• Sonuç bulunamadı

''KÜLTÜR MOZAİÖİ''

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 83-87)

VE MOZAİKLEŞEN BEYİNLER. ..

Son zamanlarda Türkiye'de kültür mozaiğinden bahsetmek moda haline gelmiştir. Oysa, Anadolu bilhas­

sa 107l'den sonra bir coğrafya olarak hiçbir zaman farklı kültürlerin bir mozaiği olmamıştır. Mozaik denince birbi­

nine eşdeğerde farklı kültürler ve onların maddede dış­

Iaşmış yüzleri olan medeniyetler anlatılmaktadır. Ancak bu kültürlerden hiçbiri coğrafyaya damgasının vuram� ' .ı­

ğı düşünülerek mozaik denmektedir. Mozaik özelliği taşı­

yan bir sosyal yapıda milletleşme gerçekleşemez. Şu hal­

de, mozaik iddiasında bulunanlar Türkiye'de Türk adında bir milletin varlığının da farkında olmayanlardır veya bu­

nu reddedenlerdir. Türk kavmi Anadolu'yu vatanlaştırdı­

ğı, 1071 Malazgirt Meydan Savaşı ve öncesi medeni bir ka­

vim olarak ticaretle uğraşan, madenieri işleyebilen, şe­

hirler kurmuş, göçebelikle birlikte yerleşik hayata geçmiş bir özellik taşıyordn. Bu kavim Anadolu'ya da maddi ve manevi kültür özelliklerini yansıtmıştır. Türk kavmi Anadolu'ya geldiği ll. yüzyıl öncesi burada küçük toplu­

luklarla ve Bizansla karşılaşmıştır. O dönemde Anadolu tabii kilometre kareye 60 kişi düşen bir coğrafya değildi.

Buna rağmen kültürlerarası temas ve kültür alışverişi görülmüş; kültür alıcısı bir özellik gösterdiğimiz gibi, kül­

tür verici bir nitelik de göstermişizdir. Ancak, Anadolu'ya Türk kültürü ve medeniyeti hakim kültür olarak damga­

sını vurmakta da gecikmemiştir. Başka kültürlerden al­

dıklanmız, mesela, bazı balık adlan, yapı şekilleri gibi konular asgari (maıjinal) seviyede kalmasaydı; Anadolu Selçuklu kültüründen ve medeniyetinden

bahsedilemez-di. O zaman bazılan da bundan büyük mutluluk duyardı.

Selçuklu bir asır içinde Anadolu'da erir ve kaybolur gi­

derdi. Bunun arkasından da belirli bir sosyal süreç içinde Osmanlı kültür ve medeniyeti doğamazdı. Osmanlı kül­

tür ve medaniyetinden bahsedebiliyorsak bunun temel se­

bebi bunlann bir mozaik içinde erimemiş, fakat Anadolu coğrafyasına kimlik mührünü vurmuş olmasındandır.

Anadolu'da Hitit, Urartu ve Bizans medeniyetine ait eserlerle mukayese bile edilemeyecek sayıda eser; Selçuk­

lu ve Osmanlı'ya aittir. Bazı çevrelerde ve bunlann tesir altında bıraktıklan bazı siyasiler, Anadolu'yu gerek kül­

tür ve medeniyet, gerek etnik bakımdan bir mozaik veya ezo gelin çorbası gibi gösterme yaniışı içindedirler. Kaldı ki, Anadolu'nun vatanlaştınlmasından sonra da farklı milli ve dini topluluklarla Türkler arasında bir kanşma söz konusu olmamış kız alınını, kız verilmemiş, Türkleş­

me ve buna paralel İslamiaşma iradı ve gönüllü olarak gerçekleşmiştir. Eğer Anadolu'yu hala 21. ylizyıla girer­

ken yüzyıllar öncesinin aynı özellikleri ile varolmaya de­

vam eden bir beşeri coğrafya olarak düşünürsek, bugün Anadolu'da canlı Asur, Urartu, Bizans Hitit, Lidya ve Frigya'lı arayışına çıkmamız gerekir. Acaba, başta bazı yöneticilerimiz olmak üzere, bazı mozaikçiler Anadolu'yu dolaşırken bunlara rastlamışlar mıdır? Bu anlayış sosyal değişmeye, kültürleştirmeye meydan qjs.uyan statik bir tarih tezi olabilir. Bu toplulukların maddi yaşama tarzla­

n ile, yaşadığımız coğrafyayı zenginleştirdikleri bir ger­

çektir. Ancak, bunlann kültür ve medeniyetlerinin Sel­

çuk'lu ve Osmanlı'ya rakip olamayacağı gerçeğini de gö­

zardı etmemeliyiz. Anadolu'da hAkim kültür (dominant kültür) anlayışını dışiayarak Anadolu'yu bir dış cephe "be te be" si veya "panedyen" yer mermer döşemesi gibi ele almak gerçekleri saptırmaktır. Kaldı ki hAkim kültür, kültür alışverişi ile ortaya çıkar. Yoksa bu bir toplu tü­

fekli ezme hareketi değildir. Hakim kültür sosyal bir

sü-Etnik Tuzak 1 85 reçtir. İnsan iradesinin de dışındadır.

