Bir tarafta "Bosna Hersek Başbakan yardımcısı Hakkı Turayiç'in öldürülmesinden üzüntü duymadım", diyebilen BM'nin Fransız generalinin sergilediği Batının hala Ortaçağ karanlığından kurtulamadığının işareti.
"Avrupa'nın ortasında Müslüman devlet mi kurduraca
ğız?" diyen, arabuluculuk görevini yapan İngiltere'nin e!'J-, ki Dışişleri Bakanı Owen ... Ve insanlık dışı ne varsa onu yerine getiren Sırp adını taşıyan katiller, 1990 Ocağında Bakü'deki katliamı normal gösteren ve "Perestroika kan
sız olmaz" diyebilen AT yetkilisi Delors ...
Diğer tarafta ise, Adriyatik'ten Orta Asya içlerine kadar Türk kültürü gerçeğinden bahseden, 21. Asnn Türk asn olacağından dem vuran, iş değil, laf üreten samirni
yetsiz değişik politikacı tipleri ... Türkiye'nin hükümran
lık haklanm bile koruyamadığı görülenler, hava sahamı
zı Ermenistan'a yardımda yol geçen ham yapanlar, Çekiç Güç'ü ülkeden söküp atamayanlar, İncirlik'i Irak'ın bom
balanmasında koliandırma gafleti içinde olanlar, Türk Birliği'ne hangi katkıyı yapabilirler? Gelen giden iktidar
lar, maalesef İncirlik'in içine incir ağacı dikmekten başka ne yapabiliyorlar? Bu toplum böyle insanlarca acaba yö
netilmek layık mı diye devamlı düşünmüşümdür.
Türkiye, taşaronluğa özendiği ve tarihi görevini ye
rine getirmediği sürece, Sayın Prof. Dr. Ahad Andican'ın da Türk Yurdu Dergisi'nin Aralık 1992 sayısında belirtti
ği üzere Türk Dünyası, Ortadoğu gibi "Arabizasyon" süre
cine girebilir. "Türk Devletleri Topluluğu"nun gerçekleş
tirilmemesi, Türk Cumhuriyetleri arasına Batı
tarafın-dan husumetlerin sokulmasına sahne olabilir, çatışmalar çıkabilir. Hatta, her bir Türk Cumhuriyeti içinde nifak tohumlannın ekilmesi, istikrarsızlıklarm teşviki, iç çatış
maları getirebilir. Sonuçta, buralardan menfaat bekleyen Batı kazançlı çıkabilir.
Bu endişelerimizin ışığında bugünden neler yapıla
bilir konusunda bazı tekliflerimizi sıralamak istiyoruz.
Tabii ilgi duyulursa ve çok şey bildiğini, müşavereye ihti
yaç duymadığını zannedenler okurlarsa ..
1- Türkiye Cumhuriyeti ile bütün Türk Toplulukları arasındaki kültür bağlarını geliştirici çalışmaların yapıl
masında öncelikle bazı kavram hatalarından kaçınmak gerekir. Bunların başmda Türki ve Orta Asya Cumhuri
yetleri kavramları gelmektedir. Kültür kimliğini hesaba katmadan bir kısmı Orta Asya'da yaşayan Türk Toplu
luklarının yaşama tarzını sadece tabii çevreye bağımlı gösteren bir anlayış yanlış ve eksiktir.
2- Kurulacak ve geliştirilecek ilişkiler, değişen dün
ya şartları da hesaba katılarak Moskova'nın izninden çı
karılması ve statükocu olunmaması gerekmektedir.
3- Milli Eğitim Bakanlığınıiı ve diğer hizmet veren ilgili kuruluşlarm birimleri ve çeşitli vakıflar ile temas ve işbirliği içinde olunması faaliyetlerin daha tesirli sürdü
rülmesini sağlayabilir. (Tömer, Kredi-Yurtlar vb.)
