• Sonuç bulunamadı

Askeri Güç

Belgede İKTİSADİ GÜCÜN OLUŞUMU (sayfa 41-50)

B. ULUSAL GÜCÜN UNSURLARI

7- Askeri Güç

donanmasından önce iktisâdını düşünmüş olmasın”50 şeklindeki ifadesiyle getirilmektedir.

kullanılmasını pozitif veya negatif olarak önemli ölçüde etkiler. Güç karşılaştırmasında en önemli sorun gücün elde edilecek ulusal hedefle ilişkilendirilmesidir Bu nedenle askeri harekatın ulusal hedefle bağdaşması ve uygun olması gerekir.

Bir devletin askeri gücü büyük ölçüde ekonomik gücün etkisindedir.

Endüstrileşme ise modern silah sistemlerinin kaynağını oluşturur. Askeri ve siyasi gücün ekonomik güç ile bağlantılı olarak oynadığı rol ise günümüz güç politikasının oluşumunda önemli bir etkendir.55 Güçlü bir savunma ancak güçlü bir ekonomi ile sürdürülebilir. Bu bakımdan bir ülkenin güçlü bir ulusal ekonomiye sahip olması, o ülkenin kalkınması, toplumun refahı ve çağdaşlaşması yanında, etkili savunma kabiliyetini, caydırıcılık özelliğini, diplomasideki başarısını devamlı kılması açısından da önemli ve gereklidir.

Paul Kennedy “askeri güce ekonomiden daha fazla ağırlık verilmesi her ikisinin zararına olur demektedir.” Ancak silahlı kuvvetlerin oluşumu, donatısı, yedirme ve giydirilmesi de ulusların ekonomik güçlerine bağlı ve onların çapıyla orantılıdır.

Ekonomisi güçlü devletlerin askeri gücüde o oranda sağlam ve güven vericidir.

Ekonomik yönden güçlü olmayan ulusların silahlı güçleri belirli bir süre için yetenekli olsalar bile bu imkan ve kabiliyetlerini uzun süreli bir savaşta sürdürmeleri kuşkuludur.

Askeri güç ile ekonomik güç arasında oluşturulacak denge biri diğerine üstün gelecek şekilde olmamalıdır.56

Askeri gücün oluşumunda göz önünde tutulacak temel askeri düşünceyi, olanak ve yeteneklerimizin değerlendirilen tehditle karşılaştırılması oluşturur. Bu düşünceye göre teşkil edilen ve tehditde meydana gelen değişimlere göre geliştirilen askeri güç, (ulusal gücün bir unsuru olarak) amaç yönünden ulusal hedeflerin elde edilmesinde ulusal politika ve ulusal stratejilere göre kullanılır.57

Milletler askeri güç ve bağlantıları konusunda iki konuya (Güvenlik ve Ulusal Çıkar) dikkat etmek zorundadırlar. Bu iki kavram ülkelerin karşılıklı ilişkilerinde gerçek amaçları oluşturur.

55 A.g.e. s. 108-111.

56 Paul Kennedy, “Büyük Güçlerin Yükseliş ve Çöküşleri, Çev.Birtane Karanakçı, 6.B. Ankara, İş Bankası Yayını, 1996, s.635-636, Erendil, A.g.e., s.35.

57 Suat İlhan, Türkiye’nin ve Türk Dünyasının Jeopolitiği, 2.B.Ankara, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayını, 153, 1997. s.79.

Askeri gücün en önemli özelliği caydırıcılık rolü oynamasıdır. Bu da karşı güçleri niyet ve amaçlarını uygulamaktan alıkoyar58. Caydırıcılıkta en önemli etken çeşitli özellikteki fiilî çatışmayı içeren vasıta / unsurların dengeli bir karışımı ve kullanılma kararlılığıdır. Diğer bir söylemle mevcut olanak ve yeteneklerin gösterisidir. Yani kuvvet gösterisidir. Krizin belirmesi halinde bu kuvvet gösterisinin çeşitli yöntemleri vardır.59 Örneğin, birliklerin intikali, seferberlik tatbikatları, müşterek manevralar ve bunların görsel ve yazılı basında geniş ölçüde yayımlanması vb.

