• Sonuç bulunamadı

Toplumsal Hareket Medyası

3. Topluluklar, Toplumsal Hareketler ve Alternatif Medya

3.1 Toplumsal Hareket Medyası

Alternatif medya kavramsallaştırmasında Downing’in öncelikle tercih etme eğiliminde olduğu tanım, “toplumsal hareket medyasıdır” (Downing, 2008: 41).

Çünkü;

Mademki dayanak noktası olarak toplumsal hareketlerdeki bu medya projeleri büyük ve küçük, yapıcı ve baskıcı, tümünün yukarısındadır; öyleyse herhangi bir toplumsal hareketle içtenlikli ya da çok fazla bir bağlantısı olmayan papaz dergilerinden cami bültenlerine, fanzinlerden fan web sitelerine küçük ölçekli medyanın engin çokluğunun varlığı kabul edilmelidir (Downing, 2009: 3).

Downing’in de vurguladığı gibi alternatif medyanın toplumsal hareketler bünyesindeki etkinliklerle yakından ve organik bir ilişkisi vardır. Ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin karmaşık ağında muhalif söylemin tabanını oluşturan toplumsal hareketler, toplumsal gelişmenin genel problemleri ile kaynaşmıştır.

Bir grup insanın ortak bir amaç etrafında, uzun veya kısa bir zaman dilimi içinde bir araya gelmesi; ortak bir kimlik ve faaliyet yaratmasıyla oluşan toplumsal hareketler, demokrasinin kurumsallaşmaya başladığı ilk dönemden itibaren, politikayı ve demokrasiyi yoğun olarak etkilemiş; özellikle kadın, işçi ve gençlik hareketlerinde olduğu gibi bireylerin ve toplumun özgürlük alanını genişletmek için çeşitli işlevler yüklenmişlerdir (Sanlı: 2005: 12).

Toplumsal hareket kuramlarının gelişiminde en belirgin özellik artık sadece sınıf temelli toplumsal kurtuluş düşüncesinin yeterli görülmemesi, hatta bunun terk

116

edilmesidir. Kovancı, toplumsal hareketlerin temel özelliklerini şöyle betimlemektedir: a) Yeni toplumsal hareketler temelde sosyaldir. Hedef iktidarı ele geçirmek değil sivil toplumu hareketlendirmektir. Fakat hareketlerin sosyal yönünün ağır basması siyasal alandan tamamen kaçış anlamı taşımamaktadır. b) Kurumsallaşma, toplumsal hareketi zayıflatan bir unsur olarak görülür. Bu tarz hareketlere gerekli örgütlenme tipi gerçekte esnek, hızla vakit kaybetmeksizin uyum yeteneğine sahip, otoriter olmayan yapılanmalardır. Geleneksel bürokratik ve hiyerarşik örgütlere şüpheyle bakılır (Örneğin sendikalar). c) Bu hareketler tek bir konuya bağlı birçok yan konu etrafında organize olmaktadırlar. Bu konuyla ilgili önemli bir nokta bu yeni hareketlerin bütün bir politika geliştirmeye pek ilgilerinin olmamalarıdır. d) Girişimler genelde yerel konular etrafında biçimlenmektedir (Kovancı, 2001, parag. 4). Fakat “bu yerellik, ilişki ağları (gazete, yerel radyo, artık daha yaygın kullanılan internet vs.) ile birbirine bağlanabilmektedir” (Scott, 1990:

16). Bu nedenle yeni toplumsal hareketlere örgüt tanımlamasından çok sosyal network (ağ) tanımlaması da yapılmaktadır (Kovancı, 2001, parag. 4).

Downing de toplumsal hareketleri üç ana sınıflandırma içinde tanımlamaktadır (2001: 24): İlki devlet ve/veya ekonomik kurumların baskısına tepki olarak toplumsal gerilimin bir şiddet patlaması olarak karakterize edilebileceği halk ayaklanmasıdır. İkincisi, ekonomik veya sosyal değişimi başlatmak için devletin kurumlarını hedefleyen strateji ve taktikler kullanan ve dikkatle organize olmuş gruplara dayalı hareketleri tanımlayan rasyonel aktör modelidir. Bu model değişimi sağlamak için siyasal kurumları zorlayıcı taktikler olarak grevler, oturma eylemleri, boykotlar ve gösteriler gibi örgütlü eylemlere odaklanmaktadır. Üçüncü sınıflandırma, bu hareketleri belirli bir toplumdaki daha geniş kültürel değişimler

117

açısından inceleyen “yeni toplumsal hareketler” kuramıdır. “Buradaki odak noktası devlet tarafından yerine getirilen hesaplanmış maddesel sonuçlar üzerine değil, baskı altındaki bir grubun bireysel üyeleri arasındaki ilişkileri inşa etme, böylece statükonun kısıtlamalarından bağımsız, alternatif yaşam tarzlarını keşfedebilen alt kültürler yaratma üzerinedir” (Downing, 2001: 24-27). Downing’in örnekleri, örneğin feminist hareketin 1960 ve 1970’lerdeki bilinçlendirme taktikleri gibi kimlik oluşturma ve kimlik siyaseti kavramı ile çoğu kez ilgili olan bu hareketlerin çoğunu içermektedir.

