• Sonuç bulunamadı

A. MÜDÜR, YÖNETİCİLERİN HAKSIZ FİİLLERİNDEN ŞİRKETİN

1. TTK m.553 Kapsamındaki Hukukî Sorumluluğun Şartları

144 göre belirlenmiştir452. Bu kişiler yükümlülüklerine aykırı davranarak şirkete zarar vermişlerse hukukî sorumlulukları doğacaktır. Bu hâlde TTK m.553/1’e göre sorumlu olan kişilerin sorumluluğu zarar gören şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşıdır453.

TTK m.553’de düzenlenen müdür ve yöneticilerin hukukî sorumluluklarının vücut bulması için gerekli olan şartlarının incelenmesi gereklidir.

145 müdür ve yöneticilere özen ve bağlılık ve rekabet etmeme yükümlülükleri yükletilmiş, TTK m.627’de eşit işlem yükümlülüğü düzenlenmiştir. Ayrıca, TTK’de düzenlenmiş yükümlülüklerin yanı sıra limited şirket sözleşmesinde de müdür ve yöneticilere bazı yükümlülükler getirilebilir455.

Müdür ve yöneticilerin münhasıran yapmak ile yükümlü oldukları belirtilen görevlerini ihlâl etmeleri gerekçesiyle şahsen sorumlu oldukları TTK m.553’te açıkça düzenlenmiştir. Müdür ve yöneticilere devredilmiş olan bazı yetkilerin de, devredilen müdür veya yöneticiler tarafından ihlal edilmesi hâlinde TTK m.553’e göre hukukî sorumluluğun doğması da mümkündür456.

b) Yükümlülüklerin ihlali nedeniyle bir zararın doğması

TTK m.553/1’e göre müdür veya yöneticilerin hukukî sorumluluğunun doğması için zararın doğması şartı aranmıştır457. TTK m.553/1’de bu zararın şirket uhdesinde

455 Yıldız, s.66-67: “TTK m. 623/3 müdürlerin kanunla veya şirket sözleşmesiyle genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye yetkili olduğunu, TTK m.

625/1 ise kanunların ve şirket sözleşmesinin genel kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve yetkili olduğunu belirterek müdürlerin kullanacakları yetki kapsamındaki yükümlülükleri gösterilmiştir.

Yükümlülükler, müdürlerin limited şirketi, ortakları ve alacaklıları korumaya yönelik görev ve yetkilerdir.

Özellikle, şirket sözleşmesinin ticaret siciline tescili (TTK m. 586/2), pay devirlerini pay defterine yazım (TTK m.594), esas sermaye payının ticaret siciline tescili için başvuru (TTK m. 598/1), ortaklara sermaye artırımında rüçhan haklarını kullanabilmeleri için en az 15 günlük süre verilmesi (TTK m. 591/3), şartların gerçekleşmesi halinde ortaklardan ek ödeme yükümünün istenmesi (TTK m. 603/5), finansal tabloların düzenlenmesi (TTK m. 610), haksız alınan kar payını geri verme yükümlülüğü (TTK m. 611), ortaklara bilgi verme borcu veya talep edilen bilginin şirket zararına olması durumunda bilgi almayı ve incelemeyi gerekli ölçüde engelleme borcu (TTK m. 614/1-2), genel kurulu toplantıya çağırma (TTK m.617), genel kurulun yetkisi ile şirketin kendi ortaklık paylarını alması (TTK m. 616), sermaye kaybı ve borca bataklığın zamanında mahkemeye bildirilmesi (TTK m. 633), çıkma hakkının kullanılmasını veya çıkma davası açıldığını diğer ortaklara bildirme (TTK m. 639) gibi görev ve yetkiler yükümlülük kapsamında sayılabilir.”

456 Yıldız, s.65; Şener, s.788.

457 Şener, s.788.

146 doğması mümkün olduğu gibi, bu zarar pay sahiplerinin ya da şirket alacaklılarının uhdesinde de doğmuş olabilir458.