Clausewitz’e60 göre, “...Harbin hedefine, mantıken askeri vasıtalarla erişilir.

Aksi takdirde hedef, mevcut ve istifade edilebilir vasıtaların niteliklerine uygun şekilde düzenlenmeli veya zaman ve kaynaklar elverdiği ölçüde ihtiyaç duyulan olanak ve kaynaklar yaratılmalıdır. Esnek, çok yönlü ve yetenekli bir askeri kuvvet, çeşitli durumlara uygun esnek bir dış politikaya imkan sağlar ve onun müzakere gücünü artırır.

Esnek olmayan askeri unsur ise mecburen esnek olmayan bir dış politikayı gerektirir.

Her çağın kendine özgü bir harp tarzı vardır.”61 Ancak harp öncelikli tercih edilir bir vasıta değildir. Mutlaka gerekli olmalıdır. Askeri güç ise başka çare kalmaması halinde baş vurulacak son çaredir. Dahi asker Atatürk harp hakkındaki düşüncesini “...Harp zorunlu ve yaşamsal nedenle olmalıdır. Gerçek kanım şudur. Ulusu savaşa götürünce, vicdanımızda eziklik duymamalıyız. Öldüreceğiz diyenlere karşı ölmeyeceğiz diye harbe girebiliriz. Ama ulusal yaşantı tehlikede kalmadıkça harp bir cinayettir”62 şeklinde açıklamıştır.

Bütün arzu ve özlemi barış olan Atatürk harbi meşru ve bağımsızlık kazanmak için başvurulacak bir araç olarak görmüştür. Harp istenecek bir olay değildir.Ancak ortadan kaldırılamıyorsa ulusu bu zor olayla mücadele için hazırlamak lazımdır. Bu

58 Tanyeli A.g.e., s.109-110.; Suat İlhan, Jeopolitik Duyarlılık, Ankara, TTK., 1989, s.89.

59 Tanyeli A.g.e., s. 114.

60 Carl Von Clausewitz: 1 Haziran 1780’de Magdeburg yakınlarındaki Burg’ta doğdu. 1803’te Berlin Askeri Bilimler Okulunu bitirerek Prusya Prensi August’a emir subayı verildi. 1805’te Yüzbaşı oldu. 1810’da Binbaşı olup, Berlin Harp Okuluna Kurmay Hizmetleri Öğretmeni oldu. Kral II.

Friedrich Wilhelm 5 Mart 1812’de Rusya’ya karşı Fransa ile İttifak yapınca Clausewitz bu kararın Napoleon’a karşı yürütülen kurtuluş savaşına ters düştüğü inancında olan arkadaşları ile Prusya ordusundan ayrılarak Rusya’nın hizmetine girdi ve Yarbay olarak Napoleon’a karşı savaşlara katıldı.

1815’de tekrar Prusya ordusuna döndü. 1818’de Harp Okulu Komutanlığına atanarak 12 yıl bu görevde kaldı. “ Harp Üzerine” adlı eserini burada kaleme aldı. Yazıları pek çok ve çeşitli olmasına rağmen Napoleon’un seferleri üzerine yaptığı inceleme sonunda yazdığı bu eser harp sanatının en iyi etüdüdür. 16 Kasım 1831’de muhtemelen kalp krizinden öldü.

61 Tanyeli A.g.e. s. 115.

62 Söylev ve Demeçler, C.II., s.128.

hazırlığın ise üç unsurda yeterince yapılmış olması gerekmektedir. Harbe hazırlığı ifade eden bu üç unsurun nasıl olması gerektiğini Atatürk Türk İstiklâl Harbine kesin sonucu kazandıran Büyük Taarruzun hazırlık döneminde (Ekim-1921-Ağustos-1922) şu şekilde ifade etmiştir.63

“...Onlardan birincisi, en önemlisi ve temel olanı doğrudan doğruya ulusun kendisidir; ulusun, varlığı ve bağımsızlığı için gönlünde, vicdanında beliren ve gelişen istek ve dileklerin sağlamlığıdır. Ulus bu içten gelen isteğini ne kadar güçlü gösterirse, bu istek ve dileğinin gerçekleşmesi için ne kadar çok dayanç ve inanç gösterirse, düşmanlara karşı başarı sağlamak için o kadar güçlü bir amacımız olduğuna inanırım.

