Etnik Tuzak 1 43
Son yıllarda dünyadaki yenileşme ve çözümler ara
ma merakı Türkiye'ye de yansımıştır. Aslında uzun yıl
lardır bazı konulann gerektiği gibi tartışılmadığı bir ger
çektir. Tartışarak uzlaşma eğilimlerinin arttığı görülmek
tedir. Türkiye'nin dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanda vitrini yenilemeye, yapılanınaya ve yeni birtakım senteziere varma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç özellikle eği
tim ve kültür politikalannda, TRT ve Dışişleri Bakanlığı gibi müesseselerde hissedilmektedir. Değişen dünyada ve Türkiye'ye birtakım imkaniann açıldığı bir ortamda, ge
lişmelerin gerisinde kalan statükoyu koruyan, çekingen ve savunmacı, seyirci bir anlayış yerini caydırıcı talep·
edici bir anlayışa bırakmak durumundadır. Uzun yıllar Türkiye'nin dışıyla ilgilenmeyi, Türkiye dışında yaşayan soydaşlanmız ve aynı ümmeti paylaştığımız insanlarla il
gilenmemiz hatta sıcak ilişkiler kurabilmemiz Batı dün
yasını gücendiririz veya Batılıtaşmaya aykındır, Atatürk ilkelerine karşıdır gibi soyut ifadelerle geçiştirilmeye çalı
şılmıştır. Ne zaman ki 1989 sonrası hızlı değişmeler orta
ya çıktı ve gerçekler göründü ve bunlar Türk milliyetçile
rini doğruladı; belirli çevreler bu defa farklı metod ve malzeme ile ülkenin önünü kesmeye kalktı. Bazı çevreler gönülsüz de olsa Türk Cumhuriyetleri'ne ve İslam ülkele
rine olan çarpık bakışlannı değiştirmek zorunda kalmış
lardır. Türkiye'de yıkılacak tabular aslında bunlardır. Yı
kılması gereken anlayış hayali ihracata yeşil ışık yakan
lardır. Türkiye artık bir merkezden idare edilemez,
so-runlar büyüdü deyip, Ankara'yı başkent olmaktan uzak
laştırmak peşinde olan sapık anlayış yıkılmalıdır. Bizi biz yapan değerleri yıkınayı gaye edinen ve bunları tabu ola
rak gören devletin kutsallığı olmaz deyip; mozaik arayan anlayış; Türkiye'yi 2000'li yıllarda kolsuz ve kanatsız, güçsüz bırakmak isteyen dıştan kumandalı bir eldir. Ge
lişmelerin gerisinde kalanların gerçekler karşısında fazla direnebileceklerini de zannetmiyoruz. Macera olarak isimlendirilen ve Turancılıkla suçlanan fikirler artık vaz
geçilmez bir gerçek olarak karşımızdadır. Ancak, resmi kanalı, etkili kurumlan ve kitle haberleşme araçlannı yıllardır etkileri altına alanlar buralarda ambargo kuran
lar, vatandaşı ve milleti tecrübe tavşanı ve sürü olarak görenler, saltanatlannın sarsıldığını, imkanlarının elle
rinden gittiğini görünce bu defa gerçekleri saptırmak ve gündemi değiştirrnek ihtiyacını duymuşlardır. Aslında İkinci Cumhuriyet, kültür moziği, federasyon, eyalet sis
temi, "globalleşen dünyaya teslim olmalıyız" gibi sözde masumane tekliflerio temelinde bu gerçek yatmaktadır.
Cinsiyet merkezli hareketler ve kadını militaniaştırma gayretleri, önümüze çıkanlan etnik tuzaklar ve mezhep çatışmacılığı, artık Nazım Hikmet'e sığınan eski solun ye
ni ve biraz da Amerikancı liberal görünümüdür. Bunlar Türkiye'de devamlı laik-anti laik, gerici-ilerici, sağ-sol gi
bi ikili kampiaşmaları teşvik etmekte, kamu oyunun gün
demini ve gözünü dışanya doğru çevirmesini engellemek
tedirler. Nitekim, Uğur Mumcu'nun katledilmesi de buna malzeme yapılmak istenmiştir. "Kahrolsun şeriat" slo
ganları , belirli bir kışkırtıcı merkezden pompalanmıştır.
