• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: AZERBAYCAN`IN TÜRKİYE VE RUSYA İLE İLİŞKİLERİ

2.2. Azerbaycan Rusya İlişkileri

2.2.1. Tarihsel Süreçte Azerbaycan-Rusya İlişkileri

Slav ırkına mensup bir millet olan Ruslar, tarih sahnesine çıktıklarından itibaren Doğu, Batı ve Güney yönlerinde genişlemiş, dünya kara hakimiyetinin önemli bir bölümünü ellerine geçirmişler. Slavlar Doğu Slavları (Ruslar, Ukraynalılar ve Belaruslar), Batı Slavları (Çekler, Slovaklar ve Polonyalılar) ve Güney Slavları (Sırplar, Bulgarlar, Slovenler, Hırvatlar ve Makedonlar) olarak ayrılmaktadır (Özbay, 2006: 13). İlk Rus devletinin temeli 862`de Novgorod`da atılmıştır. Bu, Rus Devletinin başlangıç tarihi olarak ele alınabilir (Kurat, 1999: 21). 14. yüzyıldan itibaren Moskova Prensliği diğer Rus şehir-devletleri ile kıyasla daha büyük önem kazanmış ve diğer prenslikleri birleştirmeye başlayarak Rus birliğini sağlayan merkez rolünü oynamıştır (Özbay, 2006: 183).

1682`de iktidara gelen Çar I. Petro (Büyük Petro) dönemi Rus tarihinde özellikle anılmakta ve Rusların yaşadığı topraklar üzerinde kalıcı temellerinin atıldığı ve yeni işgallerin başladığı dönem olarak hatırlanmaktadır (Acar, 2004: 123). Hazar sahillerine Rusların ilk inişi Çar I. Petro döneminde olmasına rağmen, Rusya`nın Kafkasya politikası ve bu topraklarda genişleyerek konuşlanması Çar I. Nikolay (1825-1855)

60

dönemine ait olmaktadır. Bu dönemde uygulanan genişleme politikası gereği bazen İran bazen ise Osmanlı Devleti ile savaşan Rusya, 1813 ve 1828 tarihli Rusya-İran anlaşmalarıyla Azerbaycan topraklarını kendi eline geçirmiştir (Acar, 2004: 195).

Rusya’nın Azerbaycan üzerindeki etkisini diplomatik düzeyde ele alacak olursak, başlangıç noktası olarak 12 Ekim 1813 tarihli Gülistan Antlaşması’nı ele alabiliriz ki bu antlaşma Rusya İmparatorluğu ile Kaçarlar (İran) arasında imzalanmış, antlaşma ile Güney Kafkasya’da bulunan Karabağ toprakları Rusya yönetimine geçmiştir. Rusya, Gülistan Antlaşması ile topraklarını genişletmiş, ticari ayrıcalık ve vergi muafiyetleri elde etmiş, Hazar’da donanma bulundurma hakkını kazanmıştır. Bu antlaşmanın tarihsel anlamda önemi ise Kuzey Azerbaycan’ın ilk kez Rusya eline geçmiş olmasıdır (http://akademikperspektif.com/2014/05/31/rusya-azerbaycan- iliskileri/, (20.09.2018). İran, Gülistan Antlaşması sonrasında Güney Kafkasya topraklarındaki hak iddiasından vazgeçmiş olmasına rağmen yönetimde bulunan Kaçar Hanedanı, İngiltere ve Fransa’yla işbirliği yaparak, Rusya’ya karşı bir saldırı planı hazırlamış, Kuzey Azerbaycan Hanlıklarını tekrar ele geçirmek için 16 Temmuz 1826 tarihinde Rusya’ya karşı savaşa girmiştir. Lakin İran’ın bu umudu uzun sürmemiş Rusya 1 Ekim 1827’de İran ordusunu mağlup etmiş; İrevan ve Nahcivan’ı da ele geçirmiştir. Kışın yaklaşmasıyla İran ordusunun başkomutanı Veliaht Abbas Mirza barış istemiş, Rusya da kabul ederek karşılığında Marendi ve Tebriz’i kolaylıkla ele geçirmiştir. Bununla yetinmeyen Rusya, İran’dan yüklü miktarda tazminat talep edince süreç kilitlenmiş ve sonrasında Rus ordusu atağa geçerek Urmiye ve Erdebil’i de ele geçirmiştir. Daha sonra Türkmençay kasabasında bir anlaşma imzalanmış, bu anlaşma daha sonra 29 Temmuz 1828 tarihinde, Rusya’yı temsilen Paskeviç ve Griboyedov, İran’ı temsilen de Mirza Cafer tarafından onaylanmıştır. Bahsi geçen antlaşma Türkmençay Antlaşması’dır ve İran açısından son derece ağır maddeler içermektedir. 16 maddeden oluşan Türkmençay Antlaşması’nda yer alan 3 madde Azerbaycan bölgesinde yaşayan halkla doğrudan ilgilidir. Antlaşmanın 3. maddesi İran’ın, 6 ay içerisinde İrevan ve Nahçıvan Hanlıkları’nı Rusya’ya bırakacağını söylerken, sonrasında Rusya bu bölgelere Ermenileri yerleştirmiştir. 4. Maddede “İran ve Rusya arasındaki sınır tespiti yapılırken, tespit edilen sınırların kuzeyinde kalan, Kafkas sıra dağları ve Hazar Denizi arasında bulunan bütün toprak ve adaların, bu topraklarda yaşayan halkların Rusya İmparatorluğu’na ait olduğu kabul edilmiştir” hükmü yer almaktadır. 15. maddeye göre

