• Sonuç bulunamadı

ULUSAL GÜÇ – ULUSAL ÇIKAR İLİŞKİSİ

Belgede İKTİSADİ GÜCÜN OLUŞUMU (sayfa 50-56)

fikirleriyle hakiki stratejinin ne anlama geldiğini ortaya koyarak mükemmel bir strateji yapıcısı ve aynı zamanda usta bir uygulayıcı olmuştur.Bu açıdan Atatürk’ü strateji kavramlarında aramaktan ziyade, stratejinin hakiki değer ve elemanlarını Atatürk’te aramak en doğru düşünce tarzıdır. Bunun içinde onun yaptıklarını, yazdıklarını ve cumhuriyet kurumlarının girişlerini süsleyen veciz ifadelerini çok iyi ve detaylı etüd etmek gerekmektedir. Çünkü bunların hepsi ulaşılması gereken birer ulusal hedeftir. Bu etüd yapıldığında, hakiki strateji anlamının Atatürk’ün çağını aşan sezi ve yapıtlarında, dipdiri olarak bütün canlılığı ile yaşadığı görülecektir.87

Askeri strateji ulusal stratejinin tamamlayıcı bir unsuru olarak ulusal hedeflere göre düzenlenir. Günümüzün strateji anlayışında, yalnız güçlerin kullanılması değil onların hazırlanması ve geliştirilmesi de vardır. Buna göre askeri strateji askeri gücün hazırlanması ve geliştirilmesini de içerir.88

Askeri stratejinin ana gayesi harbin önlenmesidir. Askeri stratejinin hazırlanmasında ilk önemli adım, ulusal siyaset ile ortaya konulan ulusal hedeflerin açık anlaşılır ve elde edilebilir hedeflere dönüştürülmesidir. Askeri hedef, bir veya birden fazla çıkarı gerçekleştirmelidir.

Harbin en son askeri hedefi, düşman silahlı kuvvetlerinin ve savaşma azminin yok edilmesidir. Ancak askeri hedeflerin elde edilmesi ulusal hedefleri tam olarak gerçekleştirmeyebilir. Harbi ulusal hedeflerine veya ara hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanan politika, harbin hedefini tayin ederek harbin yönetimini harp sonrası durumu da dikkate alarak yürütür.89 Bu haliyle politika stratejiye yön veren bir üst hareket tarzıdır. Strateji ise politikanın hedeflediği amacı gerçekleştirmek için izlenecek yolu belirterek plânlama ve uygulamaya yön verir.

Barışta askeri strateji, ulusal güç içerisindeki yeri ve mevcudiyeti ile caydırıcı bir güç olarak ulusal siyaseti destekler.

stratejinin öngördüğü yöntem ve metodların uygulanmasını içeren entegre bir düzenleme (EK-B) meydana getirmektedir.

Bu düzenlemenin amacı devlet ve ulusların varoluşu ile başlayan ulusal güvenliğin sağlanmasıdır. Ulusal güvenlik tanım olarak, “devletin anayasal düzeninin, ulusal varlığının ve bütünlüğünün, uluslararası alanda siyasi, kültürel ve ekonomik tüm menfaatlerinin ve ahdi hukukunun, her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanmasıdır.”90

Güvenlik güce dayanır. Aktif hale geçirilemeyen potansiyel güç acizdir.

Konuyla ilgili Atatürk’ün “Kudret ve kabiliyetten mahrum olanlara iltifat olunmaz”91 ifadesi ulusal gücün ne derece önemli olduğunu vurgulamaktadır. Güç devletlerin ulusal menfaatlerini koruyabilme olanağının ölçüsüdür. Ayrıca uluslararası ilişkilerde gösterebileceği etkinliğin derecesini yansıtır.

Ulusal güvenlik, kavram olarak ilk çıktığında sadece askeri güce dayanan ve yalnız cephede kazanılan ve kaybedilen bir olgu olarak bilinmekteydi. Teknolojik alandaki ilerlemelere paralel olarak harp silah ve araçlarındaki gelişmeler, strateji ve siyaset kavramlarındaki değişmeler, ulusal güvenliği geniş boyutlarda ve çeşitli alanlarda düşünmeye taşımıştır. Bu düşünce ulusal gücün çeşitli öğelerinden ve daha alt unsurlardan oluşmasını sağlamış ve devlet teşkilatının ve konularının hakim unsuru olmuştur. Böylece ulusal güvenlik bir devletin ve ulusun varoluşu ile eşdeğer anlam kazanmıştır.92

Devletlerin bekasını sağlayan ulusal gücün ulusal menfaat ile olan ilişkisini şematik olarak yansıtan EK-B’deki düzenleme güçler arasında yeni dengeler yaratmış ve devlet yönetiminin vazgeçilmez olgusu olmuştur. Şematik organizasyon da (EK-B) yer alan ve daha önce tanımı yapılmayan terim ve kavramların çeşitli kaynaklara göre tanımlarının yapılması güç-çıkar ilişkisini anlamada kolaylıklar sağlayacaktır.

