• Sonuç bulunamadı

İlk Tepkiler, Tütün Hareketi-Protestosu

SONUCU OLARAK İRAN TOPLUMUNDAKİ

4.1.1. İlk Tepkiler, Tütün Hareketi-Protestosu

Tütün imtiyazı, merkezi Ġran hükümeti tarafından resmi olarak Mart 1891’de duyurulduğunda, protestoların kıvılcımları yavaĢ yavaĢ belirmeye baĢlamıĢtır. Tütün

142 Leonardo Davoudi, “Divine Spark: The Prelude to the Tobacco Regie of 1890”, Iranian Studies, Vol.

47, no.4, 2014, s. 505. url: https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/00210862.2014.906183

143 Heinz Halm, Shi’ism, Translated by Janet Watson and Marian Hill, Edinburgh 1991, s. 107

144 Ġbrahim Caner-Duygu Yiğit, “Nasıreddin ġah Dönemi Osmanlı Ġran ĠliĢkileri ve Kotur Meselesi”, Avrasya Sosyal ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi (ASEAD)”, c. 4, S. 12, s. 396

52

imtiyazına, Batılı devletlerin baskısına ve merkezi Ġran hükümetinin bu yanlıĢ kararlarına karĢı ilk isyan hareketleri ġiraz’da baĢlamıĢtır. Çünkü Güney bölgesinde yer alan ġiraz,145 en önemli tütün üretim merkezlerinden birisidir.

Ġmtiyaza büyük bir tepki Azerbaycan eyaletinden de gelmiĢtir. Tebriz’de Ġngiliz Ģirketinin ilanları yırtılmıĢtır. ġirket çalıĢanlarının Tebriz’e alınmayacağı bildirilmiĢtir.

Bunun üzerine Talbot, Azerbaycan Türklerine Ģirketten pay vereceğini söylemiĢtir. Bu Ġran halkı tarafından kabul edilmemiĢtir ve halk protestolarına devam etmiĢtir. Bunun üzerine ġah, Azerbaycan valisinden olaylar sırasında gerekilen durumda Ģiddete baĢvurulmasını istemiĢtir. Fakat bu istek vali tarafından kabul edilmeyerek, istifa etmeyi tercih etmiĢtir.146

ÇarĢının ve pazarın ilgisi tütün imtiyazına karĢı ilk protesto hareketlerini baĢlatmıĢ gibi görünüyor. Tütün tüccarları imtiyaza karĢı protesto hareketlerine giriĢmeye karar verdiklerinde, Kaçar ġah’ına baskı yapmak ve imtiyaz antlaĢmasını bozmak için ittifaklar arayıp, tüm tacir ve tüccarlar birleĢme yoluna gitmiĢlerdir.

Özellikle Hacı Muhammed Kazım Melek’ül-Tüccar, merkezi hükümetin imtiyaz kararına karĢı, çarĢı protestolarını aktif olarak organize etmiĢtir. O aynı zamanda Kaçar Devleti’nin yanında olan, onları destekleyen bir kısım ulemayı da bastırarak, onları protesto hareketlerine teĢvik etmiĢtir.

Tütün tüccarları, tütünün Ġngilizlere satılmasının kendi iĢlerine, Ģirketlere ve giriĢimcilere büyük zarar vereceğini bildirmiĢlerdir. Tüccar grupları, hükümete greve gideceklerini ve Ġngilizlere karĢı Rus bayrağı altına sığınacaklarını ifade etmiĢlerdir.

Bunun üzerine devlet görevlilerinden Mirza Ali Han Aminü’d-devle, tüccarları bir araya toplayarak, korkularının yersiz olduğunu, onlara sesiz kalmaları konusunda bazı

145 ġiraz hakkında geniĢ bilgi için bkz. Osman Gazi Özgüdenli, “ġiraz”, TDV İslam Ansiklopedisi, 2010, c. 39, s. 182-184

