• Sonuç bulunamadı

BAZI ENDIŞELER VE TEKLIFLER

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 147-154)

Bir tarafta "Bosna Hersek Başbakan yardımcısı Hakkı Turayiç'in öldürülmesinden üzüntü duymadım", diyebilen BM'nin Fransız generalinin sergilediği Batının hala Ortaçağ karanlığından kurtulamadığının işareti.

"Avrupa'nın ortasında Müslüman devlet mi kurduraca­

ğız?" diyen, arabuluculuk görevini yapan İngiltere'nin e!'J-, ki Dışişleri Bakanı Owen ... Ve insanlık dışı ne varsa onu yerine getiren Sırp adını taşıyan katiller, 1990 Ocağında Bakü'deki katliamı normal gösteren ve "Perestroika kan­

sız olmaz" diyebilen AT yetkilisi Delors ...

Diğer tarafta ise, Adriyatik'ten Orta Asya içlerine kadar Türk kültürü gerçeğinden bahseden, 21. Asnn Türk asn olacağından dem vuran, iş değil, laf üreten samirni­

yetsiz değişik politikacı tipleri ... Türkiye'nin hükümran­

lık haklanm bile koruyamadığı görülenler, hava sahamı­

zı Ermenistan'a yardımda yol geçen ham yapanlar, Çekiç Güç'ü ülkeden söküp atamayanlar, İncirlik'i Irak'ın bom­

balanmasında koliandırma gafleti içinde olanlar, Türk Birliği'ne hangi katkıyı yapabilirler? Gelen giden iktidar­

lar, maalesef İncirlik'in içine incir ağacı dikmekten başka ne yapabiliyorlar? Bu toplum böyle insanlarca acaba yö­

netilmek layık diye devamlı düşünmüşümdür.

Türkiye, taşaronluğa özendiği ve tarihi görevini ye­

rine getirmediği sürece, Sayın Prof. Dr. Ahad Andican'ın da Türk Yurdu Dergisi'nin Aralık 1992 sayısında belirtti­

ği üzere Türk Dünyası, Ortadoğu gibi "Arabizasyon" süre­

cine girebilir. "Türk Devletleri Topluluğu"nun gerçekleş­

tirilmemesi, Türk Cumhuriyetleri arasına Batı

tarafın-dan husumetlerin sokulmasına sahne olabilir, çatışmalar çıkabilir. Hatta, her bir Türk Cumhuriyeti içinde nifak tohumlannın ekilmesi, istikrarsızlıklarm teşviki, iç çatış­

maları getirebilir. Sonuçta, buralardan menfaat bekleyen Batı kazançlı çıkabilir.

Bu endişelerimizin ışığında bugünden neler yapıla­

bilir konusunda bazı tekliflerimizi sıralamak istiyoruz.

Tabii ilgi duyulursa ve çok şey bildiğini, müşavereye ihti­

yaç duymadığını zannedenler okurlarsa ..

1- Türkiye Cumhuriyeti ile bütün Türk Toplulukları arasındaki kültür bağlarını geliştirici çalışmaların yapıl­

masında öncelikle bazı kavram hatalarından kaçınmak gerekir. Bunların başmda Türki ve Orta Asya Cumhuri­

yetleri kavramları gelmektedir. Kültür kimliğini hesaba katmadan bir kısmı Orta Asya'da yaşayan Türk Toplu­

luklarının yaşama tarzını sadece tabii çevreye bağımlı gösteren bir anlayış yanlış ve eksiktir.

2- Kurulacak ve geliştirilecek ilişkiler, değişen dün­

ya şartları da hesaba katılarak Moskova'nın izninden çı­

karılması ve statükocu olunmaması gerekmektedir.

3- Milli Eğitim Bakanlığınıiı ve diğer hizmet veren ilgili kuruluşlarm birimleri ve çeşitli vakıflar ile temas ve işbirliği içinde olunması faaliyetlerin daha tesirli sürdü­

rülmesini sağlayabilir. (Tömer, Kredi-Yurtlar vb.)

