• Sonuç bulunamadı

Radyonun Alternatif Tarihi

1. Alternatif Medyanın Kuramsal Temeli

2.2 Radyonun Alternatif Tarihi

81

girişimler en çok görünür oldukları medya kanallarını kullanmakla diğer kanalları destekleyecek geliri de elde edebilmişlerdir (2007: 57).

Phillips’e göre alternatif yayınları çıkaranlar bu yayınların başlangıcından bu yana benzer fikirleri taşıyanlarla dayanışma içinde olmuşlardır. Yeni teknolojiler de gittikçe yazarlar ve okuyucular arasındaki sınırları ortadan kaldırmıştır. Ofset teknolojisinin, bilgisayarlaşmanın ve ardından internetin gelişimi söyleyecek sözü olanların aracılara ihtiyaç kalmaksızın seslerini duyurmalarına imkân vermiştir.

Üretim ve dağıtım araçlarını kontrol etme artık bilgisayara erişim imkânı olan herkes için mümkün olmuş ve basılı alternatif medyanın yüzleştiği çoğu sorunu çözmüştür (Phillips, 2007: 57-58).

82

imkânı vermiştir. Radyoculuk tüm dünyada 1927-1945 yılları arasında altın çağını yaşamış, bu olgunluk döneminde yayınlar hem teknik hem de içerik olarak hızla gelişerek günümüze kadar gelmiştir.

Ancak daha sonra televizyon ve ardından internet teknolojilerinin devreye girmesiyle radyonun ölümünden bahsedilmeye başlanmıştır. Kate Coyer’e göre günümüzde radyonun ölümünden bahsetmek oldukça zamansızdır, çünkü “yüz yaşındaki analog bir dinozorun yeni sayısal yüzyıla dâhil oluşu” heyecan vericidir.

FM dalgaları, çoğu ülkede yeni ve bağımsız girişimcileri geliştirmektedir. Bu durum çok sayıda insanın kendi lisanslı semt temelli FM radyo istasyonlarını kurma ya da bunlara dâhil olma şansı bulması anlamına gelmektedir. Coyer buradaki “lisanslı”

ifadesine dikkat çekmektedir, zira radyonun doğuşundan bu yana mevcut sistemin dışında yayın yapan insanların var olduğunu ve daima var olacağını belirtmektedir.

Coyer’e göre topluluk radyoları önemli olsa da radyonun alternatif tarihi, “korsan radyoculukla” başlamaktadır (Coyer, 2007b: 15, 16).

Korsan radyo yayıncılığı yurttaşların radyo yayıncılığı yapmak için yeterli yasal araçlardan yoksun olduğu yerlerde ve dünya genelinde ortaya çıkmıştır ve halen de çıkmaya devam etmektedir. Bu yayıncılar başlangıçtan bu yana kriz, iç savaş ya da karışıklık dönemlerinde haber ve enformasyon sağlamak için hayati birer araç olarak devlet kontrolündeki yayınlara karşı muhalif olarak işlev görmüşlerdir.

İnternet temelli radyo yayınlarının artan bir şekilde dinlendiği bir çağda bile FM korsan radyoları, -radyo yayıncılığının satın alınabilir bir teknoloji olmasının, işletme kolaylığının ve dinleyiciler için erişilebilirliğinin de etkisiyle- klasik yayıncılığın tekelci baskısına karşı direniş formları ve alternatif medya fırsatları olarak ortaya çıkmayı sürdürmüştür.

83

Coyer’e göre -tıpkı günümüzde YouTube’un amatör video yayıncılığını yeni bir seviyeye çıkarmasından farksız olarak-, alternatif radyonun tarihi de amatör eylemciliğin tarihidir. Radyoyu profesyonel kamu hizmeti ve ticari yayıncılık sistemlerinin ana bir unsuru olarak düşünsek de, gerçekte durum teknolojik bir tasvirden fazlasıdır, radyonun erken dönem gelişimi, amatörce elektronik eşya tamiri yapanlar, hafta sonlarında yeni kablosuz teknolojilere dair deneyler yapan mühendisler, kendi istasyonlarını kuran gönüllüler gibi sistem dışında çalışan insanların sayesindedir (Coyer, 2007b: 16).

