• Sonuç bulunamadı

HUKUK VE KÜLTÜR

Belgede HUKUK SOSYOLOJ‹S‹ (sayfa 111-114)

Hukuk ve kültür iliflkisini aç›klamak.

Modern pozitif hukuk, kültürden giderek ba¤›ms›zlaflan bir normatif yap›n›n orta-ya ç›km›fl olmas›n›n sonucudur. E¤er toplumsal düzen ve uyuflmazl›k çözümü, ge-leneksel kültürel yap› taraf›ndan, salt kültürel de¤erler arac›l›¤›yla sürdürülebilir olsayd›, büyük olas›l›kla modern pozitif hukuk da ortaya ç›kmam›fl olacakt›. Belki sosyolojik anlamda hukuk ad›n› verdi¤imiz bir yap› var olabilecekti, ancak kültü-rel yap›dan ayr›lmas› da hayli güç olacakt›.

Öncelikle kültür ya da kültürel yap› dedi¤imizde neyi kastetti¤imiz ifade edil-melidir. Kültür, bir de¤erler sistemi olarak tan›mlanmaktad›r. Kültür, bir toplumun duyufl ve düflünüfl birli¤ini sa¤layan de¤erlerin tümüdür. Öte yandan her ne kadar “de¤er” gibi soyut bir ögeden söz ediliyorsa da kültür, ayn› zamanda insan yarat›-m› olan maddi dünyay› da içerir. Hatta kültürü insan›n ortaya koydu¤u, içinde in-san›n var oldu¤u tüm gerçeklik olarak tan›mlamak da mümkündür. Dolay›s›yla kül-tür, do¤ayla karfl› karfl›ya kalan insan›n ilk günden itibaren yaratt›¤› her fleydir.

Ya-Hukuk ve Toplumsal

Kurumlar

1

A M A Ç

ni atefltir, tekerlektir, evcillefltirdi¤i hayvan ya da gerçeklefltirdi¤i tar›msal üretimdir. Elbette kültür dendi¤inde, yaln›zca insan›n yaratt›¤› maddi mallar söz konusu de-¤ildir. Söz gelimi dil de kültüreldir, ya da de¤erler, istekler, ulafl›lmak üzere konu-lan hedefler de kültürel dünyan›n elemanlar›d›r. Bu anlamda düflündü¤ümüzde, toplumsal yap›n›n her türlü kurumu, dolay›s›yla hukuk da kültürel bir elemand›r.

Ancak her bir kültürel eleman, bir kez ortaya ç›kmakla birlikte, ayn› zamanda salt kültürel görünümünden ayr›larak, giderek ba¤›ms›z bir karakter de kazan›r. Söz gelimi teknoloji, elbette kültürel bir elemand›r, ancak kendi içerisinde ba¤›m-s›z bir gerçeklik de tafl›yarak varl›¤›n› sürdürür ve kültürel yap›ya atfedilen de¤er, duyufl ve düflüncelerden ayr›l›r. Nitekim, sosyolojik aç›dan en modern flekilde kül-tür, toplum üyeleri taraf›ndan hayata geçirildi¤inde, toplum üyelerinin uygun ve kabul edilebilir gördü¤ü aral›¤a uygun düflen davran›fllar üreten kurallar ve stan-dartlar kümesi olarak tan›mlan›r. Dikkat edilecek olursa kültür, bir toplumun üye-leri aras›nda paylafl›lan, ama ayn› zamanda bir de¤iflim süreci içinde bulunan ö¤-renilmifl davran›fl kal›plar› ve bu kal›plar›n ürünlerinin oluflturdu¤u yaflam biçimi olarak s›n›rlanm›flt›r. Böylece, bu kal›plardan yola ç›k›larak ama bir yandan da gi-derek farkl›laflarak geliflen ögelerin ya da farkl› kural ya da standartlar kümesinin de var olabilece¤i görülmektedir. Nitekim pozitif hukuk, ancak toplumda paylafl›-lan ortak de¤erler arac›l›¤›yla sa¤paylafl›-lanan denetim yerine geçmekle, pozitif hukuk olarak evrimleflebilir.

Kültür sözcü¤ünün farkl› anlamlardaki kullan›mlar›ndan yola ç›k›larak, asl›nda kültür dendi¤inde dört farkl› anlam›n kastedilmifl olabilece¤ine dikkat çekilmekte-dir. Buna göre, bilimsel anlamda kültür, uygarl›kt›r. Befleri anlamda kültür, e¤itim-dir. Estetik anlamda kültür, güzel sanatlard›r. Maddi ya da teknolojik anlamda ise üretme, ço¤altma ve yetifltirmedir (Güvenç, 1972: 99).