146 Ann Lambton, İran-e Asr-e Kaçar, Tahran 1375, s. 306

53

tavsiyeler vermiĢtir.147 Aminü’d-devle ġah’a baĢta tüccarlar olmak üzere Ġran halkının Regie ’ye karĢı çok büyük bir kızgınlığın olduğunu ve tüccarların büyük bir birlik içerisinde isyan halinde olduklarını, belki de onların Ruslar tarafından desteklendiğini ima ve ifade etmiĢtir.148 Bunu belirtmekte fayda vardır ki Ruslar zaten Ġngilizlere verilen tütün imtiyazına bölgedeki çıkarları doğrultusunda Ġranlı tüccarlar kadar karĢı çıkmıĢlardır. Bundan dolayı Ruslar, Kaçar ġah’ının imtiyaz konusundaki tutumunu ise yakından takip etmektedir.

Tütün imtiyazına karĢı geniĢ muhalefetin kısa sürede oluĢması ve yoğunlaĢarak ülkenin her yerine sıçraması, bu süre zarfında Ģehirlerde gizli afiĢlerin dağıtılmasından da anlaĢılabilecektir. Elçiliklerin kapısına, kervansaraylara, camilere asılan ve diğer kamu kuruluĢlarına gönderilen afiĢler, Batılı devletlere verilen taviz ve imtiyazları ağır bir Ģekilde eleĢtirmiĢtir. Bu afiĢlerde; “Bütün Müslümanların yaşadığı, hatta onların köpek ve sığırlarının bile hakkı olduğu bu dar sokakları yabancılara nasıl verdiniz?

Çok yakında yabancıların arabalarının Müslümanların çocuklarını ezeceği zaman gelecek. En kötüsü de tütün İranlılara aittir. Müşteriler ve tüketiciler İranlılardır.

Hangi sebeple tütünün alış ve satış işlemleri yabancılarla sınırlıdır?”...149 yazmaktadır.

Tebriz’de dağıtılan bir afiĢte ise Ģu cümleler yer almaktadır: “Kasabanın ulemaları! Hukuk dinin hukukudur. Avrupalıların hukuku değildir. Millet ile işbirliği yapmayacak olan ulemaya yazıklar olsun. Bu uğurda yaşamını ve malını feda etmeyenlere yazıklar olsun. İnsanlarla uzlaşmayacak olan herhangi bir ulema yaşamını kaybedecektir. Avrupalılara tütünün herhangi bir parçasını satacak olan herhangi birisine yazıklar olsun. Kâfirlerin geleneklerini uygulamak isteyen Avrupalılara

147 H. Farmayan, “Portrait of a Nineteenth Century Iranian Statesman: The Life and Times of Grand Vizier Amin ud-Dawlah 1844-1904”, International Journal of Middle East Studies, 15/3, 1983, s. 337-351

148 Kazemi, a.g.m. , s. 262

149 Keddie, a.g.e. , s. 46-47

54

yazıklar olsun. İlk Avrupalıları öldüreceğiz ve sonra onların mallarını yağmalayacağız.

Sessiz kalacaklara yazıklar olsun. Bu ihbarı, duyuruyu tahrip edecek olanların babasına lanet olsun.150

Durumun giderek ağırlaĢtığını gören ġah, Ticaret Bakanı’nı imtiyazdan Ģikayet duyanlarla konuĢmak ve onların bu durumdaki Ģikayetlerini dinlemek için görevlendirmiĢtir. Ġmtiyaz hakkındaki tüm söylentiler ve hoĢnutsuzluklar artık Ġran’ın her bir bölgesine ulaĢmıĢtır. Ticari topluluk, Ġngiliz ticari firmalarının gelecekteki olası zaferlerinden de oldukça endiĢeliydiler. Tütün özellikle de Güney Ġran’daki en karlı iĢ alanlarından birisiydi. Daha da önemlisi Batılı emperyal devletlerin ülkede yayılmaları ve ekonomik-siyasi baskı kurmalarıydı. Özellikle de imtiyazla birlikte Ġngiliz firmaları yerel ekonomiye ve geleneksel iĢletmelerin bağımsız yerli tüccarlarına egemen olmak için herhangi bir engelle karĢılaĢmadan devam edebilecekti. Dolayısıyla toprak sahipleri tütün tekelinin kurulmasıyla kendilerini büyük tehdit altında hissettiler. Onlar her yıl ödemek zorunda oldukları düzenli arazi vergilerine ek olarak, diğer düzenlemeleri de Ġngiliz Ģirketine karĢı reddettiler. Aynı zamanda onlar, Regie’nin kurulmasıyla birlikte daha fazla yabancı yatırım firmalarının, kendi yerel tarım iĢlerine ve diğer alanlara da müdahale etmelerinden korkuyorlardı. Bazı devlet memurları da ticarileĢmiĢ tarım ile ilgilenmiĢlerdir. Bu görevliler sadece kendi topraklarıyla değil, tütün üretimi yapan bazı yerlerin mali yönetiminden de sorumlu idiler. Aynı zamanda onlar eyaletlerdeki verimli arazilerden kontrol edilmemiĢ ve kayıt altına alınmamıĢ bazı ücretlerden de sorumlu idiler.

