• Sonuç bulunamadı

3.3. AydınlatılmıĢ Onamda Sorumluluk

5.1.2. Tıbbi Malpraktis Sigorta Sistemi

Doktor hatalarına karĢı geliĢtirilen (malpractice insurace) tıbbi malpraktis sigortası çeĢitleri aslen birbirine benzer nitelikler taĢımaktadır. Ancak ülkesel bazı farklılıklar uygulamada söz konusu Avrupa Birliği ülkeleri arasında tüm üye ülkeleri bağlayan bir özel düzenleme olmadığı görülmektedir. Ancak Amerika ve Avrupa Birliği üye ülkelerindeki genel uygulama artık tıbbi malpraktis sigortası olmayan doktora lisans verilmediği, hastanelerinde hizmet sunucu olarak

134 çalıĢabilmeleri için tıbbi malpraktis sigortası yaptırmaları zorunlu unsurdur.190

Bu sigorta sisteminde Amerika‟da havuz sistemi esas alınmakta doktorlar tarafından özel tıbbi malpraktis sigortaları yaptırılabildiği gibi hastaneler tarafından da bu sigortalar yaptırılabilmektedir. Doktorun daha önceki tıbbi malpraktis dava sayısı ve aleyhine kararlar primi belirleme de esas olduğu gibi uzmanlık alanı da belirleyici olmaktadır. Daha öncede belirttiğimiz gibi en çok tıbbi malpraktis davalarına muhatap olan doktorlar sırasıyla, cerrahlar, jinekologlar, ortopedistler ve acil doktorlarıdır. Ancak tıbbi malpraktis sigorta Ģirketlerinin tahminlerinin üzerinde tazminat ödemeleri ve sistemin sadece ekonomik kaygıyla kurulmuĢ olması 1980‟li yıllarda tıbbi malpraktis sigortacılığının çöküĢüne neden olmuĢtur. Yeniden düzenlenen bölgesel tıbbi malpraktis sigortacılığı sisteminin Ģimdi üç ana hedefi vardır.

Tıbbi sorumluluk sigortasındaki prim artıĢlarının nedenlerini açıklamak, Tıbbi sorumluluk sigortasının göreceli değiĢikliliğinin genel toplumsal faydalarını anlatmak,

Bu amaçlar için yollar düĢünmek,191

Tıbbi olarak üç tip medikal sigortadan söz edilmektedir; (Occurence Polcy) Vak‟a poliçesi,

(Clams made) Hasar anında talebi,

(Tail coverage) Eklentilerin kapsandığı sigorta,192

Tıbbi malpraktis sigorta sistemi doktorun hata yapma baskısı altında çalıĢmasını sağlamaya yöneliktir.

Amerika‟da tıbbi malpraktis sigorta sisteminin ana hatları Ģöyledir;

190 MILLER, s.628.

191 SAGE, KRESH, s.267.

135

Tıbbi Ġhmal Sigortası ve Sigorta Düzenlemesi Sigorta Piyasasında Devlet Yönetimi Müdahaleleri

Borç ödeme gücü, primler, poliçe formları, sigortalama uygulamaları, Geleneksel hisse sigortacılarına alternatif olarak, özel sigortalar için yeni fomların yaratımı (örn.: karĢılıklı Ģirketler gibi),

Havuzlama düzenlemelerinin yetkilendirilmesi; normalde sigortalanması mümkün olmayan potansiyel alıcıların saptanması ve ek sigortalama birliklerinin oluĢturulması,

Tıbbi ihmal sigortasını da kapsayan, hasta masraflarının karĢılanmasına yönelik eyalet programları,

Devlet ile çalıĢan iliĢkisi olan bireylerin eyalet fonlu sistem ile tazminat ödemeleri kapsamına alınması,

Eyalet mahkemelerinde, devlet yönetim düzenlemeleri ve yasal sorumluluk, eyalet kanunlarına tabiidir.