“Kültür” kelimesini gündelik dilde hangi anlamlarda kulland›¤›n›z› düflünün.

Kültür konusunu inceleyen antropologlar, kültürün sahip oldu¤u baz› yap›sal özelliklere dikkat çekmektedirler. Birincisi, kültür paylafl›l›r. Zaten toplum dedi¤i-miz olgu, ayn› kültürü paylaflan üyelerin oluflturdu¤u bir topluluktur. Ortak bir kültürü paylaflan insanlar, kendi aralar›nda çeflitli ba¤lar olufltururlar. Elbette bu, toplumdaki her bireyin ayn› kiflilik özelliklerine sahip oldu¤u anlam›na gelmez. Ancak toplumsal yaflam›n sürebilmesi için bireyler, asgari koflullarda ba¤ kurabile-cekleri ortak kültürel de¤erleri benimserler. ‹kinci olarak, kültür ö¤renilir. ‹nsanla-r› di¤er canl› türlerinden ay›ran önemli bir özellik, kültürün ya da bir baflka deyifl-le yaflam düzeninin, genetik kodlarla de¤il, ö¤renim ve sosyaldeyifl-leflme yoluyla akta-r›lmas›d›r. Kültür anne ve babalardan çocuklara, bir kuflaktan di¤erine aktar›l›r. Öyle ki en temel biyolojik ihtiyaçlar bile, kültürel olarak ö¤renildi¤i flekilde gide-rilir. Yeme ve içme al›flkanl›klar›, hatta uyuma biçimleri bile farkl› insan topluluk-lar›na göre çeflitlilik gösterir. Bu da bize, kültürün aktar›ld›¤›n› bir kez daha göste-rir. Yeni kuflaklar›n, kültürü önceki kuflaklardan ö¤renmesi “kültürlenme” olarak adland›r›l›r. ‹nsanlar›n, kültürü kuflaklar aras›nda aktar›rken kulland›¤› en önemli araç dildir. Dilin kendisi, bir taraftan kültürel bir öge iken, öte taraftan kültürün di-¤er ögelerinin aktar›m›n› sa¤layan bir araçt›r. Bu da onu, didi-¤er kültürel ögeler ara-s›nda ayr›cal›kl› k›lar. Üçüncü olarak kültür, sembollere ba¤l›d›r. Kültür sürdürü-lürken, çok say›da farkl› sembolden yararlan›l›r. Söz gelimi dinsel kültür, baz›lar› ritüel halini alm›fl semboller arac›l›¤›yla süreklilik kazan›r. Ekonomi, para sembolü ile yeniden üretilir. Di¤er kültürel ögeler içerisindeki ayr›cal›kl› yerini az evvel

sap-Kültürlenme: Yeni

kuflaklar›n kültürü bir önceki kuflaktan ö¤renmesi yani, kültürün kuflaklar aras›nda aktar›lmas›d›r.

Entegrasyon: Kültürün,

farkl› yönlerinin birbiriyle iliflkili bir iflleve sahip olmas›d›r. S O R U D ‹ K K A T SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M SIRA S‹ZDE S O R U DÜfiÜNEL‹M D ‹ K K A T

SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDE

AMAÇLARIMIZ AMAÇLARIMIZ

N N

K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N K ‹ T A P T E L E V ‹ Z Y O N ‹ N T E R N E T ‹ N T E R N E T

1

tad›¤›m›z dil de asl›nda bir semboller toplam›d›r. Öyle ki gerçek dünyan›n nesne-leri, dilsel semboller olan kelimeler arac›l›¤›yla, hem yeniden üretilir hem de top-lumun di¤er üyelerine aktar›l›r. Kültürün bir di¤er yap›sal özelli¤i, bütünlefltirici ol-mas›d›r. Kültürün bütünlefltirici olmas›, kültürün farkl› yönlerinin birbiriyle iliflkili bir iflleve sahip olmas› demektir. Bu, entegrasyon olarak adland›r›l›r. Bu bütünsel-likle kastedilen, söz gelimi h›s›ml›k iliflkileri ile üretim ya da siyasal yap› aras›nda bir iliflki bulunmas›d›r. Böylece, kültürel yap› incelenirken bu alanlar›n her birinin göz önüne al›nmas› gereklili¤i ortaya ç›kar (Haviland, 2002: 65-84).

