• Sonuç bulunamadı

TANZiMAT AKTÖRLÜÖÜNE SOYUNANLAR

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 76-80)

"Türk Yürüyüşü ve Türk Haftası" dolayısıyla New York'ta bulunmuş bu vesile ile bazı gözlemler yapma imkamm olmuştu. Dikkatimi çeken en önemli nokta, kal­

dığım ve dolaştığım muhitlerde hemen hemen her dört­

beş evden birinde Amerikan bayrağı asılması idi. Bayra­

ğın yanına bir san kurdela da konması ihmal edilmemiş­

ti. Bu kurdela, "Körfez savaşından askerlerimiz zaferle ve bir an evvel dönsünler" anlammda idi. Bunlan görünce ister istemez ülkemi düşündüm. Dini bayramlan basit bir tatile ve insandan kaçışa dönüştürme örneklerinin görül­

düğü, milli bayramlarda ise, gerekli hassasiyetİn yeterin­

ce sağlanamaması beni düşündürmüştü. Milli bayramlar­

da sokaklanmızda tek tük bayrak gözükmektedir. Oysa bizim töremizde her evde bir Kur'an ve bayrağın olması gerekmektedir. Çoğu yerde bayrak olmasma rağmen, as­

ma zahmetinde bulunulmamaktadır. Yukanda bahsetti­

ğim ABD, dünyanın birçok yöresinde, farklı milli kültür­

lerden, din ve mezhepten yoğun göç almış bir ülkedir. Bu derece farklı milletiere mensup insaniann yer yer kendi örf ve adetlerini koruyarak Amerikan milletine mensup olma şuurunu kazandıklan görülmektedir. Bu örnek, bir bakıma ABD'ya has ve hiçbir ülkeye benzemeyen bir mil­

letleşmeyi ve ortak idraki ortaya koymaktadır.

ABD'nin sosyal yapısının Türkiye'ye benzediğini söylemek gerçekçi olamaz. ABD'nin heterojen yapısını Osmanlı İmparatorluğunun milletler topluluğu ilie muka­

yese ederek, milli devlete geçmiş bir ülkede tekrar Os­

manlı yapısına özlem duymak, tarihi geri çevirmek

gayre-Etnik Tuzak 1 77

tidir. Acaba birileri rahmetli Turgut Özal'a en azından 18. yüzyıl Osmanlı sımrlanm mı garanti etmişti, bilmiyo­

ruz? Osmanlı iç ve dış dinamiklerin tesiri ile bütün çaba­

lara rağmen ayakta tutulamamıştır. Fransız ihtilali, Tanzimat ve diğer tepeden yenileştirme gayretlerinin kö­

rüklediği parçalanma süreci, asimilasyoncu bir politika da izlenmediğinden, askeri yenilgilerin de yarattığı pa­

nik, çöküşü hızlandırmıştır. Milliyetçilik hareketleri ve yaygınlaşan mili devletlere geçme eğilimleri, hükmünü icra etmiş ve sonnuda Türk Cumhuriyeti doğmuştur.

Türkiye'de yetmiş senedir çeşitli ihmallere, yanlışla­

ra ve kültür politikasızlıkianna rağmen; aynı kaderi pay­

laşma arzusu duyan, birlikte üzülen ve sevinen milletleş­

me gerçekleşmiştir. Bayrağı ve dini bir, yaşama tarzı or­

tak olan Türk milletine mensup olma şuurununu bulun­

madığı iddia edilemez. Milletleşme süreci, farklı kavmi ve boy kültürlerinin aşılarak belli bir coğrafyanın vatanlaş­

tınlması, aynı ülkülerin ve geleceğin paylaşılması, aynı kültürün yaşanması anlamını taşımaktadır. Bunun istis­

nalan vardır ve bugün de çeşitli örneklerle görülmekte­

dir. Bu bölücü ve ayrımcı örnekleri genelleştirerek bir Tanzimat paniği içine girilmesi ve bu paniğin bazı yöneti­

ciler tarafından garip beyanatlarla dile getirilmesi anlaşı­

lır gibi değildir. 21. Asra girerken Türkiye'nin önü Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleri ve bölgemizdeki diğer ya­

pılanmalarla açılmışken; Osmanlı tipi bir yapılanma tek­

liflerinin yapılması samimi olamaz. Bu bir nostalji değilse bir ütapyadır. Ütüpyalarla devlet yönetilemez. Bu gibi akıl vermeler ya.bancılardan gelebilir, ama bunlann en üst seviyede yetkililer tarafından yeni bir buluş gibi orta­

ya konulması ciddiyetle de bağdaşmaz. Kaldı ki, bir top­

lumun sosyal yapısı, yönetimin veya tepedeki yöne�icile­

rin arzu ve isteklerine göre şek.illenmez. Topluma rağ­

men, hayali modeller içine toplum sokulamaz. Toplumu zorlayarak, ne yeni yapılaşma, ne de millete rağmen yeni

bir kültür yaratılabilir.