İkinci araç, ulusu temsil eden Meclisin, ulusal isteği belirtmekte ve bunun gereklerini, inanarak uygulamakta göstereceği dayanç ve yiğitliktir. Meclis, ulusal isteği ne kadar çok dayanışma ve birlik içinde belirtirse düşmana karşı o kadar güçlü bir üstünlük amacımız olur.

Üçüncü araç, ulusumuzun çocuklarından meydana gelip düşman karşısına çıkarılmış bulunan ordumuzdur.” Bu geniş açıklamayı şematize edersek hedefin elde edilebilmesi için üç aracın etkileşimli olarak yeterli hazırlığı yapmış olması gerekmektedir.

63 Nutuk–Söylev C.II. s.853; Atatürkçülük-II, Atatürk ve Atatürkçülüğe İlişkin Makaleler,İstanbul, Milli Eğitim Basımevi, 1984, s.217.

POLİTİK KARALILIK

ULUSUN KENDİSİ

MECLİSİN KARARLILIĞI

ORDU

H E D E F

Clausewitz “Harp siyasetin başka vasıtalarla sürdürülmesidir”64 şeklinde yaptığı tanımla askeri güçle siyasi gücün karşılıklı olarak birbirini destekleyen yönüne dikkat çekmiştir.

Barış zamanında askeri güç mevcut personel, silah, araç, gereç ve teçhizattan oluşan hazır askeri kuvvetten meydana gelir. Gerginliğin artması ve krizin tırmanmasına paralel olarak askeri güç, seferberlik uygulaması, üretim faaliyetlerinin artırılması vb.

çeşitli önlemlerin yürürlüğe konmasıyla harp potansiyeli faaliyete geçirilerek takviye edilir. Her ne gerekçeyle olursa olsun ulusal hedeflerin elde edilmesinde askeri güç tek başına kullanılmamalıdır.65 Siyasi otoriteler ne harpte ne de barışta ulusal hedefleri gerçekleştirmek için ulusal güç unsurlarını tek başına kullanmayıp topyekün gücü tercih etmelidirler.

Askeri gücün açıklamasını yaptıktan sonra askeri kuvvetlerin geliştirilmesi ve kullanılmasını içeren askeri stratejiyi tanımlamak yerinde olacaktır. Stratejinin kelime olarak eski Yunanca’da STRATOS AGO’dan geldiği tahmin edilmektedir.

STRATOS=ORDU; AGO= KULLANMA anlamlarına geldiklerinden, STRATOS AGO orduyu kullanma (sevk ve idare) demektir. Kısaca “generallik sanatı” anlamını taşımaktadır.66 Stratejinin tanımları kronolojik bir sıralamaya göre yapıldığında aralarındaki farklar, zamanımıza doğru geldikçe kazandığı boyut ve kullanma alanlarının ulaştığı genişlik şu şekildedir.67

Carl Von Clausewitz’e göre (1831 yılında ) strateji, “harbi kazanmak için muharebeleri kullanma sanatıdır.” Diğer bir tanım ise “en iyi strateji daima çok kuvvetli olmak, sonrada kati netice yerinde kuvvetli olmaktır.”

Harbin sevk ve idaresi muharebelerin düzenlenmesi demektir. Harp tek hareketten veya kendi içinde bütünlüğü olan tek muharebe veya çatışmadan ibaret değildir. Ne var ki harp bir çok muharebe ve yeni üniteler oluşturan çok sayıda hareketten oluşur. Burada iki farklı faaliyet görülür. Biri, tek tek muharebelerin ayrı ayrı tertip ve yönetilmesi, diğeri ise harbin amacına ulaşmak için bunların birbirleri ile

64 Carl Von Clausewitz, Harp Üzerine, C.I., Çev. H.Fahri Çeliker, C.I, Ankara, Genkur Basımevi, s.35.

65 Tanyeli, A.g.e. s.119.

66 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.39; Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji ve Stateji, s.123-159.

