• Sonuç bulunamadı

TERÖR VE GÜNEYDOÖU

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 168-173)

Türkiye rahat bırakılmayacak bir coğrafyada yaşa­

maktadır. Bundan dolayı yıllardır ülkemizin gündemin­

den terör düşmemiştir. Son yıllarda meydana gelen hızlı siyası gelişmeler ve yeni dünya düzeninin şekillendirilme gayretleri, daha uzun yıllar bu konu ile bizi uğraştırabi­

lir. İç terör kadar, terörün bazı ülkelerce doğrudan ve do­

laylı bir devlet politikası olarak desteklenmesi, bölgemiz­

de yeni huzursuzluklara sebep olmaktadır. Farklı ülkele­

rin, kendi milli menfaatleri için yeni bir dünya düzeni planlayıp buna göre Türkiye'ye bir yol çizdikleri ve yer verdikleri görülmektedir. Nitekim, gözler Irak'ın kuzeyi­

ne dikilmiş, 36. eniemin üstünde değişik hesaplar içine girilmiştir.

Terör, belirli bir siyasi düzene veya hedefe vannak gayesi ile kullanılan olaylar dizisidir. Terör, belirli amaç­

lar için kullanılan bir araçtır. Aslında bazı durumlarda da terör yapılabilir. Bu bakımdan terörde mutlaka yaygın şiddet eylemlerini aramayahm. Bazı durumlarda zihinle­

ri kanştırmak, iyileştinci politikalann uygulanabilirliği­

ne engel olmak, demokratikleşme adı altında yeni hukuki düzenlemelerle teröre yeni hürriyet pencereleri açmak, kavramlan anlamlanndan saptırarak kullanmak, ilmi siyasete kurbat etmek gibi örnekler de bir çeşit terördür.

Anayasal düzeni yıkıcı şartlan ve ortamı olgunlaştıran, milli toplumu çökertici, milli kültürü geriye, boy veya kavmi kaynaklara çekici, sınıfçı, ırkçı, çatışmacı, tabia­

tında eylem ve şiddet bulunan fikir suçunun gayri meşru çocuğudur terör. Fikirsiz terör kabul edilemez. Terörü lrullanan fikir, suçlu olan fikirdir. Fikir suçu terörün

bes-Etnik Tuzak / 169 lendiği esas kaynaktır. Terör ve terörist ise genelin özel­

leşmesi, somutlaşmasıdır. Özünde şiddet bulunan fikir suçunun özgürce işlenmesini, Türk toplumunun demok­

ratikleşmesi gibi gören anlayış, tarih boyu belki de far­

ketmeden teröre destek olmuştur. Siyasi menfaatler uğ­

runa teröre dolaylı tavizler de verilmiştir. Bir siyasi par­

tinin Çankaya teşkilatı teröristlerce işgal edilmesine ve afişler asılmasına rağmen, bazı milletvekilleri işgalcileri misafir olarak polisten kaçırmaya çalışmışlardır. Hiçbir zaman terörün amacı daha çok insan haklan veya daha fazla demokrasi ve yöresel kalkınmışlık olmamıştır. Tam tersine, Güneydoğu'da olduğu gibi kamu hizmetleri engel­

lenmeye çalışılmış, okul araç ve gereçleri yakılmış, hatta dini hizmet veren imanlar ve öğretmenler öldürülmüştür.

Yakın tarihe kadar bazı fanatik aydınlar terörü yörelera­

rası dengesizliğin hafifletilmemesine bile bağlamışlardır.

Bunlar zannetmişlerdir ki, bu konuda bir iyileştirici me­

safe alınırsa terör de bitecektir. Aslında bu hedef saptır­

mak veya hedef şaşırtmak amacı ile ileri sürülmüştür.

Nitekim bugün de ancak silah ve güvenlik tedbirleri ile çözülebilecek noktaya gelmiş bir meseleyi, çözüm olama­

yacak yollara sürüklemek isteyenler görülmektedir. Bun­

larında eli silahlı teröristten farkı yoktur. TV'de Kürtçe, ne anlama geldiği kavranmadan ifade edilen Kürt kimli­

ği, Anayasa'nın 3. maddesinin değiştirilmesi, milletvekili yemininden Türk kelimesini çıkarma gaflet ve ihaneti, eşkıyaya gerilla demek, hedef saptırmak ve sorunu daha kanşık hale getirmek amacını taşımaktadır.

Bölücülük, temelinde manevi zaaf ve cehalet bulu­

nan bir harekettir. Ancak, konu ele alınırken halkla terö­

risti ayrı ele almak, hele etnik tuzağa düşerek Güneydo­

ğu ile terörü özdeşleştirmemek lazımdır. Bazıları, nere­

deyse Güneydoğu'yu ve Güneydoğulu vatandaşlarımızı peşinen suçlu ilan edeceklerdir. İnsanlan doğum yerleri­

ne göre değil, kafalannın içindeki fikirlere göre

değerlen-dirrnek zorundayız. Aksi halde, belki de istemeyerek bö­

lücü örgütün kitleleşmesineimkan tanımış oluruz. Yanlış yapmayalım. PKK sorunu ile Güneydoğu sorununu birbi­

rine kanştırmamak durumundayız. PKK sorunu, bir te­

rör, uyuşturucu, petrol yolunun tayini, ASALA ve güven­

lik sorunudur. Bunun, bir de dış politika boyutu vardır.