Verilen imtiyazdan dolayı, küçük çaplı üreticiler ve bayiler tütün mallarını daha düĢük fiyatlara satmak zorunluluğundan ve iĢlerini kaybetme olasılığından endiĢe duydular.

150 Keddie, a.g.e. , s. 75

55

Verilen tütün imtiyazından sadece tüccar sınıfının değil ulemanın da büyük endiĢeleri vardı. Özellikle de bazı yerel topraklara sahip olan ulemalar için durum tüccarlar kadar sıkıntılıydı. Aynı zamanda ulema, bölgede olası bir yabancı Hıristiyan nüfusun oluĢmasından hoĢnutsuzdu. Ulema, Batı nüfuzunun Ġran’da artmasıyla, Avrupalıların kısa süre içerisinde yerel popülasyonun kültürel görünümüne özellikle de Ġranlıların dini inancına nasıl etki edebileceğini ifade ettiler. Tahran’dan önemli din adamlarından diğer bölgelere, imtiyaza karĢı ilk karĢılık veren ġiraz gibi Ģehirlerdeki din adamlarına bir dizi mektup gönderilmiĢtir. Ulema onları, Regie’ye karĢı popüler bir protestoya öncülük etmek için davet etmiĢtir. Bunun üzerine merkezi Ġran hükümeti konuyla ilgili soruĢturma baĢlatmıĢtır. Bu mektupların sorumlusu olarak da Ġran’ın Londra’daki elçisi Mirza Malkum Han’ı151 sorumlu tutmuĢtur. Bunun nedeni; Mirza Malkum Han’ın çeĢitli nedenlerden ötürü Kaçar Devleti’ni eleĢtirmiĢ, topluluk ve sempatizan ağı aracılığı ile Tahran’da protesto kampanyasına girmeyi baĢarmıĢ olmasıdır.152

Söz konusu bu mektupların alınmasından sonra, ulema artık tütün imtiyazına karĢı açıkça vaaz ve fetvalar vermeye baĢlamıĢtır. Ulema aynı zamanda, bu tür bir ticari antlaĢmaya taraf olan Ġran hükümeti hakkında da aĢağılayıcı yorumlar yapmıĢtır. Bu din adamlarından en açık sözlüsü de Fars eyaletindeki Vekil Camii’nin imamı Seyyid Ali Ekber Fal-Asiri’dir. Fal-Asiri ülkenin çeĢitli yerlerindeki din adamları ve tüccar-esnaflar arasında da önemli itibara sahipti. Bu vasıta ile de tüccar ve esnafı hükümete karĢı ayaklanmaya kolayca ikna edebilirdi. Tütün imtiyazına karĢı vaazlar veren bazı önemli din adamları Ģunlardır: Yeni Camii imamı Mücahid, Nasır-el-Mülk Camii imamı Mirza

151 GeniĢ bilgi için bkz. Yılmaz Karadeniz, “Ġran BatılılaĢma Hareketinde Mirza Malkum Han’ın Rolü (1833-1908)”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, S. 23, Mayıs 2011 Isparta, s. 103-111

