• Sonuç bulunamadı

Tanı Yöntemlerinin Sonuçlarının Değerlendirilmesinde

2.2. Hukukta Tıbbi Malpraktis

3.1.3. TeĢhiste Tıbbi Malpraktis

3.1.3.3. Tanı Yöntemlerinin Sonuçlarının Değerlendirilmesinde

Netice itibariyle tanı yöntemlerinde tıbbi malpraktis ile beraber değerlendirilmesi mümkün görünse de bu baĢlıkta tanı yöntemi tercihi doğru ancak doğru yöntem sonucu elde edilen neticeyi değerlendirmede mesleki beceriksizlik söz konusudur. Böyle bir durum tedavinin gecikmesi, riskli gereksiz ileri tetkikleri ve hepsinden önemli yanlıĢ tedavi, ya da gecikmiĢ tedaviye neden olacaktır. Tanıda zorluk çekildiği komplike durumlarda doktorun diğer doktorlar arkadaĢları ile fikir alıĢ veriĢinde bulunması ile yükümlü kılınmıĢtır. Doktorun her tanı hatası, hukuki sorumluluk doğurmaz. Konulan yanlıĢ hata neticesinde bir zarar oluĢması, zararla yanlıĢ tanı arasında illiyet bağının bulunması esastır.

53 DanıĢtay tarafından verilen bu karar tanı yöntemlerini değerlendirme konusunda önemlidir.Dava P. AIDS olmadığı halde…. Numune Eğitim ve AraĢtırma Hastanesi‟nde yapılan yanlıĢ tahlil sonucuna göre AIDS hastası olarak teĢhis konulup tedavi alması neticesinde uğradığı maddi manevi kayba karĢılık Ġdare Mahkemesi‟ne açtığı davada, Ġdare Mahkemesi‟nin davayı reddetmesine rağmen DanıĢtay, HIV (+) testinin doğrulayacak testin zamanında istememesinden dolayı idarenin ağır hizmet kusuru yönünden suçlu bulmuĢtur. Maddi ve manevi tazminat talepleri kısmen kabul edilmiĢtir.79

Burada var olan doğru anamnez doğru tetkikler ancak doktorun yanlıĢ değerlendirmesi sonucundaki yanlıĢ tanıdır. Buda vekâlet sözleĢmesine dayanılarak BK madde 41‟de yerini bulmuĢtur.

TeĢhisin konulması hasta haklarından biri olmasına karĢılık doktorun sorumluluklarından değildir. Ancak bunu hastaya bildirmekle sorumludur. TeĢhiste artık tıpta „„Kanıta Dayalı Tıp‟‟ uygulaması önerilmektedir.80

Kanıta dayalı tıp genel olarak hasta ile ilgili kararlarda, eldeki en iyi kanıtın, açık, özenli ve mantıklı olarak kullanılması Ģeklinde tanımlanmaktadır. Kanıta dayalı tıp, doktorun sorumlulukları arasındadır. Vekâlet sözleĢmesindeki vekâlet verenin vekile talimat verememesi ilkesinden hareketle, hasta, doktora teĢhis ya da tedavide talimat veremez. TeĢhiste tıbbi malpraktis, diğer adım olan tedavide tıbbi malpraktiside beraberinde getirir. Ancak yanlıĢ teĢhise rağmen doğru tedavi oluĢursa doktorun özensizliğinden ya da kusurundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Ancak DanıĢtay Genel Kurulu‟nun Ģu kararı dikkat çekicidir; DanıĢtay Ġdari Dava Daireleri Genel Kurulu 7.3.2003 E:716 K:91 „„Tıp Fakültesinde 1990 yılında yapılan muayenede kulak zarında delinme teĢhis edilen 27.5.1995 tarihinde… uzman bir doktor tarafından aynı teĢhis konulmuĢ ve kulağında enfeksiyon tespit edilmiĢtir, ameliyat önerilmiĢtir. 5.7.1995 tarihinde … Üniversitesi Tıp Fakültesi‟ne baĢvuran davacı poliklinik kartına mantarla ilgili her hangi bir teĢhis yazılmadığı halde aynı gün öğleden sonra Prof. Dr. … tarafından yapılan paralı muayenede adı geçen talimatı ile kulaklarına hastanede hazırlanan

79 ÖZKAN, AKYILDIZ, s.399. 80 ÖZTÜRKLER, s.84.

