• Sonuç bulunamadı

TOPLUMSAL DÜZEN VE HUKUK

Belgede HUKUK SOSYOLOJ‹S‹ (sayfa 39-44)

Toplumsal düzenin sa¤lanmas›nda hukukun rolünü aç›klamak.

Toplum, birbirleriyle karfl›l›kl› iliflkiler içinde olan insan birlikteliklerinin bir bütü-nü olarak tan›mlanabilir. Toplumu oluflturan bu birliktelikler, oldukça heterojen bir görünüm sunarlar. Üstelik bu birliktelikler, devlet veya ulus s›n›rlar›n›n ötesine taflan özellikler de gösterirler. Söz konusu birliktelikler, belli bir toplum içindeki ai-leler, toplumsal gruplar, toplumsal tabaka ve s›n›flar, dinsel cemaatler ve mesleki topluluklardan devletlere ve devletler toplulu¤una kadar uzanan çok genifl bir yel-pazede oldukça farkl› niteliklerde de olabilirler (Ehrlich, 1962: 26). Burada yan›t-lanmas› gereken ilk soru flu olmal›d›r: Belli bir toplumsal sistem içinde; ister ulus-devlet çerçevesinde ister ulus-ulus-devlet ölçe¤inin ötesinde olsun, toplumsal düzen nas›l sa¤lanmaktad›r?

‹nsanlar, toplu yaflamaya bafllad›klar›, yani birbirleriyle iliflkileri ve etkileflimle-ri ba¤lam›nda toplumsal birliktelikler oluflturduklar› andan itibaren, asl›nda, varo-lufl mücadelesinde di¤er canl›lara göre çok güçlü bir araca da sahip olmufllard›r. ‹nsanlar›n güçlü bir toplumsallaflma kapasitesine sahip olmalar›, biyolojik birta-k›m güdüsel ve içgüdüsel e¤ilimlerin getirmifl oldu¤u s›n›rlar› aflarak tüm

toplum-S O R U D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M SIRA S‹ZDE S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

2

A M A Ç

N

sal grup ve birlikteliklerin gücünden yararlanma imkân› sa¤lar. Ancak bu birlikte-likler, toplumsal yaflamda insan›n d›fl›nda kendili¤inden var olmazlar; insan iliflki ve etkileflimlerinin sonucunda toplumsal yaflama bir düzen, uyum veya ahenk ge-tirmek üzere yarat›l›rlar. Toplumsal gruplar›n ve birlikteliklerin oluflum sürecinde insan etkileflimleriyle hayat bulan de¤erler, inançlar, kanaatler, normlar, statü ve roller, büyük bir öneme sahiptir. Bu ögelerin kapsam›, içeri¤i ve a¤›rl›¤› yere, za-mana ve toplumsal birliklerin niteli¤ine göre de¤ifliklik gösterir. Örne¤in, modern öncesi toplumsal yap›larda hem ekonomik, dinsel, toplumsal ve hukuksal bir bir-lik, hem de bir örf âdet birli¤i, bir toplumsal yaflam toplulu¤u niteli¤inde bulunan aile, günümüzde bu ifllevlerin önemli bir k›sm›n› din, e¤itim ve ekonomik temel-li kurumlara ve yap›lara devretmifl bulunmaktad›r. Aile örne¤inde görülece¤i üze-re, zamanla de¤iflik gruplar ve birimler ortaya ç›karak, yeni ifllevler üstlenmifller ve aile kurumunun birçok ifllevini üstlenmifllerdir. Benzer fleklide, aile d›fl›ndaki toplumsal kulüpler, mesleki örgütler, siyasal partiler, sendikalar, etnik ve dinsel topluluklar, farkl› yap›lara ve ifllevlere sahiptirler. Ancak, hepsinde de belli bir dü-zenin varl›¤› söz konusudur.

