• Sonuç bulunamadı

İç İsyanlar Ve Ulemanın Kontrol Altına Alınması Meselesi

1.2. Mirza Taki Han’ın (Emir-i Kebir) Sadrazamlığı Döneminde Ülkedeki Yenilik Hareketleri ve Uygun Ortamın Oluşturulması Yenilik Hareketleri ve Uygun Ortamın Oluşturulması

1.2.1. İç İsyanlar Ve Ulemanın Kontrol Altına Alınması Meselesi

yenilik faaliyetlerine giriĢmiĢtir. Attığı adımlarda baĢarılı olabilmek için ilk olarak siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda toplum düzenini bozan durumlara el atıp, yapacağı yenilik faaliyetleri için zemin hazırlamak olmuĢtur.

Mirza Taki Han, Emir-i Kebir ünvanıyla göreve baĢladıktan sonra ilk üzerinde durduğu nokta, güçlü merkezi idarenin tesisi edilmesiydi. Merkezi idarenin güçsüz olduğu bir ülkede yenilik hareketlerinden bahsetmek ve uygulamak çok mümkün değildir. Bu dönemde devleti zor durumda bırakan, Muhammed ġah döneminde baĢlayıp Nasırüddin ġah döneminde de devam eden iki isyan karĢımıza çıkmaktadır.

Ġlki Salar isyanı, diğeri ise Babailer isyanıdır. Bu isyanların yanı sıra yenilik hareketlerinin önündeki en büyük engellerden birisi ise hiç Ģüphesiz ki ulemanın kontrol altına alınması meselesi idi.

1.2.1. İç İsyanlar Ve Ulemanın Kontrol Altına Alınması Meselesi

Muhammed ġah döneminde Horasan’da atılan isyan ve kargaĢa tohumları bu dönemde isyan hareketlerine dönüĢmüĢtür. Bunun en önemli sebeplerinden birisi ise, Mirza Taki Han’ın sadrazamlık görevine gelmesinden sonra, yabancı devletlerin Ġran üzerindeki nüfuzlarını kırmak istemesiydi. Dönemin Ġngiliz büyükelçisi Justin Sheil, kendi dıĢiĢlerine göndermiĢ olduğu bir raporda Salar isyanından bahsetmiĢtir. ġöyle ki, Muhammed ġah döneminde artık nüfuzlarının kalmadığını bu nedenle de Horasan’daki Salar’ın isyan ettirilerek Mirza Taki Han’ın zor durumda bırakılmasını tavsiye etmiĢtir.34

34 Yılmaz Karadeniz, Kaçar Hanedanı (1795-1925), Ġnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü BasılmamıĢ Doktora Tezi, Malatya 2004, s. 180

13

Muhammed ġah döneminde Asafuddevle ailesi Horasan’da birkaç kez isyan etmiĢ, fakat baĢarılı olamamıĢlardır. Asafuddevle’nin oğlu ve genç bir Kaçar Hanı olan Salar, ailesinin mallarına el konulmasından sonra Becnurd hakimi olan kardeĢi Cafer Kulu Han ile beraber Türkmenlere sığınmıĢtır. Muhammed ġah’ın ölümünden sonra eline geçen fırsatı değerlendiren Salar, destekçileriyle beraber HaĢmetütdevle idaresi altında bulunan MeĢhed’e saldırmıĢtır. Halkın da desteğiyle MeĢhed’i ele geçirmiĢtir.

Salar’ın üzerine Hamza Mirza’nın komutanlığında gönderilen ordu baĢarısız olunca Emir Kebir Hamza Mirza’yı görevden alarak yerinde Nasırüddin ġah’ın amcası olan Sultan Murat Mirza’yı yaklaĢık 6000 kiĢilik ordu ile Salar’ın üzerinde göndermiĢtir.35

Salar’ın kardeĢlerinden Muhammed Ali Han, 1850 yılında MeĢhed’e gelmiĢtir.

Uzun kuĢatmalar altında yorgun düĢen MeĢhed halkı, Ģehrin kapılarını Nasırüddin ġah’ın ordularına açarak, ġahın ordusu tarafından Salar ve kardeĢleri ele geçirilip katledilmiĢtir. YaĢanan bu olay Kaçar aĢiretinin en büyük kolu ile ġah ailesinin arasında bir kan davasının baĢlamasına neden olmuĢtur. Salar isyanını bastırarak merkezi otoritenin sağlanması yolunda en önemli engeli aĢan Sultan Murat Mirza, baĢarılarının karĢılığı olarak Horasan valiliğine tayin edilmiĢtir. 36

