• Sonuç bulunamadı

3.2. Kadın Haklarının Tanımı

3.2.3. Uluslararası Belgeler Açısından Kadın Hakları

Uluslararası insan hakları belgeleri incelendiğinde, gerçekler şunu göstermektedir: Kadın haklarını müdafaa etmek için onaylanan uluslararası belgelerin yüzyıldan daha az bir hizmeti(ömrü) olmuştur, Ayrıca uluslararası belgelere bakıldığında kadın hakları savunucularının 20. yy.’ın başlarındaki olan en büyük problemlerinden biri, beyaz kadınların kendilerini pazarlamaya mecbur etmeleriydi. O yılların düşünürleri, kadınların erkekler ile özdeş olarak sosyal faaliyetlerde bulunmalarına veya erkeklerin sosyal haklarından yararlanmalarına karşılardı. Yıllar sonra kadın ve kadın haklarına karşı evrensel düşüncede değişimler yaşanmıştır. Gerçi son dönemlerde onaylanan belgelerdeki gerçeği yansıtmama sorunu, günümüzde bu evrensel değişimden tam yararlanmak için bir mani olarak sayılmaktadır.160

Aşağıdaki belgeler, uluslararası düzeyde kadın hakları konusunda onaylanan en önemli belgeler arasındadır.

158 80’ler sonrası Türkiye’de Kadın Hareketinin Gelişimi, http://sot.blogcu.com/80-ler-sonrasi-turkiye-

de-kadin-hareketinin-gelisimi/7769213 ,(Erişim Tarihi:03.06.2017)

159 Feride Şayegan, a.g.e., s.27. 160 Suat Atılgan, a.g.e., s.72.

3.2.3.1. Beyaz Irkların Canlı Takasları Aleyhine İlişkin Uluslararası Kongre (1904)

İç savaşlarda Amerika Birleşik Devletleri zaferinin ardından, kölelik devri ve köle ticareti tüm dünyada ortadan kalkmaya başlamıştır. Ancak sonrasında kölelik anlayışı, kadın ve çocukları suistimal ederek işgücünün istismar olunması ve cinsel istismar için onları zorlamak gibi bir şekil alarak yaygınlaşmıştır. Böylece uluslararası birinci belge, kadın haklarını savunmak amaçlı olarak 1904 yılının 18 Mayıs’ında Paris’te “kadın kaçakçılığına karşı ölümcül muamelenin aleyhine karşı kurulan uluslararası kongre” ünvanında kadın ve kızların suistimaline karşı ve onların fuhuşa sürüklenmemeleri hedefiyle onaylanmıştır. Amaç diğer ülkelere fuhuş yapmak için gönderilen kızlar ve kadınları, kendi ülkelerine geri getirmekti. Aslında bu sözleşmenin asıl hedefi, daha ziyade fuhuş için yurt dışına gönderilen kadın ve kızların geçişine önlem alabilmek için aralarında sözleşmiş devletleri birleştirmekti, Bu sözleşme kadınlar için onaylanan beşeri hukukun ilk belgesidir. Bu yüzden yalnızca kadınların kaçak çalıştırılması meselesinden dolayı değil, bununla birlikte kadın haklarının muhafaza olunmasına yönelik gösterilen çabalar için ilgi alanı olmaktadır.161 3.2.3.2. Beyaz Köle Ticaretiyle Mücadele İçin Hazırlanan Uluslararası Sözleşme (1910)

Yaklaşık altı sene sonra 1910 yılının 4 Mayıs’ında “Beyaz Köle Ticaretiyle Mücadele İçin Uluslararası Sözleşme” Paris’te imzalanmıştır. Aslında bu sözleşme, 1904 kongresinin tamamlayıcısıdır. O sözleşmeye göre, kadınları rızaları dışında fuhuş yapmaya mecbur eden, yetişkin olmayan bir kızı sefahat için zorlayan veya iffetten saptıran şahıs, suçlu sayılmaktadır ve ceza alması zorunludur. Ayrıca yetişkin olan kız ya da kadınları sefahat için zorlamak ya da iffet yolundan iğva etmek için onları kandırmak ya da bir şey yapmaları için tehdit etmek ve girişimlerde bulunmak suç sayılıp cezalandırılmaya müstahaktır.162