152 H. Algar, Mirza Malkum Khan: A Study in the History of Iranian Modernism, Berkeley 1973, s.

163-227

56

Hidayet, Hidayet Allah Müderris, Mola Camii imamı Muhammed Hüseyin ve bu dönemdeki en önemli isim ise Hacı Mirza Hasan ġirazi’dir.153

Samarra’da ikamet eden Hasan ġirazi,154 Ġran’da tüm tütün maddelerinin kullanımını yasaklamıĢtır. Bundan sonra tütünün herhangi bir çeĢidini kullananların 12 Ġmama savaĢ açmak manasına geleceğine dair fetva yayımlayarak, Ġran toplumunun imtiyaza karĢı artık isyan hareketleri doruğa ulaĢmıĢtır. Fetvanın en can alıcı kısmı Ģu Ģekildedir: “Bismillahirrahmanirrahim, bugün tütünün kullanımı (her ne şekilde olursa olsun) 12 İmama155 karşı savaş açmaktır.”156

Burada ekonomik bir durumun, nasıl dini bir statüye kavuĢtuğunu, ve tütün yasağına bu fetva ile birlikte meĢruiyet kazandırdığı görülmektedir. Ayrıca tütün yasağını dile getiren ġirazi’nin fetvası, Safevi dönemi sonrası Kaçar Hanedanı’nın hakimiyeti ele geçirmesine kadar olan süre içerisinde siyasi ve sosyal alanlarda yaĢanan boĢluğu dolduran ġii ulemanın siyasi iktidarının tescili anlamına gelmektedir. Ġran toplumundaki yenilik yanlıları yayımlanan bu fetvanın ardından, siyasi anlamdaki

153 Kazemi, a.g.m. , s. 266

154 Hasan ġirazi 1815 yılında ġiraz’da doğan Merci-i Taklid olarak kabul edilen bir ġii âlimdir. ġirazi, Arapçayı öğrenip, fıkıh dersleri aldıktan sonra kendisini ilme adamıĢtır. Ġsfahan, Necef gibi önemli ilim merkezlerinde önde gelen âlimlerden çeĢitli dersler almıĢtır. Zamanla ġirazi, Necef ve civarındaki ġiilerin Merci-i Taklid’i haline gelmiĢtir. Bu Ģekilde dönemin çok önemli Ġslam âlimi olmuĢtur. ġirazi siyasetten tamamen uzak bir tavır sergilememektedir. Onun siyasete dâhil olması, Ġngilizlere verilen tütün imtiyazı dolayısıyla, tütün tüketimini yasaklayan fetvayı vermesiyle açıklanabilir. VermiĢ olduğu fetvanın ardından halk, tütün boykotuna baĢlamıĢtır. Hatta ġah’ın sarayındaki nargileler dahi kırılıp, tahrip edilmiĢtir. Cengiz Kallek, “Hasan eĢ-ġirazi”, TDV İslam Ansiklopedisi, 1997, c. 16, s. 354-355

155 Sırasıyla 12 Ġmam isimleri: Ali b. Ebu Talib, Hasan b. Ali, Hüseyin b. Ali, Ali Zeynelabidin, Muhammed el-Bakır, Ca’fer es-Sadık, Musa el-Kazım, Ali er-Rıza, Muhammed et-Taki el-Cevad, Ali en-Naki el-Hadi, Hasan b. Ali el-Askeri,Muhammed el-Mehdi el-Muntazar. Ethem Ruhi Fığlalı,

“ĠsnaaĢeriyye”, TDV İslam Ansiklopedisi, 2001, c. 23, s. 149-150

156 Keskinkılıç, a.g.m. ,s. 187

57

değiĢimler konusundaki düĢüncelerinde ısrarcı olmaya baĢlayarak, onlarda vatanseverlik düĢünceleri oluĢmaya baĢlamıĢtır. 157

Ġran çarĢısı ve tüccar sınıfı imtiyaza karĢı olan bu dini kınamalar vasıtasıyla tütün kullanımı yasağına desteklerini artırdılar. Tütün yasağı için dini destek, Müslümanların kafirler ve yabancılar tarafından kontrol edilmemesi Ģeklinde de yorumlanabilir. Lambton’un bildirdiğine göre; heyecan hızla yayılıyordu, kalabalıklar sokaklarda birleĢiyor, Hıristiyan kafirlere karĢı tehditler savuruyorlar ve imanlarından dolayı protesto kararlılıklarını sürdürüyorlardı.158

