• Sonuç bulunamadı

2.1. Kadının Kimliği ve Tarihçesi

2.1.2. Tarihsel Süreç İçerisinde (İlk Çağlardan Modern Döneme Kadar)

2.1.2.1. İlk Çağlarda Kadının Kimliği

Toplumun en küçük yapı taşını oluşturan birey, tabiatı gereği tek başına değil toplu halde yaşama ihtiyacı hissetmektedir. Toplu halde yaşama ihtiyacı, dayanışma ve iş bölümünü de beraberinde getirmiştir. Henüz tarım ve hayvancılığın keşfedilmediği, yalnızca avcılık ve toplayıcılığın olduğu bu dönemde cinsiyete dayalı bir iş bölümünün oluşturulduğu görülmektedir. Erkekler avcılıkla, kadınlar ise toplayıcılıkla uğraşmaktadırlar. Bu şekilde cinsiyete dayalı iş bölümüne gidilmesinde kadının doğum yapması etkili olmuştur.86 Kadınların hamilelik dönemi ya da emzirme dönemlerinin uzun sürmesi göz önüne alındığında, avcılık gibi macera gerektiren bir işe girmeleri büyük risk olarak görülmüştür. Bundan dolayı kadın, çocuklarına bakabilmek ve onları büyütmek adına avcılıkla değil toplayıcılık ile uğraşmıştır.

İlk Çağlarda kadının kimliğini belirleyen en önemli etmenlerden bir tanesi de, mevcut toplum yapısıdır. Toplum yapısının değişmesi beraberinde kadının kimliği ve kadına bakış açısını da etkilemektedir. Kadının kimliğini etkileyen iki önemli toplum yapısı vardır. Bunlar, anaerkil toplum yapısı ve ataerkil toplum yapısıdır.

2.1.2.1.1. Anaerkil Toplum Yapısında Kadının Kimliği

Anaerkil yapıda kadının toplum içerisinde ön planda olduğu görülmektedir. Kadının kendi kimliğini özgürce inşa etme fırsatına sahip olmasında; erkeklerin avcılık için gittikleri yerlerde uzun süre kalmaları ve kimi zaman da geri gelmeme gibi bir risk taşımaları etkili olmuştur.87 Bu durum kadının kabiledeki rolünü ve söz hakkını da buna bağlı olarak artırmıştır.

Kadının söz hakkının fazla olma nedeni, sadece kabileyi yönetmesinden değil bunun yanında grup evliliğinin serbest olmasından dolayı çocuğun

86 Birsen Güneşlioğlu – Yağmur Kumcuyldız, “Cinsiyete Dayalı İş Bölümünün Sosyal ve Ekonomik

Maliyetler Üzerine Etkisi”, Anadolu International Conference in Economics II, Eskişehir 2011, http://www.econanadolu.org/en/files.php?force&file=2011/pdf/Gundeslioglu_KumcuYildiz_Cinsiyete Dayali.pdf (Erişim Tarihi: 13.10.2016).

babasının kim olduğunun bilinmemesi ve soyun ana tarafından belirlenmesinden ileri gelmektedir.88

Anaerkil toplum yapısı içerisinde özgür cinsel yaşamın olması, kadınların istedikleri meslekleri serbestçe seçebilmeleri ve hatta bu meslekleri uygulayan ilk kişilerin de kadın olduğu düşünülürse; bu dönemin kadının özgür bir ortamda kimliğini inşa edebilmesi için imkanlar sunduğunu açıkça söyleyebiliriz.

Kadın yalnızca kendi kimliğini serbestçe inşa etmemiş aynı zamanda yeni bir devrin kapılarının açılmasını da sağlamıştır. Kadının cinsiyete dayalı iş bölümü ile uzmanlaşması, sonucunda bilinçli bir ekim yaparak insanın besin üretimine geçtiği neolitik devrimi de başlatmışlardır.89

Bununla birlikte anaerkil yapının hakim olduğu ilkel çağlarda kadının her türlü mesleklere öncülük ettiği ortaya çıkmaktadır. Üretilen yiyecekleri saklayabilmek adına ilk çanak çömlekleri yapan kişilerin ve mühendis, doktor, mimar gibi daha birçok mesleği ilk olarak gerçekleştiren kişilerin de yine kadınlar olduğu belirlenmiştir. Kadınların bu dönemde emeğini ortaya koyduğu açıkça görülmektedir. Bu ayrıca kadının her alanda kendini kanıtladığının, toplumda yeni gelişmelere öncülük ettiğinin ve yeni başlangıçların oluşmasına katkıda bulunduğunun en güzel göstergesidir.

Kadının toplumların gelişmesine öncülük etmesi, hiç kuşkusuz anaerkil yapının kadınlara getirdiği bir artıdır. Her ne kadar kadınlar her şeyin öncüsü ve geliştiricisi olsalar da, özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte yavaş yavaş etkisini kaybedeceklerdir. Bunun sebebi ise zamanla erkeğin kendini mali anlamda güvence altına almak isteyişidir.

