• Sonuç bulunamadı

4.1. Avrupa Birliğinin Oluşum Sürecinde Kadının Yeri

4.1.4. Politik Süreç

Toplum tarafından kadına verilmiş olan annelik rolü, onun öncelik alanını ev ve aile şeklinde belirlemiştir. Simone de Beauvoir’in “Kadın olunmaz, kadın doğulur” sözü, toplumsal yaşamın kadın üzerindeki etkisini ve kadına vermiş olduğu toplumsal rolleri gözler önüne sermektedir.240 Bu doğrultuda kadının farklı bir alanda boy göstermesi de pek mümkün olmamıştır. Bunun sonucu olarak da kadın ve erkeğin görev alanı, özel alan ve kamusal alan ise ikiye ayrılmış ve kamusal alan, erkek egemenliği altına girmiştir. Kadın ise bu alanda pek fazla yer alamamıştır.

Kadının özel alandan kamusal alana geçişinde rol oynayan faktörlerden birisi de eğitimdir. Eğitim seviyesi daha yüksek olan kadınlar, belirli bir bilinç seviyesine ulaştığından, kendi hak ve özgürlüklerini sorgulama ve bunları elde etme faaliyetlerine girişmektedir.

Bununla birlikte ataerkil bir aile düzeni içerisinde kadının siyasal tercihlerinin evdeki aile büyüklerinin veya kocasının siyasal görüşü doğrultusunda benzerlik gösterdiği bulgulanmaktadır. Kadınların siyasal faaliyetlere katılma oranları erkeklere göre daha kısıtlıdır.

Kadınların siyasal faaliyetlere katılması, aktif değil de pasif şekilde gerçekleşmiştir. Aktif katılma; siyasete diğerlerine oranla daha çok ve yoğun olarak katılmadır. Aktif katılım parlamentoda, yerel yönetimlerde, siyasi partilerde temsil ve adaylıktır. Pasif katılım ise siyasal yaşama aktif olarak dahil olmama durumudur. Genellikle seyirci faaliyetleri ve oy kullanma düzeyinde gerçekleşen katılma biçimidir.241

Avrupa Birliği’nin kadın ve erkeklerin siyasal alanda da eşit olması için belirlediği “Yol Haritası”, 1 Mart 2006 yılında kabul edilmiştir. Yol haritasında

240 Cenk Bolayır, a.g.e., s.68.

241 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 2011, C.3, S.4, s.62.

kadın erkek eşitliğini sağlayabilmek için altı önemli öncelik alanı belirlenmiştir. Bu alanlar şunlardır:242

1-Kadın ve erkek için eşit ekonomik bağımsızlığı sağlamak, 2-İş hayatı ile özel hayat ve aile hayatının dengelenmesi,

3-Karar alma mekanizmalarına kadın ve erkeğin eşit katılımın teşviki, 4-Cinsiyete dayalı şiddet ve insan kaçakçılığının önlenmesi,

5-Cinsiyete dayalı tekdüze kategorilerin ortadan kaldırılması, 6-AB dışında da toplumsal cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi.

Demokrasinin vazgeçilmez şartlarından birisi sayılan kadının siyasal haklarını kullanabilme özgürlüğü aynı zamanda eşitlik ilkesinin de bir gereği olduğundan, Avrupa Birliği bu konu üzerinde politikalar geliştirmeye başlamıştır. Bu doğrultuda 2000 yılında Lizbon Zirvesi’nde kadının istihdamını artırmakla ilgili hedefler konulmuştur. 8 Mart 2010 yılında çıkartılan bir bildiri ile kadın ve erkek eşitliğini gerçekleştirebilmek adına faaliyetler sıralanmıştır. Birliğin dikkat edeceği ve gerçekleştireceği çalışmaların başında;243

• Eşit ekonomik özgürlük

• Eşit ve eş değerli işler için eşit ücret • Karar almada eşitlik

• Saygınlık, itibar ve cinsiyet temelli şiddetin sona erdirilmesi,

• Birlik ötesinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması gelmektedir.

242 Göksel Kuşlu - Murat Karaşahin, a.g.m., s.12. 243 Göksel Kuşlu - Murat Karaşahin, a.g.m., s.13.

Kadınların siyasal alanda faaliyette bulunmamaları gerek geleneksel aile rolleri gerekse politikaya olan ilgisizliklerinden kaynaklanmaktadır. Kadının siyasal alana katılmasının sadece oy verme faaliyetiyle sınırlı kaldığı, siyasal parti kurma, aktif siyasette görev alma vb. çabaların ise nadiren rastlandığı görülmektedir. Avrupa Birliği kurumlarına bakıldığında, kadınların erkeklere oranla karar alma mekanizmalarında belirgin derecede daha az görev aldıkları ortaya çıkmaktadır. Örneğin Avrupa Birliği parlamentosunun % 35’ini kadınlar, %65’ini ise erkekler oluşturmaktadır.