67 Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji ve Strateji, s. 159.

birleştirilmesi ve tanzimidir. Birinciye taktik, ikinciye strateji denir. Amiral Castex strateji için; “güneş tayfı” deyimini kullanır. Bu tayfın enfraruju politik saha, ultraviyolesi ise taktik sahadır.Strateji harpten önce ve sonra belli bir hiyerarşik seviyedeki komutanların en yüksek sanatıdır. XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti üzerine anılarını yazan Kont Von Moltke’ye göre (1870 yılında) strateji, “bir çare bulma sanatı, en zor şartlar altında icraatta bulunma sanatı” olarak tanımlanmıştır.68

“Strateji bir yardımcı vasıtalar sistemidir. Tam zamanında en iyi çare ve vasıtayı bulan zafere kavuşur.”69

Liddell Hart70 (1929 yılında) strateji; “siyasi amaçlara ulaşmak için askeri imkanları tahsis ve kullanma sanatıdır.” demektedir.

General Wawel’in görüşü olarak strateji; “muharip birlikleri muharebeye elverişli bir şekle getirme sanatıdır.”71

Lenin72 strateji için; “kuvvetlerin tatbik noktasının seçimidir.”73 tanımını yapmıştır.

68 A.g.e. s. 159-160.

69 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri s. 41

70 B.H. Liddell Hart: Sir Basil Liddell Hart 1895 yılında Paris’te doğdu. Birinci Dünya Harbinde piyade subayı olarak görev yapmış, iki kere yaralanmış, 1927 ‘de Yüzbaşı rütbesi ile ordudan ayrılmıştır.

1925-1935 yılları arasında Daily Telegraphe gazetesinin, 1935- 1939 arasında da Times’in askeri yazarlığını yapmış, İkinci Dünya Harbinde Daily Mail’de askeri yorumlar yazmıştır. İkinci Dünya Harbi öncesinde İngiltere’nin politikası ve Avrupa savunmasıyla ilgili önemli yazılar yayımlamıştır.

1937 –1938 ‘de İngiltere Harbiye Bakanı Leslie Hore Belisha ‘nın kişisel danışmanlığını yapmıştır.

Uzun yazarlık hayatında 30 ‘dan fazla eser yazmıştır. Eserleri arasında Strateji Dolaylı Tutum, Harp Üzerine Düşünceler, Batının Savunması, Hikayenin Gerisindeki Adam : Albay Lavrens ( Lawrance ) . Bulunmaktadır. 1870 yılında hayata gözlerini yummuştur. Bkz. Strateji Dolaylı Tutum, ATASE Bşk.Yayını, Ankara, 1973.

71 Atatürk’ün Jeopolitk ve Stratejik Görüşleri, s.41.; Cömert Jeopolitik, Jeostrateji ve Strateji, s.

160.

72 Lenin : Asıl adı Vladimir İliç Ulyanov Rus devlet adamı (Doğumu 22 Nisan 1870, Simbirsk [bugün Ulyanovsk] Rus Çarlığı-Ölümü 21 Ocak 1924, Gorki, Moskova yakınları, SSCB) Sovyet Devriminin önderi, siyaset ve devlet adamı. İlk başbakanlığını yaptığı (1917-1924) Yeni Sovyet devletinin temellerini atarak işçi hareketinin yeni öncü örgütü olan III.Enternasyonal’i (Komintern) kurmuştur. Tarihin en büyük devrimcilerinden biri ve Marx sonrası dönemin en etkili sosyalist düşünürü olarak kabul edilir. Bkz.: Meydan Larousse, Cilt 7, s.886-887; Ana Britannica, Genel Kültür Ansiklopedisi, C.16, s.385-387.

73 Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji ve Strateji s. 160.

B. Frederik74 ise; “ben yaparım adını siz koyun” 75 demektedir.

Strateji Napoleon’a76 göre; “harbin yüksek kısımlarıdır.77

Jomini78 stratejinin tanımını, “kütlenin harp meydanında hareket ettirilmesi sanatıdır.” şeklinde yapmıştır.

