• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de Yaşanan Göç Dalgaları ve Nüfus

2.4. Göç Sürecinde Yaşanan Değişimlerin Kadın Emeği Üzerindeki Etkileri

3.1.2. Türkiye’de Yaşanan Göç Dalgaları ve Nüfus

Türkiye’de Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte yaşanan göç hareketi bazı dönemler yavaş bazı dönemler hızlı olmak üzere günümüze kadar devam etmiştir. 1923’lerde memur atamalarını içeren göç hareketi 1950’lere kadar cılız bir nitelik

taşırken, 50’lerde yaşanan gelişmeler iç göç hareketinin hızlanmasına neden olmuştur (Kaştan, 2016: 694). Başlarda kırsal-kentsel alan dengesinde nüfusun kırsal alanlarda ağırlıkta olduğu, günümüzde ise söz konusu dengenin yönünün kentsel alana kaydığı söylenebilir.

Türkiye’de yaşanan göç hareketleri, farklı dönemlere özgü nedenler çerçevesinde ele alınmaktadır. Tarihsel süreçte göç dalgaları18 1923-1950, 1950-1960,

1960-1980 ve 1980 ve sonrası olmak üzere dört ana dönemde ele alınmaktadır. (Özdemir, 2012: 2).

3.1.2.1. 1923 – 1950 Dönemi Göç Dalgası ve Nüfus

Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan çok partili siyasi hayata geçişin olduğu ve ilk serbest seçimlerin yapıldığı 1950 yılına kadar kentleşme, durağan yapıda olmuştur. 1927’deki ilk nüfus sayımından ilk serbest seçimlere kadar artma eğiliminde olmayan kenli nüfus, seçimlerden sonra bazı gelişmelerle birlikte önemli artış eğilimi göstermiştir (Adıgüzel, 2019: 42).

Ciddi anlamda göç hareketliliği yaşanmaya 1923 – 1950 yıllar arasında kentten kentlere ya da az da olsa kırdan kente yapılan zayıf bir göç hareketliliğinden bahsedilmektedir (Gökkaya ve Ayan, 2016: 393). 1927 yılında % 16 olan kent nüfus oranı, 1950 yılında % 19 olarak gerçekleşmiştir (Kaştan, 2016: 693). Bu dönemde Ankara’nın başkent olması ile birlikte iç göçün daha çok Ankara’ya doğru gerçekleştiği söylenebilir. Kamu kurumları gibi yeni iş olanaklarının oluşması nedeniyle daha çok Ankara’ya göç yapıldığı belirtilmektedir (Bostan 2017: 6).

3.1.2.2. 1950-1960 Dönemi Göç Dalgası ve Nüfus

1950’li yıllar Türkiye’de kırsal alandan kentsel alanlara yapılan iç göç hareketlerinin başlangıç noktası olarak kabul edilebilmektedir. 50’li yıllarda kırsal alanlarda yaşanan ekonomik ve toplumsal değişim kırsal alanlardan kopmaları beraberinde getirmiştir. Söz konusu değişime tarımın teknolojiyle buluşması, tarımsal verim düşüklüğü, tarımsal gelirin azlığı, kırsal alanların ekonomik ve sosyal yetersizliği neden olmuştur (Özdemir, 2012: 4).

18 Göç Dalgaları dört ana dönemde ele alınmıştır. 1923 ile 1950 arası; Türkiye’nin kendini toparlama

dönemi olarak, 1950-1960 arası; 1950 yılında CHP Hükümeti’nin sona ermesi ve DP Hükümeti’nin on yıl süre ile hükümette kaldığı dönem olrak, 1960-1980; ülkede yirmi yıl ara ile yaşanan iki askeri ihtilal arası olarak ve 1980 sonrası da küreselleşmeyle birlikte yaşanan göçler olarak sınıflandırılmıştır (Kaştan, 2016: 693).

