• Sonuç bulunamadı

GAYRI MILLI TABULAR VE YENİ ARAYlŞLAR

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 43-47)

Etnik Tuzak 1 43

Son yıllarda dünyadaki yenileşme ve çözümler ara­

ma merakı Türkiye'ye de yansımıştır. Aslında uzun yıl­

lardır bazı konulann gerektiği gibi tartışılmadığı bir ger­

çektir. Tartışarak uzlaşma eğilimlerinin arttığı görülmek­

tedir. Türkiye'nin dış politikadan ekonomiye kadar birçok alanda vitrini yenilemeye, yapılanınaya ve yeni birtakım senteziere varma ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç özellikle eği­

tim ve kültür politikalannda, TRT ve Dışişleri Bakanlığı gibi müesseselerde hissedilmektedir. Değişen dünyada ve Türkiye'ye birtakım imkaniann açıldığı bir ortamda, ge­

lişmelerin gerisinde kalan statükoyu koruyan, çekingen ve savunmacı, seyirci bir anlayış yerini caydırıcı talep·

edici bir anlayışa bırakmak durumundadır. Uzun yıllar Türkiye'nin dışıyla ilgilenmeyi, Türkiye dışında yaşayan soydaşlanmız ve aynı ümmeti paylaştığımız insanlarla il­

gilenmemiz hatta sıcak ilişkiler kurabilmemiz Batı dün­

yasını gücendiririz veya Batılıtaşmaya aykındır, Atatürk ilkelerine karşıdır gibi soyut ifadelerle geçiştirilmeye çalı­

şılmıştır. Ne zaman ki 1989 sonrası hızlı değişmeler orta­

ya çıktı ve gerçekler göründü ve bunlar Türk milliyetçile­

rini doğruladı; belirli çevreler bu defa farklı metod ve malzeme ile ülkenin önünü kesmeye kalktı. Bazı çevreler gönülsüz de olsa Türk Cumhuriyetleri'ne ve İslam ülkele­

rine olan çarpık bakışlannı değiştirmek zorunda kalmış­

lardır. Türkiye'de yıkılacak tabular aslında bunlardır. Yı­

kılması gereken anlayış hayali ihracata yeşil ışık yakan­

lardır. Türkiye artık bir merkezden idare edilemez,

so-runlar büyüdü deyip, Ankara'yı başkent olmaktan uzak­

laştırmak peşinde olan sapık anlayış yıkılmalıdır. Bizi biz yapan değerleri yıkınayı gaye edinen ve bunları tabu ola­

rak gören devletin kutsallığı olmaz deyip; mozaik arayan anlayış; Türkiye'yi 2000'li yıllarda kolsuz ve kanatsız, güçsüz bırakmak isteyen dıştan kumandalı bir eldir. Ge­

lişmelerin gerisinde kalanların gerçekler karşısında fazla direnebileceklerini de zannetmiyoruz. Macera olarak isimlendirilen ve Turancılıkla suçlanan fikirler artık vaz­

geçilmez bir gerçek olarak karşımızdadır. Ancak, resmi kanalı, etkili kurumlan ve kitle haberleşme araçlannı yıllardır etkileri altına alanlar buralarda ambargo kuran­

lar, vatandaşı ve milleti tecrübe tavşanı ve sürü olarak görenler, saltanatlannın sarsıldığını, imkanlarının elle­

rinden gittiğini görünce bu defa gerçekleri saptırmak ve gündemi değiştirrnek ihtiyacını duymuşlardır. Aslında İkinci Cumhuriyet, kültür moziği, federasyon, eyalet sis­

temi, "globalleşen dünyaya teslim olmalıyız" gibi sözde masumane tekliflerio temelinde bu gerçek yatmaktadır.

Cinsiyet merkezli hareketler ve kadını militaniaştırma gayretleri, önümüze çıkanlan etnik tuzaklar ve mezhep çatışmacılığı, artık Nazım Hikmet'e sığınan eski solun ye­

ni ve biraz da Amerikancı liberal görünümüdür. Bunlar Türkiye'de devamlı laik-anti laik, gerici-ilerici, sağ-sol gi­

bi ikili kampiaşmaları teşvik etmekte, kamu oyunun gün­

demini ve gözünü dışanya doğru çevirmesini engellemek­

tedirler. Nitekim, Uğur Mumcu'nun katledilmesi de buna malzeme yapılmak istenmiştir. "Kahrolsun şeriat" slo­

ganları , belirli bir kışkırtıcı merkezden pompalanmıştır.

