• Sonuç bulunamadı

Uluslararası rekabet gücü ile endüstri-içi ticaret üzerine tartışmaların / düşüncelerin genel çerçevesi

Belgede ISBN (basılı nüsha) (sayfa 161-164)

Endüstri-içi ticaret Tam rekabet

TOPLAM DIŞ TİCARET İÇİNDEKİ PAYI

3.4 Uluslararası rekabet gücü ile endüstri-içi ticaret üzerine tartışmaların / düşüncelerin genel çerçevesi

Lancaster (1980: 82)’ye göre, uluslararası ticaretin reddedilemez bir durumu olan, gelişmiş ülkeler arasında büyük boyutlardaki endüstri-içi ticaret, basit bir şekilde geleneksel dış ticaret teorisinin bir öngörüsü değildir. Aynı şekilde, faktör donanımı, teknolojik seviyesi ve tüketici tercihleri benzer olan ülkeler arasında görülen büyük ölçekteki dış ticaret de geleneksel ticaret teorisinin bir öngörüsü değildir. Bu tespitleri doğrultusunda, Lancaster (1980), yüksek teknolojiye dayalı sanayileşmiş ülkelerde oluşan piyasa yapısı tipinin, büyük boyutlarda endüstri-içi ticaret oluşumuna sebep olacağı ve ayrıca bu türde dış ticaretin bütün yönleriyle mutlak olarak benzer olan ülkeler arasında

bile meydana geleceğini göstermektedir. Doğrusu, “önemli derecede farklılık gösteren ekonomilere nazaran aynı veya benzer ekonomilerde daha fazla dış ticaret meydana gelebilecektir” (Lancaster (1980: 82).

Dolayısıyla Lancaster’e göre, söz konusu endüstri içi ticaret, mutlak olarak bütün yönleriyle aynı olan ekonomilerde kesinlikle meydana gelmekte ve karşılaştırmalı üstünlük şartlarında da devam edebilmektedir. Ancak teknoloji veya faktör donanımı farklılıkları nedeniyle karşılaştırmalı üstünlüklerde yeterli ölçüde büyük farklılık, imalat sanayi ürünlerinde iki yönlü dış ticareti ortadan kaldırabilir (Lancaster, 1980: 105).

Endüstriler-arası ve endüstri-içi ticaretin göreli önemi ülkelerin ne kadar benzer olduğuna bağlıdır. Yerli ülke ve yabancı ülke sermaye-emek oranlarında benzerse, çok az endüstriler-arası ticaret olurken sonuçta ölçek ekonomisine dayalı olarak endüstri-içi ticaret baskın olacaktır. Diğer taraftan sermaye-emek oranları, örneğin yabancı ülkenin gıda üretiminde tamamen uzmanlaşacak şekilde çok farklıysa ölçek ekonomisine dayalı endüstri-içi ticaret olmayacaktır. Bütün dış ticaret karşılaştırmalı üstünlüğe dayalı olacaktır (Krugman ve Obstfeld, 2003: 138).

Seyidoğlu (2003: 24)’na göre, fiyat farkı önemli olmamakla birlikte aralarında önemli kalite farklılıkları bulunan malları dar anlamda karşılaştırmalı üstünlüklerle açıklama olanağı yoktur. Bir kısım mallar ise, çeşitli firmalar tarafından üretilmesine rağmen aralarında önemli bir kalite farkı bulunmamakta olup, bu türdeki homojen malların ticaretinde temel faktör, fiyatlarının olduğu ve karşılaştırmalı üstünlükler teorisinin daha çok bu tür homojen malları kapsadığı ifade edilmektedir. Ancak, kalite farkı bulunan mallarda zevk ve tercihler ağırlık kazanırken fiyatın önemsiz olduğu anlamı çıkarılmaması gerektiği, şayet fiyat farkı kalite üstünlüğünü bastıracak seviyedeyse fiyatın belirleyici unsur olabileceğine işaret edilmektedir. Ancak tüm bu hususlardan hareketle, uluslararası ticarette fiyat farkı kadar zevk ve tercihlerdeki farklılıkların da üzerinde durulması gerektiğine dikkat çekilmektedir.

Bu bağlamda yine Seyidoğlu (2003: 23) mal niteliklerindeki farklılıklara vurgu yaparak, aynı endüstri içerisinde bulunmalarına rağmen, çeşitli ülkelerde, çeşitli firmalar tarafından üretilen mallar arasında görünüş, kullanış ve yapılış bakımından farklılıklar bulunduğunu belirtmektedir. Diğer taraftan, örneğin, Japon yapımı Suzuki otomobilleri ile Fransız yapımı Renault otomobillerindeki gibi, farklı firmalar tarafından üretilen bir malın değişik modelleri arasında kayda değer bir fiyat farkı da bulunmayabilir. Ancak, tüketiciler bunlardan zevklerine uygun bulduklarını kullanırlar.

Menzler-Hokkanen (1990), endüstri içi ticaretin varlığı kabul edilirse, ülkeler arasındaki benzerliğin arz şartlarındaki benzerlikle mi yoksa talep

taraflı benzerlikle mi ilişkili olduğu sorusunu incelemeye değer bulmaktadır.

