• Sonuç bulunamadı

U ZLAŞTIRMA T UTANAĞININ H UKUKİ N İTELİĞİ

§3 HUKUK SİSTEMİMİZDE ARABULUCULUK YÖNTEMİNE BENZER DÜZENLEMELER

A 1086 SAYILI H UKUK U SULÜ M UHAKEMELERİ K ANUNU M D 213/

II. U ZLAŞTIRMA T UTANAĞININ H UKUKİ N İTELİĞİ

İlamlı icra takibinin dayanağını ilâm ve ilâm niteliğindeki belgeler oluşturur. Bu belgelerin bir kısmı İcra ve İflas Kanunu’nda, bir kısmı da özel kanunlarda düzenlenmiştir. İlamların yanı sıra, ilâm niteliğindeki belgelerin de ilâmlı icra takibine konu olması bu takip türünün uygulama alanının genişlemesine ve etkin bir işlerliğe sahip olmasına sebep olmuştur167.

İşte yukarıda belirtilen çerçevede hazırlanan bir uzlaşma tutanağı, Avukatlık Kanunu md. 35/a düzenlemesine göre, İcra ve İflas Kanunu md.38168 anlamında ilâm niteliğindeki belgelerdendir.

164 Ulukapı, s.457; Thomas/Putzo, s.1330; Zöller, s.2062.

165 Uzlaştırma tutanağında bulunması gereken şartlar Av.K. Yön. md. 17/II’de sayılmıştır. Buna göre; uzlaşma tutanağında, müzakerelere katılan avukatların adı, soyadı, adres ve bağlı bulundukları baro sicil numaraları, tutanağın düzenlendiği yer ve tarih, tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin, tercüman, tanık ve bilirkişilerin kimlik ve ikametgahları, alacaklı taraf yabancı ülkede oturuyorsa Türkiye’de göstereceği ikametgahı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kısa ve özlü bir şekilde anlatılması ve uzlaşmanın konusu, uzlaşma sonunda varılan anlaşma ve uzlaşma müzakerelerine katılan tarafların ve avukatların imzalarının bulunması şarttır. Ayrıca uzlaşma sonucu kısmında, uyuşmazlığın ne şekilde çözüldüğünün, uzlaşma giderlerinin, uzlaşma dava açıldıktan sonra yapılmışsa, yargilâma harç ve giderlerinin paylaştırma şeklinin, taraflardan talep sonuçlarından her biri hakkında verilen karar ile taraflara yüklenen borçların ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında tek tek, açıkça şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir (Av.K. Yön. Md.17/III). 166 Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s. 507.

167 Tanrıver, İlamlı İcra, s.83.

168 İİK md. 38’ göre, “ Mahkeme huzurunda yapılan sulhler, kabuller ve para borcu ikrarını havi re’sen tanzim edilen noter senetleri ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilâmların icrası hakkındaki hükümlere tabidir.Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir”. Yarg. 12. HD’nin 11.07.2006 tarihli kararında da; 1136 sayılı Kanunun 35/a maddesine uygun şekilde düzenlenen uzlaşma tutanaklarının İİK md. 38 anlamında ilâm niteliğinde olduğu ve somut olayda da düzenlenen belgenin ilâm niteliğinde belge olmasına rağmen icra mahkemesince takibin iptaline karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna hükmedilmiştir.Bkz. Yarg. 12 HD, E. 2006/12239, K. 2006/15277, T. 11.07.2009, http:// www.kazanci.com.tr, 31.07.2009.

- 61 -

Buna göre; taraflar arasında uzlaşmaya varılmış, usulüne uygun olarak uzlaşma tutanağı hazırlanmış, ancak taraflardan biri uzlaşma tutanağında yer alan bir hususu yerine getirmekten kaçınırsa, o taraf aleyhine İcra İflas Kanunu md. 32 vd. uyarınca ilâmlı icra takibi yapılabilecektir.

Usulüne uygun olarak hazırlanmış olan uzlaşma tutanağının ilâm hükmünde bir belge sayılması için herhangi bir şart aranmamıştır; geçerliliği açısından mahkeme hükmü veya resmi bir mercinin onayına gerek yoktur169. Ancak uzlaştırma tutanağının ilâmlı icra takibine konu olabilmesi için içeriğinin cebri icraya elverişli olması gerekir. İçerik yönünden uzlaşma tutanağının cebri icraya elverişli olması, konusunun belli bir edimin ifasına (bir para borcunun ifası, bir malın teslimi, bir fiilin yapılması veya yapılmaması gibi) yönelik olması demektir. Uzlaşmanın konusu, bir edimin ifası olmayıp, bir hukuki ilişkinin tespitine yönelikse, bu durumda uzlaşma tutanağı cebri icraya elverişli olmayacaktır. Buna göre, uzlaşma tutanağı belli bir edimin kayıtsız ve şartsız olarak ifasını sağlamaya yönelik olmalıdır. Kaldı ki; hukukumuzda şarta bağlı hüküm verilemeyeceğinden ilâm niteliğinde olan uzlaşma tutanağının da şarta bağlı olmaması gerekir170.

Uzlaşma tutanağı ilâmlı icraya dayanak oluşturabilir, ancak kesin hüküm teşkil etmez. Uzlaşma tutanağı bir mahkeme hükmü olmadığından bu tutanağa karşı kanun yollarına da başvurulamaz. Ancak şartları oluştuğu taktirde hata, hile, ikrah gibi sebeplerle (BK. md. 23) uzlaşma tutanağının iptali istenebilir171.