Tarihsel süreçte, bireylerin bünyesinde yer ald›klar› çeflitli toplumsal gruplarda ve örgütlerde iliflkilerinin biçim ve içeri¤i, farkl› biçimlerde flekillenmifltir. Bireyler aras› iliflkilerin düzenlenmesi, belli bir yer veya zamanda esas olarak örf ve âdet-lerle sa¤lan›rken baflka bir yer ya da zamanda daha ziyade devlet eliyle flekillenen hukuk taraf›ndan sa¤lanm›fl veya a¤›rl›kl› olarak ahlak alan›na b›rak›lm›fl olabilir. Ancak bu, örf ve âdet kurallar› ile ahlak ve hukuk kurallar› aras›nda karfl›l›kl› ilifl-ki ve etilifl-kileflim olmad›¤› anlam›na gelmez. Bafllang›çta hukuksal zorlama yoluyla biçimlenen bir husus, zamanla iyi bir örf âdet normu haline gelebilece¤i gibi, bu-nun tersi de olabilir. Benzer flekilde, ilkin bireysel bilinç meselesi veya ahlaki du-yarl›l›k ve sorumluluk çerçevesinde de¤erlendirilen bir husus, devlet taraf›ndan hukuk yoluyla s›k› bir flekilde uygulanan bir vaka haline gelebilir. Bireysel ahlak›n güvenilir bir faktör niteli¤inde görülmedi¤i, bireylerin iliflki ve davran›fllar›n› örf ve âdetler sayesinde yönlendirmenin yeterli olmad›¤› durumlarda hukuksal organlar, mekanizmalar ve kurallar, önemli bir yer iflgal edebilir. Toplumsal tabakalaflma, uzmanlaflma ve farkl›laflman›n oldukça s›n›rl› oldu¤u gruplarda veya topluluklarda örf ve âdetler, neredeyse toplumsal yaflam›n tek düzenleyicisi haline gelebilecek-tir. Gruplar›n veya topluluklar›n büyüdü¤ü, ifl bölümü, uzmanlaflma ve farkl›laflma-n›n artt›¤› yap›larda ise yaz›l› hukuksal kodlar, resmî olarak örgütlenmifl formel mekanizmalar ve organlar daha büyük roller oynayabilecektir (Simmel, 1970: 122). Hukuksal olarak nitelendirilen organlar›n, yaln›zca hukuksal normlara dayal› olduklar› da söylenemez. Devlet de dahil olmak üzere, tüm organlar›n veya örgüt-lerin içsel düzeninin sa¤lanmas›nda hukuk d›fl›ndaki normlar da önemli bir iflleve sahiptir. Ahlâk ve din kurallar›, örf âdet kurallar› ve görgü kurallar› gibi di¤er top-lumsal düzen kurallar›, sadece hukuk d›fl› iliflkileri düzenlemezler; ayn› zamanda hukuksal iliflkileri ve davran›fllar› da etkileyip yönlendirirler. Asl›nda hiçbir hukuk-sal birlik ya da örgüt, varl›¤›n› yaln›zca hukukhukuk-sal normlar ve düzenlemeler vas›ta-s›yla sürdüremez. Hukuk, toplumsal, siyasal ve ekonomik yaflam›n düzenleyicisi olmak bak›m›ndan yaln›z de¤ildir (Ehrlich, 1962: 58). Hukukun zorlay›c› yapt›r›m gücüne sahip olmas›, di¤er toplumsal düzen kurallar›n›n ve yapt›r›mlar›n›n top-lumsal düzeni sa¤lamak aç›s›ndan herhangi bir ifllevselli¤i olmad›¤› veya s›n›rl› bir etkinli¤e sahip oldu¤u anlam›na da gelmez.

Toplumsal düzenin sa¤lanmas›nda hukuk ve di¤er toplumsal düzen kurallar›, büyük bir öneme haizdir. Toplumsal hayatta insan iliflkileri ve davran›fllar›, top-lumsal de¤erlere, normlara, statülere ve rollere göre flekillenir. ‹nsan iliflkilerinin ve davran›fllar›n›n düzenlenmesinde toplumsal de¤erlerin ve normlar›n ifllevi, birinci ünitede yeterince ifllendi¤i için burada daha ziyade toplumsal statüler ve roller üzerinde durulacakt›r. ‹nsan davran›fllar›n›n rastlant›lara ba¤l› oldu¤u bir ortamda, hiç kuflkusuz toplumsal düzenden söz edilemez. ‹nsanlar›n toplumsal iliflkilerinin yap›s›n› ve düzenini ifade etmek için baflvurulabilecek genel terim, “toplumsal or-ganizasyon” veya “toplumsal örgütlenme” terimidir. Toplumsal organizasyon, bir-den çok ögebir-den oluflur. Sosyologlar, bu ögeleri anlatmak üzere birbirleriyle yak›n-dan iliflkili üç temel kavram gelifltirerek toplumsal yap›lar›n veya toplumsal düzen-lerin nas›l meydana geldi¤ini, bu kavramlarla aç›klamaya çal›flm›fllard›r. Bunlar, yukar›da da ifade etti¤imiz, statü, rol ve norm kavramlar›d›r (Turner, 1978: 121). Toplumsal organizasyon ya da örgütlenme kal›plar› da toplumsal düzenin temel bileflenleri olan statüler, roller ve normlar taraf›ndan flekillenir.

