normal ve mesleki eğitim vasıtasıyla beşeri sermayenin geliştirilmesi yoluyla yenilik yapabilme,

• Teknolojik ve teknolojik olmayan yeniliklerin ürünlere hızlı bir şekilde aktarım kapasitesi,

• Bilgi ve iletişim teknolojilerinin adaptasyonuyla iş yapma biçimlerinin yeniden düzenlenmesi;

• Daha yüksek verimlilik için bünyesinde müşevvikleri içeren, iç piyasada rekabetçi baskının tamamen işlemesini tesis eden rekabet düzenlemeleri ve tüketiciyi korumaya yönelik kurallar ve

• Bütün potansiyel kazançların realize edilmesini temin eden mal ve hizmetler için entegre bir piyasa.

Avrupa Birliği Komisyonu’nun, 2006 yılı Avrupa Rekabet Gücü Raporu üzerine yaptığı değerlendirmede, Rapor’un esas itibariyle, uzun dönemde rekabet gücünün temel göstergesi olarak verimlilik gelişmeleriyle ilgili konuların analizine odaklandığı belirtilmektedir. Uluslararası rekabet gücü, bir ülkenin veya bölgenin yaşam standartlarında sürdürebilir bir artış ve gayri iradi işsizlik seviyesini mümkün olan en düşük seviyede sağlama vasıtası olarak anlaşılmaktadır (Commission of the European Communities, 2006a: 2).

Ülke düzeyinde uluslararası rekabet gücünün geniş kabul gören tanımı, bir ekonominin, sürdürülebilir bir temelde, ülke nüfusuna yüksek ve artan yaşam standardı ve çalışmak isteyenlere istihdam sağlama yeteneğidir. Uluslararası

rekabet gücü bir ülkenin genel iktisadi performansını ifade eder (Commission of the European Communities, 2006b: 8).

Benzer şekilde ABD Uluslararası Rekabet Gücü Politikaları Konseyi (US Competitiveness Policy Council) kaynaklı bir tanımlamayla, uluslararası rekabet gücü, serbest piyasa koşulları altında uluslararası pazarlarda yarışabilir düzeyde mal ve hizmet üretebilme ve vatandaşların refah düzeylerini sürekli olarak artırabilme gücüdür (OECD, 1996a: 13; National Competitiveness Council, 1998; Togan, 1999).

Daha genel bir OECD tanımlamasına göre uluslararası rekabet gücü;

firmaların, endüstrinin, bölgenin, ülkenin ya da ekonomik birliklerin uluslararası rekabette sürdürülebilir bir biçimde, nispi olarak daha yüksek faktör geliri ve istihdam seviyesi yaratabilme yetkinliğidir (OECD, 1996a: 13;

1996b: 20).

Fagerberg (1988: 355), uluslararası rekabet gücünü ödemeler dengesi sorunlarına yol açmaksızın, ekonomik büyüme ve istihdam artışı başta olmak üzere bir ülkenin temel iktisat politikası hedeflerini gerçekleştirme yeteneği olarak tanımlamaktadır. Buradan hareketle, bir ekonomide uluslararası rekabet gücüne sahip olunabilmesi için ekonomik büyüme ile ödemeler dengesi ve bunu etkileyen faktörler arasındaki ilişkinin sağlanmış olması gerekliliğine işaret edilmektedir.

Buna karşın Aiginger (1997), uluslararası rekabet gücünün, birçok çalışmada kısaca dış dengede açık vermeksizin büyümenin sağlanması olarak ele alındığını belirtmekte, buna karşın kendisi, uluslararası rekabet gücünü birbiriyle etkileşim halindeki hususları kapsayacak şekilde ve dinamik bir perspektifte ele almaktadır. Aiginger (1998a: 164)’e göre, bir ülkenin uluslararası rekabet gücü, ülkenin arzu ettiği (mevcut ve gelecekte) faktör gelirlerinde ve insanları tarafından tatminkar bulunan iktisadi, çevresel ve sosyal bir makro ekonomik ortamda dünya piyasalarına yeterli ürün ve hizmet satabilme yeteneğidir. Bu yetenek, teknoloji, beşeri ve fiziki sermaye gibi içsel kaynakları da içeren bir ülkedeki veri kaynaklara bağlı görülmektedir.

Diğer taraftan Porter’a göre, bir mekan (ülke) düzeyinde uluslararası rekabet gücünün gerçek ölçümü, bu mekanda kullanılan kaynakların verimliliğidir. Ülkeler, yüksek verimlilik seviyelerinde faaliyette bulunmak ve dolayısıyla sermaye için yüksek getiriyi ve yüksek ücretleri mümkün kılan büyük miktarda yatırımı çekmek ve sürdürülebilir kılmak için uygun bir ortam sağlama şeklinde rekabet ederler (Snowdon ve Stonehouse, 2006: 165).