1950-1960 yıllarda yaklaşık üç milyon nüfusun kırsal alanlardan kentsel alanlara göç ettiği tahmininde bulunulmaktadır (Topbaş, 2007: 33). 1945-1950 yılları arasında göç eden nüfus 214 bin iken, 1950-1955 yılları arasında yaklaşık dört katlık bir artışla 904 bine sıçradığı belirtilmektedir (Özdemir, 2012: 33). TÜİK Genel Nüfus Sayımları’na göre 1950 yılında nüfusun %25’lik kısmı il-ilçe merkezinde bulunurken, 1960 yılında %6,9’luk bir artışla %31,9’a yükselmiştir. 1950 yılında nüfusun %75’lik kısmı belde- köylerde yaşarken, 1960 yılında %6,9’luk bir azalışla %68,1’e düşmüştür (TÜİK, Nüfus İstatistikleri, E.T. 25.03.2017). 1950-1960 döneminde kırsal alandaki nüfus kentsel alandaki nüfusa göre çoğunlukta olmakla birlikte giderek azalmaktadır. Kentsel alanlardaki nüfus da artmaktadır. Söz konusu gelişmeler 1960’lı yıllarda da devam etmektedir.

3.1.2.3. 1960-1980 Dönemi Göç Dalgası ve Nüfus

1960 ve 1980 arası dönemde kentsel alanların yapılarının ve bu yapıların kendi içindeki değişim ve dönüşümlerinin yaşandığı dönem olarak değerlendirilmektedir. Türkiye 1960 yılların başında sanayi toplumu olma yolunda ancak yeterli gelişmeyi sağlamıştır. Hızlı gelişemeyen sanayi, kırsaldan gelen nüfusun istihdamını sağlayamamıştır. Kentsel alanlarda da gelen kırsal nüfusu barındıracak konut sorunu yaşanmıştır. Sonuç olarak gecekondularda yaşayan, ikincil sektörlerde geçimini sağlamaya çalışan göçmen kitlesi oluşmuştur. Zamanla göç ağı ile göç hareketliliği daha da pekiştirilmiştir. 1970’lerin sonunda kentten kente yapılan göçler de eklenmiş, kent nüfusu daha da artmıştır (Öztürk ve Altuntepe, 2008: 1597-1598).

1960-1980 arası dönem incelendiğinde 1960 yılında nüfusun %31,9’u il-ilçe merkezlerinde yaşarken, %68,1’i belde ve köylerde yaşamaktadır. 1980 yılına gelindiğinde ise nüfusun %43,9’u il-ilçe merkezlerinde (%12’lik bir artış), %56,1’i belde ve köylerde (%12’lik bir azalış) yaşamıştır (Tablo 10). Nüfus ve göç hareketliliği 1980’lerden sonra da devam etmiştir.

3.1.2.4. 1980 ve Sonrası Göç Dalgası ve Nüfus

Küreselleşme, serbest piyasa ekonomisi, özelleştirme gibi kavramlar 1980’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Küreselleşme, serbest piyasa ekonomisi gibi kavramlar ülkelerin, kentlerin sosyo-ekonomik yapısını dönüştürürken, göç hareketliliği de devam etmiştir. Kentsel alanlardaki eğitim olanakları, uygulanan başarısız ekonomik

politikalar, tarımda ve hayvancılıkta yaşanan gerileme, tarımsal desteklemelerin azalmasına ek olarak terör, güvenlik sorunları, doğal afetler gibi nedenler dönemin göç nedenlerini oluşturmaktadır.

1980 ve sonrası nüfusun durumu incelendiğinde; 1980’lerde %43,9 olan il-ilçe merkez nüfus oranı %21’lik artışla 2000’lerde %64,9’a çıkarken, %56,1 olan belde-köy nüfus oranı %21 azalışla 2000’lerde %35,1’e düşmüştür. 1985’le birlikte kırsal-kentsel alan dengesi kentsel alanların lehine dönmüştür. 2018 verileri itibariyle 75 milyondan fazla nüfus; il-ilçe merkezlerinde, 6 milyondan fazla nüfus ise belde ve köylerde yaşamaktadır. Nüfus açısından kırsal-kentsel alan dengesizliği daha da derinleşmiştir. Diğer taraftan Türkiye’nin bölgeler bazında göç hareketliliğinin rakamsal tablosu oluşturulabilmektedir.