“Kültür ve Hukuk” iliflkisi konusunda detayl› bilgiye ulaflmak için 5. üniteye bakabilirsiniz. Toplumsal düzenin sa¤lanmas›nda “kültür” de etkili ve önemli bir faktördür. Kültür, belli bir toplumdaki insanlar›n kendi etkinliklerini organize etmek için yaratt›klar›, muhafaza ettikleri ve kulland›klar› bir anlaml› simgeler sistemidir. Bir kaynak olarak kültür, insanlara anlam yüklü sembolleri, bilgi ve hünerleri muha-faza etmek ve aktarmak için birçok olanak sa¤lar. Bunlardan en önemlilerinden biri “dil”dir. ‹nsanlar, dil sayesinde de¤iflik anlamlar› tafl›ma ve iletme gücüne sa-hip olurlar. Böylece kültürel kaynaklar, sembol sistemleri olarak toplumsal etki-leflim ve örgütlenmeye ortam haz›rlar. Toplumsal eylemleri ve iliflkileri flekillen-diren, onlara rehberlik eden mesajlar› tafl›rlar. Ancak bu mesajlar, ayn› zamanda insanlar›n seçimlerini s›n›rlayan veya çerçeveleyen bir özelli¤e de sahiptirler. Sosyologlar, insanlar›n düflünce, iliflki ve etkileflim dünyas›n› kontrol eden, reh-berlik sa¤layan ve s›n›rland›ran unsurlar› tasvir etmek ve kavramlaflt›rmak üzere bunlar› de¤erler, inançlar, kanaatler ve normlar olarak kategorize ederler (Tur-ner, 1978: 75-83).

Statü, insanlar›n toplum içindeki yerini ifade eden bir kavramd›r. Herhangi bir toplum veya grup içinde bulunan her kiflinin iflgal etti¤i bir statüsü (mevki) ve bu statüye uygun olarak kendisinden beklenen davran›fllar› ifade eden rolleri vard›r. Hepimiz için günlük yaflamda anne, baba, çocuk, genç, yafll›, ö¤retmen, ö¤renci, doktor ve hasta gibi çeflitli statüler ve roller söz konusudur. Her statü, sahibine, baflka statü sahiplerinden farkl› birtak›m davran›fllarda bulunmas›n› emreden bir davran›fl modelleri a¤›d›r. Kifliler aras›ndaki her etkileflim, daha önceden düzen-lenmifl statüler çerçevesinde meydana gelir. Örne¤in, bir hastanede baflhekim, doktor, hemflire ve hasta gibi farkl› statülerde bulunan insanlardan farkl› davran›fl-lar beklenir. Hastane yaflam›ndaki resmî kuraldavran›fl-lar, resmî olmayan kural ve beklen-tiler, kiflilerden beklenen rolleri belirler. Toplumsal iliflki ve etkileflimin taraf› hali-ne gelen iki kifliden her biri, di¤erinden belli bir davran›fl bekler. Kendisi de belli bir davran›flta bulunmaya bafllar. Böylece toplumsal etkileflim, “roller” çerçevesin-de geliflir. Bu rollerçerçevesin-den her biri, rol sahibini belli flekilçerçevesin-de davranmaya ve di¤er rol sahiplerinden de belli davran›fllar beklemeye götürür. Yani her rol, di¤er roller ile olan iliflkilerine göre var olur ve anlam kazan›r. Örne¤in, ö¤retmenin rolü, ö¤ren-cileriyle, meslektafllar›yla ve okul idaresiyle olan iliflkileri taraf›ndan belirlenir.

Ai-S O R U D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M SIRA S‹ZDE S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

le içinde baban›n rolü, efli, çocuklar› ve yak›nlar›yla olan iliflkilerine göre oluflur. Di¤er yandan, her kiflinin ayn› zamanda birden fazla rolü vard›r. Gerçekten, her-hangi bir kimse, ayn› zamanda hem ö¤retmen, hem baba, hem sendikac›, hem sporcu, hem parti üyesi, hem de sanatç› olabilir.