Tıbbi ihmal sigorta kapsamı, genel olarak bireysel bazda satılmakta ve büyük kuruluĢları ya da grupları kapsamamaktadır.

Sigorta Düzenlemesindeki Mantık;

1. Sigortalanan kiĢiye ödeme gücü sağlayarak, iflasları engellemek, 2. Sigortalananın piyasa gücünü kullanmasını önleyerek, primleri adil

oranlarda tutmak,

3. Kanun ve düzenlemeleri uygulayarak, sigorta kapsamının

uygunluğunu sağlamak,

4. Sigorta müĢterilerine bilgi sağlayarak, sigorta piyasasındaki

verimliliği arttırmak ve adil bir oyun alanı yaratabilmek.

Doktor uygulamalarındaki farklılıklar, kayıtlardaki kayıplar ve bilgi farklılıkları poliçelerin standardizasyonunu engellemektedir. Diğer davalara oranla, tıbbi ihmal konusunda daha çok dava açılmakta ve bu davaların çözümlenmesi yıllar sürebilmektedir. Kararlar, davacının kaybına bakılarak alınmaktan çok, davacının doldurduğu iddia formlarına bakılarak alınmaktadır. Bu konuda yapılması gerekenlerin baĢında, doktor deneyim değerlendirme programlarının düzenli olarak yürütülmesi gelmektedir.

136 AraĢtırmalar, özellikle belirli bir uzmanlığı olan doktorların farklı poliçelerle sigortalanması gerektiğini göstermektedir. Sloan ve Hassan‟ın uyguladığı simülasyonlar, hastanelerde deneyim değerlendirme programlarının rahatlıkla yürütülebileceğini göstermektedir: Hastanelerin çoğunda yeterince çalıĢan olduğu vurgulanmaktadır – en küçük raporlama birimlerinin bile son beĢ ya da altı ayı değerlendirerek, deneyim değerlendirmelerinin yapılabileceğinin altı çizilmektedir. Deneyim değerlendirmeleri, muhtemel iddia sıklığındaki farklılıkların değerlendirilmesine dayanır. AraĢtırmalar, tıbbi ihmal iddiası ile suçlanan doktorların, iddianın meydana gelme sıklığını ve Ģiddet oranlarını analiz etmedikleri taktirde, %400-500 daha fazla ödeme yapmak durumunda kaldıklarını göstermiĢtir.

Doktorlar genelde iki tercih yapmaktadırlar:Ya kendi sigorta poliçelerini arttırmakta ya da hastanenin sigorta Ģemsiyesi altına girmektedirler. Hastaneler açısından durum değerlendirildiğinde de yine iki tercihe yönlenme vardır: Ya sigortaladıkları doktorların tıbbi ihmal davaları için baĢka sistemler geliĢtirmek ya da yüksek sigorta poliçeli doktorlarla çalıĢmayı tercih etmektir.193

Tıbbi ihmal primleri yeterli mi dir yoksa gereğinden fazla mıdır?

Sloan, Bovbjerg ve Githens (1991), 70-80‟lerdeki tıbbi ihmal primlerinin yeterliliğini ölçmek üzere iki alternatif yaklaĢım kullanmıĢlardır:

1. Ġndirimli nakit akıĢı uygulaması, 2. Sermaye kar bedeli modeli,

78-79 yıllarında, rekabete dayalı sigorta piyasasında, rekabeti önleyecek Ģekilde, sigorta primleri çok yüksek seviyelerdeydi. 1982‟de, primler uygun seviyelere çekildi.

1. yaklaĢımın uygulamasındaki problem: sigorta poliçesinin, ancak satıldıktan yıllar sonra uygulanabilir olmasıdır. Bu bağlamda, 1990 sonrası değerlendirmelerini yapmak için henüz erkendir. Gözlemlenen en önemli Ģey, sigortalara devlet yönetim müdahalesi uygulandıktan sonra, bir daha eski uygulamalara dönmenin neredeyse imkansızlığıdır.