Limited şirkette müdür veya yöneticilerin yükümlülüklerini ihlâl etmeleri suretiyle verdikleri zararların doğrudan veya dolaylı zarar olması da önem arz etmekte olduğu TTK m.555’in gerekçesinde459 ifade edilmiştir460. Doğrudan zararı, Yargıtay’ın bir kararında: “(…) yöneticilerin eylemleri doğrudan zarara yol açmışsa, yani bu eylemler sonunda yöneticiler, ortakların veya alacaklıların malvarlığında doğrudan azalmaya yol açmışsa, (…)” şeklinde ifade etmiştir461. Bu hâlde müdür veya yöneticilerin yükümlülüklerini ihlâl etmeleri sebebiyle şirket doğrudan zarara uğramışsa, şirket doğrudan zararının tazminini talep edebilecektir. Yine ortaklar veya şirket alacaklıların da müdür veya yöneticilerin hukuka aykırı eylemlerinden dolayı doğrudan zarara uğramaları mümkündür. Ortak veya şirket alacaklılarının doğrudan zarara uğramaları hâlinde, zarar doğrudan ortak veya şirket alacaklısının malvarlığında gerçekleşmiş olup;

şirketin malvarlığından gerçekleşmemiştir. Bu sebeple, doğrudan zarara uğramış olan ortak veya şirket alacaklısı TTK m.553/1’e dayanarak oluşan zararının tazminini talep edebilir462.

458 Bahtiyar, s.392.

459 6102 sayılı TTK’nin 555.maddesi gerekçesi: “Birinci fıkrada (gene 6762 sayılı Kanunun 309’uncu maddesinin aksine) doğrudan veya dolaylı zarar ayrımı yapmamıştır. Şirket doğrudan zararın varlığında tazminat davasını ikame edebilir; çünkü şirketin 553 ve devamı hükümler çerçevesinde dolayısıyla zarara uğraması olanağı yoktur. Pay sahibi ise hem doğrudan hem de dolayısıyla zararın varlığında bunun tazminini isteyebilir.“

460 Bahtiyar, s.392.

461 Yargıtay 11. HD.,15.06.2010 tarih ve 2010/5650 E., 2010/6933 K. sayılı kararı, karar metni için bkz.

http://www.akcan.av.tr/limited-sirket-yoneticisi-aleyhine-acilan-sorumluluk-davasi/ (Erişim tarihi:

15.01.2018); benzer bir tanım için ayrıca bkz. Şener, s.789.

462 Yıldız, s.76; Şener, s.789; Çamoğlu(Poroy/Tekinalp), s.513; Bahtiyar, s.392.

147 Limited şirkette müdür veya yöneticilerin hukuka aykırı eylemleri sebebiyle şirketin doğrudan zarara uğraması hâlinde ayrıca ortakların ve şirket alacaklılarının dolaylı şekilde zarara uğradıkları da ortadadır. Bahtiyar, dolaylı zararı, “bir kişiye yöneltilen bir fiil dolayısıyla, bir kişinin malvarlığında meydana gelen bir zararın başka bir kişi veya kişilerin malvarlığına yansıması ile oluşan zarar” olarak tanımlamıştır463.

TTK m.555/1’e göre, “Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.” Bu hükme göre şirket uğradığı doğrudan zararı şirket ve her bir ortağın şirket yanında isteyebileceği ve ancak ortakların tazminatı ancak şirkete ödenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir464.

Ayrıca, TTK m.555/2’ye göre, “Pay sahibinin açtığı davayı hukukî ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde, mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.” Bu hüküm ile ortağın dolaylı zarar için TTK m.555’e göre açılan davada dava giderleri ile avukatlık ücreti davalıya yükletilemediği hâllerde pay sahibi ile şirket arasında hakkaniyete göre paylaştıracağı belirtilmiştir. Bu hükümler de göstermektedir ki aslında şirketin doğrudan zarar görmesi hâlinde, tazminat davasının doğrudan şirket tarafından açılması gerekmektedir. Ancak TTK m.555 hükmü ile şirketin bu davayı açmaması veya bir şekilde davanın açılamaması hâlinde ortağın da dava açabileceği düzenlenmiştir465.