161 Gıyasettin Bahçıvan, a.g.e., s.37 vd. 162 Metin İnci, a.g.e., s.151.

3.2.3.3. Kadın ve Çocuk Ticaretiyle Mücadele İçin Hazırlanan Uluslararası Sözleşme (1921)

1921 yılının 3 Eylül’ünde de imzalanan “Kadın ve Çocuk Ticaretiyle Mücadele İçin Uluslararası Sözleşme” unvanında, önceki iki uluslararası belgeyi mükemmelleştirmek amacıyla kayda değer birçok devletin onayına varılmıştır. Bu sözleşmenin maddelerine göre, sözleşmeye taraf devletler çocuk ve kadın muamelesine girişimde bulunan şahıslara gerekli yaptırım ve gözetime başvurmak için yükümlü olmuşlardır. Bu sözleşmede olduğu gibi çocuk ve kadınların muamelesine başlamak dahi suç sayılmaktadır. Sözleşmiş devletlerin kendi aralarında suçluları geri döndürme sözleşmeleri olmadığı takdirde, yukarıda anlatılan suçlara teşebbüs eden şahısları geri döndürmek için başvurabilmelerine dair karar alınmıştır.163

3.2.3.4. Kadın Ticaretinin Önlenmesi Sözleşmesi (1933)

Eylemlerin yoğunlaşabilmesi ve önceki sözleşmelerin içeriğinin tamamlanması hedefiyle, 1933 yılının 11 Ekim’inde, “Kadın Ticaretinin Önlenmesi Sözleşmesi” ünvanında yeni bir sözleşme Cenevre’de bazı devletlerin imzasını takiben açıklanmıştır: Başkalarının şehevi hedefiyle yetişkin kız ya da kadınları kendi rızasının olmasına rağmen diğer bir ülkede sefahat yaptırmak için çalışmaya mecbur eden ya da aynı şekilde bir ülkeden kadın alan ya da namus yolundan çıkaran ve diğer bir ülkede suç sayılan çeşitli eylemleri gerçekleştiren şahıs, mücazat olunmalıdır ve suç işlemeye teşebbüs etmek dahi mücazat olunmayı gerektirmektedir.164

3.2.3.5. Kadınların Siyasal Hakları Sözleşmesi (1952)

1933 sözleşmesinin onayının ardından, uluslararası arenada önemli değişimlerin gerçekleşmesi sonucunda, uluslararası özel bir belge “kadın siyasi haklar sözleşmesi” unvanıyla 1952 yılının 2 Ekim’inde düzenlenmiştir. Aslında kadın hakları hususunda uluslararası birinci müstakil belge Birleşmiş Milletler Kurumunun onayına varmıştır. Bu sözleşmenin onaylanma motivasyonu, erkek ve

163 Feride Şayegan, a.g.e., s.32. 164 Suat Atılgan, a.g.e., s.75.

kadın haklarının eşit olduğu gerçeğini elde etmek, doğrudan ya da dolaylı biçimde özgürce seçimlere katılmaları ve kendi adaylarına oy vermek için erkekler ile eşit olarak kadın haklarının tanımlanması, ayrımcılık yapmaksızın erkek ve kadınların aday olabilmesi ya da oy verebilmek gibi siyasi haklardan eşit olarak yararlanma ve karşılaşmalarını temin etmektir. Kadınlar genel rütbelerin yükümlüklerini alabilir ve erkekler gibi sosyal faaliyetlerin girişiminde bulunabilirler.165

3.2.3.6. Köleliğin Yasaklanmasına İlişkin Ek Protokol (1956)

1956 yılında “Köleliğin Yasaklanmasına İlişkin Ek Protokol”ün imzalanmasıyla, 1933 sözleşmesinde kullanılan kölelik anlamı genişlemiştir. Bu sözleşmeye göre, ebeveyn, akraba veya başka bir kişinin vaat vermesi üzerine zevceliğe çıkarmak ve onun karşılığında bir mal ya da para almak, kadının eşi ya da akrabalarının onun karşılığında para alması ya da diğer yollarla onu satabilmek gibi bir hakka sahip olması, kadının eşi öldükten sonra başka birine miras olarak kalması gibi gelenekler, köleliğin düzen ve adetlerinden sayılmıştır. Sözleşmeye taraf devletler bu geleneklerin tamamen kaldırılmasını olunmasını gerekli bulmuşlardır.166