Kültür, çok say›da iflleve sahiptir. Kültürün toplumsal yap›n›n süreklili¤ini sa¤-lama konusundaki ifllevleri, farkl› çal›flmalara da konu olmufltur. Bunlardan yola ç›karak, kültürün yerine getirdi¤i ifllevleri flu flekilde ifade edebiliriz:

a. Kültür, bir toplumu di¤erlerinden ay›rmaya yarar. b. Kültür, topluma özgü de¤erleri ifade eder. c. Kültür, toplumsal dayan›flma sa¤lar.

d. Kültür, toplumsal yap›n›n fleklini ve içeri¤ini belirler.

e. Kültür, toplumsal kiflili¤in oluflumunu sa¤lar (Tezcan, 1995: 166).

Kültür ile hukuk aras›ndaki iliflki, de¤er ile norm aras›ndaki iliflkidir. Zira kül-tür, de¤er ile anlam bulurken; hukuk, norm ile anlam bulmaktad›r. Dikkat edile-cek olursa, kültür ile hukukun -dolay›s›yla de¤er ile normun- kesiflen bir ortak alanlar› oldu¤u görülür. Bu ortak alan, insan davran›fl›n›n kontrolüdür. Toplumsal yaflam içerisinde insanlar, davran›fllar›n› belli bir maksime uyarlarlar. Ancak, insan-lar›n davran›flinsan-lar›n› uyarlamalar› gereken farkl› düzeyler bulunur. De¤erler sistemi bunlardan biridir. ‹nsanlar, elbette benimsedikleri de¤erler uyar›nca davranacak-lard›r. Öte yandan normatif, yani hukuksal alan da insanlara nas›l davranmalar› ge-rekti¤ine iliflkin çok say›da buyruk verir. Normlar›n ihlali durumunda, yapt›r›mla karfl›laflmamak için insanlar davran›fllar›n› belirlerken, normlar› da dikkate almak zorunda kal›rlar. Böylece bir yandan benimsenen de¤erler, öte yandan yapt›r›mla desteklenen normlar olmak üzere, iki farkl› sistemle karfl› karfl›ya kal›n›r.

fiu da ifade edilmeli ki bir toplumda geçerli normatif sistem, yani hukuk, kural olarak o toplumun de¤erler sistemi, yani kültür ile taban tabana z›t düzenlemeler içermez. Zira hukukun kendisi, zaten kültürel bir elemand›r. Ne var ki hukukun oluflumuna etki eden kültür d›fl›ndaki faktörlerin de varl›¤› ile birlikte, normatif sis-tem ile de¤erler sissis-temi aras›nda bir aç› fark› meydana gelebilir.

Hukukun ya da daha dar anlamda belli bir normun oluflumuna etki eden fak-törlerin bir k›sm›, bu ünitenin di¤er bafll›klar› alt›nda incelenecektir. Ancak kültür ile hukuk aras›ndaki iliflki ve farkl›l›k söz konusu oldu¤undan, k›saca ifade etmek ad›na, hukuka vücut veren en önemli etkenlerden birinin “iktidar” olgusu oldu¤u-na dikkat çekilmelidir. Nitekim, normun ihlali halinde uygulaoldu¤u-nacak yapt›r›m da ik-tidar›n güç kullanabilme potansiyeli ile iliflkilidir. Dolay›s›yla, normatif bir sistem-den söz ederken, iktidar taraf›ndan korunmaya lay›k görülen de¤erler sisteminsistem-den söz etmifl oluyoruz.

Normatif sistem ile de¤erler sistemi aras›ndaki aç› fark›n› yaratan etmen de, bu noktada karfl›m›za ç›kar. Zira kültürel yap›da yayg›n olarak kabul edilen de¤erler, norma ve genifl anlam›yla hukuka vücut verme potansiyeline sahip iktidar ya da egemen taraf›ndan da paylafl›lmakla, normatif sistem, toplumda geçerli de¤erler sisteminin sürdürücüsü olarak da anlam kazan›r. Ancak aksi durumda, yani kültü-rel yap›da geçerli de¤erlerin iktidar taraf›ndan paylafl›lmad›¤› durumlarda, hem bir farkl›l›k ortaya ç›kacakt›r hem de bu farkl›l›k gerginli¤e hatta çat›flmaya yol açabi-lecektir. Kald› ki, çok say›da alt kültürün bulundu¤u modern toplumda hukukun,

Maksim: Latince kural

anlam›na gelen bu kelime, felsefede ahlak ilkesi anlam›na da gelmektedir. Söz gelimi Kant, maksimi genel geçer olan nesnel ahlak yasas›n›n karfl›s›nda, öznel ilke olarak tan›mlamaktad›r.

bu alt kültürlerin her birini tatmin edecek bir içeri¤e sahip olmas› da mümkün de-¤ildir. Zira modern toplumda, ayn› toplumsal yap› içerisinde çok say›da farkl› alt kültür ortaya ç›kmaktad›r.