Tüccarlar ulema tarafından desteklendikleri için, protestoları Ġran’ın her bir tarafında büyük derecede geniĢletmiĢlerdir. Özellikle Hasan ġirazi’nin fetvası Ġsfahan protestolarının baĢlamasına neden olmuĢtur. Tütün yasağı için destek, yoğunlaĢarak Ġran’ın diğer bölgeleri boyunca devam etmiĢtir. Rus etkisinin yoğun hissedildiği Azerbaycan bölgesi çoktan imtiyaza karĢı bir dizi popüler protesto düzenlemiĢlerdir.

Ġsfahan’daki protestoların ardından ġiraz’da MeĢhed’de ve Kirman’da da protestolar artarak devam etmiĢtir. Tütün yasağı aynı zamanda Tahran’da da mücahid lideri Mirza Hasan AĢtiyani vasıtasıyla iyi sonuçlar vermiĢtir. Köy, kasaba ve Ģehirlerdeki çeĢitli gruplar, artık dirençlerine dini durumu da karıĢtırarak doğrudan ġah’a ve onun devlet erkanına karĢı güçlü protesto hareketlerine giriĢmiĢlerdir. Aksiyonun bu kombinasyonu tütün hareketi boyunca devam etmiĢtir. Bu reaksiyon birçok yönden anlaĢılabilir.

Özellikle de Ġran nüfusunun emperyal Batılı devletlere karĢı dini değerlerini korumak istemesi açısından.

Büyüyen heyecana hitap etmek için, ġah’ın BaĢbakanı tarafından ġiraz’da tütün imtiyazının geri dönülemez bir karar olduğunu açıkladığı halka açık bir toplantı

157 Kaan Dilek, “Ġran’da MeĢrutiyet Hareketi ve Dönemin Siyasi GeliĢmeleri”, Akademik Orta Doğu, C.

2, S. 1, 2007, s. 52

158 Lambton, a.g.e. , s. 244

58

düzenlenmiĢtir. O, halktan-aĢağı tabakadan gelen hiçbir baskının hükümetin imzalamıĢ olduğu herhangi bir sözleĢmeyi iptal etmesine neden olamayacağını bildirmiĢtir.

Merkezi hükümet hala tüccarlara zarar görmeyecekleri konusunda güvence vermeye çalıĢmıĢtır.159

ġiraz’daki önde gelen din adamlarından olan Fal-Asiri de yabancı firmaları destekleyenlere karĢı, bunu kutsal bir savaĢ olarak adlandırıp, tahrik edici vaazlar vermiĢtir. O, yabancıların hepsinin ölümünü istemiĢtir. Bunun üzerine halkı kıĢkırttığı gerekçesiyle, hükümet yetkilileri tarafından tutuklanarak, Osmanlı hakimiyetinde olan Irak’a sürgün edildi.160

Burada bir hususa dikkat çekmek gerekirse; ġii ulemanın dini hiyerarĢi içinde yaĢanan kurumsal ve doktrinel dönüĢümün de etkisiyle (ahbarilik-usulilik çerçevesinde) devletten bir nevi bağımsız ve ona alternatif bir güç olarak tarih sahnesindeki yerini aldığı görülmektedir. Altının çizilmesi gereken nokta ise; Kaçar Hanedanlığı ve sonrası, dönem ulemasının otoritesinin temellerinin aslında Safevi Devleti’nin zayıfladığı 17.