193 MILLER, s.220.

137 Sigortalamada Devlet Düzenlemesine Alternatifler

Alternatifler:

1. Sigorta sahibiyet formunda değiĢikliklere imkan tanıyan hükümsel

değiĢikliklerin getirilmesi,

2. Doğrudan halk provizyonu,

Ġlk alternatifte, sigortacı kar amacı gütmeyen bir organizasyon altında iĢlerini yürütürse (örn. Poliçe sahiplerinin, sigorta Ģirketine sahip olduğu bir organizasyon tipi), Ģirketlerin çok yüksek kar oranlarıyla çalıĢmalarının önüne geçilebilir. SatıĢ poliçelerinin kar getirmediği durumda, sigortacı piyasayı bırakmaya meyil gösterecektir.

Ġkinci alternatifte, devlet müdahalesinin katılımı olmayacağı için, tıbbi ihmal iddialarının sıklığında ve Ģiddettinde artmalar olacak, bu da doğrudan primlerin artmasına ve sigortalanın sigortayı bırakmasına neden olacaktır.

Riski muhafaza eden grup, devlet düzenlemesine tabii olmayan sigorta organizasyonlarıdır.

GiriĢimci sorumluluğunun bir kaç çekici özelliği var:

Mahkeme masraflarının azalmasını sağlayacağı için, davalıların sayısını da azaltacaktır. Tek bir davalının olması, tedavi kalitesinde sorumluluk konusuna odaklanılmasını sağlamakta ve görüĢme süreçlerini basitleĢtirmektedir.

GiriĢimci sorumluluğunun devreye alınması, hasta güvenliği aktivitelerinin, tıbbi ihmal sigortası ile iliĢkilendirilmesini ve entegrasyonunu sağlamıĢtır. SistemleĢtirilmiĢ kayıp kontrol mekanizmaları ve kalite sağlama programları geliĢtirilmiĢtir.

Hastane sorumluluğunun değerlendirilmesinde hastanenin büyüklüğü ve kaynakları öncelikli konudur; sürekli olarak davalı konumunda olması da sorumluluk sınırlarını geniĢletmektedir.

Hastaneler hasta güvenliği konusundaki önlemlerini her geçen gün arttırmaktadırlar. Bu konuda alınabilecek önlemlerin baĢında aĢağıdakiler sıralanmaktadır:

Tıbbi kadronun düzenli olarak gözlemlenmesi,

Hastane içi tedavilerin eĢli gözlemcilerle denetlenmesi - ekstra maliyetleri de beraberinde getirmektedir.

138 Personelin daha özenli seçilmesi konusunda hastanelerin daha dikkatli olması,

Doktorların birbirine bağımlı olarak çalıĢmaları,

Deneyim Değerlendirme Oranları;

Genelde, tıbbi ihmal davalarına maruz kalan doktorlar de genel olarak diğerleri kadar sigorta poliçe bedeli ödemektedirler. Ancak hastaneler için durum farklıdır! Pek çok hastanenin kendi sigortası öncelikli sorumluluklarını kapsamaktadır. Bu nedenle, dava edildiklerinde finansal risklere katlanmaktadırlar.194

Tıbbi Ġhmal Sigortacı Tipleri;

1. Çok hatlı sigorta Ģirketleri; mal-mülk sigortacısı; 2000 yılına kadar

tıbbi ihmalleri de kapsayan bu model, 2000 yılı itibariyle yeni poliçeler yazmayı sonlandırmıĢtır.

2. Doktor-sponsorlu; tek hatlı, tıbbi ihmal sigorta Ģirketleri. Ġki taraflı-

karĢılıklı düzenlenmektedir. Bu sigorta tipinde, poliçe sahipleri ve sigortacılar rolleri paylaĢırlar. Doktorlar (poliçe sahipleri), sigorta Ģirketlerine sermaye sağlarlar ve finansal kararlarda söz sahibi olurlar.