Modern toplum, daha önce hiç olmad›¤› kadar farkl› insan›n bir arada yaflad›¤› toplumdur. Geçmiflte çok benzer de¤er yarg›lar›n› paylaflarak var olan küçük grup-larda yaflayan insanlar, modern toplum koflullar›nda çok say›da alt grubun ve kül-türün var olmas› sonucunda, hiçbir ortak de¤eri paylaflmad›klar› insanlarla bir ara-da yaflamak zorunara-da kalm›fllard›r. Bunara-dan dolay›d›r ki modern toplumara-da hukuk ve kültür çat›flmas› yap›sal, bir sorundur.

Alt kültür kavram› ile belli bir toplumsall›k içerisinde, çeflitli gerekçelerle birbi-rine daha benzer de¤erleri daha yo¤un paylaflan alt gruplar›n kültürlerini kastedi-yoruz. Bu alt kültürlerin ortaya ç›kmas›nda, insan iradesine ba¤l› olmayan neden-ler olabilece¤i gibi, bizzat üyeneden-leri taraf›ndan yarat›lan alt kültürneden-ler de söz konusu olabilir. Söz gelimi cinsiyet farkl›l›¤›, insan iradesine ba¤l› olmayan bir alt kültür yaratabilecektir. Kad›n ve erkek gruplar›n›n paylaflt›klar› de¤erler, birbirlerine oranla farkl›l›k gösterebilir. Keza farkl› etnik ya da ›rksal gruplar, toplum içerisin-de kendi alt kültürlerini yaratabilecektir. Karmafl›k ekonomik iliflkilerle birlikte, ay-n› toplum içerisinde ya da toplumlar aras›nda yaflanan göçler, 20. yüzy›lda farkl› etnik, ›rksal, kültürel gruplar› bir arada yaflamaya zorunlu k›lm›flt›r. Bu nedenle modern hukuk düzenlerine iliflkin sosyolojik çal›flmalar›n temel bir alan›n› cinsiyet, ›rk, s›n›f ya da di¤er farkl› alt kültür yaratma potansiyeline sahip yap›lar olufltur-maktad›r. Toplumsal düzen, bar›fl ve huzur sa¤lama iddias›n› tafl›yan hukukun, üs-telik bireyselli¤in de giderek daha fazla öne ç›kt›¤› modern zamanlarda, baz› grup-larca benimsenmeyen de¤erleri dayatarak, toplumsal düzeni ve bar›fl› nas›l sa¤la-yabilece¤i problemi, güncelli¤ini art›rarak koruyan bir sorunsald›r. Modern insan›n yaflam›n›n her bir noktas›, hukuksal düzenlemenin konu alan›na girebilirken, fark-l› de¤erlere ve tutumlara sahip bireylerin yaflamlar›n›n tüm yönleriyle, herhangi bir çat›flmaya neden olmaks›z›n, hukuk taraf›ndan nas›l düzenlenebilece¤i gerçekten ciddi bir problemdir.

Nitekim modern hukuk düzenlerinin günümüzde karfl› karfl›ya kald›¤› sorunlar, bu çat›flma alanlar›nda ortaya ç›kmaktad›r. Eflcinsel evlilik, ötenazi, kürtaj gibi me-seleler, belli bir hukuk düzenin geçerli oldu¤u toplumun farkl› alt kültürleri ya da bireyleri taraf›ndan, farkl› de¤er yarg›lar› ile ele al›nd›¤›ndan, hukuksal düzenle-menin, bunlar›n hangisini esas alaca¤› sorunu çözümsüz kalmaktad›r. Nitekim hem bireyselli¤in hem de çeflitlili¤in artt›¤› modern kültürel yap›n›n ortaya ç›kard›-¤› sorunlara, hangi perspektifle yaklafl›lmas› gerekti¤ine iliflkin farkl› kuramsal yak-lafl›mlar ortaya ç›km›flt›r. Klasik ifllevselci ve çat›flmac› kuramsal yakyak-lafl›mlardan postmodern ve yap›bozumcu yaklafl›mlara kadar çok say›da kuramc›, bu mesele ile ilgilenmek zorunda kalm›flt›r. Bizi do¤ru ya da âdil olarak nitelendirebilece¤i-miz bir sonuca ulaflt›rmasa da bu çal›flmalar, evrensel bir hukukun gerçekten müm-kün olup olamayaca¤›na iliflkin tart›flma için de önemli bir veri kayna¤›d›r.

Belgede HUKUK SOSYOLOJ‹S‹ (sayfa 111-114)