Kiflilerin toplum içinde hangi rolleri oynayaca¤›n› belirleyen statüler, iki flekil-de elflekil-de edilir. Bunlara, edinilmifl statüler ve kazan›lm›fl statüler flekil-denir. Edinilmifl statü, kiflilerin yetenek ve becerilerine bakmadan ve onlar›n bir çabas› olmadan, kendileri d›fl›ndaki faktörler taraf›ndan sa¤lan›r. Yani, kifli do¤umuyla, cinsiyetiyle veya yafl›yla ilgili olarak bu statüyü elde eder. Yafll›, genç, kad›n, erkek, siyah, be-yaz gibi bir konuma sahip olmak, bu tür statüye örnek verilebilir. Kazan›lm›fl sta-tü ise anne, baba, ö¤retmen, doktor, devlet memuru gibi, kiflilerin kendi çabalar› sonucu elde ettikleri pozisyondur.

Bu konuda flimdiye kadar anlatt›klar›m›z, ideal bir durumu yans›t›r. Hemen her toplumda de¤iflik derecelerde olmak üzere edinilmifl ve kazan›lm›fl statülere rast-lan›r. Modern toplumlarda edinilmifl baz› statüler varl›¤›n› sürdürürken, geleneksel toplumlarda da baz› alanlarda kazan›lm›fl statülerin ortaya ç›kt›¤› gözlenebilir. An-cak, geleneksel toplumlardan modern toplumlara do¤ru gidildikçe, edinilmifl sta-tülerin azald›¤›n›, kazan›lm›fl stasta-tülerin ise ço¤ald›¤›n› söyleyebiliriz.

Bir toplumda farkl› statülere ba¤l› olarak, toplumsal de¤erler ve normlar çerçe-vesinde flekillenen roller aras›ndaki iliflkilerin oluflturdu¤u sisteme, toplumsal etki-leflim sistemi denir. Bu anlamda her grup veya toplum, bir etkietki-leflim sistemidir. Bir grubun etkinli¤i, türlü rollerin ifl bölümü içinde birbirine nas›l ba¤land›¤›na göre de¤iflir. Roller, kiflilerin grubun etkileflim sistemi içinde tuttuklar› mevkiye göre, mevkiler de kiflisel özelliklere ve toplumsal faaliyetlere göre da¤›t›l›r. Birbirleriyle önemli karfl›l›kl› iliflkileri olan mevkiler, bir statüler örgüsü veya a¤› meydana ge-tirir. Örne¤in, bir okuldaki statüler örgüsü flu mevkileri ya da pozisyonlar› kapsa-yabilir: Müdür, müdür yard›mc›s›, ö¤retmen, ö¤renci, veli, hizmetli ve memur gibi. Örgütsel bir yap› içinde bu statülerde yer alan insanlar, iflgal etmekte olduklar› mevkilere ba¤l› olarak farkl› rolleri yerine getirirler. Bu statü ve rollerin gerisinde ise, insan iliflkilerini düzenleyen de¤erler ile din, ahlak, hukuk ve görgü kurallar›n-dan oluflan bir sistem vard›r.

Modern toplum yaflam›, giderek formel kurallar, mekanizmalar ve örgütler ile bezeli hale gelmektedir. ‹nsanlar›n yaflam›nda, bundan böyle ulus-devlet yap›lar›n-dan uluslararas› ve uluslarüstü yap›lara (Birleflmifl Milletler ve Avrupa Birli¤i gibi), siyasal partilerden ve sendikalardan mesleki kurulufllara, devasa flirketlere ve çok büyük e¤itim kurumlar›na kadar birçok hiyerarflik bürokratik örgüt, muazzam bir yer iflgal etmektedir. Böylesi yap›lar içinde temel birimler aras›nda iliflki ve efl gü-dümün kurulup sürdürülmesi, hiyerarflik statü ve rollerin belirlenmesi, yüksek öl-çüde bir resmîyet ve biçimsellik gerektirmektedir. Bu tür örgütlerin yap›land›r›lma-s›, bürokratik görevliler aras›ndaki iliflkilerin çerçevelenmesi ve davran›fl kurallar›-n›n belirlenmesi, ba¤lay›c›, aç›k, somut hukuk kurallar›kurallar›-n›n ve mekanizmalar›kurallar›-n›n varl›¤›n› zorunlu k›lmaktad›r.