Şirket alacaklılarının dolaylı zararlardan dolayı dava açma hakları ise TTK m.556’da belirtilmiş olan şirketin iflası şartına bağlanmıştır. TTK m.556’ya göre “(1)

463 Bahtiyar, s.393.

464 Çamoğlu(Poroy/Tekinalp), s.513; Şener, s.790.

465 Yıldız, s.76.

148 Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde, tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür. (2) İflas idaresi birinci fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilir.

Elde edilen hasıla, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre, önce dava açan alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur; bakiye, sermaye payları oranında davacı pay sahiplerine ödenir; artan iflas masasına verilir. (3) Şirketin istemlerinin devrine ilişkin İcra ve İflas Kanununun 245 inci maddesi hükmü saklıdır.” Bu hükme göre, doğrudan zarar gören şirketin iflas etmesi hâlinde, şirket alacaklılarının şirketin zararı için tazminat davası açılmasını öncelikle iflas idaresinden talep etmeleri ancak iflas idaresinin bu talebi yerine getirmediği takdirde şirket alacaklısının bu davayı açabilmesi düzenlenmiştir466. Hüküm uyarınca alacaklının açtığı dava neticesinde ödenen tazminat, önce dava açan alacaklıların alacaklarını ödemeye tahsis olunacaktır.

Son olarak belirtmek gerekir ki, ister doğrudan ister dolaylı şekilde olsun, zararın ispat yükü davacıya aittir467.

c) İlliyet bağı

TTK m.553/1’e göre limited şirkette müdür ve yöneticilerin hukuka aykırı eylemleri nedeniyle bu zararın doğmuş olması şartı aranacaktır468.

466 Yıldız, s.76.

467 Çamoğlu(Poroy/Tekinalp), s.513.

468 Şener, s.792.

149 d) Kusur

TTK m.553/1’e göre limited şirkette müdür veya yöneticilerin yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlâl etmeleri hâlinde sorumlu olacakları belirtilmiştir469. Böylece haksız fiil sorumluluğunda olduğu gibi burada da kusurun ispatı da davacılara yüklenmiştir470. TTK m.553/1’de sorumluluğun doğması için gerekli olan kusurun ağırlığı belirtilmemiştir471. Bu hâlde müdür veya yöneticilerin hukukî sorumluluğunun doğması için hafif kusur yeterli olacak ve kusurun ağırlığı tazminatın miktarının belirlenmesinde ölçüt olacaktır472.

Müdür veya yöneticilerin kusurunun niteliği hususunda doktrinde kabul edilen ilke “objektif kusur” ilkesidir473. Objektif kusur ilkesinden kasıt, müdür veya yöneticinin görev ve yetkilerini kullanırken, basiretli bir yöneticiden beklenmesi gereken bilinç ve öngörü ile hareket etmesidir. Diğer bir ifade ile, müdür ve yöneticinin göstereceği özen yükümlülüğü, objektif olarak tedbirli bir yöneticiye göre belirlenecektir474.

469 6102 sayılı TTK’nin 553/1 maddesinin ilk halinde, “kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça” ifadesi, 6335 sayılı Kanun’un 28 ve 41/16 maddesi hükmü ile metinden çıkarılmış ve madde metnine “kusurlarıyla”

ibaresi eklenmiştir.

470 Bahtiyar, s.381: “(...) sayılan kişiler bakımından, genel hükümlerin sözleşmeler için öngördüğü kusur karinesine dayalı sorumluluk sistemi yerine, bu defa da, kusurun ispatını davacıya yükleyen, haksız fiil hükümlerine paralel bir sorumluluk sistemi kabul edilmiş olmaktadır. Eski TTK’nın 336 vd. ve 359 uncu maddelerinin teorik alt yapısı ve uygulamanın devre dışı bırakan bu farklılığın yerindeliği tartışma götürecek niteliktedir. Şu halde, sorumluluk, kural olarak kusura dayalı olup, hatalı şekilde, kusurun ispatı davacıya yüklenmiş gözükmektedir.”

471 Kaynak İsv. BK m.754’te “kasten veya ihmal” kavramı kullanılmıştır. Yıldız, s.67.

472 Yargıtay 11. HD, 21.12.1992 tarih ve E.5424; K.11589 naklen Şener, s.790.

473 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.34-35.

