• Sonuç bulunamadı

1.2. Emek, Kadın Emeği ve Kadın Emeği Konumları

1.2.4. Kadın Emeğinin İstihdam Biçimleri ve Özellikleri

1.2.4.6. Tarım ve Tarım Dışında Çalışma

Kadının en belirgin olan istihdam biçimlerinden biri, tarım sektöründeki varlığıdır. Tarımsal faaliyet; insanların ihtiyaç duydukları bitkisel ve hayvansal ürünleri elde etmek için arazi yapısında bitki ve hayvanların doğal büyüme ve gelişimini iyileştirerek, bitki ve hayvan hayatını kullanma biçimidir (Eren, 2006: 276). Tarımsal faaliyetlerle uğraşan bireyler de tarım işçilerini oluşturmaktadır. Türkiye’nin tarımsal yapısı; cinsiyetçi iş bölümü, kadının ücretsiz aile işçisi konumu, erkeğin uzun dönemli mevsimlik işçiliği, yeniden ve geçimlik üretim düzeyi,, küçük ve orta büyüklükte toprak sahipliği biçiminde ortaya çıkmaktadır (MİGA, 2012: 3).

Tarım sektörünün faaliyet alanının geniş olmasından dolayı tarım işçisi net olarak tanımlanmamaktadır. Sadece 4857 sayılı İş Kanunun 111. maddesinde hangi işlerin tarım işi sayılabileceği görevinin, eski ismi ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ait olduğu belirtilmektedir. Ortak bir tanım olmamakla birlikte en geniş anlamda 141 Sayılı “Kırsal İşçilerin Örgütlenmesi Konusunda Sözleşme” ile ILO Sözleşmesinin 2. maddesinde tanımlanmaktadır. Tanıma göre; “Kırsal kesimde tarım,

zanaat ve benzeri bir işte ücretli işçi olarak çalışanlar tarım işçisi” olarak ifade edilmektedir (Görücü ve Akbıyık, 2010: 191).

Tarım işçileri, çalışma sürelerine göre sürekli ve geçici işçi olarak gruplandırılmaktadır. Mevsimlik tarım işçiliği geçici tarım işçiliğini de kapsamaktadır. Geçici tarım işçiliğinde süre 30 günü geçmemekte ve işçiye ücreti günlük ödenmektedir. Mevsimlik tarım işçiliğinde ise yaz mevsiminden oluşan daha uzun bir süreci ifade etmektedir. Temmuz ve ağustos ayları, tarımda istihdamın en yüksek noktaya ulaştığı dönemi oluşturmaktadır. Ürünün hasat döneminde işgücüne ihtiyaç artmaktadır. Bu dönemde mevsimlik tarım işçileri, yöre içinde ya da yöre dışında, tarımda, geçici bir süre istihdam edilmektedir (Özbekmezci ve Sahil, 2004: 262). Tarımda çalışma biçiminde de toplumsal cinsiyetçi bakış, kadını ve erkeğin çalışma koşullarını biçimlendirmektedir. Türkiye’de tarımda uzun süredir yer alan kadınlara yaptıkları işler için ücret ödenmemekle birlikte yapılan iş de iş olarak değil yaşam biçimi olarak görülmektedir (Şahinli ve Şahbaz, 2013: 87). “Tarımda istihdam edilen kişilerin büyük çoğunluğunu “aile yardımcısı” sıfatındaki ücretsiz kadınlar oluşturmaktadır” (Üçeçam Karagel, 2010: 255). Tarımda çalışan kadınlar tarım arazisi kendilerine ya da aileye aitse işgücüne doğrudan katılmakta ancak çalışmalarının karşılığında herhangi bir şey alamamaktadır. Kadın başkalarının tarım arazilerinde çalışırsa düşük de olsa bir karşılık almakta ama söz konusu karşılığı aile reisine vererek kendisi kullanamamaktadır. Çok emek sarf ederek, ağır çalışma koşullarında çalışan kadın karşılığında maddi ve manevi refaha ulaşamamaktadır. Süreklilik gösteren bir işten, kendi evinden, insana yakışır bir hayat anlayışından uzakta sadece karın tokluğuna yetecek ekonomik bir yaşam mücadelesi vermektedir. Tarımda yaşanan sıkıntılar durumu daha da derinleştirmektedir (Yıldırak vd., 2003: 77 – 85).