Bütün toplumsal organizasyonlar gibi, formel örgütler de birbirleriyle iliflkili statüler, roller ve normlardan meydana gelir. Ancak, genel olarak toplumsal grup-lardan farkl› olarak formel organizasyonlarda statülerin, rollerin ve normlar›n ör-gütlenmesi daha aç›kt›r. Örgüt içinde kimden ne beklendi¤i, iflgal etti¤i statüye gö-re aç›k bir flekilde bilinir. Devlet bürokrasisinde, ifl yerlerinde, okullarda, büyük ma¤azalarda ve e¤lence yerlerinde bunun böyle oldu¤u gözlenir. Böylesi örgütler-deki bürokrasilerin temel karakteristiklerinden biri ifl bölümü iken di¤er ikisi,

hi-Bürokratik örgüt: Belli

amaçlar için kurulmufl, önceden belirlenmifl ve aç›kça tan›mlanm›fl kurallar çerçevesinde iflleyen hiyerarflik yap›l› örgüt.

Hiyerarfli: Belli bir örgütsel

yap› içinde bulunan kimselerin, di¤erlerine göre mevki ve rütbe bak›m›ndan üstlük veya astl›k konumunda bulunduklar› örgütlenme biçimi.

yerarflik statülerin ve kodifiye edilmifl normlar›n varl›¤›d›r. Hangi personelin ne ifl yapaca¤›, statü hiyerarflisindeki yeri bellidir. Bunlar›n neler oldu¤unu gösteren for-mel örgüt normlar› ço¤unlukla aç›k, net ve yaz›l›d›r. Kodifiye edilmifl hukuksal normlar sistemi, her statüden ne tür görev veya rol beklendi¤ini ve bunlar›n nas›l yerine getirilmesi gerekti¤ini gösterir (Turner, 1998: 242-243).

Hukukun toplumsal düzen sa¤lama ifllevinden söz edildi¤inde; bundan, mev-cut toplumsal, ekonomik ve siyasal kurumlar›n varl›¤›n› sürdürmesine yapt›¤› kat-k› akla gelir. Bu arada belirtmek gerekir ki hukuk kural›n›n amac› ile ifllevi, arala-r›nda zaman zaman çak›flma olsa bile, ayn› fley de¤ildir. Örne¤in, bir yasal lemenin parlamento taraf›ndan belli bir amaca yönelik olarak yap›lmas›, bu düzen-lemenin toplumsal hayatta her zaman öngörüldü¤ü flekilde ifllev görmesi sonucu-nu do¤urmaz. Ayr›ca, hukuksal kural ve düzenlemelerin ifllevi zamana, yere ve flartlara göre de¤iflir. Geleneksel toplum yap›s›nda ifllevsel olan bir kural, modern toplumda ifllevsiz kalaca¤› gibi, beklenenin aksi yönünde ifllev de görebilir. Söz gelimi, mutlak monarflik nitelikteki bir sistemde fonksiyonel olan ögeler, demok-ratik bir rejimde ifllevsiz kalabilece¤i gibi, farkl› ifllev ya da ifllevlerde de bulunabi-lir (Cotterrell, 1992: 72-73).