Medya temelli ilişki ağları çerçevesinde, toplumsal hareketlerin taşıyıcısı olduğu muhalif söylemlerin alternatif medyayla olan bağlantısına birçok araştırmacı vurgu yapmıştır (Sreberny-Mohammadi ve Mohammadi, 1994, 1997); (Downing, 1984, 1995, 2001); (Castells, 1997), (Melucci, 1989, 1991, 1996). Alternatif medyayı, küresel gündeme etkin olarak girdiği yaklaşık son 30 yıldan bu yana toplumsal hareketlerle ilişkilendiren diğer araştırmacılar Young (1997); Friedland (1996); Zarat (1996); Sholle (1995); McLaughlin (1993, 1995); Murphy (1994);

Lewis (1993); Frederick (1992, 1993) ve Waterman’dır (1990).

Downing (1984, 1995) alternatif medyayla devrimci ve muhalif hareketler arasında doğrudan bir ilişki kurmaktadır. “Radikal alternatif medya tipik olarak bu hareketlerin sorunlarını, çözümlemelerini ve mücadelelerini ilk kez telaffuz ettiği ve yaydığı için önemlidir. Tipik olarak temel sadakatini ve cazibesini bu hareketlerle borçludur” (Downing, 2001: 30).56 Downing’in bu konuda vurguladığı nokta,

56 Downing, “alternatif medyayı” “popüler tartışmalara temelde farklı seçenekler sunan siyasal yönden muhalif medya” olarak tanımlamış ve alternatif medyanın sahip olduğu etkiyi göstermek için Boston Tea Party (Boston Çay Partisi) örneğini kullanmıştır. Amerikan bağımsızlık hareketi sırasında Boston’a çay götüren ilk gemilerin bugünkü standartlara göre bile çok küçük olduğunu belirten Downing, buna rağmen isyancıların sandıklar dolusu çayı denize dökmelerinin “dünyanın ilgisini

118

eylemin (dolayısıyla medyanın) boyutunun yaratılacak etkinin göstergesi olmadığıdır. Bu yüzden küçük ölçekli olmasının dışında, alternatif medya hâkim medyanın tepeden inmeci iletişim modelinden çok halkın kendi içinde iletişim kurmasına olanak tanıyan “yatay ilişkileriyle” öne çıkmaktadır. Çünkü eğer

“hiyerarşiden bağımsız” uzamlar oluşturulabilirse, bu uzamlar statükoya karşı koordineli saldırıların oluştuğu “alanlar” olabilir.

Downing, -1776 yılında yayımlanan Common Sense (Sağduyu) isimli kitabı Amerikan Devrimi boyunca geniş kitlelerce okunan- Thomas Paine gibi yazarlardan başlayarak, ABD’nin alternatif medya tarihini araştırmış ve muhalif bir kültürün izini sürmüştür. Bu incelemeye göre: 19. yüzyılın başlarında Philadephia, New York ve Boston’un doğu şehirlerinde faaliyet gösteren işçi basını işçi sınıfının sesi olmuş ve fabrikalardaki ücretlerin ve çalışma şartlarının iyileştirilmesini amaçlamıştır.

Yüzyılın ortasına gelindiğinde etnik basın da gelişmeye başlamıştır. Güneyde Freedom Journal (Özgürlük Gazetesi) ve The Cherokee Phoenix ve San Francisco’da Çince yayımlanan Golden Hill News gazeteleri siyahi nüfusun sorunlarını dile getirmiş ve köleliğin kaldırılması için mücadele vermiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında yükselen kadın hareketi, Lily ve Revolution gazetelerini çıkarmış ve her iki gazete de “kadınların bilinçlenmesi ve örgütlenmesiyle ilgili geç kalınmış taban hareketine katkıda bulunmuştur” (Downing, 1995: 243). 1880’lerden itibaren araştırmaların Marxist, sosyalist ve anarşist teoriye dayandığı Güney ve Doğu Avrupa’dan artan işçi göçleri Amerikan işçi hareketinin yayınlarında siyasal tartışmaların filizlenmesine yardımcı olmuştur. The Socialist Party’s Appeal to

çektiğini ve İngiliz Krallığı’na karşı başlatılan direnişte çok önemli bir rol oynadığını” belirtmektedir (1995: 238).