Porter (2004: 30), uluslararası rekabet gücünün en sezgisel (ilk akla gelen) tanımının, bir ülkede üretilen ürünlerin dünya piyasalarındaki payı olabileceğini belirtmektedir. Ancak, bu tür tanımlamanın, bir ülkenin kazancının bir başkasının kaybına yol açması nedeniyle, uluslararası rekabet

gücünü “sıfır toplamlı oyun” haline getirdiğine işaret edilmektedir. Bu yaklaşımın, ayrıca, ülke üretimini belirli tercihler doğrultusunda yönlendirmeyi, bu amaçla çeşitli teşvikler sağlamayı, ücretleri düşük tutmayı, ülke parasının değerini düşürmeyi ve bu yolla bütünüyle ihracatı artırmayı amaçlayan politikaların desteklenmesine / uygulanmasına yol açtığına dikkat çekilmektedir.

Ancak, Porter (2004)’a göre uluslararası rekabet gücüne bu tarz bir yaklaşım tamamen kusurludur. Çünkü, teşvikler ulusal kaynakların en verimli bir şekilde kullanımından uzaklaşmasına yol açabilmekte, ücretlerin düşüklüğü refah seviyesini düşürmekte, devalüasyon yerli ürünlerin yurtdışı pazarlarda göreli ucuzlamasına yol açarken yurt dışından satın alınan mal ve hizmetlerin fiyatını da artırmaktadır. Porter’ e göre, gerçek uluslararası rekabet gücü verimlilikle ölçülür. Verimliliğin, bir ülkeye yüksek ücretleri, güçlü döviz kurunu ve yüksek sermaye getirilerini ve bu şekilde yüksek yaşam standardını sürdürme imkanını sağladığı belirtilmektedir.

Bununla birlikte, verimliliklerini arttırdıkları sürece dünya genelinde bir çok ülkenin refahını artırabilmesi mümkün olabilmekte, böylece, dünya ekonomisinin “sıfır toplamlı bir oyun” olmaktan kurtulabildiğine vurgu yapılmaktadır. Bu çerçevede, Porter (2004: 31)’e göre iktisadi kalkınmada temel husus, hızlı ve sürdürülebilir bir verimlilik artışı için uygun ortamın nasıl yaratılacağıdır.

Aynı yaklaşımla, Rekabet Forumu (2006) da rekabet gücünün verimlilikten kaynaklandığını, başka bir ifadeyle, daha az girdiyle daha fazla çıktı üretilebilmesine bağlı olduğunu belirtmektedir. Bununla birlikte, verimliliği etkileyen birçok faktörün bulunması rekabet gücü kavramına nispeten karmaşık ve derin bir içerik kazandırmakta ve bütüncül bir yaklaşımla ele alınma gerekliliğine yol açmaktadır. Bu çerçevede verimliliğin; enflasyon düzeyi, kamu borç stoğu ile kur ve faiz hadleri gibi hususları içeren makroekonomik ortamdan, insan kaynakları, demografik yapı ve eğitimden, girişimcilik ve inovasyondan, uluslararası ticarette ve doğrudan yabancı sermaye yatırımlarında dışa açıklıktan, yerli tasarruf ve yurtiçi yatırımlardan, işgücü piyasasının yapısından, kurumsal ve düzenleyici ortamın yeterliliği ve niteliği ile altyapı yatırımları gibi faktörlerden etkilendiği belirtilmektedir.

Son olarak, yıllık yayınlanan ve ülkelerin rekabet gücü sıralamalarını oldukça kapsamlı analiz eden Dünya Ekonomik Forumunun ve IMD’nin sırasıyla Küresel Rekabet Gücü Raporu ve Dünya Rekabet Gücü Yıllığına göre uluslararası rekabet gücü tanımlarını vermek gerekirse; Dünya Ekonomik Forumu uluslararası rekabet gücünü, bir ülkenin verimlilik seviyesini belirleyen faktörlerin, politikaların ve kurumların bir grubu olarak ele almaktadır (Lopez-Claros ve diğerleri, 2006: 3). IMD çalışmaları kapsamında ise uluslararası rekabet gücü, bir ülkenin, işletmelerinin daha fazla değer

yaratmalarını ve vatandaşlarının daha yüksek refaha sahip olmasını mümkün kılacak bir ortamı oluşturma yetkinliği olarak tanımlanmaktadır (IMD, 2007:

15).