19. y.y. Ġran’ı Bahailik adı altında ortaya atılan bir dizi iddia ile büyük isyanlara sahne olmuĢtur. Kelime anlamı kapı, vesile, konu gibi değiĢik anlamları ifade eden Bab kelimesi, ġii terminolojisinde “Ben ilim Ģehriyim, Ali ise o Ģehrin kapısıdır (bab)”

hadisinden yola çıkılarak dini ve hiyerarĢik bir ünvan olarak karĢımıza çıkmaktadır. On ikinci imamın gaybından sonra onunla irtibatı sağlayan kamil bir ġii olarak

35 Sir Percy Skyes, A History of Persia, Vol II, Third Edition, London 1930, s. 340-341

36 Bolat, a.g.m. , s. 159

14

anlaĢılmaktadır.37 Bab, ahir zamanda gelmesi beklenen ve Allah’ın ortaya çıkaracağı (men yüzhiruhullah) mehdi ya da imamın habercisi olarak da kabul edilmektedir.38

Bahailik Ġran’da Mirza Ali Muhammed tarafından yeni bir din olma iddiasıyla ortaya çıkan bir akımdır.39 Babilik hareketinin kurucusu Seyyid Ali Muhammed, kendisinin beklenen Mehdi (el-mehdiy’yul-muntazar) olduğunu40 ileri sürmesiyle Bahailiğin ilk Ģekli olan Babilik kurulmuĢtur. Bab’a tabii olanlara da Babiler denilmektedir.41 1844 yılından sonra Mirza Ali Muhammed fikirlerini Ġran’da yaymaya baĢlamıĢtır. Ġslam inancına aykırı düĢen fikir hareketleri gerek Ġran halkı gerekse de ulema tarafından büyük tepkiyle karĢılaĢmıĢtır. YaĢanan geniĢ çaplı olaylar zinciri sonucunda hareketin kurucusu Seyyid Ali Muhammed, Mirza Taki Han’ın çabalarıyla ġiraz’da tutuklanmıĢtır.42

1847 yılında Babilere karĢıt olmasıyla bilinen Molla Muhammed Taki-yi Beragani’nin, genç bir Babi tarafından öldürülmesi üzerine Ġran Devleti Babilere karĢı güç kullanmaya baĢlamıĢtır. 1848 yılında Tebriz’de mahkemeye çıkan Bab’ın kendisini Mehdi ilan etmesiyle Babilik hareketi Ġranlı ulemanın ve devletin öfkesini üzerine iyice çekmiĢtir. Bunun üzerine binlerce Babi Horasan’ın BedeĢt köyünde toplanarak, kendilerinin Ġslam dininden ayrı olduklarını dile getirmiĢlerdir. Daha sonra ise Babiler hem ulemaya hem de Ġran Devleti’ne karĢı sayısız isyan hareketlerine giriĢmiĢtir. Ġlk isyan hareketi Mazenderan’da baĢlayarak 1848-1851 yılları arasında artarak devam

37 Metin Yurdagür, “Bab”, TDV İslam Ansiklopedisi, c. 4, 1991, s. 359

38 Yurdagür, a.g.m. , s. 359

39 Muhammet Fatih Demirdağ, “Dini Hareketlerin Bir ÇeĢidi Bahailik”, Journal of Islamic Research, Ankara 2017, c. 28, S. 3, s. 393

40 Ethem Ruhi Fığlalı- Ramazan ġimĢek, “Bahailik ve el-Kitabu’l-Akdes (Türkçe Çeviri)”, e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, c. III. S. 2, Güz 2010, s. 12

41 Ethem Ruhi Fığlalı, Babilik ve Bahailik, Ankara 1994, s. 619

42 Yasin Ġpek, İran’da Kaçar Türk Hanedanlığı: Babilik ve Bahailik, Ġstanbul 2010, s. 85-86

15

etmiĢtir.43 Sonuçta ise ülkenin herbir yanından Mazenderan, Fars, Tebriz, Kirman ve Zencan’da bu harekete mensup kiĢiler yakalanarak öldürülmüĢtür.

Babailer yaĢanan bu olaylardan ötürü sorumlu gördükleri Mirza Taki Han’ı öldürmek istemiĢlerdir. Fakat sadrazamın almıĢ olduğu tedbirler sayesinde bu yerine getirilememiĢtir. Seyyid Ali Muhammed’in Tebriz’de idam edilmesinden sonra Babiler, Nasırüddin ġah’a da baĢarısız bir suikast giriĢiminde bulunmuĢlardır. Bu olayların ardından Babilerin bir kısmı öldürülüp, bir kısmı ise hapse atılmıĢtır.44

Bu isyanların bastırılmasıyla beraber hem Nasırüddin ġah’ın otoritesi sağlanmıĢ, hem de ülkedeki yenilik hareketleri için büyük bir engel ortadan kaldırılmıĢtır.