119

Reason, 1895’ten 1917’ye kadar basılmış ve 750.000 gibi yüksek bir satış rakamına ulaşmıştır (Downing, 1995: 243).

1930’larda ise ekonomik bunalımın yaşandığı dönemde alternatif sinema hareketi içindeki yapımcılar ekonomik felaketin boyutuna ve yoksulluk ve açlıkla savaşan aktivistlere dikkat çekmeye çalışmıştır. Bunun yanı sıra Downing, ABD’deki ilk önemli alternatif radyo istasyonu olan KPFA’nın mücadelesine dikkat çekmektedir. Katı bir otoriter baskının uygulandığı başkan McCarty dönemi boyunca Federal Communications Commission (Federal İletişim Komisyonu) sürekli KPFA’yı yayın ruhsatını iptal etmekle tehdit etmiş, bu da radyonun yasal temsili için oldukça kısıtlı bir bütçe kullanabileceği anlamına gelmiştir. 1960’ların siyasal hareketlerine gelindiğinde ise KPFA ve çoğu yazılı basında olmak üzere birçok alternatif proje ön sıralara çıkmaya başlamıştır. Rat, Seed ve the Liberation News Service (Özgürlük Haber Merkezi) gibi yayınlar harekette önemli bir rol oynamış fakat daha sonra bu durumu sürdürememiştir (Downing, 1995: 247-248).

Downing, ABD’de ordu içindeki “alternatif medya patlamasına”, özellikle ordu komutanlarının çabalarına rağmen yok edemedikleri Bond ve Ally isimli yayınlara da dikkat çekmektedir. Downing, alternatif medyanın toplumsal hareketlerle ilişkili çizgisine dair izleğini The PeaceNet bilgisayar ağı ve topluluk programlarını yaygınlaştıran Deep Dish TV Satellite Network ile sonlandırmakta ve

“siyasal hareketler ve medya arasında çok önemli bir etkileşim vardır (…) kendi medya organları olmadan siyasal hareketlerin önü açılmamaktadır” çıkarımını yapmaktadır (Downing, 1995: 249, 1995b: 189).

Sreberny-Mohammadi ve Mohammadi de Downing’in incelemesine benzer başka bir izlek ortaya koymuş ve “küçük ölçekli” medyanın İran devrimindeki (1994,

120

1997) rolünü incelemişlerdir. Bu araştırmacılar, “küçük ölçekli medya” teriminin devlet tarafından işletilen yayın sistemlerinin alternatiflerini tanımlamak için kullanıldığını, fakat bu tanımın eksik olduğunu belirtirler. “Büyük” ve “küçük”

ölçekli medya arasındaki fark kullanılan teknolojiye değil, teknolojilerin kullanılma şekillerine bağlıdır. Sreberny-Mohammadi ve Mohammadi toplumdaki siyasal ve kültürel tüm devrimlerin aynı zamanda iletişimle ilgili süreçler olduğunu varsaymaktadırlar. Bu bağlamda, son yıllarda Doğu Avrupa’daki tüm devrimci hareketlerde olduğu gibi İran’daki devrimde de en önemli etkenin “küçük ölçekli medyanın çeşitli türlerinin dağılımı ve genellikle elektronik araçlar yoluyla mesaj üretilebilmesi ve bilginin yayılabilmesi” olduğunu vurgulamışlardır (1997: 222).

Küçük ölçekli medya -özellikle kasetler ve fotokopiyle çoğaltılmış olan broşürler gibi- halk içindeki farklı düşüncelerin yaşayabileceği bir siyasal ortamın oluşmasına, kültürel ağların ve iletişim şekillerinin güçlenmesine ve yayılmasına ve topyekûn seferberliğe varan bir muhalif söylemin desteklenmesine yardımcı olmuştur. Küçük ölçekli medya araştırması bunları, bu çerçeveyi kullanarak “ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin karmaşık ağına yerleştirmelidir” (Sreberny-Mohammadi ve Mohammadi, 1997: 223).

Gerek Downing, gerekse de Sreberny-Mohammadi ve Mohammadi gibi araştırmacıların ortaya koyduğu yaklaşım alternatif medyaya, izleyici ve üreticilerce kullanım yolları, belirli topluluklarca yaratılan veya kabul edilen çeşitli yönleri, bu medya tarafından yaratılan ağlar ve en önemlisi toplumsal hareketlerle ilişkileri açısından da bakmaktadır. Bütün bunların ortak teması “direniş, katılım ve etkileşim”dir. Söz konusu ortak temaların “ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerin karmaşık ağı”ndaki konumunu anlamak için de rizomatik bir medya yaklaşımıyla

121

alternatif medyanın bir tür “toplumsal hareket medyası” olarak kavranması önem kazanmaktadır.