Türkiye için en büyük eksik kendi kendini tanıma­

yan ve farkında olmayan siyasi ve kültürel tesirliliğinin sahalarım göremeyen bazı aydınlar oluşmuştur. Eğer bir sene önce Türkiye lehine gösterilerin yapıldığı Türk Cum­

huriyetierindeki meydanlardan bugün Türkiye aleyhine serzenişler duyuluyorsa, bunu herşeyden evvel

politikacı-Etnik Tuzak 1 45

lann iyi değerlendirmesi gerekir. Orta AP.ya Türk Cum­

huriyetlerinde ortaya çıkan değişmeyi statik ve olumlu gelişme olarak anlayanlar yanılmaktadırlar. Osmanlımn çekilmesinden sonra Orta Doğu İslam ülkeleri nasıl par­

çalara ayrılmış, aralannda çatışmalar çıkarılmışsa; aynı şey buralarda da yapılabilir. Zaten son yıllarda dış baskı­

larla Türkiye'ye devamlı yanlış yaptınlmak istenmesinin sebebi de budur. Türk Cumhuriyetleri birbirine düşürüle­

bilir veya içlerinde ihtilaflar yaratılabilir, Türkiye Erme­

nistan'a yardım yapmaya zorlanabilir. Yetkililer çaresiz­

liklerini ifade eden beyanatler verebilirler. Ancak, 21.

asır bir Türk asn olacaksa ufkumuzu geniş tutmak, eli­

mizdeki kozlan ona buna peşkeş çekmek ve taşeronluğa soyunmak yerine iyi kullanmak zorundayız. Herhalde dosta kazık atan, düşmana tavize hazır bir görünümden uzaklaşmalıyız.

Değişen yeni dünya dengeleri karşısında yeni tezler üretelim derken, yeni kararlar alalım derken kendimize yeni kimlik arayışını çıktık. AP.nn idrakine söyletmemiz gerekirken islamı ve Türklüğü, kendimize yeni etiketler nradık. Kimlik ithaline kalkıştık, dost ve müttefiklerden.

Bize açıkça "kimlik bulun" demediğimiz kaldı. Kendi kim­

liğini reddeden bir toplum ve onun aydınlan ülke yaran­

na ne gibi tezler üretebilirler? İşte ürettikleri tez-eğer tez i Hc Cumhuriyeti yıkıp yenisini kurmak; devleti küçült­

nıek, Kürtleri Türk toplumundan dışlamak, devleti zaafa uftratmak, eyalet sistemi, tercüme kokan beyanatlada 'l'ıirkiye'nin tesirliliğini azaltmaktan başka ortada birşey .ıoı.likmemektedir. Sahip olduklanmızın değerini onlan k ııyhettikten sonra anlar hale gelmekten endişe ederiz.

M ıııılt�sef bugün Türkiye'de kendilerinin entel olara� gö­

n•ıı, birtakım menfaatler peşinde koşan bazı aydınlar, en­

fı ırııınHyon toplurolanna has kavramlan ve tartışma ze­

ı ı ı i ı ı i ııi henüz sanayi toplumu olamamış Türkiye'ye taşı­

ıııııkln meşguller. Bu konuda Türkiye'nin hazırlıklı

olma-sma yardımcı olmak başka şeydir; enformasyon toplumu şablonuna ülkeyi bugünden oturtmaya çalışmak, sosyal yapı ile ters düşen, hayali reçeteleri değişiklik diye tak­

dim etmek çok daha farklı şeylerdir. Bu durum çorba iç­

meye başlayan ve orucunil yeni açan bir kimseye tatlı ye­

dirmeye benziyor. Veya Avrupa Kupası finalini Vefa Sta­

dı'nda oynamaya ... Mutlaka yeni ve farklı birşey söyleye­

bilmek için sonucu hesaba katılmadan bir analiz ve sen­

tez yapılmadan bazı siyasiler tarafından yapılan konuş­

malar, verilen beyanatlar dikkat çekmektedir. Milli Mü­

cadele ile emperyalizmi kovan ve milli devlete geçen Tür­

kiye, kovduğu haçlı güçlerine "çok bilir", "köşe dönmeci"

bazı siyasetçileri ile yeniden davetiye çıkarıyor. Her oku­

duğu kitaptan etkilenen bu iddialı siyasetçi tiplerinin Türkiye'yi tanımadığı açıktır.

MİLLİ KÜLTÜRÜ

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 43-47)