Karşılaştırmalı üstünlükler yaklaşımına göre, benzer faktör donanımına (veya genel olarak üretim imkanlarına) sahip ülkeler arasında, ticaret öncesi fiyatlar eşit olacağından, hiç bir suretle ticaret olmayacaktır. Faktör donanımı farklılaşınca (ticaretteki diğer engelleri ve ulaşım maliyetlerini karşılayacak yeterli ölçüde ticaret öncesi fiyat farklılığı olunca) net dış ticaret olacaktır, ancak endüstri-içi ticaret olmayacaktır. Ancak yine Menzler-Hokkanen’e göre, endüstri içi ticaretin gittikçe varlığı inkar edilemez olunca, endüstri içi ticaretin varlığını açıklamak yönüyle literatür, bir iktisadi oyun haline gelmiştir.

Endüstri-içi ticaret problemini geleneksel dış ticaret teorisinin hareket noktasından kurtarmak için, bu durum teorik olarak, benzer talep yapısıyla açıklanmıştır. Bu durumda, endüstri-içi ticaret, ölçeğe göre artan getiri ve monopolistik rekabetle şekillenen sanayilerdeki ürün farklılaştırılması yoluyla açıklanmıştır (Menzler-Hokkanen, 1990: 20).

Endüstri içi ticaretin bir sonuç olduğundan hareketle, ticarette bu yapıya sebep olan unsurlar üzerinde durulmakta ve endüstri-içi ticaretin, bir endüstrideki çeşitliliğin, uzmanlaşmanın ve teknik sofistikeliğin bir göstergesi olduğu belirtilmektedir. Bu bağlamda, Havrylyshyn ve Kunzel (1997), Arap Ülkelerindeki endüstri içi ticareti potansiyel rekabet gücü göstergesi olarak ele almakta ve bu ülkelerin geçmiş yıllarda endüstri-içi ticaretindeki gelişmeleri rekabet gücünde ve belirli mallarda rekabet edebilme yeteneklerinde iyileşme işaretleri olarak değerlendirmektedir. Buradan hareketle de Arap Ülkelerinin gelecekte ticaretini daha liberalize etmesiyle aynı endüstri içerisinde artan uzmanlaşma ve daha yüksek endüstri-içi ticaret sayesinde önemli kazançlar sağlayabileceğine işaret etmektedir.

Narin (2002), endüstri-içi ticaretin genel olarak imalat sanayi sektörlerinde diğer sektörlere göre daha yüksek olduğunu saptamaktadır.

Bununla birlikte, tüm sektörlerde endüstri-içi ticaretin endüstriler arasında farklılık göstermesine rağmen, genel olarak endüstri içi-ticaretin daha az işlenmiş sanayi mallarında daha yüksek işleme tabi tutulmuş olanlara göre daha düşük seviyede olduğunun görüldüğünü, buradan hareketle de basit malların ticaretinde Heckscher-Ohlin Teorisinin geçerliliğinin devam ettiğinin düşünülebileceği belirtmektedir (Narin, 2002: 124).

Diğer taraftan, endüstriye özgü faktörler bakımından endüstri-içi ticaret üzerinde ölçek ekonomisi, ürün farklılaştırması, piyasadaki rekabet düzeyi, işlem maliyetleri (pazara uzaklık, tarife ve tarife dışı engeller) ve bahse konu endüstrideki doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının boyutu gibi hususların etkili olduğu görülmektedir. Ancak, Menzler-Hokkanen (1990) endüstri-içi ticaret yapısı üzerinde etkili olan bu değişikliklerin uluslararası rekabet gücü üzerinde de etkili olmaları gerekirken, literatürde bu ilişkinin henüz açıkça kurulamadığını belirtmektedir. Menzler-Hokkanen (1990)’ ya göre,

uluslararası rekabet gücü yerli ve yabancı piyasalarda piyasada konumlanma ile ilişkili olarak algılanırsa, uzun dönemli rekabet gücünün irdelenmesi için endüstri içi ticaret yapılarının analizi karşılaştırmalı üstünlüklere dayalı ticaret durumundan daha anlamlıdır. Biçimsel (formalistik) bir görüş noktasından hareketle, “örneğin ihracatla ithalatın birbirini karşıladığı, belirli bir maldaki endüstri-içi ticaretin en yüksek noktasında yerli ihracatçıların ve yabancı ithalatçıların rekabetçi gücü aynıdır” (Menzler-Hokkanen, 1990: 21).

Ancak, yine Menzler-Hokkanen (1990) tarafından, uluslararası rekabet gücü analizlerine endüstri-içi ticaret ölçümlerinin de entegre edilmesi önerisine, karşılaştırmalı üstünlük dürtülü ticaret akışıyla endüstri-içi ticaret akışının negatif ilişkili iki olay olduğu görüşünden hareketle dış ticaret uzmanlarınca genellikle karşı çıkıldığı da belirtilmektedir.

Bu çerçevede, Türkiye imalat sanayiinde uluslararası rekabet gücü ile endüstri-içi ticaret arasındaki ilişkinin irdelenmesi amacıyla uygulanacak model ve geliştirilen hipotezler aşağıda verilmektedir:

Belgede ISBN (basılı nüsha) (sayfa 161-164)