4-Türk Cumhuriyetleri'nde ve Özerk Türk Bölgele­

ri'nde yer alan ilgili k�uş ve bilim adamları ile ilişki . kurmak ve geliştirmek son derece önemlidir. Bilinmelidir ki, bu konuda Türkiye'nin rakipleri bulunmaktadır. İlgili kuruluş temsilcilerinin ve ilim adamlarının gerekli mas­

raflannın önemli bir bölümünün ödenmesi şartı ile bilgi ve görgü arttırma sayahatleri teşvik edilmelidir. Bu ko­

nuda süresi belirli bir kaynak tahsisi yapılmalıdır.

5- Türk Cumhuriyeti'nde ve Türk bölgelerinde gö­

revlendirilecek personelde o yere uygun menşe aranmalı­

dır. Mesela, Azeri Türkü'nün Azerbaycan'da, Özbek

Tür-Etnik Tuzak / 149

künün Özbekistan'da görevlendirilmesinde zaruret var­

dır. Bu konuda iligili demeklerle de temas kurulabilir.

Görülmektedir ki İran, Azerbaycan'daki görevlilerini Azerbaycan Türkleri'nden seçmektedir ve çok iyi de ücret ödemektedir.

6- Türk Cumhuriyetlerinde kültür merkezlerinin, kütüphanelerin açılması ve bunların kitap, dergi, broşür, kaset, film gibi yayınlarla desteklenmesi gerekir.

7. Bilim adamı ve öğretim üyesi değişimlerinde, gönderilecek öğretim üyesinin fikir ve düşünce bakımın­

dan Türk Dünyası'na yabancı olmaması aranmalıdır.

8- 38. maddeye göre yapılacak görevlendirmelerde görevlendirilenler için hizmet içi eğitime ihtiyaç görül­

mektedir. Bu cümleden olmak üzere, gidilen ülkenin Türkçesinin öğrenilme mecburiyeti getirilmeli ve uyum sağlanabilmelidir. Batılılar buna bizden daha fazla dik­

kat etmektedirler.

9-Türk Cumhuriyetlerinde görevlendirilme bir eko­

nomik kazanç aracı olmaktan çıkanlmalı, görevlilerden sık sık gerekli raporlar istenerek çeşitli çevrelere ne ölçü­

de nüfuz edip edemedikleri aranmalıdır. Türk Cumhuri­

yetleri sürgün yeri değildir.

10- Yurt içinde dejenere edilen müşavirlik müeessesi aynı yanlışlarla dışanya taşınmamalıdır. Bir Batılının Afrikaya bakışı gibi, Türk Cumhuriyetleri'ne bakılmama­

lıdır.

ll-TRT Kurumu yayınlan ile sadece Türkiye'ye hi­

tap etmediğinin şuuru içinde, rakip ülke yayınlanm da hesaba katarak bir yayın politikası izlemek mecburiyetin­

dedir. Türkiye'nin Sesi Radyosu hariç TRT-Avrasya ya­

yınları, sorumlularmdan programianna kadar elden geçi­

rilmak durumundadır. Ülke çıkarları her şeyden üstün tutulmalıdır. Yayın milli, manevi değerlerimizle ters dü­

şen ve toplumu kendine uydurmaya çalışan toplumla kavgalı bürokraside çöreklenmiş oligarşik örnekler

orta-dan kaldınlmalıdır. Eğer iyi ilişkiler kurulması ve Türki­

ye'nin etkili olması isteniyorsa.

12-Türkiye aleyhine yapılan ABD güdümünde olma suçlamalannı boşa çıkaracak faaliyetlere ihtiyaç vardır.

Maalesef Çekiç Güç rezaleti, İncirlik Üssünün kullandı­

nl.ması, Ermenistan'a buğday satışı gibi örnekler itibar sarsıcı çirkinliklerdir.

13- Türk Cumhuriyetleri'nden yüksek öğretim için sınav kazanarak Türkiye'ye okumaya gelen öğrencilerden kayıt harç bedeli alınmamalı, ya da %50 indirim yapılma­

lıdır.