474 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.34: “(…)eksik yetenek ve bilgiye dayanılması veya kendi şahsi işlerinde de aynı özeni gösterdiği yolundaki iddia (diligentia quam in suis) geçerli değildir. Aynı şekilde inançlı organ üyeleri ve saman adamlar da tam sorumluluk hükümlerine tâbi olmaları nedeniyle, üçüncü kişinin talimatlarına dayanarak sorumluluktan kurtulamazlar.”

150 Daha önce kısaca değinmiş olduğumuz kusurun ispatının davacıya ait olacağı hususuna475 tekrardan değinmekte yarar bulunmaktadır. Doktrinde çoğunlukla kabul edilen görüşe göre müdür veya yönetici ile şirket arasındaki ilişkinin hukukî niteliği sözleşme veya sözleşme benzer bir ilişkidir476. Bu kabul ediş dikkate alındığında doğacak sözleşme sorumluluğu kapsamında müdür veya yöneticilerin kusurlu oldukları karine olarak kabul edilecektir ve ispat yükü tersine çevrilecek; müdür veya yöneticiler kusursuz olduklarını ispat etmekle yükümlü kılınacaklardır477. Ancak TTK m.553/1’in ilk hâlinde yer alan “(…) kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça,(…)” ibaresi 6335 sayılı Kanun ile değiştirilmiş ve kusuru ispat etme mükellefiyeti davacıya yükletilmiştir478.

2. Görev veya Yetki Devri Hâlinde Hukukî Sorumluluk

TTK m.553/2’ye göre, “Kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmazlar.” Müdür veya yöneticiler kanunen devredilebilecek bir görev veya yetkiyi devrettikleri takdirde devralan kişilerin seçimindeki özen yükümlülüğünden dolayı sorumlu tutulmuşlardır.

Ayrıca, yetki ve görevini devreden müdür ve yöneticiler, devrettikleri görev ve yetkinin gereği gibi yerine getirilip getirilmediğini de gözetmek ile yükümlüdürler479.

TTK m.553/2’nin gerekçesinde görev ve yetki devrinde hukukî sorumluluk şu şekilde ifade edilmiştir: “(…) Tasarının hükmü belli bir maddeye göre devir sınırlamasını kaldırmış, onun yerine kanuna dayanarak, yani kanunun cevaz verdiği tüm devirleri

475 Çamoğlu(Poroy/Tekinalp), s.513; Bahtiyar, s.382.

476 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.36.

477 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.36; Şener, s.791.

478 Bu konudaki eleştiri için yukarı bkz. dpn.450; Yıldız, s.68; Hacımahmutoğlu, Özen Yükümü, s.52-53.

479 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.36; Hacımahmutoğlu, Özen Yükümü, s.53; Yıldız, s.73.

151 kapsama almıştır. Bu durumda 367 nci madde ile 370 nci maddeler uyarınca yapılan devirler hükmün kapsamına girecek, hatta 368 inci madde de (yargı kararlarında öngörülen şartlarla) dikkate alınabilecektir. Ancak hükümde söz konusu olan, kanuna dayalı görev ve yetki devri olduğu için yardımcı kişilere devirde hüküm uygulanmayacaktır. Ayrıca 367 nci maddedeki görevlerin devredilmesi olanağı yoktur.

Birinci fıkra devredene seçimde makul özen yükümü yüklemiştir.

Hükmümüzde, aynı düşünce çizgisinde bulunan İsv. BK m. 754 (2)'den de farklar vardır. Anılan madde, devri “bir görevin ifası”na bağlarken, İsv. BK m. 716b'nin ne kenar başlığını ne de metnini dikkate almıştır. İsviçre/Türk öğretisinde egemen olan

"delegasyon/yetki devri" bugün de geçerli olup, bu kavramı 6762 sayılı Kanun’un 342 nci maddesi anlamında ifanın devri şeklinde yorumlamaya olanak yoktur. İsviçre öğretisinde de işaret edildiği üzere devredilen organsal işlev (fonksiyon)'dir. İsviçre hükmü seçimde özen yükümü yanında "talimat" ve "gözetim" özenine de yer verir.