54 Castellani solüsyonu damlatıldığı, bu iĢlem öncesinde davacıya ilacın yan tesirinden bahsedilmediği, ilacın damlatılmasıyla Ģiddetli, yanma, bulantı, baĢ dönmesi meydana geldiği 12.7.1995 günü aynı yerde yapılan ölçümlerde iĢitme kaybının 43/92‟ye ulaĢtığı, böylece bir kulağın tamamen, diğerinin de iĢitme cihazını gerektirir ölçüde duyu kaybına uğradığı anlaĢılmaktadır.‟‟

Bu davada esaslı noktalar

Daha önceden var olmayan farklı bir teĢhis konması,

Ġlacın yan etkisi ve hastanın kulak zarının delik olduğunun doktor tarafından bilinmesine rağmen hastaya söylenmemesi olası yan etkiler konusunda bilgilendirilmemesi,

Doktorun kamu görevlisi olması,

nedeniyle idarenin hizmet kusurunun tespitine iliĢkindir.

DanıĢtay Ġdari Dava Daireleri Genel Kurulu 7.3.2003 tarihinde oy çokluğuyla davacının isteğinin kabulüne karar vermiĢtir.81

Bu dava ile de görüldüğü gibi bir tıbbi malpraktis davasında tedavi basamaklarının bir kaçını içermesi mümkündür.DanıĢtay‟ın hükme bağladığı bu davada tıbbi malpraktisin “yanlıĢ teĢhis” basamağı oluĢtuğu gibi “yanlıĢ tedavi”, “doktorun ilaçtan sorumluluğu” gibi basamaklarını da içermektedir.

Doktorun, koyduğu teĢhisini yazılı olarak bildirme zorunluluğu vardır ancak teĢhis koyma zorunluluğu yoktur.82

TeĢhis koyamadığı ya da baĢka bir doktora yönlendirdiğinde dahi bunu yazılı yapması gerekir. Genel olarak baktığımızda, doktorun bu baĢlıktaki sorumluluklarını üç ana baĢlıkta toplamak mümkündür;

Eksik araĢtırma yapmak; Her ne kadar doktora araĢtırma yapılacak konular net ve kesin belirlenmemiĢ dahi olsa bu nedenle oluĢacak zarardan sorumlu tutulmuĢtur.

81 ÖZKAN, AKYILDIZ, s.420. 82 ÖZTÜRKLER, s.90.

55 Nitelendirmede yapılan hata; Yapılan tüm araĢtırmalar doktorun mesleki eğitimi neticesinde verilmesi gereken doğru tanıyı iĢaret ettiği halde bunu yapmamaktan sorumludur.

Teknik kusurlar; BK madde 51 uyarınca doktorun yapılan tetkikleri kontrol etmemelerinden dolayı sorumlulukları vardır.83

Doktor ön teĢhisten sonra geçilen tedavi esnasında da ön teĢhisin doğruluğunu kontrol etmesi gerekir. Böyle bir durumda sözleĢme ihlali söz konusudur.84 Yargıtay 13.HD E. 2005/13615 K. 2005/19261 T.27.12.2005 kararında böyle bir kararı onaylamıĢtır. Dava aĢağıda aynen aktarılmıĢtır. 85

83 ÖZTÜRKLER, s.90. 84

HAKERĠ, s.210.

85 YARGITAY 13. HUKUK DAĠRESĠ, E. 2005/13615, K.2005/19261, T.27.12.2005.

DĠSĠPLĠN SORUġTURMASININ HUKUK HAKĠMĠNĠ BAĞLAMAMASI ( Doktor Hata ve Kusuruna Dayalı Olarak Meydana Geldiği Ġddia Olunan Ölüm Olayı Nedeniyle Tazminat Talebi).

DOKTOR KUSURU SONUCU ÖLÜM ( Tazminat Talebi –Doktor ile Hasta Arasındaki ĠliĢki Vekalet SözleĢmesine Dayalı Olduğu/Görevini Ġfa Ederken Bu Görevi Dikkat Özen ve Sadakatle Yerine Getirme Zorunluluğunda ve En Ufak Kusurundan Dahi Sorumlu Olduğu).