3. Ortaklı (eĢli) oluĢumlar; karĢılıklı olan 2.tip ile benzeĢmeler gösterir;

sadece iki fark vardır:

Ġlk fark; sermayesi olmayan ve birlikte yönetilmeyen sistemlerdir (2.tipte beraber yönetim ve sermaye söz konusudur.) Ġkinci fark da, poliçe sahipleri yönetimde bir bireyi ya da organizasyonu sorumlu tutar. Ortaklı-eĢli seçenekte, yönetimden direktör komisyon sorumludur. Kendinden sigortalı hastane gibi büyük organizasyonlar, bünyelerinde bir sigortacı bulundurarak, kendi risklerini ve uygun çözümlerini kendileri hesaplarlar. Özel-hatlı sigortacılar, yüksek riskli bireyleri ( ki bu çok az sayıda doktora iĢaret eder) sigortalamaktadırlar.

194 MILLER, s.223.

139 Yüksek sigorta priminin önüne geçilmesi için, sabit kapsamlı sigortalama programları ön plana çıkmaktadır. Daha az bedel ile sigortalama standardının yakalanması için grup halinde sigortalanmaya yönelme olmuĢtur. (Örnek .JUA)

Deneyim Değerlendirme Eksikliği;

1987-1988‟de tıbbi ihmal sigortacılarının yaptığı bir araĢtırmaya göre, 14 doktordan sadece 1‟inin deneyim değerlendirme programı uyguladığını ortaya çıkarmıĢtır. Kayıtlı doktorların %1‟inden daha azı, aksi sonuç iddiası nedeniyle, standart primlerinden daha yüksek oranda prim ödemiĢlerdir. Deneyim değerlendirme programlarının eksikliği bu konuda da gözlemlenmektedir. Kabul edilir oranda deneyim kaybı olan doktor ile olmayan doktor aynı oranda tıbbi ihmal primi ödemektedir.

Haksız muamele sorumluluğu ve tedavi kalitesi arasında bir iliĢki kurabilmek, tıbbi ihmal sisteminin en önemli amacıdır.

Devlet, deneyim değerlendirme programlarını teĢvik etmek için çeĢitli düzenlemeler getirmiĢtir. Bireylerin değerlendirilmesi, tıbbi gruplarca yapılabileceği gibi, hastanenin atadığı sorumlu kadro tarafından yapılabilmektedir. Programın nasıl yapılacağı konusu hastanenin insiyatifindedir. Hastane, her doktoru uzmanlığına göre ödemesi gereken bir prim ile ücretlendirebilir ve suistimallere karĢı uyarı sistemlerini hastane içinde yaygınlaĢtırabilir. Gözlem hastane içinde yapıldığı taktirde,maliyetler daha az olmaktadır. Bu anlamda, gözlem hastanenin yasal olarak zorunlu uygulamalarından biri haline getirilmiĢtir.

Hastaneler, deneyim değerlendirmedeki eksikliklerini, daha etkili olan eĢli görüĢmeleri yaygınlaĢtırarak, hasta güvenliğini teĢvik eden sistemler geliĢtirerek, kadrolarını oluĢtururken ve doktorlarını seçerken daha seçici olarak giderme yoluna gidebilirler. Örneğin 100 yataktan daha az yataklı ve 6 yıllık plan çerçevesinde iflas olasılığı %2.5 olan bir hastanede görevli olan doktorun ilk katkı payı, yıllık priminin 4.2‟si kadardır. Büyük hastanelerde bu oran daha da azdır. %2.5 olan iflas olasılığının yüksek kabul edildiği bir durumda, daha düĢük bir primle sigortalanacak ve bu da ilk katkı payının yüksek olmasına neden olacaktır.