Korsan radyocular (ya da mikro yayıncılar) herhangi bir lisansları olmaksızın yayıncılık yapan kişilerdir. Hind ve Mosco (1985: 35) ilk korsan radyocuların Guglielmo Marconi ve Reginald Fessindon gibi 1900’lerin mucitleri olduğunu belirtmektedir, çünkü bunların kendileri de lisanslı değildir ve elbette yeni yapılmış bir icat için herhangi bir lisans yoktur. 1922’de Marconi yayın yapmak için İngiliz hükümetinin iznini almıştır, ancak her hafta yalnızca 15 dakika yayın yapmasına izin verilmiştir. Korsan yayıncı terimi ilk olarak bir diğer radyonun sinyalini bastıran ve devlet düzenlemelerine tabi olmadığı için bu yolla para kazanan amatörleri tanımlamak için kullanılmıştır. 1920’lerde İngiltere’de 250 binden fazla insanın amatör radyo modasına dâhil olduğu tahmin edilmektedir. Radyo üzerindeki devlet tekeline şiddetle muhalefet edenler de yine amatörler olmuştur (Coyer, 2007b: 16).

Radyo yayıncılığının korsan ve lisanslı radyocularla birlikte gelişmesi diğer endüstri alanları için endişeleri de beraberinde getirmiştir. Zira eski teknolojileri kullananların yeni gelişmelerle rekabet edebilmek konusunda duyduğu korku medyanın tarihi boyunca görülen bir durumdur. Radyo yayıncılığının ilk dönemleri boyunca patent sistemi radyo alıcı ve vericilerini üreten teknoloji üzerindeki sahipliği

84

kontrol etme araçlarından biri olmuş, böylelikle endüstriyi az sayıda şirketin kontrol etmesine neden olmuştur. Sonuç olarak amatör girişimciler radyo teknolojisine hâkim olan bir şirketle işbirliği yapmadıkça sektörden dışlanmışlardır.

Radyo yayıncılığı alanı böyle şekillenirken, BBC gibi gayri ticari bir kamu hizmeti yayıncısının ortaya çıkmasıyla ve Amerika’da tamamıyla ticari bir sistemin kurulmasıyla Avrupa ve ABD’de gelişen sistemler birbirlerine zıt olmuştur.

Alternatif radyo deneyiminin şekillenmesinde ulusal ve bölgesel yayıncılık sisteminin özellikleri, o ülkeye özgü yayıncılık politikaları, toplumsal reform hareketlerinin çerçevesi ve iletişim teknolojilerinin durumu belirleyici olmaktadır. Kuzey Amerika, ABD ve Kanada’da gelişen alternatif radyoculuk,

‘kamusal radyo’ tanımlaması etrafında şekillenen ve radyoyu ya yerel bir kamu topluluğunun ya da dini bir örgütün yerel bir alt dalının oluşturduğu bir sistem olarak gelişmiştir. İngiltere, -hatta yayın sistemi ve düzenleme refleksleri açısından- İtalya, Fransa gibi yayıncılık sisteminin sıkı olarak yapılandırıldığı ve düzenlendiği ülkelerde alternatif radyo kültürü geleneği sınırlı bir gelişim göstermiştir (Güney, 2009: 169).

Ancak farklı yapılarına rağmen amatör yayıncıları dışarıda bırakmak konusunda her iki sistem de başarılı olmuştur. Bununla birlikte alternatif yayınlar, amatör radyoların kurulması olası olmayan yerlerde bile ortaya çıkmışlardır (Coyer, 2007b: 18).

Avrupa örneğinde öne çıkan İngiltere’nin sıkı kurallarla düzenlenmiş yayıncılık sistemi içinde, BBC yayın hayatına British Broadcasting Company Ltd.

adıyla 1922’de özel bir şirket olarak başlamıştır. İlk genel yayın yönetmeni John Reith’in yönetiminde kamu hizmeti yayıncılığı vizyonu ve halkı eğitmek, haber vermek ve eğlendirmek amacıyla ticari olmayan bir şekilde düzenlenmiştir. Buna karşılık Radio Normandie ve Radio Luxembourg gibi Avrupa temelli yayın istasyonları da ticari alternatifler oluşturmuştur (Aziz, 1976: 9).