Ulusal Çıkar: Devletin bekası ve milletin refahını sağlamak için ulaşılması ve korunması gereken amaçlardır. Ulusal hedef ve ulusal siyasetin belirlenmesinde bir hareket noktası ve bir çerçeve görevi görür ve bu kavramları geliştirir.93

90 Değerli, A.,g.e, s.25.; Cömert, Jeopolitik Jeostrateji ve Strateji, s.XI.

91 Nutuk-Söylev, C.II, s.645.

92 Değerli, A.g.e. s.25-26.

93 Cömert, Jeopolitik Jeostrateji ve Strateji, s.8; Değerli, A.g.e.,s.43.

Ulusal Çıkar, devletin genelde en hayati ihtiyaçlarının belirlendiği ve yansıtıldığı bir kavram olup, kendini savunma hakkı, bağımsızlık, milli birlik ve bütünlük, askeri güvenlik ve ekonomik refah gibi hususları” kapsamına alır.94 Başka bir tanıma göre, ulusal menfaat, barışın devam ettirilmesi, güvenliğin sağlanması ve yurt dışındaki soydaşlarının korunmaları95 olarak belirtilmektedir.

Ulusal Hedef: Elde edilmesi durumunda ulusal çıkarları sağlayan sonuçlardır.

Diğer bir tanıma göre “ulusal hedef, bir milletin ulusal menfaatlerinin gerçekleştirilmesinde ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da korunup devam ettirilecek somut ve belirli gayelerdir.”96 Atatürk, ulusal hedefi 17 Temmuz 1921’de United Telgraph muhabirinin “gelecekte ne gibi bir siyaset izleyeceksiniz?” sorusuna verdiği cevapta “Ülkemiz haraptır, ulusumuz yoksuldur. Eğitim düzeyimiz düşüktür.

Ekonomimiz zayıftır, ülkemizi bayındır, ulusumuzu aydın ve gönençli (varlıklı, refahlı) kılmak biricik ve kesin amacımızdır.”97 şeklinde açıklamıştır. Ayrıca 30 Ağustos 1924’de Başkomutan Meydan Muharebesi’nin ikinci yıldönümünde Dumlupınar’da yaptığı konuşmada ulusal hedefi çok net olarak şöyle belirtmiştir.98 “Ulusumuz bundan sonraki çalışmalarında başarılı olabilmek için ulusal hedefini bütün açıklık ve kesinlikle tüm vatandaşların görüşleri ve vicdanlarında bütün parlaklığı ile saptamış bulunuyor...

Ulusumuzun hedefi, ulusumuzun ideali, bütün cihanda tam anlamıyla uygar bir toplum olmaktır. Uygarlık yolunda başarı yenileşmelere bağladır. Toplumsal hayatta, ekonomi alanında, bilim ve teknik alanda başarılı olmak için yegane gelişme ve yükselme yolu budur”

Atatürk’ün çeşitli yer ve zamanda yaptığı konuşmalarda ulusal hedefin tarifleri yapılmış ancak son konuşmalarında “Muasır Medeniyet Seviyesi” olarak kısaltılmış bir

“ulusal hedef” benimsenmiştir.

Bu hedeflerin belirlenmesi siyasi iktidarların görevi ve sorumluluğudur.

Hedeflerin belirlenmesinde ana düşünce ulusun çıkarları olduğuna göre siyasi iktidar ulusun genel istek ve eğilimini gözönünde bulundurmak zorundadır. Belirlenen hedefler genelde uzun vadeli olup durum ve şartların gereği olarak kısa ve orta vadeli de

94 İnternational Relations Dictionary’den, Turgut Değerli, A.g.e., s.43.

95 C.B.Marshall, The National İnterest and Current World Problems’den Turgut Değerli, A.g.e., s.43.

96 Cömert, A.g.e., s.X; Değerli A.g.e., s.3.

97 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.132.