Buraya kadar yapılan tanımlar askeri strateji ile ilgilidir. Liddell Hart, stratejinin kapsamını biraz genişleterek, stratejiye bu dönemde kazandırılmaya çalışılan “Yüksek Strateji” kavramını yorumlamakta ve şöyle bir açıklama getirmektedir. Gerçekte siyaset ve yüksek strateji, askeri harekatın sevk ve idaresi için hükümet tarafından görevlendirilen askeri liderlerin sorumluluğu değildir. Bu sorumluluk bizzat siyasi otoritenindir. Bununla birlikte siyasi otorite yani hükümet, bir komutanın emrindeki kuvvet ve diğer imkanları nasıl kullanması gerektiğine karışmamalı, ona verilen görevin niteliğini açıkça belirtmelidir. Stratejinin ufku harple sınırlandığı halde, yüksek strateji, bakışlarını savaşın ötesine taşıyarak harbin bitiminde izlenecek barışa da yönelir. Ayrıca yüksek strateji, çeşitli araçları yalnız birleştirmekle kalmaz, gelecekte oluşacak barışın emniyet ve refah yönüne zarar vermeden kullanılışını düzenler.

Liddell Hart’ın askeri stratejinin üzerinde kabul ettiği yüksek strateji tam olmamakla birlikte bugünün algıladığı ulusal stratejidir.79

74 B.Frederik :(Friedrich II.Büyük). (Doğumu 1712, Berlin-Ölümü 1786, Potsdam). Prusya Kralı, babasının sert eğitiminden arkadaşı ile kaçmak isterken 18 yaşında tutuklandı. Harp divanında yargılanarak ölüme mahkum oldular. Arkadaşı idam edildi. Kendisi babasının arzusuna boyun eğerek kurtuldu. Askerlik mesleğine alındı. Babasının 1740 ölümü üzerine tahta çıktı. Önemli saydığı şeyler;

yönetim ve iktisattı. Savaş ona göre bir amaç değil ordu sayesinde barışı sağlayan araçtı. Devlet anlayışını da lâikleştirdi. Bkz.: Meydan Larousse, Cilt 4, s.856-857; Ana Britannica, Cilt 9, s.162.

75 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri. s. 40.

76 Napoleon III:Tam adı Charles-Louis-Napoleon Bonaparte, (doğumu 20 Nisan 1808, Paris-Ölümü 9 Ocak 1873, Chislethurst, Kent, İngiltere) 1850-1852 arasında Fransa Cumhurbaşkanı, 1852-1871 arasında Fransa İmparatoru’dur. Prusya tehdidi karşısında Napoleon III 1870 Fransız-Alman savaşını önleyemedi ve sonunda Sedan’da 02 Eylül 1870’de teslim olmak zorunda kaldı. Prusyalılar tarafından esir edilerek Kassel yakınlarındaki Wilhemshöhe Şatosuna hapsedildi. Böylece Paris onun iktidardan düştüğünü ilan etti. Bir böbrek ameliyatı sonunda öldü. Bkz.:Meydan Larousse, Cilt 9, s.220-221; Ana Britannica, Cilt 16, s.402-405.

77 A.g.e. s. 40.

78 Jomini : D. 6 Mart 1779, Payerne, İsviçre- Ö. 2 Mart 1869 Passy, Paris yakınları-Fransa, Napoleon’un karargahında çalışmış bir Fransız generalidir. Napolen devrinin en ünlü yorumcularından biri olarak tanınır. 1812’de büyük ordunun tarih dairesini yönetti, 1828’de Osmanlılara karşı Rus ordusuna komuta etti. 1828’de Rus askeri akademisini kurdu. 1836’da “Savaş Sanatı Üstüne İnceleme”

adlı bir kitap yazdı. Savaş Sanatınin İlkelerini tanımlamaya yönelik sistemli çabası nedeniyle çağdaş askeri düşüncenin kurucularından sayılır. Bkz. : Meydan Larousse, Cilt 6, s.701; Ana Britannica, Cilt 12, s.311.

79 Cömert, Jeopolitik, Jeostrateji ve Strateji, s.160-161.

Andre Beaufre’nin yaptığı strateji tanımı, “siyasi amaçlar istikametinde kuvvet kullanma sanatıdır.” Diğer bir tanım ise “anlaşmazlıkların halli için kuvvete başvuran iki hasımın irade diyalektiğidir.” (İki iradenin çarpıştırılması sanatıdır).80 şeklindedir.

Webster Lügatında strateji “bir milletin silahlı kuvvetlerini harbin hedeflerini elde edecek şekilde kullanılması bilim ve sanatıdır.” şeklinde ifade edilmektedir.