4-Türk Cumhuriyetleri'nde ve Özerk Türk Bölgele
ri'nde yer alan ilgili k�uş ve bilim adamları ile ilişki . kurmak ve geliştirmek son derece önemlidir. Bilinmelidir ki, bu konuda Türkiye'nin rakipleri bulunmaktadır. İlgili kuruluş temsilcilerinin ve ilim adamlarının gerekli mas
raflannın önemli bir bölümünün ödenmesi şartı ile bilgi ve görgü arttırma sayahatleri teşvik edilmelidir. Bu ko
nuda süresi belirli bir kaynak tahsisi yapılmalıdır.
5- Türk Cumhuriyeti'nde ve Türk bölgelerinde gö
revlendirilecek personelde o yere uygun menşe aranmalı
dır. Mesela, Azeri Türkü'nün Azerbaycan'da, Özbek
Tür-Etnik Tuzak / 149
künün Özbekistan'da görevlendirilmesinde zaruret var
dır. Bu konuda iligili demeklerle de temas kurulabilir.
Görülmektedir ki İran, Azerbaycan'daki görevlilerini Azerbaycan Türkleri'nden seçmektedir ve çok iyi de ücret ödemektedir.
6- Türk Cumhuriyetlerinde kültür merkezlerinin, kütüphanelerin açılması ve bunların kitap, dergi, broşür, kaset, film gibi yayınlarla desteklenmesi gerekir.
7. Bilim adamı ve öğretim üyesi değişimlerinde, gönderilecek öğretim üyesinin fikir ve düşünce bakımın
dan Türk Dünyası'na yabancı olmaması aranmalıdır.
8- 38. maddeye göre yapılacak görevlendirmelerde görevlendirilenler için hizmet içi eğitime ihtiyaç görül
mektedir. Bu cümleden olmak üzere, gidilen ülkenin Türkçesinin öğrenilme mecburiyeti getirilmeli ve uyum sağlanabilmelidir. Batılılar buna bizden daha fazla dik
kat etmektedirler.
9-Türk Cumhuriyetlerinde görevlendirilme bir eko
nomik kazanç aracı olmaktan çıkanlmalı, görevlilerden sık sık gerekli raporlar istenerek çeşitli çevrelere ne ölçü
de nüfuz edip edemedikleri aranmalıdır. Türk Cumhuri
yetleri sürgün yeri değildir.
10- Yurt içinde dejenere edilen müşavirlik müeessesi aynı yanlışlarla dışanya taşınmamalıdır. Bir Batılının Afrikaya bakışı gibi, Türk Cumhuriyetleri'ne bakılmama
lıdır.
ll-TRT Kurumu yayınlan ile sadece Türkiye'ye hi
tap etmediğinin şuuru içinde, rakip ülke yayınlanm da hesaba katarak bir yayın politikası izlemek mecburiyetin
dedir. Türkiye'nin Sesi Radyosu hariç TRT-Avrasya ya
yınları, sorumlularmdan programianna kadar elden geçi
rilmak durumundadır. Ülke çıkarları her şeyden üstün tutulmalıdır. Yayın milli, manevi değerlerimizle ters dü
şen ve toplumu kendine uydurmaya çalışan toplumla kavgalı bürokraside çöreklenmiş oligarşik örnekler
orta-dan kaldınlmalıdır. Eğer iyi ilişkiler kurulması ve Türki
ye'nin etkili olması isteniyorsa.
12-Türkiye aleyhine yapılan ABD güdümünde olma suçlamalannı boşa çıkaracak faaliyetlere ihtiyaç vardır.
Maalesef Çekiç Güç rezaleti, İncirlik Üssünün kullandı
nl.ması, Ermenistan'a buğday satışı gibi örnekler itibar sarsıcı çirkinliklerdir.
13- Türk Cumhuriyetleri'nden yüksek öğretim için sınav kazanarak Türkiye'ye okumaya gelen öğrencilerden kayıt harç bedeli alınmamalı, ya da %50 indirim yapılma
lıdır.