Ġran’ın modernleĢme sürecindeki en önemli engellerden birisi de ulemadır. Bu durumun örneği Osmanlı Devleti’nde de görülmektedir. Her iki toplumda da din adamlarının yenilikçi hareketlere bakıĢı her zaman sıcak olmamıĢtır. Fakat her iki devletin kabul etmiĢ oldukları farklı mezheplerden ötürü ulemanın tavrı Ġran’da daha farklı cereyan etmiĢtir. ġiilik mezhebinde, din adamlarının yasal statülerinden ötürü devlet ve halk üzerindeki etkileri daha sert olmuĢtur. Ulema Ġran’da Merci-i taklid45 olarak hem ruhani hem de hukuki açıdan saygı görmüĢtür. Ġmamın vekilleri olarak toplamıĢ oldukları öĢürler vasıtasıyla kendi gelir kaynakları vardı. ĠĢte bu durum ġii din adamlarını Sünni din adamlarından ayırarak, onları merkezi hükümetten bir nevi bağımsız hale getirmiĢtir.

43 Bolat, a.g.m. , s. 160

44 ġevki Efendi, Bahai Dininin I. Yüzyılı, Çev. Suna Bozkır, Ġstanbul 1995, s. 107

45 Taklid için müracaat edilecek kiĢi anlamına gelen Merci-i Taklid kelimesi, Ġmamiyye ġiası’nı n çoğunluğu tarafından 18. Yüzyılın sonlarından itibaren benimsenen Usuli fıkıh ekolünce ictihad derecesine sahip yetkin âlime verilen ünvanı ifade etmektedir. GeniĢ bilgi için bkz. Hamid Algar, “Merci-i Takl“Merci-id”, TDV İslam Ans“Merci-ikloped“Merci-is“Merci-i, c. 29, 2004, s. 172.

16

Mirza Taki Han ıslahatların önündeki en büyük engel olarak gördüğü ulemanın gücünü kırmak için derhal harekete geçmiĢtir. Emir Kebir’i bu dönemde en çok uğraĢtıran din adamı, Tahran’daki Mescit-i ġah’ın imamı Mirza Ebu’l Kasım olmuĢtur.

Ebu’l Kasım, Mescit-i ġah’ta kendisine ait bir askeri karargah kurmuĢtur.46 Ġran’da ulemanın gücünün derecesini bu örnekle görebiliriz. Ebu’l Kasım, önceki sadrazam Hacı Mirza Ağası’dan görmüĢ olduğu sevgi ve saygıyı Mirza Taki Han’dan göremeyince, ona karĢı cephe almıĢtır. 1849 yılında Azerbaycan Ordusu’na bağlı birlikler tarafından Mirza Taki Han’a karĢı (istifası istemiyle) bir isyan hareketi baĢlamıĢtır. Ebu’l-Kasım bunun üzerine tüccarlara dükkanlarını kapatmaları ve diğer isyancılara katılmaları yönünde fetva yayınlamıĢtır.47

Ebu’l-Kasım Mirza Taki Han’a karĢı bazı yabancı devletlerle iĢbirliği yapmıĢtır.

Ebu’l-Kasım bir yandan Rusya’ya bir yandan Ġngiltere’ye yaklaĢarak, Emir Kebir’e karĢı onların desteğini sağlamaya çalıĢmıĢtır. Emir Kebir, Ebu’l-Kasım’ın halkı kıĢkırtması, yabancı devletlerle kendisine karĢı iyi iliĢkiler kurması üzerine artık harekete geçerek; din adamlarının devlet aleyhine baĢkaldırdığı zamanlarda adına Best denilen ve silahlı silahsız adamlarıyla birlikte Ģehirlerdeki büyük camilere toplanarak kendilerini kapattıkları, merkezi otorite açısından tehdit oluĢturan gösterileri 1850 yılında yasaklamıĢtır.48

Emir Kebir, best yasağından sonra ise ulemanın hukuk alanındaki etkisini azaltmak adına bazı giriĢimlerde bulunmuĢtur. Ulemanın etkin olduğu ġer’i mahkemeler üzerinde kontrol sağlayarak, ġer’i mahkemelerde alınan kararların Örfi hukukun en yüksek yargı organı olan Divanhane’de onaylanması zorunluluğunu

46 Bolat, a.g.m. , s. 162

47 Hamid Algar, Religion and State in Iran 1785-1906: The Role of The Ulama in The Qajar Period, University of California Press, Berkeley and Los Angeles 1969, s. 129-130

48 Bolat, a.g.m. , s. 163

17

getirmiĢtir.49 Emir Kebir aynı zamanda rüĢveti yasaklayıp, mahkemelerde haksız kararların alınmasını engelleyen bazı düzenlemeler de yapmıĢtır. Emir Kebir ulemaya karĢı giriĢmiĢ olduğu bu mücadelelerle merkezi otoriteyi iyice sağlamlaĢtırmıĢ ve yenilikler-ıslahatlar için uygun zemini oluĢturmuĢtur.