Kültürü meydana getiren dil, örf ve adetler, din, ahlak ve hak anlayışı gibi bütün unsurlar bakımından Türkiye bir kültür mozaiği değildir. Bunu böyle görme­

mek etnik değil; fakat coğrafi ve mahalli faktöre göre kendilerine isim biçilen ve Türkiye Cumuhuriyeti'ne en azından vatandaşlık bağı ile bağlı insanlara yapılmış en büyük hakarettir. Kürt kökenli olduğu ileri sürülen va­

tandaşlarımızı acaba ne ölçüde Türkiye Cumhuriye­

ti'nden dışlanmaktan, ayrı tutulmaktan yanadırlar? Ge­

çenlerde bir gazetenin yaptığı ve iki bin dolayında vatan­

daşa başvurulan bir anket fikrimizi doğrulamaktadır.

Vatandaşımız , terör örgütü ve onu destekleyen dar bir çevre hariç; kendini bu toplumun aynlmaz bir parçası olarak görmektedir. Devlet hukuk içinde etkili olarak kendini hissettirdikçe, vatandaş büyük çoğunlukta devle­

tinden yana olacaktır. Yönetenlerin çelişkili tutum ve be­

yanatlan terörü tırmandırmıştır. Terörü sadece silalım ucunda aramayınız.

Batılı veya bir Amerikalı gözüyle meseleleri ele al­

mayalım. Pragmatizm uğruna yanlışlar yapıp kimseyi heveslendirmeyelim. GAP TV'sinde Kırmancça'nın hangi sevisiyle haber yayını yapacaksınız? Yazı dili olmayan, köyden köye değişen mahalli bir konuşma diline öncelik vererek fırsat eşitsizlikleri yaratmayahm. İnsanlannızın bir kısmına bugüne kadar Türkçe öğretememişseniz, bu­

nun sorumluluğundan Türkçe dışına çıkarak kurtulamaz­

sınız. Bugün Amerika'nın Sesi Radyosu'nun Kürtçe yayı­

na başlamasının sebebi, bölgedeki menfaaatlerine hiz­

met gayesiyle ortak bir dil yaratmak gayretidir. Amerika­

nın Sesi ile mi yanşıyorsunuz? Yeni ve değişik bir şey söyleme uğruna ülkeyi dış telkinlere ve yönlendirmelere zaten oldukça alışmış bulunuyoruz, hiç olmazsa Türkçeye saygılı olalım;Ttanzimat taklitçiliği kimseye bir şey ka­

zandırmaz. Tanzimat sonrası eşitlik ve hürriyetçilik adı

Etnik Tuzak / 79

altında Türlee karşı gayri müslimler imtiyazlı hale getiril­

miş ve "Siz artık Osmanlı değilsiniz" mesajı verilmiştir.

Şimdi ise bir taraftan, ırk birliği yerine kültür birliği ön plana çıkarılıyor gibi yapılırken, diğer taraftan etnik azınlıklar yaratılarak açıkça ırkçılık yapılmaktadır. Ga­

riptir ama, bazı mukaddesatçı ve muhafazakar çevreler Tanzimat 'a ve Mustafa Reşit Paşa'ya karşı olmalarına rağmen, Tanzimat politikasının doğurduğu parçalanm

ya karşı olma ihtiyacını duymamaktadırlar. Bunlara gö­

re, Türkiye'nin üniter devlet olmasının zedelenmesi, Türkçe'nin resmi dil olmaktan çıkışı, ateta 2 1 . Yüzyılın çağdaşlığıdır!.

Radyo ve televizyonda İngilizce ve Fransızca, hatta Almanca haber yayını sadece yabancılan aydınlatmak ve onlara sesleornek içindir. Bazı vatandaşlarımız adına Kürtçe yayın talep edenler, herhalde onları da yabancı görmektedirler. Kaldı ki, yukanda sayılan dillerle, Kürt­

çe bir mi tutuluyor? Hem bazı vatandaşlarımızı mahalli ağızlan dolayısıyla bütünden ayrı düşüneceksiniz ve hem de ayırırncı ve bölücü gayretleri bütünleşmenin gereği gi­

bi göstereceksiniz.

Bünyemizdeki hastalıklan topluma bulaştırmayalım ve bırakalım milli hakimiyet yüce milletimizin olsun.

BİRAZ HAYSİYET

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 76-80)