14- Yüksek öğrenime kayıtta, lise denklik belgesinin düzenlenmesinde, il Milli Eğitim Müdürlükleri yetkili kı
lınabilir. Ankara'ya yapılan müracaatlar zaman ve kay
nak israfına sebep olmakta, bürokrasiyi arttırmaktadır.
15-Türk Cumhuriyetlerinden getirilecek öğrenci sa
yısı imkanlar gözönünde tutularak düşünülmeli, bu sene olduğu gibi ibade ve iaşe sıkıntısı çekilmemelidir.
16- Bu öğrenciler Türklük şuuru içinde bir kimliğe kavuşturulmalı, onlara Türk dünyasının bir parçası ol
duklan aniatılmalı ve boy asabiyetinden uzaklaştıncı tel
kinler yapılmadır. Dini bilgi nakli de ölçü kaçırılmadan, metodlu bir şekilde yerine getirilmelidir.
17-Uygulama sonuçlanna göre, bu öğrenciler ya ya
bancı öğrenci statüsü ile veya ÖSYM ile muhatap kılın
malıdırlar.
18-Türk Cumhuriyetinden gelen öğrencilere uygun rehber öğretim üyeleri, fakültelerine göre tayin edilmeli, gençler sahipsiz ve rehbersiz bırakılmamalıdır.
19- Türk Cumhuriyetleriyle ilişkileri geliştirmek için kurulan işbirliği teşkilatı ECO, Rusya'nın Slav birli
ği kurma ve ekonomik işbirliği teşkilatı geliştirme gayret
leri de hesaba katılarak fonksiyonel hale getirilmelidir.
BOSNA ÇE:ıtÇEÖİ
... VE YENI DUNYA DUZENI
Etnik Tuzak / 1 51
Bosnalı Müslümanlara silah ambargosu koyanlar, Sırp katiHere cinayet işleme hürriyeti tanıdılar. Başba
kan Yardımcısı rahmetli Hakkı Turayiç'in BM askerleri
nin gözleri önünde ve sorumlu olduklan bölgede şehit edilmesi, Galli ve işbirlikçilerinin alınlanndaki kara leke
dir "Turayiç'in öldürülmesine üzülmedim" diyebilen Fransız Generali acaba insan mıdır? Hakkı Bey'in akan kanı, kolay kolay Sırp canilerin, çeteterin ve onlan koru
yan BM yetkililerinin ellerinden çıkmayacaktır. Bu yü
rekli devlet adamına, Osmanlı beşeri coğrafyasınının bu aziz şehidine Allah'tan rahmet dileriz. Tarih şehitlerle ta
rih olabiliyor.
Eğer Kıbns'ta Türk askeri birliği olmasaydı, herhal
de BM Banş Gücü'nün görevi de Kıbrıslı Türklere silah ambargosu koymak ve Rumiara rahatça insan öldürmele
rinde yardımcı olmak olacaktı. Bundan dolayı KKTC si
yasi ve kültürel bir gerçek olan varlığını sürdürebilmeli diyoruz. Kıbns'ta iki farklı kültüre sahip milletin bulun
duğu gerçeğinden taviz vermek için sabırsızlananlar ve uğurda kalemleriyle uşaklık yapanlar uygun şekilde uya
nlmalıdır.
Boşnak, Bosnalı Müslüman anlamına gelmektedir.
Osmanlı döneminde Türkçe konuşmasını bilen bu insan
larımız, Türk-İslam kültür dairesinin bir unsurudurlar.
Bosna-Hersek'te kendilerine Türk diye hakaret edilen yi
ne onlardır. Kökenieri konusunda yanlış bazı beyanların yapıldığı da oluyor. Bu insanların Türkiye'de rakamla ifa
de edilen sayılan, sanki Türk milletinden ayn ve
dışın-daymış şekilde ortaya koyuluyor. Bu insaniann acılan az
gibi; bir de ayn ve biyolojik (genetik) yakıştırmalarla kimlikleri aranıyor.