61

ise “Güney Azerbaycan’da yerleşen ahalinin istedikleri takdirde Rusya’ya göç edebilecekleri ve bunlara müsait imkanlar yaratılacağı ifade edilmiştir.” Türkmençay, aynı zamanda Rusların kendilerine bölgedeki Hıristiyan müttefikleri olarak tasarladıkları Ermeni Devleti’ni Azerbaycanlıların yaşadıkları topraklarda kurarak çözümsüz sorunlar inşa etmiştir. (Yeşilot, 2008: 188-192).

I. Dünya Savaşı Rusya İmparatorluğunda yaşanan gerilimi biraz daha artırmış, Şubat 1917`de geniş çaplı ayaklanma ve ordu isyanlarına neden olmuştur. Çar baskı sonucu tahttan indirilmiş, oluşturulan geçici liberal hükümet ise Ekim 1917`de gerçekleştirilen Bolşevik darbesiyle saf dışı edilmiştir. 17 Temmuz 1918`de Çar ailesi kurşuna dizilen tamamen yok edilmiştir (Özbay, 2006: 21).

Sovyet Rusya, Azerbaycan Halk Cumhuriyetin`de 28 N isan 1920`de Sovyet hakimiyetinin oluşturulduğunu açıklamıştır. 30 Ağustos 1922`de ilan edilen SSCB, Azerbaycan`ı, Ermenistan`ı ve Gürcistan`ı Kafkasya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti`nde birleştirerek SSCB üyesi konumunda birliğe dahil etmiştir. Yalnız 1936 SSCB Anayasası ile bu üç Kafkasya ülkesi ayrılarak birer üye olarak SSCB`ye katılmıştır (Resulzade, 4-5).

SSCB döneminde Azerbaycan`da birçok olumsuz ve olumlu gelişmelerden bahsedilebilir. Olumsuz gelişmeler olarak “Sovyet halkı” oluşturma politikası kapsamında Azerbaycan`ın kendi kökü ve kimliğinden uzaklaştırılmaya çalışılması, 1920 ve 1930`larda alfabenin değiştirilmesi, Stalin döneminde, 1930`larda yaşanan baskı ve katliamlar sonucu binlerce Azerbaycanlı yazar, besteci, tarihçi, felsefeci, ve genel olarak ulusun gelişimine katkıda bulunabilecek değerli bilim ve sanat adamlarının öldürülmesi ve zorunlu göçler, özellikle “Türksüz Ermenistan” ideali doğrultusunda Azerbaycanlıların yaşadığı bölgelerden göçü ve Azerbaycan`ın Dağlık Karabağ ve diğer bölgelerine Ermenilerin göç ettirilmesi, bunun sonucunda daha sonraları alevlenecek sorunlar gösterilebilir (Mekhtiev, 2001: 6).

Fakat olumlu gelişmeler de yaşanmış, özellikle kadın haklarının elde edilmesi, kamu eğitiminin sağlanması, bilimsel ve kültürel alanda yaşanan gelişimler (http://education.gender-az.org/Files/4.1.5az.pdf, 16.10.2018), petrol ve doğalgaz endüstrisinin geliştirilmesi, ekonominin farklı alanlarında, özellikle sanayide yaşanan

62

gelişmeler gösterilebilir. Modern Azerbaycan`ın temeli bu dönemde kurulmuş ekonomi, eğitim, bilim ve kültürel potansiyele dayanmaktadır. (Cebiyev, 2017: 12).

Azerbaycan 1991`de SSCB’nin yıkılmasıyla 18 Ekim 1991 tarihinde yeniden bağımsızlığına kavuşmuştur. Bu tarihten itibaren Azerbaycan ve Rusya arasındaki ilişkiler birçok alanda gelişmeye başlamıştır.