Türkiye için en büyük eksik kendi kendini tanıma
yan ve farkında olmayan siyasi ve kültürel tesirliliğinin sahalarım göremeyen bazı aydınlar oluşmuştur. Eğer bir sene önce Türkiye lehine gösterilerin yapıldığı Türk Cum
huriyetierindeki meydanlardan bugün Türkiye aleyhine serzenişler duyuluyorsa, bunu herşeyden evvel
politikacı-Etnik Tuzak 1 45
lann iyi değerlendirmesi gerekir. Orta AP.ya Türk Cum
huriyetlerinde ortaya çıkan değişmeyi statik ve olumlu gelişme olarak anlayanlar yanılmaktadırlar. Osmanlımn çekilmesinden sonra Orta Doğu İslam ülkeleri nasıl par
çalara ayrılmış, aralannda çatışmalar çıkarılmışsa; aynı şey buralarda da yapılabilir. Zaten son yıllarda dış baskı
larla Türkiye'ye devamlı yanlış yaptınlmak istenmesinin sebebi de budur. Türk Cumhuriyetleri birbirine düşürüle
bilir veya içlerinde ihtilaflar yaratılabilir, Türkiye Erme
nistan'a yardım yapmaya zorlanabilir. Yetkililer çaresiz
liklerini ifade eden beyanatler verebilirler. Ancak, 21.
asır bir Türk asn olacaksa ufkumuzu geniş tutmak, eli
mizdeki kozlan ona buna peşkeş çekmek ve taşeronluğa soyunmak yerine iyi kullanmak zorundayız. Herhalde dosta kazık atan, düşmana tavize hazır bir görünümden uzaklaşmalıyız.
Değişen yeni dünya dengeleri karşısında yeni tezler üretelim derken, yeni kararlar alalım derken kendimize yeni kimlik arayışını çıktık. AP.nn idrakine söyletmemiz gerekirken islamı ve Türklüğü, kendimize yeni etiketler nradık. Kimlik ithaline kalkıştık, dost ve müttefiklerden.
Bize açıkça "kimlik bulun" demediğimiz kaldı. Kendi kim
liğini reddeden bir toplum ve onun aydınlan ülke yaran
na ne gibi tezler üretebilirler? İşte ürettikleri tez-eğer tez i Hc Cumhuriyeti yıkıp yenisini kurmak; devleti küçült
nıek, Kürtleri Türk toplumundan dışlamak, devleti zaafa uftratmak, eyalet sistemi, tercüme kokan beyanatlada 'l'ıirkiye'nin tesirliliğini azaltmaktan başka ortada birşey .ıoı.likmemektedir. Sahip olduklanmızın değerini onlan k ııyhettikten sonra anlar hale gelmekten endişe ederiz.
M ıııılt�sef bugün Türkiye'de kendilerinin entel olara� gö
n•ıı, birtakım menfaatler peşinde koşan bazı aydınlar, en
fı ırııınHyon toplurolanna has kavramlan ve tartışma ze
ı ı ı i ı ı i ııi henüz sanayi toplumu olamamış Türkiye'ye taşı
ıııııkln meşguller. Bu konuda Türkiye'nin hazırlıklı
olma-sma yardımcı olmak başka şeydir; enformasyon toplumu şablonuna ülkeyi bugünden oturtmaya çalışmak, sosyal yapı ile ters düşen, hayali reçeteleri değişiklik diye tak
dim etmek çok daha farklı şeylerdir. Bu durum çorba iç
meye başlayan ve orucunil yeni açan bir kimseye tatlı ye
dirmeye benziyor. Veya Avrupa Kupası finalini Vefa Sta
dı'nda oynamaya ... Mutlaka yeni ve farklı birşey söyleye
bilmek için sonucu hesaba katılmadan bir analiz ve sen
tez yapılmadan bazı siyasiler tarafından yapılan konuş
malar, verilen beyanatlar dikkat çekmektedir. Milli Mü
cadele ile emperyalizmi kovan ve milli devlete geçen Tür
kiye, kovduğu haçlı güçlerine "çok bilir", "köşe dönmeci"
bazı siyasetçileri ile yeniden davetiye çıkarıyor. Her oku
duğu kitaptan etkilenen bu iddialı siyasetçi tiplerinin Türkiye'yi tanımadığı açıktır.