HASTA ĠLE ___DOKTOR ARASINDAKĠ HUKUKĠ ĠLĠġKĠ ( Vekalet SözleĢmesine Dayalı Olduğu/Görevini Ġfa Ederken Bu Görevi Dikkat Özen ve Sadakatle Yerine Getirme Zorunluluğunda ve En Ufak Kusurundan Dahi Sorumlu Olduğu).

TAZMĠNAT DAVASI (Doktor Hata ve Kusuruna Dayalı Olarak Meydana Geldiği Ġddia Olunan Ölüm Olayı Nedeniyle Doktor Görevini Ġfa Ederken Bu Görevi Dikkat Özen ve Sadakatle Yerine Getirme Zorunluluğunda ve En Ufak Kusurundan Dahi Sorumlu Olduğu).

VEKALET SÖZLEġMESĠ ( Doktor Ġle Hasta Arasındaki ĠliĢki - Doktor Hata ve Kusuruna Dayalı Olarak Meydana Geldiği Ġddia Olunan Ölüm Olayı Nedeniyle Tazminat Talebi).

ÖZET: Dava, doktor hata ve kusuruna dayalı olarak meydana geldiği iddia olunan ölüm olayı nedeniyle tazminat isteğine iliĢkindir.

Mahkemece, davalılar hakkında verilen idari cezalar esas alınarak sorumluluklarına hükmedilmiĢtir. Ġdari yönden yapılan disiplin soruĢturması sonucu verilen yaptırımların hukuk hakimini bağlayıcılığı yönünde herhangi bir yasal düzenleme yoktur. O nedenle kesinleĢtiği dahi dosya kapsamından anlaĢılamayan bu idari kararlara dayanılarak bir kısım davalıların sorumlulukları cihetine gidilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, doktor ile hasta arasındaki iliĢki vekalet sözleĢmesine dayalı bir iliĢki olup vekilin müvekkiline karĢı görevini ifa ederken bu görevi dikkat, özen ve sadakatle yerine getirme zorunluluğu vardır. Vekil, en ufak kusurundan dahi sorumludur.

DAVA: Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatı tarafından duruĢmalı olarak temyiz edilmesi Üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmiĢti. Belli günde davacılar N.B., H.A.B., Ġ.B. ile davalılar vekili avukat D.O., Avukat L.A., Avukat S.D.'nin gelmiĢ olmalarıyla duruĢmaya baĢlanılmıĢ ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için baĢka güne bırakılmıĢtı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuĢulup düĢünüldü:

KARAR: Davacılar, davacılardan N.B.'nin eĢi diğer davacıların da anneleri olan müteveffa N.B.'nin 25.2.1999 gününde aniden rahatsızlanarak B. Hastanesine getirildiğini,

56 burada hastayı muayene eden davalılardan Dr. RA.'nın üst solunum yolu enfeksiyonu teĢhisi koyma1 suretiyle reçete yazıp hastayı evine gönderdiğini,\murislerinin durumunun ağırlaĢması üzerine 2.3.1999 gününde tekrar anılan hastaneye getirdiklerini, buradaki doktorların sadece oksijen sayımı yaptıktan sonra hastayı yatağı bulunmayan B. Kliniğine gönderdiklerini, burada murislerinin boynunda bir kitlenin varlığının tespit edilmesi nedeniyle tekrar B. Hastanesine gönderildiğini neticede tüm davalıların gerekli ilgi ve özeni göstermemeleri ve baĢta yanlıĢ teĢhis koymaları nedeniyle murislerinin 03.03.1999 gecesinde saat 01:00'de vefat ettiğini ileri sürerek her bir davacı için 10.000.000.000 TL. manevi, davacı eĢ için de 10.000.000.000 TL. maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiĢlerdir.

Davalılar, davacıların murislerinin ölümünde kendilerine atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiĢlerdir.