Kültür mozaiği iddialan Türk kültür ve medeniyeti­

nin düşmanlannca ve gaflet içinde olanlarca yıllardır tek­

rarlanır durur. Bazılan da "Kibela Ana" efsanesi ile tat­

min olur ve Anadolu insanının buradan türediğini iddia eder. Zaman zaman Türk kültürü yerine Batı'da kilise ve ilahi kanunlara meydan okumuş, Batı gerçeği içinde önemli rol oynamış, insanı ve onun aklının merkez kabul etmiş, tabii çevreyi kültürü belirleyen faktör olarak gören ve yeni soy kütüğü ile atalar arayışı içinde olanlar; Ana­

dolu'yu milli bir kültür damgasından mahrum bir ülke olarak göstermeye çalışmışlardır. Onlara göre, Anadolu herhangi bir kültürün damgasını taşımayan bir yol geçen ham veya kavimler kapısıdır. Nitekim, "Anadolu Kültürü ve medeniyeti görüşü bundan dolayı tercih edilmektedir.

Ancak, coğrafya yaşama tarzı olan kültür üzerinde mut­

lak değil; nisbi bir etkiye sahiptir. Aynı coğrafya üzerinde tarihin farklı. dönemlerinde değişik ekonomik ve sosyal yapılar, siyasi rejimler görülmüştür. Yaşama tarzı olan kültür eğer hakim ve etkili ve verici özelliklere sahipse, bu yaşama tarzına sahip insan topluluğu yaşadığı her bir coğrafyayı vatanlaştırabilmekte ve damgasını vurabil­

mektedir. Bundan dolayı Orta Asya'da, Türkistan'da Anadolu'da, Balkanlar'da ve Yugoslavya içlerine kadar Türk kültürü ve bu yaşama tarzı Bosna-Hersek'te ayyıl­

dızlı kabiriere kadar müşahhas örneklerle farklı coğraf­

yalara rağmen yaşamış ve yaşatılabilmiştir. Bundan do­

layı l07l'den itibaren "mozaik" iddialan tarihe gömülmüş ve sadece arkeoloji müzelerini süslemiştir.

Bu bakımdan, Anadolu Kültürü kavramı belirsizdir ve sanki Anadolu'ya burada yaşayan veya yaşamış olan hiçbir kültür ve medeniyet damgasını vuramamış kabul edilmektedir. Bu anlayışta olanlar, l07l'de Bizans'ın ye­

nilgisinden de rahatsızdırlar. Bu anlayış Seçuklu ve Os­

manlı'yı aşağılamaktadır. Bunları içine sindiremeyen bir

anlayışın Cumhuriyeti kabul edebilmesi de zordur. Çün­

kü, sosyal ve kültürel süreç süreklilik gösterir. Türkiye Cumhuriyeti gecekondu bir devlet de değildir.

Diğer taraftan, "Avrupa kültürü" kavramı da belir­

sizdir. Çünkü, Avrupa'da birbirinden, dilden, dine, örf ve adetlere, sanat ve edebiyata kadar farklı ve aynlabilir milli kültürler yer almaktadır.

Türk kültürünü aşağılayanlar ve Türk milliyetçiliği­

ne reddiye çıkaran sol ve hümanist çevrelerle vatan fikri­

ni ve bayrağı reddeden bazı İslamcılar, acaba neden etnik gruplardan etnik azınlıklar yaratarak azınlık ırkçılığı yapmaktadırlar. Veya bunu hoşgörü ile karşılamaktadır?

Bu Batı oryantalizminin paralı askerleri, olsa olsa emper­

yalizme yaranınaya çalışmaktadırlar. Üstelik, ideoloji de­

ğil, ama tarihin pratiği olan Türk-İslam sentezine sürekli atış yaparak ve Anadolu'da arkeolojik iz bırakmış kültür­

lerden yeni çoğulcu sentezler yaratmaya gayret ederek ve onlan hala Anadolu'da varsayarak ... Bir başka ifade ile izi bile kalmamış mezar taşlannı canlandırmaya çalışa­

rak ...

MOZAİK VE

Belgede TURAN KÜLTÜR VAKFI * * (sayfa 83-87)