İşin bu yanı, bilhassa yakın tarihe kadar Almanlar'ın ba­

zı tavırlannda görülmekte idi. Almanya, alınan silahların olay bölgelerinde kullanılmamasını istemiştir. 1991 yılı or­

talarında "militan tespiti için telefonları dinliyorlar" idd­

diası ile çeşitli konsolosluklarda çalışan görevlilerimizi casuslukla suçlayanlar, malum bir partinin kongresine rahatlıkla gizli servis elemanlannı gönderebilmişlerdir.

Hatta üç Alman parlamenter, 1993 Nisan ayında İstan­

bul'da bir militanın cenaze töreninde Türkiye aleyhine slogan atabilmiş, Güneydoğu'da da Alman TV ekibi halkı kışkırtıp yürüyüş yaptırmıştır. Bazı Alman okullannda kullanılan atlaslarda Türkiye'nin milli bütünlüğü orta­

dan kaldınlmıştır. Diğer taraftan 19. Yüzyılın sonunda yapıldığı gibi Luka ineili Kürtçe'ye çevrilmiş; "Hz. İsa sizi çağınyor" şeklinde broşürler dağıtılmıştır.

Yabancı ülkeler kendi menfaatlerine göre hareket etmektedirler ve edeceklerdir. Terörden yeterince istifade eden dış çevreler şimdi teröre karşı bir tavır alarak siyasi çözüm peşine düşmüşlerdir. Terörle veya terörsüz aynı hedefe varmak değişmiyorsa, bu bizim için ne farkedecek­

tir? Ancak"Kürt devleti bizim için tehdit olmaz" diyen devlet adamımıza ve Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan partinin çelişkilerle dolu Güneydoğu Raporu'na ne deme-ı.? ı.

Güneydoğu sorunu, bir etnik mesele, bir "Kürt soru­

nu" değil, ekonomik ve sosyal kalkınma meselesidir. Hele yabancılann karıştınlacağı bir konu hiç değildir. Yöre se­

viyesinde yeterince gelişmemişlik, sadece Türkiye'nin de­

ğil; farklı ekonomik kalkınma seviyesinde olan bütün

ül-Etnik Tuzak / 1 71

kelerin meselesidir. Türkiye bu meselenin hafifletilebil­

mesi için bilhassa planlı kalkınma döneminde oldukça mesafe alınış bulunmaktadır. Özellikle GAP'ın bölge kal­

kınmasını hızlandıncı önemli tesirleri olacaktır. Ekono­

mik tedbirler de güvenlik tedbirlerinden ayrı ve bağımsız düşünülemez.

Bu arada bazı gerçekleri de dile getirelim. Her şey­

den önce operasyon bölgesi göze girerneyen alt rütbelile­

rin sürgün yeri değil; şerefli bir görevin yapıldığı alandır.

Böyle ciddi ve hayati bir görevde sivil-asker ayrımcılığı, bazı sivil veya askerlerin kaprislerini, üstü yarnitıcı ra­

porlar düzenleyerek terfi etmekten başka bir şey düşün­

memelerini anlamak zordur. Terörle mücadele yeni bir teşkilatlaruna gereklidir. Devlet sıkışınca ve toparianmak için eşkiyamn komik ateşkes teklifine nasıl olur da, sıcak bakabilir? Talabani'nin sözlerine çocuk gibi kananlar, yanlış yapanlar, ihmali olanlar hakkında ne gibi işlem yapılabilmiştir? Valilerin ve diğer kamu görevlilerinin iş­

lerini zorlaştıran, hatta oy alabilmek için engelleyen koa­

lisyon ortağı partinin milletvekillerinin dokunulmazlık zırhı ne zaman delinecektir? Ankara'daki bazı milletveki­

li lojmanlan militan ve eşkiya yatağı olmaktan nasıl kur­

tarılacaktır. Bugüne kadar ortaya konan ihmaller süre­

cek midir? PKK terörü 1980'li yıllann başına dayamyor.

Devlet neden kobra helikopterlerini ve diğer gerekli teçhi­

zat ve malzemeyi ancak 1990'lann başında alabilmiştir?

Özel tim yine stadlarda ve gereksiz hizmetlerde görev ya­

pacak mı? Devlet, Kuzey Irak operasyonunda yaptığı ha­

talan tekrarlayıp yine peşmergelere silah ve teçhizat ba­

ğışında bulunacak mı? Askeri personelin özel hayatıyla ilgilenilip aşın dinci, milliyetçi suçlaması yapılacak ve mücadelede moral ve psikolojik faktörün zayıflamasına sebeb olunacak mı? Yine bazı operasyonlar yanm bırakı­

lacak veya bıraktınlacak mı? Orta Doğu'da bölücülük ha­

reketlerini Batı ve ABD patentiyle yönlendirmeye, ona

yüksek manevra gücü kazandırmaya çalışan Talabani benzerlerine pasaport verecek ve ağıdayacak mısınız?

Kaymakam ve emniyet müdürü olmayan ilçelerin bu açı­

ğı ne zaman kapatılacak? Devlet kendisine kurşun sıkan­

lara maaş bağlamaya devam edecek mi? Irak petrol boru hattına uygulanan ambargodan doğan zararımız tazmin edilecek mi? Irak'a uygulanan ambargo ne zaman kalka­

cak?

Hiçbir ülkenin meclisinde teröre bizdeki gibi yeşil ışık yakanlar, işbirliği yapanlar bulunamaz. Zaten buna müsaade de edilmez. Demokratiklik adına bu türlü orta oyunları oynanmaz. Aksi halde, Devletinin de, demokra­

sinin de ömrü uzun olmaz.

E T N i K T UZ A K

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 168-173)