85

1960’larda İngiltere’de yeni bir radyo alternatif olarak yayın hayatına girmiştir. Independent Television Service22 (ITV) 1954 yılında yayına başlasa da, BBC 1960’ların ortasına kadar İngiltere’de tek lisanslı radyo yayıncısı olarak kalmıştır. Buna karşın 1960’larda Avrupa radyo tarihinin en ilgi çekici olgularından birisi olan denizden yayın yapan (offshore) korsan radyolar ortaya çıkmıştır.

Radio Caroline, Radio Invicta, Radio 390, Radio Scotland, Radio Essex ve Radio London İngiliz kanalı ve Kuzey Atlantik’teki balıkçı teknelerinden yayın yapmaya başlamışlardır. Bunlar, özellikle BBC gibi yayıncıların hitap etmediği kuşakların sesi olmuştur. Elbette, uluslararası sulardan yayın yaptıkları için ulusal düzenleme ve yasalar tabi olmaktan kurtulmuşlardır. Bu korsan deniz radyolarının çoğu Avrupalı dinleyiciler için oldukça popüler olmayı başarmıştır.

Yayın girmesinden yalnızca aylar sonra Radio Caroline yedi milyon dinleyiciye ulaşmıştır (Hind ve Mosco, 1985: 38).

1965’den itibaren Avrupa ülkeleri denizden yayın yapan korsan radyoları ortadan kaldırmak için yasal düzenlemeler yapmaya başlamıştır. Ancak uluslararası sulardan yapılan yayınları düzenlemek için bir yetkisi bulunmayan hükümetler bunun yerine kendi vatandaşları için düzenlemeler getirmiştir.

Korsan radyoların popülerliğine cevaben İngiltere’de BBC yeniden yapılanmaya gitmiş ve 1967’de Radio 1’in popüler bir müzik kanalı olarak yayına başlamasının yanı sıra BBC, yerel radyo istasyonları kurmuştur.23

1973’de BBC’nin radyo yayın lisanslarını elinde tutması ilk ticari radyo olan Independent Local Radio’nun24 (ILR) kuruluşuyla sona ermiştir. Bu ilk yerel ticari radyoların bazısı çeşitli toplulukların çabalarıyla yayına başlamıştır. Bu süreç boyunca bazı kurumlar da sınırlı şekilde olsa da yayıncılık girişimlerinde bulunmuşlardır. İngiltere’de 1951’de kablo hatları aracılığıyla hastane radyoları dahili yayınlara başlamıştır. 1980’lerin sonlarında neredeyse hastanelerin % 80’i ağılıklı olarak gönüllülere dayanan düşük bütçeli işletmeler olarak bir şekilde radyo yayınına sahiptir. Aynı şekilde 1967’den sonra öğrenci radyoları da lisanssız olarak deneysel yayınlara başlamıştır. 1972’de Ulusal Öğrenci Yayıncıları Birliği (the National Association of Student Broadcasters) kurulmuş böylece kampus ve topluluk medyası örneklerinin kuruluşu için örgütlü bir ağın oluşumu sağlanmıştır (Coyer, 2007b: 19).

22 Bkz. http://www.itvs.org/about

23 Bkz. http://www.bbc.co.uk/historyofthebbc/

24 Bkz. http://radio.bufvc.ac.uk/

86

Buna karşın korsan ve radikal radyolar özellikle “özgür radyo”25 hareketiyle kamu yayıncılık tekellerini sarsmayı sürdürmüştür.

1970’lerin sonunda kamu yayın tekellerinin çökmesiyle sonuçlanan süreçte,

“özgür radyo” hareketinin büyük etkisi olmuştur. Hareketin doruk noktasına ulaştığı yıllarda, devlet kontrolündeki yayıncılığa karşı mücadele veren korsan radyoların sayısı binlerle ifade edilmektedir (Güney, 2009: 34).

Coyer’e göre özgür radyo, yalnızca toplumsal hareketler veya yalnızca radikal bir içerik üzerine odaklanan dar tanımlara meydan okuyan bir alternatif medya türüdür. Bu alternatiflik bazılarının muhalif kurumsal yapılar inşa etmesiyle oluşurken bazılarının da yalnızca kendi müziklerini çalmak istemeleriyle oluşabilir.