Arıkan (1988: 3), kırsalda doğrudan üretici konumunda olan, ülke ekonomisine büyük katkıları olan kesimi, kırsal kesim kadını olarak belirtmektedir. Kadınlar evlerinde, tarlalarda, akrabalarının işlerinde çalışmakta ancak; çoğu zaman karşılığında ücretlendirilmemektedir. “Ne kadar çok çalışırsa çalışsın, ne kadar üretirse üretsin kadın karar vermede etkili değildir. Kadın çocuk doğuran, evinde, tarlasında karşılık beklemeden çalışan buna rağmen hak etmediği bir ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören konumundan sıyrılamamaktadır.” Aslında gelişmekte olan ülkelerde tarım ekonomisini ayakta tutan temel gücü kadınlar oluşturmaktadır. Anne ve ev kadınlığı gibi görevlerinin yanı sıra tarımsal faaliyetlere de bedenen emek sarf etmektedir (Üçeçam Karagel, 2010: 254). Aile olarak giden mevsimlik kadın tarım işçileri, işin

büyük bölümünü üstlenmektedir. Yorucu iş temposunun ardından ev ve aileye de bakmakla yükümlüdür. Yeme, içme, temizlik, çocuk bakımı gibi işlerden kadınlar sorumlu tutulduğu için çok az bir dinlenme süresi kalmaktadır (Yıldırak vd., 2003: 83). Mevsimlik kadın tarım işçilerinin bedensel ve ruhsal anlamda yıpranmasına neden olarak yaşam kalitesini düşürmektedir. Ayrıca kırdan kente göçü tetikleyen önemli nedenler arasında yer alabilmektedir.

Hızla değişen dünyada, zaman içinde tarımın önemi azalmış, tarım dışı işler daha ön plana çıkmıştır. Tarım dışı işlerde daha çok sanayi ve hizmet sektörü gelişmiştir. Tarım dışında çalışan kesim kentlerde yoğunlaşmıştır. Eğitim düzeyinin artmasına paralel olarak ve tarımda yaşanan sıkıntılar nedeniyle bireyler tarım dışındaki işleri tercih etmeye başlamışlardır. Tarım dışı faaliyetlerde kadının daha çok hizmet sektöründe istihdam edildiği görülmektedir. Nedeni ise hizmetle ilgili işlerin kadın işi olarak algılanması ve bu işlerin kadınlara uygun bulunmasıdır (Ertuğrul Yılmazer, 2013: 301).

Tarımda kadın ÜAİ konumunda üretime dâhil olurken, tarım dışı çalışmada ücretli işçi konumundadır. Ayrıca eğitim düzeyinin artmasıyla ücretlerdeki artışlar ve diğer etkenler kadınların kentlerde tarım dışında çalışmasını tetiklemiştir (Doğrul, 2007: 76). Birçok alanda olduğu gibi tarım dışında çalışmada da kadın birçok sorunla karşı karşıya kalmaktadır. Çalışma hayatının dışında ev sorumluluğunun tamamen ona ait olması, iş yerinde karşılaştığı cinsel taciz durumları, kadınları her zaman değersiz ve ikinci sınıf vatandaş gören, onları ezmeye çalışan zihniyet onların tarım dışındaki çalışma hayatlarını da olumsuz kılmaktadır. Tarım dışında çalışmada, tam zamanlı çalışanların kadınların çoğunun dar bir meslek yelpazesinde görev aldığı durumlar da mevcuttur. Örneğin kadınsı işler kıskacından kurtulup tıp, iş dünyası, hukuk gibi geleneksel olarak erkeklere ayrılmış alanlarda kadınlar da yer almaktadır (Sanford ve Donovan, 1999: 235).

Tarım sektörü kadının işsizliğini ve istihdamını gizlerken, tarım dışı sektör kadını ya işgücü piyasasından dışlamakta ya da işsizliğe, enformel istihdama zorlamaktadır. Kırdan kente göç, kadının işgücü piyasası ve toplumsal hayattaki yerinin değişmesine neden olmaktadır. Göç süreci de değişimi yaratan temel süreçlerden biridir.