yüzyılın sonlarından itibaren siyasi boĢluğun hakim olduğu zaman dilimindeki geliĢmelerde yatmasıdır. Çünkü bu zaman içerisindeki siyasi boĢluk ulemanın, ülkenin sadece dini ve entelektüel hayatında değil, aynı zamanda siyasi hayatında da önemli bazı roller üstlenmesinin önünü açmıĢtır. Onlar yerel yönetimlerin, yasa koyucuların ve bazı birimlerin iĢlevlerini üstlenerek harekete geçmiĢlerdir. Böylece ahbari (nakilci) -usuli tartıĢması tekrar gün yüzüne çıkmıĢtır. Ahbari (nakilci) anlayıĢa göre; dini hükümlerin kaynağı sadece Kur’an-ı Kerim ve imamlardan gelen rivayetleri olduğundan, karĢılaĢılan problemlerin çözümünde ve Ģer’i hükümlerin oluĢumunda imamlardan gelen ahbar yeterlidir. Çünkü Kur’an-ı Kerim’in yanı sıra hadislerin hepsi

159 Kazemi, a.g.m. , s. 266-267

160 Kazemi, a.g.m. , s. 267

59

sahih-aslına uygun ve her bir sahih rivayet de hukuk alanında meĢru bir kaynaktır.161 Usuli ekol ise; Ģeriatın ve akidenin yorumlanmasında hadislerin yanı sıra içtihada dayalı akli esasları da kabul etmiĢlerdir. Her iki ekol arasında yaĢanan çekiĢmelerde usuli ekol galip gelerek, usuli ekolüne mensup ulemalar taklit ve içtihad prensibini ortaya koymasıyla, ġii düĢünce anlayıĢındaki tıkanıklığa son verilmiĢtir. Bununla birlikte müçtehidin görev ve sorumluluklarına yeni bir açılım getirilmiĢtir. On ikinci imamın gaybetinde, bağımsız akıl yürütme ve hukuki kavrayıĢ yeteneğinden mahrum olan toplum kesimlerinin, söz konusu alanlarda yetkin bir alimin (müçtehidin) rehberliğine (taklid) ve hukuki konulardaki karar ve görüĢlerine hayat boyu bağlı kalınması Ģeklinde özetlenebilecek iĢte bu prensip, ġii hiyerarĢinin yeniden Ģekillenmesine ve ulemanın o döneme kadar emsali görülmemiĢ bir Ģekilde özerklik kazanmasına neden olmuĢtur.162 Açıktır ki ulemanın bu doktrinel gücünün haricinde, merkezi hükümete karĢı baĢkaldırabilecek ve halkı da bu doğrultuda yönlendirebilecek gücünün varlığı onun ekonomik bağımsızlığından kaynaklanmaktadır. Ulemanın dini pozisyonunun yanı sıra önemli arazilere de sahip oldukları düĢüncesinden yola çıkarak, onların verilen tütün imtiyazıyla ekonomik menfaatlerini gözettikleri kanısına varabiliriz.

Protestoların devam etmesiyle sayıları yaklaĢık 3 ila 4 bini bulan kalabalıklar artık direk olarak saraya doğru ilerlemiĢtir. Tüm pazarlar, dükkanlar kapatılmıĢtır.

Tütün içenler sokakta sorgulanmıĢtır. ġah’ın yakın çevresi, saray halkı dahi imtiyaza tepki gösterip, tüm nargileleri kırmıĢlardır. Protestolar sırasında çıkan çatıĢmalar sonucunda ise 2 kadın ve 12 genç erkek, merkezi Ġran hükümetinin güvenlik güçleri tarafından öldürülmüĢtür. Ġran’ın birçok noktalarında tam bir kaos ortamı mevcuttu.

Ġngiliz firmaları da durumdan ötürü endiĢe içerisindelerdi. Nasırüddin ġah ve BaĢbakan

161 Habib Kartaloğlu, “ġii Usuli DüĢüncenin Ortaya ÇıkıĢ Sebepleri Üzerine Mülahazalar”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. XVIII, S. 33, Sakarya Haziran 2016, s. 76

162 Hamid Algar, İslam Devriminin Kökleri, çev. M. Çetin Demirhan, Ġstanbul 1988, s. 25-27

60

Amin’üs-Sultan, güçsüz duruma düĢerek, herhangi bir iç savaĢın çıkması durumunda Rus müdahalesinin olasılığı ve halk hareketi sonucu iktidardan düĢebileceği korkusuna kapılmıĢtır.163