140

Hükümet Destekli Risk Havuzlama Düzenlemeleri;

Ödeme yeteneğini arttırmak amaçlı düzenlemelerdir. Sigorta poliçelerindeki risklerin, hükümet müdahalesi ile adil oranlarda tutulması amaçlanmaktadır. Kar amacı gütmeyen organizasyonlar tarafından yapılır (örnek: JUA‟lar)

Birlikte Sigortalama Dernekleri (JUA)

Kimse tarafından sigortalanmayan kiĢileri ya da grupları kapsayan ve son çare olarak adlandırılan bu sistem, sorumluluk sigortasına tabii olan her Ģirketin katılımını zorunlu tutar ve halk organizasyonudur. Örneğin Kansas‟ta tıbbi ihmal sigortası yapmak zorunlu tutulmuĢtur. Özel sigorta tarafından aĢırı bulunup ödenmeyen primler için bu derneklere baĢvuru yapılmaktadır. Derneğin prim bütçesi yeterli olmadığında, katılımcı Ģirketlerden eĢit oranda ek katkı payı talep edilmekte ve risk havuzu oluĢturulmaktadır. Yaptıkları ödeme bedellerine göre, her bir üye, gelirden pay alma hakkını talep edebilir. Özellikle Güney California‟da JUA uygulaması ve havuzlama tekniği oldukça yaygındır. Doktorlar özel sigortadan daha çok JUA‟yı tercih edebilmektedir. Ancak Ģu anda, maliyet hesaplamalarında yapılan yanlıĢ tahminler nedeniyle, JUA da finansal krizdedir. Birlikte sigortalama, hasta kaybı çok olmayan doktorlar için ekstra fayda sağlamamaktadır. GeçmiĢi temiz olmayan doktorlar ile aynı prim oranını ödemektedirler. DüĢük kalitede hizmet veren doktorlar lisanslama komisyonlarınca, hastaneler ise Federal ilaç yönetimince değerlendirilmektedir.

Devlet Garantili Fonlar;

Tıbbi ihmal davaları için devlet yönetimli risk havuzu oluĢturma uygulamasıdır. Her eyalet kendi programını yürütmektir ve bu nedenle bilgi paylaĢımı çok az seviyelerdedir. Bilgi paylaĢımındaki eksiklik, aynı hataların tekrarlanmasına yol açmaktadır. Eksik bilgi paylaĢımı ve programın eksik değerlendirilmesi JUA‟nın tıbbi ihmal davalarında daha uygun bir metod olup olmadığını bilmemizi engellemektedir.

Yapılan araĢtırmalar (1987-88) bu uygulamaların, tıbbi ihmal sigorta bedelinin belirlenmesi dıĢında bir etkisi olmadığını ortaya çıkarmıĢtır. Böylesi düzenlemelerin, zararlar üzerinde belirgin bir etkisi olduğu gözlemlenmemiĢtir.

141 Aksine bazı reformlar, sigortacının karını arttırmıĢtır. 1984-91 arasında, tüm sigorta Ģirketlerinin %1‟i baĢarısız olmuĢtur. Ödeyememe oranı, geçen yıllara oranla ikiye katlanmıĢtır.

Tıbbi ihmal sigortası tam olduğunda, sigortalanmıĢ doktordan maliyet paylaĢımı beklenmez. Primler belirlenirken, deneyim değerlendirmeleri de çok fazla dikkate alınmamaktadır.

Doktorlar mahkeme masraflarını genelde ödemezler ve bu konuda da yasa ile korunmaktadırlar.

Doktorların aksine, hastaneler özellikle büyük kayıplar için, kendinden sigortalıdırlar.

Doktorlardan daha ziyade, doktorların sigortacıları sigorta satın alır. Bu bağlamda da, tıbbi ihmal davalarındaki para cezalarına hastaneler katlanır.

Tıbbi ihmal sigortası, hem mal-mülk hem de hasar-ziyan sigortası tipinde bir sigortadır. Ġhmal sonucunda olan hasarları da kapsar.