Sosyolojinin kurucular›ndan Durkheim, hukuku, toplumsal hayatta bir toplum-sal bütünleflme mekanizmas› olarak görür. Modern toplumda toplumtoplum-sal bütünlefl-menin temeli olabilecek evrensel ortak de¤erlerin yoklu¤una dikkati çekerek, top-lumu uyumlu veya bütünleflik bir ahlaki düzenleme sistemi olarak ele alan anlay›fl ile ça¤dafl seküler toplumlarda hukuku bu ahlaki sistemin temel dayana¤› ve ifa-desi olarak de¤erlendiren bak›fl› uzlaflt›rmaya çal›fl›r. Durkheim için hukuk ve ah-lak birbirinden ayr›lamaz. Hukuku destekleyen ahah-laki ba¤l›l›k olmaks›z›n, hukuk toplumsal hayat›n bir parças› haline gelemez ve sadece resmî bir evrak üzerine ya-z›lm›fl kelimelerden ibaret kal›r. Asl›nda hukuk, görünür olmayan ahlaki ortam›n görünebilir bir indeksi ya da göstergesidir. Farkl› hukuk biçimleri, farkl› toplumsal uyum, bütünleflme ve düzen türlerini temsil eder. Cezaland›r›c› veya bask›c› bir hukuk, geleneksel toplumun ahlaki bir olgusu olan mekanik dayan›flmaya denk düflerken; tazmin edici hukuk veya ifl birli¤i hukuku ise modern toplumun ahlaki olgusu olan organik dayan›flmaya karfl›l›k gelir. ‹fl bölümü, uzmanlaflma, farkl›lafl-ma ve bireyselleflmenin giderek geliflti¤i modern toplum flartlar›nda hukuk, çat›flan veya ihtilafa düflen taraflar› bast›rmaktan veya cezaland›rmaktan ziyade mevcut düzeni eski haline getirmeyle yani, statükonun restorasyonuyla ilgilidir. Roscoe Pound’a göre ise bir toplumun hukuk politikas›, onun bilinen de¤erlerinin uygu-lanmas›na dayan›r. Hukukun, çat›flan talepleri bütünlefltirmek için hayata geçirece-¤i de¤erler, içinde yer ald›¤› toplumun ve hukuk sisteminin özgül tecrübesinden kaynaklan›r. Bunlar, belli bir topluma özgüdürler ve bu toplumun hukuku da onun tarihinin özgül bir an›ndaki hukuktur (Cotterrell, 1992: 76-80).

Günümüzde toplumsal yaflam, hukuk ve hukuksal zorlama olmaks›z›n tasavvur edilemez. Bugün, modern toplumda bir aile bile, toplumdaki mevcut otoriteler ta-raf›ndan korunup gözetilmeden bütünlü¤ünü koruyamaz. Mülkiyet hakk›, hukuk-sal düzenlemeler ve mahkemeler taraf›ndan himaye edilmedikçe varl›¤›n› sürdüre-mez. Hukuksal araçlar ve mekanizmalar olmaks›z›n, bir miras›n kazan›lmas› ve paylafl›lmas› mümkün olamaz. Modern hukukçunun zihninde, zorlay›c› hukuk dü-zeni, mahkeme ve hukuksal yapt›r›m, bir bütünlük oluflturur. Ayn› flekilde modern hukuk, hukukçu olmayanlar› da dünyay› hukuk yoluyla, hukuksal zorlama saye-sinde yönetilen bir dünya veya düzen olarak bakmaya flartland›r›r (Ehrlich, 1962: 83). Görüldü¤ü gibi, d›flar›dan bak›ld›¤›nda hukuk, toplamsal düzenin

sa¤lanma-s›ndaki zorlay›c›l›k rolüyle öne ç›kmaktad›r. Hukukun zorlay›c› rolü, özellikle hu-kuka uyulmamas› veya hukuk düzeninin ihlâli halinde kendisini görünür k›lar. Baflka bir deyiflle, hukukun toplumsal düzenin sa¤lanmas›ndaki ifllevi, yani düzen sa¤lama fonksiyonu, hukukun zorlay›c›l›k ve biçimcilik yan›yla belirginlik kazan›r. Zorlay›c›l›k gücüne sahip olma, hukuk ad›na yapt›r›m uygulayabilme anlam›na ge-lir. Günümüzün modern koflullar›nda yapt›r›m uygulayarak zorlama, devletin yet-kili organlar›nca yap›l›r. Di¤er davran›fl kurallar›ndan farkl› olarak d›flsal ve örgüt-lü zorlay›c›l›k gücüne sahip hukuk kurallar›, d›fl dünyada maddî olarak gerçeklefl-me imkân›na sahiptir. Hukuk, bireylerin hangi davran›fllar› yapmas›n› veya yapma-mas›n› belirterek, davran›fllar›n ba¤l› olaca¤› çerçevenin s›n›rlar›n› çizerek; aç›k, kesin ve belirli bir düzenin temellerini atar. Hukukta biçimcilik veya formalizm, usulüne göre ç›kar›lm›fl yasalar› ve bunlar›n biçimsel anlamda yürürlükte bulun-mas›n› ifade eder (Ifl›ktaç, 2008: 122-124).

Hukukun toplumsal düzen sa¤lama ifllevi ile toplumsal kontrolü gerçeklefltirme ifllevi ara-s›ndaki temel fark› aç›klay›n›z.

Belgede HUKUK SOSYOLOJ‹S‹ (sayfa 39-44)