Anaerkil döneme ait fazla tarihsel belgeler olmasa da, bu konu üzerine çalışma yapan Engels’ın “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni” adlı kitabı bize o dönemle ilgili ışık tutacaktır. Engels bu kitabında “sınıfsal kurumun var olmadığı dönemlerde kadınların, sınıflı toplum içinde bulundukları boyun

88 Veda Bilican Gökkaya, a.g.e., s.45.

89 Ekin Bodur, “Kadınların Kurtuluşu-Erkek Egemenliğinin Tarihsel Kökenleri”,

https://kadinlarinkurtulusu.wordpress.com/yazdiklarimiz/erkek-egemenliginin-tarihsel-kokenleri/ (Erişim Tarihi: 13.10.2016).

eğici ve aşağılanıcı konumlarının tersine çok yüksek bir mevki işgal ettiklerini ve büyük bir özgürlük ve bağımsızlığa sahip olduklarını da vurgulamıştır”.90

Anaerkil toplum yapısının kırılmasıyla birlikte, kadının hayatında da önemli değişiklikler meydana gelmeye başlamıştır. Kısa zamanda da olsa kendi benliklerini ortaya koyma ve özgür bir biçimde yaşamaya alışan kadın, anaerkil yapıdan ataerkil yapıya geçiş süreciyle birlikte eski değerini kaybetmiştir. Bundan böyle kadın, erkek egemenliğinin gölgesinde kendi kimliğini bulmaya çalışacaktır ve bunu toplumsal baskılardan uzak bir şekilde ortaya koyabilmek adına çeşitli mücadeleler içerisine girecektir.

2.1.2.1.2. Ataerkil Toplum Yapısında Kadının Kimliği

Ataerkil toplum yapısının oluşmasına etki eden en önemli faktörlerden bir tanesi, özel mülkiyetin ortaya çıkmasıdır. Özel mülkiyetin ortaya çıkması kadınların ataerkil düzene boyun eğmelerine de zemin hazırlamıştır. Ataerkil yapıda kadının hakları ve özgürlüğü, anaerkile göre azalmıştır. Kadının anaerkil toplum yapısındaki miras hakkının kendi düzenlerinin sağlamlaşması adına engel olduğunu düşünen erkekler, bunu önlemek adına kız çocuklarını öldürmeye başlamışlardır.

Doğumlarıyla birlikte belirli bir kalıp içerisine konularak, çoğalmaları önlenen kadınların böyle bir yapıda kendi benliklerini oluşturmaları bir yana; yaşama hakları bile ellerinden alınmıştır. Kız çocuklarının ölmeleri ekonomik çıkar uğruna engellense de kadınlar açısından değişen pek bir şey olmamıştır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine göre herkesin yaşama hakkına doğuştan sahip olma durumu o dönemde kadınlara bir lütuf şeklinde gösterilmiş ve marifetmiş gibi övünülmüştür.

Kadının ölmesini engelleyen faktör ise, başlık parasının gündeme gelmiş olmasıdır. Artık kız çocuklarına ve kadınlara maddi çıkar gözüyle bakılmaktadır.91

90 Evelyn Reed, Kadın Özgürlüğünün Sorunları, (Çev. Zeynep S.,), İstanbul 1995, s.16. 91 Evelyn Reed, a.g.e., s.179.

Bundan böyle erkekler kız çocuklarından veya kardeşlerinden evlenmeleri karşılığında belirli bir miktar para alacaktır. Bu da kız çocuklarının fiili olarak ölmelerini önlemiştir. Kadınların anaerkil düzenin olduğu toplumlarda bir araya gelip örgütlenebilme imkanı, ataerkil toplum yapısıyla birlikte ellerinden alınmıştır. Kadınlara verilen annelik ve eş rolleri ile birlikte, kamusal alana çıkmaları engellenmiştir. Kadınların görev alanı artık yalnızca evlerdir. Erkeklerin bunu yapmalarındaki amaç; kadınların diğer bayanlar ile bir araya gelip, bu düzene başkaldırmalarının önüne geçmektir. 92 Kadınların eve kapatılması erkeklere yeterli gelmemiş; belirli meslek gruplarına girebilmeleri de engellenmiş ve veraset hakkı ile ekonomik bağımsızlıkları da kısıtlanmıştır.93

Kadınların loncalardaki ve kent yönetimindeki sorumluluk mevkilerinden uzaklaştırılmaları, çalışma koşullarını da ağırlaştırmakla beraber, kadın ve erkek arasındaki ücret farkını da arttırmıştır. Genel olarak bu dönemin baskı ve uygulamalarının kadın ve kadının kimliği üzerinde derin yaralar açtığı kaçınılmaz bir gerçektir. Belirli kalıplar etrafında varlıklarını sürdürmenin yanısıra, mücadeleye girme çabaları dahi ellerinden alınmıştır. Kadınlar insanlık dışı adaletsiz bir muameleye maruz kalmışlardır.