Kadınların siyasal hayata katılmalarını engelleyen faktörler ise şunlardır:244 • Erkek baskın değer yargıları ve geleneksel rol dağılımı

• Eğitimsizlik

• Zaman ve Maddi Kaynak Yetersizliği • Fırsat Eşitsizliği

Kadınların ulusal parlamentoya seçilmeleri için önlerinde aşmaları gereken üç engel bulunmaktadır. Birincisi, kadınların adaylık için kendilerini uygun görmeleri; diğer bir deyişle kendi kendilerini seçmeleri, ikincisi, siyasi partiler tarafından aday olarak belirlenmeleri ve üçüncüsü, seçmenler tarafından tercih edilmeleridir.245 Kadının genelde ilk aşamada siyasal faaliyette bulunmaktan vazgeçtiği görülmektedir.

Kadınların siyasal hayatta temsil edilebilmeleri adına ortaya konan en önemli çözüm önerilerinin başında “Kota Uygulamaları” gelmektedir. Kadınlara yönelik kotalar;246 herhangi bir aday listesi, parlamento meclisi, komite veya

244 Göksel Kuşlu - Murat Karaşahin, a.g.m., s.13.

245 Zeynep Oya Usal, Bir İnsan Hakkı Olarak Kadının Siyasal Hayata Katılımı: Avrupa Birliği Ülkelerindeki Durum ve Türkiye, Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

İstanbul 2010, s.29.

246 TÜSİAD, Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği: Sorunlar, Öncelikler ve Çözüm Önerileri,

http://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/download/3500_5291284118916f8bb96c664ab48970c3 (Erişim Tarihi: 15.10.2016).

hükümet olup olmadığına bakılmaksızın, bir kuruluşun veya birimin üyelerinin belli bir sayı ve yüzdesinin kadınlar tarafından oluşturulmasının zorunlu hale getirildiğini içeren bir kavramdır.

Kadınların siyasal hayata katılmaları için uygulanan kota uygulamalarının olumlu ve olumsuz yanları bulunmaktadır. Kota uygulamasının olumlu olduğunu düşünenlere göre;247

• Kadın kotaları ayrımcılık oluşturmaz, kadınların siyasi koltukları adil bir biçimde paylaşmalarını önleyen gerçek engelleri telafi eder.

• Kotalar bir komite ya da meclis içinde pek çok kadının beraber olmasını ifade eder, böylece hediye çeki verilen kadınların yaşadığı stresin azalması sağlanmış olur.

• Kadınlar vatandaş olarak eşit temsil hakkına sahiptir.

• Erkekler kadınların çıkarını temsil edemez. Pek çok kadının bulunması, kadınların çeşitliliğini temsil eder.

• Seçim temsille ilgilidir, eğitsel yeteneklerle ilgili değildir.

• Kadınlar erkekler kadar yeteneğe sahiptir, fakat kadınların donanımları erkek baskın bir siyasi sistemde alaşağı edilir ve küçültülür.

• Kotalar bireysel olarak erkeklere karşı bir ayrımcılık oluşturmaz. Dahası kota kuralları siyasi partilerin sadece erkekleri aday gösterme eğilimini sınırlar.

Seçmenler açısından fırsatlar genişletilmiş olur; çünkü kadın adaylara da oy verilmesi mümkün hale gelir. Bunun dışında kadınlara tatbik edilecek olan kota uygulamasının olumsuz olduğunu düşünenlere göre ise;248

247 Nedret Çağlar, “Kadının Siyasal Yaşama Katılımı ve Kota Uygulamaları”, Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 2011, C.3, S.4, s.56-59.

• Kotalar kadınlara öncelik verdiğinden, herkes açısından eşit fırsat ilkesine bir aykırılık oluşturur.

• Siyasal temsil, sosyal kategoriler arasında değil, fikirler ve parti formları arasında yapılan bir seçim sonucu ortaya çıkmalıdır.

• Kotalar anti-demokratik bir uygulamadır, çünkü seçmenler kimi seçeceklerine karar verebilmelidir.

• Kotalar siyasilerin cinsiyetlerinden dolayı seçildiğine işaret eder, siyasilerin yeterlilikleri hususu ve daha yetenekli adaylar bir kenara bırakılmış olur.

• Birçok kadın, sadece kadın oldukları için seçilmek istemezler.

• Kotaları benimsemek parti teşkilatları arasında büyük ölçekli çatışmalar oluşturur.

• Kadın kotaları, diğer grupların kota taleplerini de doğuracaktır ki, bu durum siyasetin sadece grup çıkarına odaklanan bir temsil şekli alması ile sonuçlanır.

Sonuç olarak şunu ifade edebiliriz; Kadının siyasal alana girebilmesi için düzenlenen en önemli çalışma, kota indirme olayıdır. Bu uygulama ile kadının siyasete girmesi sağlanmaktadır.