Tablo 8. Bölgelerin Aldığı Göç, Verdiği Göç, Net Göç ve Net Göç Hızı (2017 - 2018)

2017-2018 TOPLAM NÜFUS ALDIĞI GÖÇ VERDİĞİ GÖÇ NET GÖÇ NET GÖÇ HIZI TR (Türkiye) 82.003.882 2.568.614 2.568.614 0 0,0 TR1 (İstanbul) 15.067.724 385.482 595.803 -210.321 -13,9 TR2

(Tekirdağ, Edirne, Kırklareli, Balıkesir, Çanakkale)

3.569.552 151.786 111.465 40.321 11,4

TR3

(İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Manisa,

Afyon, Kütahya, Uşak) 10.514.200 260.130 212.197 47.933 4,6

TR4

(Bursa, Eskişehir, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova)

7.968.135 250.332 230.166 20.166 2,5

TR5

(Ankara, Konya, Karaman) 7.961.507 233.228 270.535 -37.307 -4,7

TR6

(Antalya, Isparta, Burdur, Adana, Mersin, Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye)

10.461.409 251.196 255.789 -4.593 -0,4

TR7

(Kırıkkale, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Sivas, Yozgat)

4.064.957 163.406 130.770 32.636 8,1

TR8

(Zonguldak, Karabük, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun,

Tokat, Çorum, Amasya)

4.688.532 251.795 182.642 69.153 14,9

TR9

(Trabzon, Ordu, Giresun, Rize, Artvin,

Gümüşhane) 2.719.113 194.120 112.325 81.795 30,5

TR-A

(Erzurum, Erzincan, Bayburt, Ağru, Kars, Iğdır, Ardahan)

2.211.054 100.478 111.015 -10.537 -4,8

TR-B

(Malatya, Elazığ, Bingöl, Tunceli, Van, Muş, Bitlis, Hakkari)

3.929.719 143.841 140.005 3.836 1,0

TR-C

(Gaziantep, Adıyaman, Kilis, Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin, Batman, Şırnak,

Siirt)

8.847.980 182.820 215.902 -33.082 -3,7

İBBS sınıflandırmasına göre 2018 yılında Türkiye’de en çok göç veren ilin İstanbul olması dikkat çekmektedir. İstanbul genellikle göç alan bir il olmasına rağmen 2016 yılı itibariyle daha çok göç veren bir il konumuna geçmiştir. 2018 yılında da göç veren il olarak gözlenmektedir. En yüksek net göçe ve en yüksek net göç hızına sahip bölgenin Doğu Karadeniz (TR9) olması da geçmiş dönemlerle çelişki yaratmaktadır. Göç rakamları il bazında incelendiğinde; net göç hızı negatif olarak en yüksek il binde - 17,3 ile Ağrı olurken, pozitif olarak en yüksek net göç hızına sahip il binde 138,5 ile Çankırı olmuştur.19 Denizli ilinin -859 net göç nüfusuna ve -0,8 net göç hızı oranına

sahip olduğu ve göç rakamlarının negatif değerler aldığı görülmektedir. Denizli ili 2011 yılından bu yana pozitif değerler alarak göç alan bir il konumundayken, 2018 verileriyle birlikte göç veren bir il konumuna geçtiği görülmektedir. (TÜİK, Göç İstatistikleri, E.T. 20.04.2019). Yerleşim yerlerini, nüfus ve göç birlikte etkileyebilmektedir. Yerleşim yerlerinin nüfusunun ve göçlerin rakamsal verilerinin yanında demografik yapılarının rakamsal verileri de önem arz etmektedir.