14- Yüksek öğrenime kayıtta, lise denklik belgesinin düzenlenmesinde, il Milli Eğitim Müdürlükleri yetkili kı­

lınabilir. Ankara'ya yapılan müracaatlar zaman ve kay­

nak israfına sebep olmakta, bürokrasiyi arttırmaktadır.

15-Türk Cumhuriyetlerinden getirilecek öğrenci sa­

yısı imkanlar gözönünde tutularak düşünülmeli, bu sene olduğu gibi ibade ve iaşe sıkıntısı çekilmemelidir.

16- Bu öğrenciler Türklük şuuru içinde bir kimliğe kavuşturulmalı, onlara Türk dünyasının bir parçası ol­

duklan aniatılmalı ve boy asabiyetinden uzaklaştıncı tel­

kinler yapılmadır. Dini bilgi nakli de ölçü kaçırılmadan, metodlu bir şekilde yerine getirilmelidir.

17-Uygulama sonuçlanna göre, bu öğrenciler ya ya­

bancı öğrenci statüsü ile veya ÖSYM ile muhatap kılın­

malıdırlar.

18-Türk Cumhuriyetinden gelen öğrencilere uygun rehber öğretim üyeleri, fakültelerine göre tayin edilmeli, gençler sahipsiz ve rehbersiz bırakılmamalıdır.

19- Türk Cumhuriyetleriyle ilişkileri geliştirmek için kurulan işbirliği teşkilatı ECO, Rusya'nın Slav birli­

ği kurma ve ekonomik işbirliği teşkilatı geliştirme gayret­

leri de hesaba katılarak fonksiyonel hale getirilmelidir.

BOSNA ÇE:ıtÇEÖİ

..

. VE YENI DUNYA DUZENI

Etnik Tuzak / 1 51

Bosnalı Müslümanlara silah ambargosu koyanlar, Sırp katiHere cinayet işleme hürriyeti tanıdılar. Başba­

kan Yardımcısı rahmetli Hakkı Turayiç'in BM askerleri­

nin gözleri önünde ve sorumlu olduklan bölgede şehit edilmesi, Galli ve işbirlikçilerinin alınlanndaki kara leke­

dir "Turayiç'in öldürülmesine üzülmedim" diyebilen Fransız Generali acaba insan mıdır? Hakkı Bey'in akan kanı, kolay kolay Sırp canilerin, çeteterin ve onlan koru­

yan BM yetkililerinin ellerinden çıkmayacaktır. Bu yü­

rekli devlet adamına, Osmanlı beşeri coğrafyasınının bu aziz şehidine Allah'tan rahmet dileriz. Tarih şehitlerle ta­

rih olabiliyor.

Eğer Kıbns'ta Türk askeri birliği olmasaydı, herhal­

de BM Banş Gücü'nün görevi de Kıbrıslı Türklere silah ambargosu koymak ve Rumiara rahatça insan öldürmele­

rinde yardımcı olmak olacaktı. Bundan dolayı KKTC si­

yasi ve kültürel bir gerçek olan varlığını sürdürebilmeli diyoruz. Kıbns'ta iki farklı kültüre sahip milletin bulun­

duğu gerçeğinden taviz vermek için sabırsızlananlar ve uğurda kalemleriyle uşaklık yapanlar uygun şekilde uya­

nlmalıdır.

Boşnak, Bosnalı Müslüman anlamına gelmektedir.

Osmanlı döneminde Türkçe konuşmasını bilen bu insan­

larımız, Türk-İslam kültür dairesinin bir unsurudurlar.

Bosna-Hersek'te kendilerine Türk diye hakaret edilen yi­

ne onlardır. Kökenieri konusunda yanlış bazı beyanların yapıldığı da oluyor. Bu insanların Türkiye'de rakamla ifa­

de edilen sayılan, sanki Türk milletinden ayn ve

dışın-daymış şekilde ortaya koyuluyor. Bu insaniann acılan az

gibi; bir de ayn ve biyolojik (genetik) yakıştırmalarla kimlikleri aranıyor.