Zaten son yıllarda insanlan kültürel değil; ama çağ
dışı bazı genetik özelliklere göre ayınma tabi tutmak mo
da oldu. Tabii bunu yapanlar, yaptıklan işin kaba bir ırkçılık olduğunu da farkedecek kapasitede değiller ... Acı
lannın içten paylaştığımız bu kardeşlerimizin kökenieri Osmanlı döneminde uç beyi olarak Anadolu'dan gönderi
lenler, Hıristiyanlaşmış Türk boyu olan Peçenek, Uz ve Avar Türklerinin Osmanlı ile temasla tekrar islama dön
melerine, Müslümaniaşmış çevre toplulukianna dayan
maktadır. Bunlan SI av olarak tanımlamaya çalışaniann beyinleri Slav olmasa da Slavlardan fazla etkilenmişe benzemektedir.
Balkanlar'daki ve eski Yugoslavya içlerine kadan yaşayan ister Türk, isterse Türki olsun; Osmanlı beşeri coğrafyasının unsurlannın, Anadolu Türk'ü ile bağlan kopanldıktan sonra başianna gelmedik kalmamıştır. Bir zamanlar yönetimimiz altındaki Arap ülkeleri de bugün Osmanlının değerini belki anlıyorlar ama, iş işten geçmiş bulunuyor. Bir dönem insaniann hak ve adalet içinde ya
şadıklan Osmanlı coğrafyası, şimdi adetA kan gölünü an
dınyor. Bizim kültürümüzde bilhassa harp halinde esir dahi olsalar ırza tecavüz yasaklanmış fiilierin başında ge
lir. Ama Türk'ün asaletini ve insanca muamelesini Sırp eşkiyası nasıl anlayabilsin. Kendi geçmişine küfreden,
"Osmanlının oralarda ne işi var" diyen yerli budalalar bu
nu nasıl kavrayabilsin.
Geriye doğru bakıyorum da bazılan l970'li yıllarda Yugoslavya Federasyonu'nun ilerici düzenini ideal kabul ettirebilmek için birçok bilimsel geziler düzenlemiş ve ki
taplar yazmışlardı. Bir özyönetim furyası her tarafta ko
nuşuluyordu. Bizim sosyal demokratlar nedense diğer ül
kelerdekilerden biraz daha romantık ve hayalcidirler.
Etnik Tuzak / 1 53 Gökyüzünde şato kurmaya meraklıdırlar; ama gerçekler görününce sizin yıllardır savunduğunuz görüşlere de he
men sahip çıkıverirler .
. Yeni Dünya Düzeni diye bizlere yutturulmak iste
nen afyonun mahiyeti ortaya çıkmıştır. Yeni Dünya Dü
zeni, 19. Yüzyılın etnik ve dini motiflerine taassupla sarıl
maktan geçiyor. Balkanlarda Müslüman nüfusa taham
mül dahi edemiyor. Beklemediği bir manzara ile karşıla
şan _bazı bürokrat ve aydın çevrelerimiz ise hümanist ola
rak takdim ettiği Avrupalı'dan öyle bir tokat yiyor ki, şaş
kınlığı öyle kolay geçecek gibi değil... Yeni Dünya Düzeni Batı'ya ve Batı menfaatlerine endekslenmiş bir yapılan
madır. Yeni yardımcıları da Rusya Federasyonu'dur. AT, Kiliseler Birliği, BM bunun yan kollandır. Oyuncakları da Sırp katiller, Ermeniler ve bölücü Kürtçü gruplardır.
Zaten bu gruplar Türkiye'ye karşı ortak hareket etmek
tedirler. Birlikte Türkiye'yi suçlayan bildiriler yayınla
maktadırlar. Yurt dışmda bunlann çeşitli imkaniara sa
hip kılmmaları, Batı ülkelerince desteklenmeleri sebebsiz değildir.