Tıbbi-ihmal sigortası, (geleneksel sermaye birikimi tipinden daha ziyade, sahiplik (ownership) biçimindedir . Amerika‟da genel olarak bu çalıĢmalar özelleĢtirilmiĢtir. Ancak, hem federal hem de eyalet hükümetlerinin sigortacı olduğu uzun dönemler de olmuĢtur (örneğin deprem vb. büyük kayıplara karĢı devlet sigortası)

Her eyaletin, ayrı sigorta düzenleme bölümü vardır ve bu düzenlemeler hükümetin sorumluluğundadır. Devletin uyguladığı düzenlemelerdeki zorluklara rağmen, sigortacılar daha bölgesel ve geniĢ coğrafi ölçeklerde çalıĢırılar.195

Bu sigortacılık sistemi içersinde “no farlt system” (kusursuzluk sistemi) üzerinde sigortalamayı gerçekleĢtirilen Ġsveç sistemi amaca daha yönelik görünmektedir.1975 yılına kadar sigorta yapmanın gönüllü olduğu ülkede 1997 yılındaki “ Patients Injuries Act” „a bağlı olarak tüm sağlık servis sağlayıcılarının ve doktorların malpraktis sigortası yaptırmaları zorunlu hale getirildi. Bu yasaya göre her sağlık personelinin bir sağlık risk sigortası bulunması zorunludur. Vergilerden ve doktorların ayakta tedavi sonucu elde ettikleri gelirlerin ve özel sektör doktorlarından elde edilen primlerle oluĢturulan ve kontrolü ülkenin yerel

142 yönetim birimleri olan (County-Concils) tarafından yapılan bu sigorta sisteminde istismarların daha çok önüne geçilmesi mümkündür. 196

196 http://www.saglik.gov.tr ‟den aynen alınmıĢtır. Avrupa Birliği Ülkelerinde Malpraktis Sigorta

143

SONUÇ

Tıbbi müdahale ve tedavide tıbbi malpraktis, hem özel hem de ceza hukukuna tabidir.Taraflarca açık ya da örtülü olarak sözleĢme yapılabilirken ancak sorumluluk açısından ağır Ģartlar taĢıyan bir kusur nitelendirmesi mevcuttur. Tıbbi müdahale ve tedavi Yargıtay tarafından da vekâlet sözleĢmesi içinde incelenir. Bu konuda Yargıtay Hukuk Dairesi kararları da bu yöndedir. Tıbbi malpraktisin aydınlatılmıĢ onam eksikliğinde ortaya çıkması halinde, haksız fiil ile tanımlamak mümkün olacaktır. Bu halde hastanın elinde yarıĢan hakları olacaktır. Haksız fiilde, doktorun kusuru objektif olarak değerlendirilebilecek iken, tıbbi malpraktiste sözleĢmeye aykırılık söz konusu ise kusur subjektif değerlendirilecektir.

Doktorun, hangi sağlık hizmet sunucusu altında hizmet verirken tıbbi malpraktis kusuru iĢlediği iddia ediliyorsa, dava tarafları da değiĢebilecektir.

Doktorun sorumluluğu hasta kabul ile baĢlar, tedavi olması, ya da ölmesi, hastanın doktoru reddetmesi ya da tedaviyi reddetmesi ya da hastanın daha üst bir basamak doktora transferi ile neticelenir.

Türkiye de BK mad. 55, 98 ve 100 hükümlerinde değerlendirilmeye çalıĢılan tıbbi malpraktis için özel hükümler oluĢturulması zorunludur. Hem ulvi hem de bir o kadar tehlikeli ve sorumluluk gerektiren bir görevi üstlenen doktorlar, için olduğu kadar hastalar içinde bu bir zorunluluktur. Tüm bunların yanı sıra her türlü tıbbi müdahale ve tedavide ağır sorumluluğun sonuçlarının yüklenen doktorların hasta kabul ve tedavide çekingen davranmalarının

144 nedenlerini ortadan kaldırılacaktır. Bununla beraber yeni araĢtırma ve tedavi yöntemleri bulma, uygulama gibi çekinceleri göz ardı edecektir.