Encyclopedia Britannica’da strateji tanımı, “hesaplanmış tehlike sanatıdır. Modern harp sanatının devlet idaresinin, harbin geniş yönleriyle meşgul olan kısmıdır.” olarak yapılmıştır.

Türk Stratejik Etüdler Dairesi’nin yaptığı strateji tanım ise “ulusal kaynakların, ulusal hedeflere erişilmesi için verimli şekilde kullanılmasıdır.”81 şeklindedir.

Strateji; “elde edilmek istenen belirli bir amaç veya hedef doğrultusunda belli bir güç, kaynak veya gayret bütününün kullanılma güdümü, bu kullanılma ve güdüme yön, esas ve şekil veren görüş, düşünce ve hareket tarzıdır. Ulusal çıkarların ve ulusal güvenliğin sağlanması bakımından barışta ve savaşta, başarı olasılığını çoğaltmak ve yenilme şansını azaltmak amacıyla; ulusal güçlerin (siyasal, ekonomik, askeri ve sosyo-kültürel) kullanılması ve geliştirilmesi ile ilgili bilim ve sanattır.”82 şeklinde tanımlanmaktadır.

Tanımlar incelendiğinde günümüz strateji olgusunun askeri stratejiyi de kapsayacak şekilde geniş bir anlam ve uygulama alanı bulduğu görülmektedir. Strateji kavram olarak aynen kalmış, anlamının ise alanı genişlemiştir. Topyekün harp anlayışı, stratejiyi önce yalnız askeri alana özgü olmaktan çıkarmış, sonra da askeri stratejinin üzerinde daha geniş ve kapsamlı bir strateji anlayışının doğmasına neden olmuştur. Bu yeni anlayışlar “yüksek strateji, “büyük strateji” olarak adlandırılmışlardır. Bu kadarla da kalmayıp askeri stratejinin paralelinde ekonomi stratejisi, psikolojik strateji, ... gibi yeni strateji kavramları ortaya çıkmıştır.83

Yüzyıllarca askere özgü bir uğraşı alanı olarak görülen ve geliştirilen stratejinin, dünyada izlenen gelişmelerde aktivitesi olan bütün sektörlerce kullanılabilecek bir alan olduğu çok net bir şekilde hissedilmektedir. Ayrıca politikası, taktiği ve hedefi olan ve

80 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.41.; Cömert, Jeopolitik Jeostrateji ve Strateji, s.161.

81 Cömert, Jeopolitik Jeostrateji ve Strateji, s.161.

82 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.42; Erendil, A.g.e.,s.17.

83 Cömert, Jeopolitik Jeostrateji ve Strateji, s.162.

bir güç ifade eden her aktif konunun bir stratejisi olmak zorundadır.84 Bu konuların her biri EK-B’de görülen ulusal gücün unsurlarını oluşturmaktadır. Strateji ise bu güçleri ulusal hedeflere bağlayan hareket tarzlarıdır.

Stratejinin 1831 yılında yapılmış tanımlarından hareketle 2000 yılına gelindiğinde ulaştığı boyutu aşağıdaki tanımlardan anlamak mümkündür.85

Strateji, bulunduğunuz yeri varmak istediğiniz yere bağlayan bir dizi eylem konseptidir. Stratejik konsept, stratejik amaca nasıl ulaşılması ile ilgilidir. Stratejik hedef, stratejik amaca ya da onun önemli bir boyutuna ulaşılması için gerçekleştirilmesi yaşamsal olan hedeflerdir.

Strateji, yorumla (vizyonla) başlar ve geriye bakıp geleceğe giden kritik yolları belirleme sürecinden oluşur.

Stratejiler hem gelecek için plânlar, hem de geçmişten gelen şablonlardır.

Geleceği yaratabilmek için ilk önce onu görmek gerekir. Vizyon bir gelecek anlayışıdır.

Stratejik doğrultusu bulunmayan bir faaliyet, bir kuruluşu daha da derine batırır.

Faaliyet çelişkisine yakalanmış bir kuruluş başarılı olamaz. Belirlenmiş strateji geleneksel olarak uzun vadeli plânlama olarak anlaşılır. Uzun vadede (15 ve daha uzun yıl) belli sonuçlara ulaşmak konusundaki kararlılığa işaret eder. Taktikler ise uzun vadeli stratejilerle uyuşan ve açık olarak belirlenmiş strateji ile bağlantılı kısa süreli (1-5 yıl) plânlardır.

