Etnik Tuzak / 87
Devletinlizi tepesinde yer alanlar eğer Türkiye'de fe
derasyon ve mozaik tartışmaianna bizzat önayak oluyor
larsa, yapılan tören yeminlerine rağmen üniter devlet an
laşılmaz bir şekilde ve aslında hiç de gerçeğe uygun olma
yan bir zeminde açık arttırmaya çıkarılıyorsa, bundan daha büyük gaflet ne olabilir? Bir eczaneden mutlaka ek
mek almaya çalışan garip bir müşteri gibi ortalarda dola
şan serseri mayın misali tipler, bu federasyon ve mozaik konusuna fazla merak sarmış görünmektedirler. Aslında, konu bir çok kere işlenmiş bulunmaktadır.
Türkiye'nin bir Yunanistan, Irak veya benzeri bir ülke ile federasyon kurması ipin ucu elinde olması şartıy
la belki ileride düşünülebilir; ama Türkiye sınırlan içinde gayri müslimlerin bile bu ülkenin kaymağını yediği bir ortamda, kiminle ve nerede bir federasyon kurulacağının doğrusu anlaşılması zordur. Ekonomik ademi merkeziyet
çilik ve hatta bölge planlama �kniği ile siyasi ademi mer
keziyeti birbirine kanştırarak bir yerlere varılmak isten
diği görülmektedir. Bir ülkenin etnik yapısının homojen veya heterojen olmasına göre federal yapı esas alınma
maktadır. Mesela, etnik yapısı çoğulcu bir nitelik taşıma
yan Almanya federaldir. Türkiye'nin etnik yapısı bazı zorlamalann tersine yeknesak bir yapı göstermekte "ken
dini Türk olarak hissedenlerin" oranı % 92'yi bulmakta ve aşmaktadır.
Eğer maksat Kürt Türkleri ise, bugüne kadar bilim
sel olarak Türk olmadıklan ispat edilemeyen ve en azın
dan bin yıldır Türk-İslam kültür dairesinin bir mensubu
olan bu insanlanmızı neden ayınp kendimizin dışında düşünelim ki? Bu insaniann ırki ve genetik özellikleri farklı olsa dahi eğer, milliyeti ve kültür kimliğini kanda, kafatası ve renkte aramıyorsak, iştirak edilen yaşama tarzını esas alıyorsak bu ve benzeri topluluklan neden kültürel bakımdan Türk hatta Türki kabul etmeyelim.
Bazılannın bu bakımdan kendilerine Türk sıfatını bir türlü yakıştıramamalannın sosyolojik gerekçesini bula
mıyoruz.
Kaldı ki Türk, yüzyıllardır İslamın kılıcı, Türk ol
masa da Müslüman olan topluluklann hamisi olmuş ve hilalin haça yenik düşmemesi için mücadele vermiştir.
Bizim şükürler olsun Türklüğümüzle haklı olarak övün
memiz takvaya dayanır. Nitekim, Kafkas Müslümanlan
nın Çarlık Rusyası tarafından yok edilmelerini önlemek için bir Türki topluluk olan Çerkesleri Anadolu'da iskan eden O,smanlı değil mi? Buna karşılık, Ayastafanos Ant
laşmasına bu insanlanmızla ilgili madde koydurtmak is
teyenler de Ruslar olmamış mıdır? Balkanlarda ve Yugos
lavya içlerine kadar ihtida edene, yani İslamla müşerref olana "Türk oldu" denmiştir. Türklük ve İslam adeta et ve tırnak gibidir. Kabiderdeki ayyıldızdan, örf ve adetle
re kadar musiki ve mimariye kadar Türk-İslam kültürü
nün mührünün vurulduğu yerlerdir Balkanlar ... Ama Türkiye'de, Yunandan daha fazla Türk düşmanı bazı tip
ler türemiş ve tarihi görevlerini bağlı olduklan merkezle
re göre yapar olmuşlardır. Belki bunlar Batı Trakya'da Bosna Hersek'de bizden kalan tarihi eserlerin yakılıp yı
kılmasından da şikayetçi değillerdir.
Sırp canileri kendileri için gerçek tehlikeyi bildikleri için Avrupalılara dönüp ".Neden bize engel olmak istiyor
sunuz, sizin yapmanız gerekli olanı biz yapıyoruz ve Türkleri tekrar Avrupa'ya sokmuyoruz" demektedirler.