Örneğin “1970 ve 80’lerde ortaya çıkan, korsan ‘zenci müzik’ radyolarının büyük çoğunluğu Radio 1’de ve yerel istasyonlarda zenci müziğinin engellenmesi ve bu müziğe olan sevgi etrafında kurulmuştur. 1970’lerde korsan istasyon Radio Invicta26, Londra radyolarına “soul” müziği getirenlerin başında olmuştur” (Coyer, 2007b: 19).

Kuruoğlu, özgür radyo sürecini şöyle özetlemektedir:

İlk alternatif medya örneği, 1946’da ABD’de yayına başlamıştır. 1946’dan sonra da Brezilyalı eğitimci Paolo Freire’nin düşüncelerinden esinlenen “halk radyosu” Latin Amerika ülkelerinde kurulmaya başlamıştır. Avrupa ülkelerinde 1960’larda gemilerden yapılan yayınlarla başlayan korsan radyo 1970’li yıllarda İtalya ve Fransa başta olmak üzere diğer ülkelerde “özgür radyo” olarak hayata geçmiştir. Devlet tekellerinin yıkılmasına neden olan bu anlayış sonucu kurallara aldırmayan radyolar kurulmuştur. Devlet yönetimleri başlangıçta korsan ve yasadışı olarak tanımladıkları bu radyoları 1980’li yıllar içerisinde yasallaştırmışlardır (2006: 106).

25 Özgür radyo hareketinin çıkış noktası İtalya’dır. İtalya’da bu hareketin ana akım yayıncılık sistemine karşı ilk çıkışı 1974 yılında olmuştur. Bu hareketin odağını bir işçi kooperatifi, öğrenciler ve iletişim uzmanları tarafından işletilen Bologna radyosu oluşturmuştur. Radyo, iki hafta süren illegal yayını boyunca bir kampanya yürütmüş ve iletişim alanının reformu, yayıncılıkta âdemi merkeziyetçilik olanakları ve düşük giderli erişim gibi konuları gündeme getirmiştir. Bu yayın kısa sürede etki göstererek İtalyan devlet yayıncılık kurumu RAI’ye karşı bir reform çağrısına dönüşmüş ve Avrupa’ya yayılmıştır (Güney, 2009: 34).

26 Bkz. http://radio.eric.tripod.com/radio_invicta.htm

87

Etnik ve yerel müziğe özgürlük kazandırmaya çalışan radyolar kadar 1980’lerden sonra özellikle siyasal içerikli programlar yapmak için yayına başlayan radyolar da ortaya çıkmıştır.

İngiltere’de 1984’de yerel ticari radyoları olan Radio Trent’i27 dinleyen Nottinghamshire’lı dinleyiciler şaşırtıcı ve alışılmadık bir radyo korsanlığına tanık olmuşlardır. Standart müzik yayınının ardından dinleyiciler sıradan bir haber bülteni yerine ulusal kömür yataklarının korunması, kömür grevine destek verilmesi ve ülke sathındaki madencilik tartışmalarına dair düşünmeleri için bir söylevle karşılaşmışlardır (Hind ve Mosco, 1985: 40).

Sosyal içerikleriyle dikkat çeken diğer yayınlar arasında olan, Polonya’dan haber, fikir ve müziklere yer veren Radio Solidarity, kadın sorunları hakkında ve İngiliz hayat kadınları kolektifi çerçevesinde yayınlanan Women on the Waves, İngiltere’nin ilk eşcinsel programı olan Gaywaves ve Brixton’da anarşist bir kitapevinden yayınlanan radikal siyaset içerikli The Message gibi programları olan

“Londra Açık Radyo’su (LOR), 1980’de Topluluk İletişimi Grubu28 (Comcom) tarafından Londra’da topluluk yayıncılığını desteklemek amacıyla kurulmuştur.

Ancak istasyon Sinn Fein29 örgütünün lideriyle yapılan mülakatın ardından hükümet tarafından kapatılmıştır” (Coyer, 2007b: 22).