Alman doktrininde de yapılan uzlaşma tutanaklarının maddi anlamda kesin hüküm teşkil edip etmeyeceği hususu üzerinde durulmuş olup, bu konuda açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı ancak 769 a/II hükmünün uzlaşma sonucunda elde edilecek icra kabiliyetine sahip kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmeyeceğine yönelik güçlü bir belirti olduğu görüşü öne sürülmüştür. Zira md. 796 a/II’de irade beyanında bulunulmasına yönelik taleplere ilişkin ve kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda uzlaşma

169Ulukapı, s.458; Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.507. Bununla birlikte taraflar isterlerse, uzlaşma tutanağını mahkemeye sunarak mahkeme içi sulh şekline dönüştürülmesini talep edebilirler (Yılmaz, s.855).

170 Özbek ( Av.Kan.md. 35/a); s. 134, Ulukapı, s.459,Pekcanıtez/Atalay/Özekes, s.507, Yılmaz, s.854.

171Tanrıver ( İlamli İcra Takibinin Dayanakları), s.83 ,98; Önen, Ergun, Medeni Yargilâma Hukukunda Sulh, Ankara 1972, s.152-153; Özbek, s.740; Ulukapı, s.458; Güner, s. 138.

- 62 -

yapılmamasının gerekçesinin uzlaşma sonucu elde edilen kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemesine dayandırılabileceği belirtilmiştir. Nitekim uzlaşma sonucunda kararın maddi anlamda kesin hüküm teşkil edeceği kabul edilirse, irade beyanında bulunulmasına yönelik taleplere ilişkin uzlaşma yapılması da mantıklı olmayacaktır. Ayrıca kira ilişkisine ilişkin taleplere yönelik yalnızca mahkemeye başvurularak icra edilebilecek bir karar alınabilir172.

Burada belirtmek gerekir ki; ZPO md. 796 a/II ‘ye göre; uzlaşma belgelerinin icra edilebilmesi için, asıl nüshalarının veya noterde düzenlenmiş suretlerinin sulh hukuk mahkemeleri tarafından tescil edilmeleri gerekir. Genel yetkili sulh hukuk mahkemesi, uzlaşma yapıldığı sırada- bu sözleşmenin taraflar açısından etkisini gösterdiği, bağlayıcı olduğu andır- taraflardan her biri için ikamet ettikleri yer mahkemesidir. Şayet taraflardan birinin ülke içinde ikametgahı yoksa ve yedek yetkili mahkeme kararlaştırılmamışsa, uzlaşma tutanağının sulh hukuk mahkemesi tarafından tescil edilemeyeceğinden icra edilemeyecektir. Ancak istisnai olarak noterlerin de uzlaşma belgelerini tescil etmesine olanak tanınmıştır (ZPO, md. 796 c). Kanunda aynı zamanda bu tescil işleminin, uzlaşmanın meydana geldiği tarihte yapılması öngörülmüştür. Ancak söz konusu tarih yalnızca uzlaşma belgesinin daha iyi tanımlanabilmesi için önemlidir, yoksa sulh hukuk mahkemesine beyan edilen tarihin bir önemi yoktur. Taraflar tescil işlemini kendileri de yapabilirler; bu işlemin avukatlar tarafından yapılmasına gerek yoktur. Hatta bu tescil işleminde uzlaşma belgesine avukatların vekâletnamelerinin eklenmesine de gerek yoktur. Zira vekâletnamelerin doğru olup olmadığı yönünde bir inceleme yapılmayacaktır173.

Alman hukukuna göre söz konusu tescil işleminin (icra edilebilirlik bildirimi) anlamı şudur: Md. 796 a’ya göre avukatlar tarafından imzalanan uzlaşma belgelerinin icra edilebilirlik kuvveti yoktur. Zira söz konusu uzlaşma belgeleri bir özel hukuk sözleşmesidir ve resmi bir belge değildir. Ancak sulh hukuk mahkemesi tarafından tescil edilmek suretiyle, özel hukuk belgesi resmi bir belgeye dönüştürülmüş olmaktadır. O halde buradaki tescil işlemi (icra edilebilirlik bildirimi), özel hukuka ilişkin bir belgenin “usuli etkilerinin tanınması” için yapılan bir işlemdir. Başka bir deyişle bu tescil işlemi ile birlikte uzlaşma belgelerine icra edilebilirlik kabiliyeti kazandırılmaktadır. Söz konusu tescil işlemi ile

172 Lüke/Wax , s.2242; Zöller, s.2061.

- 63 -

birlikte bu belgelere yalnızca icra edilebilirlik kabiliyeti kazandırıldığı, ancak uzlaşma belgesinde belirtilen hususların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği, kanunda bu hususa değinilmemiş olmasının eksiklik olduğu vurgulanmıştır174.

O halde Alman doktrininde de Türk hukuku ile paralel olarak cebri icraya elverişli uzlaşma belgelerinin yalnızca icra edilebilir bir niteliğe sahip oldukları, maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği görüşü hâkimdir. Ancak burada Türk hukuku ile Alman hukuku arasındaki fark; Türk hukukunda uzlaşma tutanaklarının Av. Kan. md. 35/a ‘da açıkça ilâm niteliğinde belge olduğunun düzenlenmiş olması, buna karşılık Alman hukukunda icra edilebilirliğin sulh hukuk mahkemesinin tescili şartına bağlanmış olmasıdır. Belirtmek gerekir ki, Arabuluculuk Kanun Tasarısı’na göre de; arabuluculuk faaliyeti başarı ile sonuçlanırsa, bu anlaşmaya icra mahkemesi tarafından icra edilebilirlik şerhi verilmesiyle bu anlaşma ilâm niteliğinde bir belge sayılacaktır (Tasarı, md. 18/II)175. Bir anlamda burada ZPO md. 796 a/II hükmü ile paralel bir düzenlemenin olduğu sonucuna varılabilir.