98 Söylev ve Demeçler, C.II, s.187.; Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.132-133.

olabilirler.Ulusal hedefler sık sık değişmezler. Değişiklik genelde bu hedeflere ulaşmak için benimsenen strateji ve hareket tarzlarında olmaktadır. Kaynak bakımından ulusal hedefler iki grup olarak sınıflandırılmaktadır.99

Birinci Grup; Milletin tarihinden ve coğrafi konumundan kaynaklanır. Tarihi süreç içerisinde yer alır ve milletle birlikte geleceğe yöneliktir. Bunlara bir bakıma ulusun kendine özgü hedefleri demek daha doğru bir yaklaşım tarzıdır.

İkinci Grup; İçinde bulunulan durumdaki ulusal hedeflerdir. Birinci gruptakiler ile mevcut ve görünebilen bir gelecekte sağlanabilecek olanaklar nispetinde ve çağdaş ölçülere uygun biçimde olanları içerirler. Bir ulusal hedefin gerçekleşebilirliğini aşağıdaki kıstaslarla saptamak mümkündür.100

- Tamamen ulusal nitelik taşımalıdır.

- Sadece bir liderin hedefi olmamalıdır.

- Devletin varoluş nedenine uygun olarak ulusal çıkarını sağlayacak biçim ve nitelikte olmalıdır.

- Hayallere, aşırı heyecanlara kapılmaksızın gerçekçi ve akılcı olarak seçilmelidir.

- Millete rağmen değil, milletin de benimseyeceği bir nitelik taşımalı ve millete benimsetilmelidir.

Ulusal Siyaset: Ulusal hedeflerin elde edilmesi, elde edilen hedeflerin korunması, idamesi ve günün koşullarına uygun olarak geliştirilmesi için uygulanacak genel hareket tarzlarıdır. Bu amaçla yürütülecek bütün faaliyetleri düzenleyici ve sınırlayıcı bir rehber görevi görür. Ulusal siyaset esas itibariyle bir karar ve önlemler bütünü olup mevcut iktidarlar tarafından belirlenir.101

Ulusal Strateji: Ulusal güç unsurlarının ulusal çıkarları sağlamak ve ulusal hedefleri elde etmek amacıyla ulusal politika çerçevesinde geliştirilmesi ve kullanılması bilim ve sanatıdır.102

Devlet yönetiminde ve uluslararası alanda “Global Strateji”, “Büyük Strateji” ve

“Topyekün Strateji” gibi terimlerle de anlatılmaya çalışılan üst düzeydeki ulusal

99 Değerli, A.g.e., s.3-4.

100 A.g.e., s.4-5.

101 A.g.e., s.5; Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji ve Strateji, s.XI; Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.44.

102 Cömert, A.g.e., s.XV.

stratejinin değişik tanımlarından biri de “Bir milletin barışta ve savaşta ulusal çıkarlarını ve ulusal hedeflerini elde etmek için ekonomik, siyasal, sosyo-kültürel ve askeri güçlerini geliştirmek ve kullanmak sanatıdır.”103 şeklindedir. Tanımda yer alan ulusal güç unsurlarının niteliklerine dikkat edildiğinde bunların öncelikle ulusa dayandığı ve özünü ulustan aldığı belirgin olarak görülmektedir.

Devleti yönetenler tarafından tayin ve tespit edilen ulusal siyasetin uygulanması için ulusal gücün nasıl kullanılacağına ilişkin yapılan uzun vadeli plân “ulusal strateji”

veya “yüksek strateji” olarak günümüzde kendini göstermektedir. Aynı anlama gelen bu her iki strateji ulusun bekasını (kalıcılık,süreklilik), güvenliğini ve refahını ilgilendirdiğinden uygulayıcılar geleceği görmek ve düşünmek zorundadırlar. Bu nedenle devleti yönetenler ve yönetime talip olanlarda olması gereken en büyük özellik ileriyi görebilme ve sezebilme (vizyon) yeteneğidir.