Mahkemece, 25-26 Haziran 2001 tarihinde alınan Yüksek Sağlık ġurası raporuna göre davalılardan RA.'nın olayda 2/8 oranında kusurlu bulunduğu, yine Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna görüĢ bildiren Adli Tıp Kurumu 2. ihtisas Dairesi Üyelerinin de anılan doktora 2/8 oranında kusurlu buldukları bu dayalı ile hastanenin meydana gelen zarardan sorumlu oldukları gibi haklarında Ankara Tabipler Odası ve Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur kurulunca disiplin cezası verilen doktorların da zarardan sorumlu oldukları gerekçe gösterilerek her bir davalı için 3.000.000.000 TL. manevi tazminat takdir edilmek suretiyle toplam 15.000.000.000 TL'nin davalılardan B. Tedavi Hizmetleri A.ġ., RA., L.S., T.O. ve O.N.ġ.'ten tahsiline, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine karar verilmiĢ; hüküm, davacılar ve aleyhlerine hüküm kurulan davalılar tarafından temyiz edilmiĢtir.

1- UyuĢmazlık doktor hata ve kusuruna dayalı olarak meydana geldiği iddia olunan ölüm olayı nedeniyle tazminat isteğine iliĢkindir. Her ne kadar mahkemece, kusur oranına iliĢkin olarak Yüksek Sağlık ġurasından Adli Tıp Kurumu 1. ihtisas Dairesinden, Adli Tıp kurumu Genel Kurulundan rapor ve ek rapor alındıktan sonra Yüksek Sağlık ġurası raporu ve Adli Tıp: Kurumu 2. ihtisas Dairesince Adli Tıp Genel Kulunca bildirilen görüĢ, Ankara Tabipler Odasının ve Türk Tabipler Birliği Yüksek Onur Kurulunun bir kısım davalılar hakkında verdikleri idari cezalar esas alınmak suretiyle davalılardan B. Tedavi Hizmetleri A.ġ., RA., L.S., T.O. ve O.N.ġ.'ün sorumlulukları cihetine gidilmiĢ ise de öncelikle belirtmek gerekir ki idari yönden yapılan disiplin soruĢturması sonucu verilen yaptırımların hukuk hakimini bağlayıcılığı yönünde herhangi bir yasal düzenleme yoktur. O nedenle kesinleĢtiği dahi dosya kapsamından anlaĢılamayan bu idari kararlara dayanılarak bir kısım davalıların sorumluluklar] cihetine gidilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki mahkeme kararında gerekçe olarak gösterilen disiplin cezalarının bir kısmının davaya konu olayla herhangi bir ilgisi de bulunmamaktadır.

Örnek vermek gerekir ise Ankara Tabipler Odasınca 27.10.2003 gününde davalılardan Dr. L.S.'nin iki hastane de birlikte çalıĢması ve Tabipler Odasında kaydının bulunmaması nedeniyle para cezası verilmiĢ olup, bu davalı dahi verilen bu para cezası nedeniyle bu davada mahkum edilmiĢtir. Oysa ki bu tür olaylarda kiĢinin zarardan sorumlu tutulabilmesi için yaptığı eylem ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması zorunludur. O nedenle idari kararlara dayalı olarak bir kısım davalıların sorumlulukları cihetine gidilmesi dairemizce doğru bulunmamıĢtır. Ne var ki dosya içerisindeki 25-26 Ekim 2001 tarihli Yüksek Sağlık ġurası Raporunda davacıların murislerinin hastaneye ilk getirildiğinde bu hastayı muayene eden davalılardan Dr. RA.'nın 2/8 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiĢ, bundan sonra alınan gerek Adli Tıp Kurumu 1. Ġhtisas Dairesinin 6.10.2002 ve gerekse Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 5.6.2003 tarihli raporu ve 13.5.2004 tarihli ek raporlarında hiç bir davalıya izafe edilebilecek kusurun bulunmadığı belirtilmiĢ olmasına rağmen Adli Tıp Kurumu Raporlarında davacıların murislerin ilk hastaneye getirildiği tarih itibariyle teĢhisin doğru olarak konulması halinde tedavinin mümkün olup olmayacağı, hastanın kurtarılıp kurtarılamayacağı konusunda yeterli açıklık bulunmamaktadır. Yeri gelmiĢken hemen açıklamak gerekir ki doktor ile hasta arasındaki iliĢki vekalet sözleĢmesine dayalı bir iliĢki olup vekilin müvekkiline karĢı görevini ifa ederken bu görevi dikkat, özen ve sadakatle yerine getirme zorunluluğu vardır. O nedenle vekilin sorumluluğu iĢçinin sorumluluğu ile eĢdeğerde tutulmuĢ ve vekilin en ufak kusurundan dahi sorumlu olacağı kabul edilmiĢtir. Hal böyle olunca yukarıda açıklanan eksiklikler konusunda ve yine yukarıda vekilin sorumluluğuna iliĢkin ilke ve esaslar da göz önünde bulundurulmak suretiyle mahkemece, üniversite