Strateji denince tanımlardan da görüleceği üzere akla bazı isimler gelmektedir.

Bunlar Napolyon, Büyük Frederik, Moltke, Clausewitz, Liddel Hart gibi. Bu düşünürlerin faaliyetleri tetkik edildiğinde aralarında bazı önemli farklar göze çarpmaktadır. Bunlardan Napolyon, Büyük Frederik ve Moltke hem strateji hakkında bazı prensipler ortaya koymuşlar hem de bizzat uygulamışlardır. Clausewıtz ve Lıddel Hart ise bizzat uygulayıcı olmayıp, başkaları tarafından yapılanları yorumlayarak sonuçlar çıkarmışlardır. Diğer bir ifadeyle stratejinin kavram ve kapsamı hakkında tanıtım, anlatım ve değerlendirmeler yapmışlardır.86

Atatürk’ün yaptıklarına strateji açısından bakıldığında, o strateji kavramı için boyutları belirlenen bir kalıba dayalı tanım ortaya koymamıştır. Ancak eyleme dönüşen

84 Sullivan-Harper, Umut Bir Yöntem Olamaz, 1996’dan, Cömert, A.g.e., s.162.

85 A.g.e. s.162-163.

86 Atatürk’ün Jeopolitik ve Stratejik Görüşleri, s.46-47.;Susan Clayton, Strateji Geliştirme, Çev.,Onur Yıldırım, İstanbul, Hayat Yayıncılık, 1999, s.34-35

fikirleriyle hakiki stratejinin ne anlama geldiğini ortaya koyarak mükemmel bir strateji yapıcısı ve aynı zamanda usta bir uygulayıcı olmuştur.Bu açıdan Atatürk’ü strateji kavramlarında aramaktan ziyade, stratejinin hakiki değer ve elemanlarını Atatürk’te aramak en doğru düşünce tarzıdır. Bunun içinde onun yaptıklarını, yazdıklarını ve cumhuriyet kurumlarının girişlerini süsleyen veciz ifadelerini çok iyi ve detaylı etüd etmek gerekmektedir. Çünkü bunların hepsi ulaşılması gereken birer ulusal hedeftir. Bu etüd yapıldığında, hakiki strateji anlamının Atatürk’ün çağını aşan sezi ve yapıtlarında, dipdiri olarak bütün canlılığı ile yaşadığı görülecektir.87

Askeri strateji ulusal stratejinin tamamlayıcı bir unsuru olarak ulusal hedeflere göre düzenlenir. Günümüzün strateji anlayışında, yalnız güçlerin kullanılması değil onların hazırlanması ve geliştirilmesi de vardır. Buna göre askeri strateji askeri gücün hazırlanması ve geliştirilmesini de içerir.88

Askeri stratejinin ana gayesi harbin önlenmesidir. Askeri stratejinin hazırlanmasında ilk önemli adım, ulusal siyaset ile ortaya konulan ulusal hedeflerin açık anlaşılır ve elde edilebilir hedeflere dönüştürülmesidir. Askeri hedef, bir veya birden fazla çıkarı gerçekleştirmelidir.

Harbin en son askeri hedefi, düşman silahlı kuvvetlerinin ve savaşma azminin yok edilmesidir. Ancak askeri hedeflerin elde edilmesi ulusal hedefleri tam olarak gerçekleştirmeyebilir. Harbi ulusal hedeflerine veya ara hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanan politika, harbin hedefini tayin ederek harbin yönetimini harp sonrası durumu da dikkate alarak yürütür.89 Bu haliyle politika stratejiye yön veren bir üst hareket tarzıdır. Strateji ise politikanın hedeflediği amacı gerçekleştirmek için izlenecek yolu belirterek plânlama ve uygulamaya yön verir.

Barışta askeri strateji, ulusal güç içerisindeki yeri ve mevcudiyeti ile caydırıcı bir güç olarak ulusal siyaseti destekler.

Belgede İKTİSADİ GÜCÜN OLUŞUMU (sayfa 41-50)