Bundan dolayı yıkık minaralere çıkan militanlar "Türkler gelsin de sizi kurtarsın" demektedirler. Bundan dolayı
de-Etnik Tuzak 1 89
ğerli devlet adamı İzzetbegoviç "Kendimi Türk olarak his
sediyorum" diyebilmektedir. islama sözde sığınarak Türk düşmanlığı yapanlar "'Türklerin elinden Kuran-ı Kerim'i almalı; ya da onları O'na soğutmalıyız" diyen Batılı çev
relere hizmetkarlık yapmaktadırlar. Çünkü sonuçta aynı hedefte birleşmektedirler.
Son günlerde bir de "efendim, saf ırk olmaz biz de karışmışızdır" diyenler görülmektedir. Hem ırkçılığa kar
şı tavır alıyor gibi görünmek, hem de sadece biyolojik, ge
netik yaklaşırnlara özenerek insanlan tasnif etmek garip
liği ve Kürt ırkından bahsedebilmek, saf ırk aramak bir çelişki değil midir? Ana kültür kalıbıyla, Türk kültürüyle farklılıklan ortaya koyamadan Kürt kimliğinden nasıl bahsedilebilir? Kürtçe eğitim ve TV yayınından bahse
denler terörü kullanmadan bölücülük yapanlardır. TV'de bir açık oturumda terör uzmanı diye sık sık ekrana çıka
rılan ama eserlerinde teröre methiye çıkaran bir öğretim üyesinin dediği gibi: "Birlikten ve bütünlükten yanayız, teröre da karşıyız ama kültürel haklar ... "
Son ziyaretimde İngiltere'de bize anlatılan bir gerçe
ği dile getirelim: TBMM'nin yemin töreninde dikkati çe
ken bir kadın milletvekili Londra'da düzenlenen bir top
lantıda Kürtçe konuşur. Bir süre sonra salondan uğultu
lar başlar ve konuşulanların anlaşılm�dığı ifade edilir ve ancak Türkçeye dönülünce herkes konuşulam anlar.
Yöreden yöreye değişen, yazı dili olmayan alfabesi yeni düzenlenmeye çalışılan mahalli bir ağızın konuşni
masından hiç de şikayetçi olmadık. Ama bazı çevrelerin üniter devlette mahalli ağızia eğitim ve öğretim yapılma
sını ileri sürmelerini de saflıklanna \re gafletlerine bağlı
yamıyoruz. Bu gibi düşünceleri telaffuz eden ağızlardan dolar ve mark kokusu geliyor.
Anadolu'da mozaik arayaniann iddialarının aksine, Anadolu'ya Türk-İslam mührünün vurulduğu 1071 Malaz
girt Zaferinde; Selçuklu'nun çağdaşı ne Urartu, ne Hitit,
ne de Asur veya Likya, Frikler idi. Biz Anadolu'da Doğu Roma (Bizans) ile karşılaştık. Sadece meydan muharebe
sini kazanmadık, ama kültür ve medeniyette de maıjinal seviyede kalan aldıklarımıza karşı daha fazla verebildiği
miz için ayakta kaldık. Eğer aksi geçerli olmuş olsaydı hakim kültür ve kültürel ilişkinin bir gereği olarak Sel
çuklu en fazla bir asır içinde Bizans kültürü içinde eriyip giderdi. Bu bir sosyal süreçtir ve siyasi iradenin de dışın
dadır.
Il. Asırdan çok önçe Doğu Roma, Ermenileri perişan etmişti. Tarihçiler bir miktar da Süryani'den ve Hıristiyanlaşmış bazı Türk boylarından bahsediyorlar.
Karışma konusunda tek alternatif Rumlar kalıyor.
islama dönen bazı Rumlardan da bahsedilebilir. Kültür milliyetçiliğini esas aldığımıza göre bunlan neden Türk kabul etmeyelim? Müslim ve gayri müslim ayınmı içinde bir karışma olmamış, Pontus'un bile ortadan kalkışı 107l'den dört asır sonra (1461) gerçekleşmiştir. 1924 yılında Yunanistan ile aramızdaki mübadele antlaşmasıyla bu kanşmamış Rumlar Yunanistan'a gitmiş ve karşılığında oradan Müslüman Türk ve Türki unsurlar getirtilip ken
dilerine toprak ve çeşitli imkanlar verilmiştir. Bazılannın gerçekleştiğini zannettiği kanşma olsa olsa zihinlerde ve beyinlerdedir. Bunun suçu da hala sürdürülen kültür de
ğil kültürsüzleştirme politikalanndandır. Eserleriyle ifti
har etsinler.
Etnik Tuzak / 91