57 Yukarıdaki dava konusu da yanlıĢ teĢhis konusunda doktorun sorumluluğunu gösterir.

Yargıtay 2 CD T:24.5.1995 E:4916/6186 sayılı kararında; „„AteĢli silah mermi çekirdeği ile yaralanıp kaldırıldığı Ankara Hastanesinde çene ve boyun solundaki yaralarına dikiĢ atılıp evine gönderilen ve yakınmalarının artması üzerine ertesi gün tekrar aynı hastaneye baĢvurulduğunda sol göğüs omuru dıĢ kısmında yumuĢak dokuları arasında mermi çekirdeği bulunduğu fark edilip Hacettepe Hastanesine sevk edilen ve aynı gün orada ölen C.T.nin otopsi raporuna göre ölümünün ateĢli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı birinci göğüs omur kırığı ile birlikte omurilik zedelenmesi sonucu meydana geldiği ve kiĢiye bir adet mermi çekirdeği isabet ettiği ve kaldırıldığı Ankara Hastanesinde ateĢli silah yarası tespit edilerek gereken Ģekilde müdahale ve tedaviye devam edilmesi halinde yaralının kurtulmasının tıbben mümkün olup olmadığı, diğer bir ifade ile sanığın eylemi ile sonuç arasındaki illiyet iliĢkisinin kesilip kesilmeyeceği, tedavideki yanılma ve geç müdahalenin ölümün husulünde etkisi bulunup bulunmadığı, etkisi varsa kime hangi nedenlerle sorumluluk tahmil edilebileceği hususlarının illiyet iliĢkisinin kesilmesi söz konusu olduğu ahvalde de sanığın bu ana kadar ki eylemi sonucu yaralananın iĢ ve güçten kalma süresinin, ölene ait rapor ve otopsi zabıtları Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas dairesine gönderilerek sorulmak suretiyle araĢtırılıp, tespitiyle hasıl olacak sonucuna göre sanığın ve belirlenecek yeni sorumluların hukuki durumunun tayin ve tespiti gerektiği gözetilmeden noksan araĢtırmayla karar verilmesi yasaya aykırıdır.86

Hükmünü kurmuĢtur. Buradan da görüleceği gibi doktorun teĢhisini, tedavi esnasında kürsüsünden birisi, kulak burun boğaz uzmanı olmak üzere üç kiĢiden mütevellit bilirkiĢi kurulundan kusura iliĢkin olarak taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elveriĢli açıklamalı rapor alınmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Bu hususlar gözetilmeden Yüksek Sağlık ġurası Raporu ile Adli Tıp Kurumu raporları arasındaki çeliĢkiler giderilmeden bir kısım idari kararlarda esas alınmak suretiyle yazılı Ģekilde hüküm kurulmuĢ olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine Ģimdilik gerek görülmemiĢtir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte belirtilen nedenle bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 400 YTL. duruĢma avukatlık parasının karĢılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine peĢin harcın istek halinde davalıya iadesine, 27.12.2005 gününde oy birliğiyle karar verildi. 86 HAKERĠ, s394.

58 sorgulaması, buna uygun olarak tedavi Ģeklini değiĢtirmesi vekâlet sözleĢmesinin vekile yüklediği yüksek ihtimam ve özen gereğidir. Bu ihtimam ve özenin hangi tedavi basamağında, hangi Ģartlar ile ihlal edildiği doktoru hukuki ya da cezai sorumluluğa çekecektir.