Çıkarılması artık zorunlu hale gelen tıbbi malpraktis yasası ile aynı zamanda tıbbi müdahale ve tedavinin zayıf tarafı olan hasta mağduriyetlerini de minumuma indirmek mümkün olacaktır. Bu yasa ile beraber hukukta sağlık hukuku ve onun alt bölümünde tıbbi müdahale ve tedavide malpraktis yer almalıdır. Çünkü özel bir ihtimam gerektiren tedavinin hukuki neticelerinin genel kanunlarla çözülmeye çalıĢılması tarafların mağduriyetine neden olmaktadır. AraĢtırmamızda geniĢ Ģekilde yer verildiği gibi her tıbbi malpraktis kendine özgüdür ve birden fazla tıbbi malpraktis konusu ve tedavi basmaklarının ihlali neticesinde oluĢmaktadır.

Zor ve ağır bir eğitim sürecinden sonra mesleklerini uygulayan doktorlara, hastalar genellikle hiç tanımadan hayatlarını teslim etmektedirler. Bu hayatların korunması Anayasal zorunluluktur. Her ne kadar vekalet yada eser sözleĢmesi ile hüküm kurulmaya çalıĢılan davalar için bakıldığında tamamen bu sözleĢmelere dayandırılmakta, çoğunlukla salt netice elde etmek için olmaktadır. Zira bazen, tıbbi müdahale ve tedaviyi bu sözleĢmenin tamamında bulmak mümkün olmamaktadır.

146

EKLER

147

155

EK-3

What is Product Liability?

Defective or dangerous products are the cause of thousands of injuries every year in the U.S. "Product liability law," the legal rules concerning who is responsible for defective or dangerous products, is different from ordinary injury law, and this set of rules sometimes makes it easier for an injured person to recover damages.

Product liability refers to a manufacturer or seller being held liable for placing a defective product into the hands of a consumer. Responsibility for a product defect that causes injury lies with all sellers of the product who are in the distribution chain. Potentially liable parties include: the product manufacturer; a manufacturer of component parts; the wholesaler, and the retail store that sold the product to the consumer.

In general terms, the law requires that a product meet the ordinary expectations of the consumer. When a product has an unexpected defect or danger, the product cannot be said to meet the ordinary expectations of the consumer.

There is no federal product liability law. Typically, product liability claims are based on state laws, and brought under the theories of negligence, strict liability, or breach of warranty. In addition, a set of commercial statutes in each state, modeled on the Uniform Commercial Code, will contain warranty rules affecting product liability.

Responsible Parties

For product liability to arise, at some point the product must have been sold in the marketplace. Historically, a contractual relationship, known as "privity of contract," had to exist between the person injured by a product and the supplier of the product in order for the injured person to recover. In most states today, however, that requirement no longer exists, and the injured person does not have to be the purchaser of the product in order to recover. Any person who

156 foreseeably could have been injured by a defective product can recover for his or her injuries, as long as the product was sold to someone.

Liability for a product defect could rest with any party in the product's chain of distribution, such as the manufacturer, wholesalers, a retail seller of the product, and a party who assembles or installs the product. For strict liability to apply, the sale of a product must be made in the regular course of the supplier's business. Thus, someone who sells a product at a garage sale would probably not be liable in a product liability action.

Types of Product Defects

Under any theory of liability, a plaintiff in a product liability case must prove that the product that caused injury was defective, and that the defect made the product unreasonably dangerous. There are three types of defects that might cause injury and give rise to manufacturer or supplier liability: design defects, manufacturing defects, and marketing defects. Design defects are present in a product from the beginning, even before it is manufactured, in that something in the design of the product is inherently unsafe. Manufacturing defects are those that occur in the course of a product's manufacture or assembly. Finally, marketing defects are flaws in the way a product is marketed, such as improper labeling, insufficient instructions, or inadequate safety warnings.

Design Defects

A design defect is some flaw in the intentional design of a product that makes it unreasonably dangerous. Thus, a design defect exists in a product from its inception. For example, a chair that is designed with only three legs might be considered defectively designed because it tips over too easily. Design defect claims often require a showing of negligence; however, strict liability may be imposed for an unreasonably dangerous design if the plaintiff can present