1.1.2. Sektör ve firma düzeyinde uluslararası rekabet gücü tanımları Avrupa Birliği Komisyonu tarafından bir sanayi sektörü seviyesinde uluslararası rekabet gücü, küresel piyasada konumunu muhafaza etme ve iyileştirme olarak düşünülmektedir (Commission of the European Communities, 2006a: 2).

Porter (1990a: 173)’a göre uluslararası rekabetçi endüstriler, rekabetçi üstünlük yaratmak ve sürdürülebilir kılmak için firmalarının yeterli kapasitesi olan ve bu imkanlarıyla iyileştirme ve inovasyon yapabilen endüstrilerdir.

İyileştirme ve inovasyon yapabilme ise; ar-ge, ileri düzeyde eğitim ve bunlara benzer gelişmiş (modern) faaliyet alanlarında yatırımı gerektirmektedir.

Porter’a göre, firma düzeyinde uluslararası rekabet gücünün göstergesi, bahse konu firmanın piyasa payı veya verimliliğidir. Buna karşın, belirli bir mekanın uluslararası rekabet gücü, bu mekanda kullanılan kaynakların verimliliğidir (Snowdon ve Stonehouse, 2006: 165).

Kibritçioğlu (1996: 4)’na göre yerli bir firmanın bir ihracat piyasasında veya yurtiçinde uluslararası rekabet gücüne sahip olması rakip yerli ve yabancı firmalara kıyasla (1) ürün fiyatı ve / veya (2) ürün kalitesi, teslimde dakiklik ve satış sonrası servis gibi fiyat dışı unsurlar açısından şu anda ve gelecekte aynı durumda veya onlardan daha üstün olması demektir. Ayrıca, yerli bir sektörün, yerli firmanınkinden farklı olarak, yurt içi ve yurtdışı piyasada yerli bir rakibi olamayacağından, bu tanım küçük bir farkla bir sektör için de aynıdır.

Pazarlama faaliyetlerini de dikate alarak yapılan tanımlamada rekabetçi üstünlük, bir firmanın rakiplerine kıyasla müşterilerine sunduğu daha fazla mal ve hizmet değeri üstünlüğü olarak ifade edilmektedir (Van den Berg, 2004:

129).

Diğer taraftan, Oral (1986) tarafından geliştirilen endüstriyel rekabet gücü modelinde, sanayi sektöründe faaliyet gösteren firmaların uluslararası rekabet gücü seviyesinde i) endüstriyel yetkinlik (industrial mastery), ii) maliyet üstünlüğü ve iii) firma ve rakiplerinin faaliyette bulunduğu politik ve ekonomik ortam olmak üzere üç hususun belirleyici olduğu görülmektedir.

Bu çerçevede, firmaların ürün gamını, kapasitesini, teknolojisini, makina donanımını, fabrika yerini vb. daha iyi seçerek / kullanarak rakiplerine kıyasla daha yüksek endüstriyel yetkinliğe sahip olabilmeleri önemli olmakla birlikte, rekabet üstünlüğünün sürdürülebilir olması aynı zamanda en azından bazı girdilerinde maliyetlerinin düşüklüğüne bağlı kılınmaktadır.

Böylece, bahse konu hususlardan politik ve ekonomik ortamın dolaylı etkisi öngörülürken, firmaların uluslararası rekabet gücü üzerinde esas itibariyle mevcut (potansiyel) ve mevcut (potansiyel) karşılaştırmalı konumuna dayalı endüstriyel yetkinlik ile maliyet üstünlüğü belirleyici olmaktadır Bu hususlara bağlı olarak, firmaların gerçek ve potansiyel uluslararası rekabet gücünün hesaplanması ve bu çerçevede uygun rekabetçi stratejilerin belirlenmesi tasarlanmaktadır (Oral, 1986: 1993; Oral ve diğerleri, 1989).

Tüm bu tanım ve değerlendirmelerden, makro düzeyde uluslararası rekabet gücü açısından üzerinde anlaşılan net bir tanımlama güçlüğüne rağmen, uluslararası rekabet gücünün mikro düzeyde tanımlanmasının daha net ve anlaşılabilir olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, standart bir tanımlama olarak, uluslararası rekabet gücü firmaların belirli bir piyasada rekabet edebilme, piyasa payını artırabilme, büyüme ve kâr edebilme kapasitesi olarak ifade edilmektedir (OECD, 1992: 239; Reinert, 1994). Bu çerçevede, mikroekonomik rekabet gücü bakımından ürünlerin kalite üstünlüğü, ürün ve üretim teknolojisinde yetkinlik, teslimat sıklığı ve pazarlama / satış sonrası hizmetlerin önem arz ettiği de belirtilmektedir.

Belgede ISBN (basılı nüsha) (sayfa 24-29)