Zaten son yıllarda insanlan kültürel değil; ama çağ­

dışı bazı genetik özelliklere göre ayınma tabi tutmak mo­

da oldu. Tabii bunu yapanlar, yaptıklan işin kaba bir ırkçılık olduğunu da farkedecek kapasitede değiller ... Acı­

lannın içten paylaştığımız bu kardeşlerimizin kökenieri Osmanlı döneminde uç beyi olarak Anadolu'dan gönderi­

lenler, Hıristiyanlaşmış Türk boyu olan Peçenek, Uz ve Avar Türklerinin Osmanlı ile temasla tekrar islama dön­

melerine, Müslümaniaşmış çevre toplulukianna dayan­

maktadır. Bunlan SI av olarak tanımlamaya çalışaniann beyinleri Slav olmasa da Slavlardan fazla etkilenmişe benzemektedir.

Balkanlar'daki ve eski Yugoslavya içlerine kadan yaşayan ister Türk, isterse Türki olsun; Osmanlı beşeri coğrafyasının unsurlannın, Anadolu Türk'ü ile bağlan kopanldıktan sonra başianna gelmedik kalmamıştır. Bir zamanlar yönetimimiz altındaki Arap ülkeleri de bugün Osmanlının değerini belki anlıyorlar ama, iş işten geçmiş bulunuyor. Bir dönem insaniann hak ve adalet içinde ya­

şadıklan Osmanlı coğrafyası, şimdi adetA kan gölünü an­

dınyor. Bizim kültürümüzde bilhassa harp halinde esir dahi olsalar ırza tecavüz yasaklanmış fiilierin başında ge­

lir. Ama Türk'ün asaletini ve insanca muamelesini Sırp eşkiyası nasıl anlayabilsin. Kendi geçmişine küfreden,

"Osmanlının oralarda ne işi var" diyen yerli budalalar bu­

nu nasıl kavrayabilsin.

Geriye doğru bakıyorum da bazılan l970'li yıllarda Yugoslavya Federasyonu'nun ilerici düzenini ideal kabul ettirebilmek için birçok bilimsel geziler düzenlemiş ve ki­

taplar yazmışlardı. Bir özyönetim furyası her tarafta ko­

nuşuluyordu. Bizim sosyal demokratlar nedense diğer ül­

kelerdekilerden biraz daha romantık ve hayalcidirler.

Etnik Tuzak / 1 53 Gökyüzünde şato kurmaya meraklıdırlar; ama gerçekler görününce sizin yıllardır savunduğunuz görüşlere de he­

men sahip çıkıverirler .

. Yeni Dünya Düzeni diye bizlere yutturulmak iste­

nen afyonun mahiyeti ortaya çıkmıştır. Yeni Dünya Dü­

zeni, 19. Yüzyılın etnik ve dini motiflerine taassupla sarıl­

maktan geçiyor. Balkanlarda Müslüman nüfusa taham­

mül dahi edemiyor. Beklemediği bir manzara ile karşıla­

şan _bazı bürokrat ve aydın çevrelerimiz ise hümanist ola­

rak takdim ettiği Avrupalı'dan öyle bir tokat yiyor ki, şaş­

kınlığı öyle kolay geçecek gibi değil... Yeni Dünya Düzeni Batı'ya ve Batı menfaatlerine endekslenmiş bir yapılan­

madır. Yeni yardımcıları da Rusya Federasyonu'dur. AT, Kiliseler Birliği, BM bunun yan kollandır. Oyuncakları da Sırp katiller, Ermeniler ve bölücü Kürtçü gruplardır.

Zaten bu gruplar Türkiye'ye karşı ortak hareket etmek­

tedirler. Birlikte Türkiye'yi suçlayan bildiriler yayınla­

maktadırlar. Yurt dışmda bunlann çeşitli imkaniara sa­

hip kılmmaları, Batı ülkelerince desteklenmeleri sebebsiz değildir.

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 147-154)