İngiltere’de 1990’ların başında kadın radyoları da yayına başlamıştır.

Bristol’de yayın yapan Fem FM bunlardan ilkidir. Bu radyoyu kadın çalışanların da çoğunlukta olduğu Brazen Radio, Elle FM ve Venus FM gibi istasyonlar izlemiştir. Bu radyolar yalnızca feminist içeriğe odaklanmamış aynı zamanda kendi radyo programlarını yapmaları için kadınlara eğitim vermişlerdir. İrlanda’da ise 1987 yılında ilk lisanssız yerel kadın radyo istasyonu olan Women’s Sceal Radio, Galway’de yayına başlamıştır (D’Arcy, 2000: 169-171).

27 Bkz. http://www.trentfm.co.uk/

28 Bkz. http://www.comcom121.org/clearing/aboutus.htm

29 Sinn Fein İrlanda’da siyasi bir hareket ve bu hareketi destekleyenlerin oluşturduğu siyasi partidir.

1905 yılında İrlandalı Arthur Griffith tarafından kurulmuştur. İsmi Oldcastle’da basılan yerel bir gazeteden gelmektedir. Parti İrlanda Cumhuriyetçi Ordusu’nın siyasi kanadı olarak değerlendirilmektedir. Sinn Féin’in en büyük özelliği İngiliz hükümetine karşı aşırı bir milliyetçi tavır göstermesine rağmen kendini sol bir parti olarak tanımlamasıdır.

88

Coyer’e göre alternatif radyo girişimlerinin merkezindeki kurumlardan birisi de Topluluk Medyası Derneği’dir (Community Media Association). 1983’te kurulan kurumun misyonu, insanların toplulukların güçlenmesi, kültürel ifade, enformasyon ve eğlence için topluluk temelli medyayı kurma ve geliştirmelerini mümkün kılmaktır.30 Kurum, hayatına “BBC ve ticari radyoların yanında üçüncü bir unsur olarak topluluk radyolarını kurmak ve geliştirmek amacıyla Topluluk Radyosu Derneği olarak başlamıştır. Bugün Topluluk Medyası Derneği İngiltere’de en çok üyesi olan kurumlardandır ve destek, eğitim, danışmanlık ve ağ hizmetleri sunmaktadır” (Coyer, 2007b: 24-25). Günümüzde alternatif medya alanında önemli bir yer kaplayan ve yerel ve demokratik yapılarıyla ticari radyonun boşluğunu dolduran topluluk radyoları “mahalle radyosu”, “özgür radyo”, yakın radyo”,

“dernek radyosu” gibi adlarla da anılmakta (Kuruoğlu, 2006: 110) ve ana akım medyaya karşı alternatif yayıncılık faaliyetini başarıyla sürdürmektedir.

Sonuçta radyo tarihi boyunca süregelen baskı döneminin ardından özellikle internet kullanımının da yaygınlaşmasıyla günümüzde amatör radyo yayıncıları için görece bir rönesans döneminin yaşandığını söylemek mümkündür. Korsan radyolar yaygınlık kazanmalarıyla birlikte önemli bir sivil güç haline gelmiştir. Özellikle etnik unsurların ve yoksulluğun fazla olduğu bölgelerde korsan/amatör radyoların etkinliği de artmaktadır. Korsan radyoların yanında offshore radyolar, topluluk radyoları ve yerel radyolar azınlıkta kalanların seslerini duyurmayı sürdürmektedir. Aynı zamanda internet radyosu da gelişmeye devam etmekte ve üreticiler çevrimiçi ağlar yoluyla yeni dağıtım kanallarına erişmektedir. Bu bakımdan “birlikte değerlendirildiğinde topluluk radyosu/mikro radyo ve korsan radyolar alternatif

30 Bkz. http://www.commedia.org.uk/about/

89

medya kavramını en iyi şekilde temsil etmektedirler” (Atton, 2004: 115). Gelinen noktada, “sistem yayın yapmak isteyen bütün radyolar için yeterli olmasa da, toplulukların antene çıkmaları analog bir zamandan sayısal bir geleceğe giden yolda önem taşımaktadır” (Coyer, 2007b: 25).