“Delegasyon”da gözetim görevinin devredende olduğu şüphesizdir. Ancak Tasarı bu görevi hükmün üçüncü fıkrasında değişik bir çözüme bağlamıştır. Anılan hüküm gözetim görevini (yükümünü) açıkça tanımakta, ancak buna İsviçre'de bulunmayan bir sınır getirmektedir. Devrin esas sözleşme veya 367 nci maddedeki örgütlenme yönetmeliği ile yapılması gerekir.”480 Gerekçeden de anlaşılacağı üzere kanunun izin verdiği tüm görev ve yetki devirleri bu hukukî sorumluluğun kapsamına girmektedir. TTK m.553/2’ye göre müdür veya yöneticiler görev ve yetkilerini devredecekleri kişileri seçerken özen yükümlülüğü çerçevesinde, tedbirli bir yöneticiden beklenen özen ile (objektif kusur) hareket etmelidir. Aksi hâlde, doğacak bir sorumluluk davasında müdür veya yönetici

480 6102 sayılı TTK’nin 553’üncü maddesi gerekçesi.

152 kusursuzluğunu, diğer bir ifade ile makûl özeni gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan kurtulabilecektir481.

TTK m.553/3’e göre “Hiç kimse kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamaz.” Bu maddenin gerekçesinde ise hükmün içeriği şu şekilde açıklanmıştır: “Üçüncü fıkra yönetim organının, organsal işlevi ister kanuna göre devredilmiş olsun, ister organın kendisinde kalsın üyelerin gözetim yükümlerini tanımakta, ancak bu yükümün kontrol dışında kalan olgu ve konularda bulunmadığını hükme bağlamaktadır. Bu hüküm yönetim ile görevli kişilerin bu arada yönetim kurulu üyelerinin uygun nedensellik bağının veya kusurlarının yokluğu hâlinde, soyut bir gözetim (nezaret) görevi anlayışına dayanılarak sorumlu tutulmalarına engel olmak amacıyla öngörülmüştür. Çünkü uygulamada yönetim kurulu üyelerinin insan takatinin üstünde bir gözetim anlayışıyla şirketteki her türlü kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıktan sorumlu tutuldukları gözlemlenmiştir.”482

Gerekçede dikkate alındığında TTK m.553/3 hükmü ile müdür veya yöneticiler gözetim yükümlülüklerini aşan, kontrolleri dışındaki hukuka aykırılıklar ve yolsuzluklardan sorumlu tutulmayacaklardır. Bunun da sebebi olarak hukukî sorumluluk için gerekli olan illiyet bağının kesilmiş olması ve müdür veya yöneticilerin bu hâllerde kusurlarından bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.

Pulaşlı’ya göre gerekçede bahsedilen gözetim yükümlülüğünün devri mümkün değildir. Kanuna göre üst gözetim yükümlülüğü, yönetim organının devredemeyeceği

481 Pulaşlı, Özen Sorumluluğu, s.36; Hacımahmutoğlu, Özen Yükümü, s.53: “TTK’nin 553(2) madde hükmüne göre yönetim kurulu üyelerinin görev ve yetkilerini devrettikleri kişilerin seçiminde makul (objektif) özeni göstermediklerinin ispatı, bunu ileri süren tarafa yani ortaklığa veya pay sahiplerine, ortaklığın iflası halinde ise ortaklığın alacaklılarına aittir (TTK md. 555/1, 556/1)”; Yıldız, s.73.

482 6102 sayılı TTK’nin 553’üncü maddesi gerekçesi.

153 yetkilerdendir. Gerekçede belirtilen bu husus gözetim yükümlülüğünü işlevsiz hale getirebilecek niteliktedir. Ayrıca, üst gözetim görevi gereği, görev ve yetki devredilmiş olsa da, gerekli tedbirlerin alınması zorunludur. Ancak, gözetimin gerekli şekilde yapılması ve gerekli tedbirlerin alınmasına karşın yine de hukuka aykırılıklar ve yolsuzluklar doğmuşsa, bu hâlde müdür ve yöneticiler sorumlu tutulmayacaklardır483.