Ulusal güç içerisinde yer alan unsurların ulusal hedeflerin elde edilmesinde nasıl kullanılacağına ilişkin herbiri için yapılan plânlama “güç stratejisi”ni(Askeri Strateji, Ekonomik Strateji,İnsan Gücü Stratejisi vb.) oluşturur. “ulusal strateji ile güç stratejilerine bakıldığında ulusal stratejinin siyasal yanının, güç stratejilerinin ise teknik (güç kullanma tekniği) yanının ağır bastığı görülmektedir. Bu nedenle günümüzde ulusal stratejinin devleti yönetenler tarafından, güç stratejilerinin ise o güçleri kullanacak makamlar tarafından plânlanacağı görülmektedir.”104

Ulusal strateji ile güç stratejisi arasındaki farkı tam olarak ortaya koyabilmek için ulusal stratejinin ayrıntılı bir tanımını yapmak yerinde olacaktır. “Ulusal strateji;

barışta ve savaşta ulusal hedefleri ele geçirmek veya ulusal amaçlara ulaşarak ulusal politikayı en üst düzeyde gerçekleştirmek için, topyekün ulusal gücün belirli bir süre içinde bir bütün halinde kullanılması ve geliştirilmesini belirleyen hareket tarzıdır”.105

İster kısa vadeli olsun ister uzun vadeli olsun, uluslar varoluş ve yaşamaları yani bekaları ile ilgili hedeflere ulaşmada kendi öz varlıklarından doğan ulusal bir güce muhtaçtırlar.

Buraya kadar yapılan açıklamalardan şu sonuca varmak mümkündür. Ulusal güç bir bütün olarak bir araç, ulusal çıkar ve onun alt öğeleri olan ulusal hedefler birer amaç,

103 Erendil, A.g.e., s.16-17.

104 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.44-45.; Clayton, A.g.e., s.42.

105 Müşterek Terimler Sözlüğü, s.206.

araçların amaçları elde etmek için topyekün olarak geliştirilmesi ve kullanılması ise ulusal strateji, uygulanacak genel hareket tarzları da ulusal siyasettir.

Bütün bunların dengeli ve ölçülü olarak yürütülmesi ise siyasi otoritenin sorumluluğudur. Siyasi otorite bu sorumluluğunu yerine getirirken araç (ulusal güç) ve amaç (ulusal çıkar) ilişkisini çok iyi tayin ve tespit etmek zorundadır. Araç ve amaçlar oluşturulmadan önce şu iki husustan birine karar verilmelidir.

- Amaçlar (hedefler) araçlara (güçlere) göre mi belirlenmeli? Yoksa - Araçlar (güçler) amaçlara (hedeflere) göre mi oluşturulmalı?

Bu soruların doğru yanıtı önce araçlar (güçler) ortaya konmalı yani ulusal güç unsurlarının sahip olduğu etkinlik, olanak ve yetenekler değerlendirilmeli ve bu güçlerin yeterliliğine uygun ulusal hedefler tayin ve tespit edilmelidir. Gücü hedeflere götüren hareket tarzlarının ise mutlaka alternatifleri olmalıdır. Alternatifi olmayan hareket tarzlarının başarı şansı kesin değildir. Bütün hedefler siyasi bir sonuca varmak için birer amaçtırlar. İngiliz yazar Liddel HART, “amacınızı araçlarınıza göre ayarlayınız.

çiğneyeceğinizden fazlasını ısırmak akılsızlıktır.”106 demekle araç–amaç ilişkisine açıklık getirmiştir. Tarihte amaç ile güç arasındaki dengeyi ayarlayabilen yönetim kadrosuna ender olarak rastlanmıştır.

Ancak bu anlayış yönetim kadrosunu, gücümüz bu kadar, bu güçle ancak bu hedef ele geçirilebilir gibi bir düşünceye sevk etmemelidir. Dünyada ve bölgede değişen ve gelişen siyasi ve ekonomik olaylar yakın takibe alınarak ulusal güç unsurları yeni oluşacak ulusal hedeflere göre sürekli geliştirilmelidir. Aksi takdirde gelişmelerin seyircisi olmaktan öteye gidemeyeceğimiz gibi çağdaşlaşan devletler ailesi içerisinde de yerimizi alamayız.

106 B.H. Liddell Hart, Strateji Dolaylı Tutum, Çev: Cemal Enginsoy, Ankara, Genkur. Harp Tarihi Stratejik Etüdler Dairesi Yayını, 1973, s. 367-368.

II. BÖLÜM

İKTİSADİ GÜCÜN MEKAN ve KAYNAK UNSURU OLAN COĞRAFYANIN JEOPOLİTİK VE JEOSTRATEJİK ÖNEMİ

Belgede İKTİSADİ GÜCÜN OLUŞUMU (sayfa 50-56)