• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. KAMU POLİTİKALARINDA YÖNETİŞİM UYGULAMALARI

2.2.1. TÜSİAD’ın Yönetişim Aktörü Olarak Konumlanması

2.2.1.1. TÜSİAD Kuruluşu ve Örgüt Yapısı

Kuruluş tarihi olan 2 Nisan 1971 yılı, öncelikli olarak inceleme gerektiren bir dönemi işaret etmektedir. 1970’li yıllar hem Türkiye hem de dünya açısından oldukça zorlu yıllardı. Özellikle 1971- 1980 dönemi, bir yandan öğrenci hareketleri ile başlayan isyanlarla110 bir yandan da iktisadi göstergelerdeki volatil hareketlerle,111 sosyal ve

110 Örneğin ABD’de, 1970’ler boyunca, eşcinsel haklara ve okul servislerinin kullanımındaki ayrımcılığa yönelik düzenlenen kampanyalar, üniversitelerde ayaklanmalara yol açmış (Hall, 2008: 656); Güney Kore’de ise öğrenci hareketliliği, intihar protestoları şeklinde gerçekleşmiş ve temelinde daha çok siyasi bir yönelim- askeri diktatörlükler, ABD emperyalizmi ve diğer siyasi usulsüzlükler- olmuş ve bu eylemler, geniş çaplı isyanlara sebebiyet vermiş (Kim, 2008: 559); Avrupa’daki (özellikle Fransa, Almanya ve İtalya) öğrenci hareketleri incelendiğinde ise bu türden bir başkaldırı; batı kapitalizmini, Ortodoks Marksizm’i (özellikle Leninist ve Maoucu çeşitlerini) ve Sovyet tarzı sosyalizmi reddeden

“yeni solun” bir parçası olarak görülmüş (Ibrahim, 2010: 496); Türkiye’de ise 1961 Anayasası’nın sunduğu geniş özgürlük alanı, ideolojik tartışmaları beraberinde getirmiş ve İstanbul başta olmak üzere birçok kentte kitlesel öğrenci hareketleri başlamıştır.

111 1973 Petrol krizi ile başlayan ekonomik büyümedeki bunalım, stagflasyon ve doların devalüe olması dünya ekonomisini ciddi bir ölçüde sarsmıştır. Dünya çapında yaşanan kriz sonrası etkileri inceleyen

127

ekonomik hayatı bir tür kaos içerisine sürüklemekteydi. Bununla birlikte, Türkiye’de özel sektöre karşı yürütülen dışlayıcı politikalar ve ideolojiler, sanayici ve iş insanlarının ortak bir çatı altında örgütlenmelerini zorunlu kılmaktaydı. Esasen TÜSİAD kurulmadan çok daha öncesinde, özel bir kanunla (5174 Sayılı Kanun) 8 Mart 1950’de Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), benzer bir yapılanma olarak kurulmuş ancak bu yapı, zorunlu üyeliğe dayalı ve kamu kurumu niteliğinde bir meslek birliği olduğundan serbest piyasa ekonomisini içselleştirememiştir. Dahası, bu yapılanmanın karar verme mekanizmasında daha çok orta ve küçük ölçekli şirketlerin baskın olması (Berker ve Uras, 2009: 90) büyük şirketlerin temsiliyet sorununu ortaya çıkarmıştır. Dolayısıyla bu türden ihtiyaçlar, TÜSİAD gibi bir örgütlenmenin kurulmasına zemin hazırlamıştır.

On iki kişinin imzasıyla (Türk, 2009: 1) ve doğrudan desteğiyle kurulan ve kuruluş tüzüğünde de belirtildiği üzere kamu yararına çalışan TÜSİAD, Türkiye’nin demokratik kurallar bütününde, toplumsal düzeninin oluşturulmasına ve çağdaş uygarlık seviyesini yakalamasına yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır. Bununla beraber küreselleşme sürecinde, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekleyerek uluslararası entegrasyonu sağlamayı ve bölgesel ve yerel düzeyde gelişmeyi hızlandırmayı hedeflemektedir. Dolayısıyla, Kopenhag kriterleri ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefi, demokratikleşme sürecini kaçınılmaz bir aşama olarak öne çıkarmaktadır. Piyasa ekonomisinin kurumsal ve yasal altyapısını oluşturmayı da hedefleyen TÜSİAD’ın, 1972 yılından itibaren yıllık yayınladığı raporlar112 incelendiğinde de bu hedefe yönelik konuların sıklıkla çalışıldığı gözlemlenmektedir. Genel itibariyle bireysel ve sosyal

Laeven ve Valencia, çalışmalarında, 1970- 2011 dönemleri arasında 147 kez bankacılık krizi, 218 defa döviz krizi ve 66 kere kamu borçlanma krizi yaşandığını tespit etmişlerdir (Laeven ve Valencia, 2012: 3).

Krizin, Türkiye’deki yansıması ise dış ticaret açığının üç katına çıkmasıyla (2,3 milyar dolar olarak) ve bütçenin açık vermesiyle (yaklaşık 303 milyon dolar kadar) kendini göstermiştir (Öztürk ve Saygın, 2017:

6).

112 Söz konusu raporların yanı sıra, 1973 yılından itibaren TÜSİAD bülteni olarak yayınlanan “Görüş Dergisi” sayıları da derneğin çalışmalarına ve gündeme ilişkin iş insanlarına ve kamuoyuna kısa bilgiler sunmaktadır.

128

haklar, hukuk devleti, etik, iş dünyası gelişmeleri, endüstriyel göstergeler, yargı ve seçim sistemleri, vergi sistemi, demokratikleşme, e-devlet, reform, insan hakları, iklim-çevre sorunları, enerji, dış ticaret, Avrupa Birliği entegrasyonu, dış politika, nüfusbilim, kadın çalışmaları ve inovasyon gibi geniş bir yelpazede ele alınan raporlar, daha çok önermeler şeklinde olmakla birlikte, iş dünyası ve devleti liberal ekonomik sistemde belli ortak noktalarda buluşturmaktadır. Bununla birlikte, devlet ve iş dünyası arasında kurulan bu yakın ilişki, TÜSİAD’ın, kamu politikaları yapımında etkin bir aktör olarak konumlanmasına olanak tanımıştır. Yedi temsilcilik ve farklı alanlarda uzmanlaşmış on bir yuvarlak masa ve yirmi beş çalışma grubu ile TÜSİAD, bugün kamu politikası oluşturmada güçlü bir yapısal görünüm sergilemektedir. Faaliyetleri ve örgütlenme yapısı göz önünde bulundurulduğunda, gönüllü üyeliğe dayalı niteliğinin yanı sıra güçlü bir merkezi yapısının olduğu da görülmektedir. Tüzüğünde yer alan kurallar ve cezalar, merkeziyetçi yapının gücünü belirtmektedir (Koyuncu, 2006: 133). Aşağıdaki tablo, TÜSİAD’ın yapısal örgütlenme modelini ortaya koymaktadır:

129 Tablo 5. TÜSİAD Örgüt Yapısı (TÜSİAD)

ÜYELİKLER BUSINESSEUROPE Global Business Coalition-

GBC TÜRKONFED

BIAC/ OECD BUSINESSMED Major Economies Business

Forum- BizMEF UNFCCC Brussels Energy Club

TEMSİLCİLİKLER

Ankara Avrupa Birliği- Brüksel

Washington DC Pekin Berlin Paris Londra

AKADEMİK FORUMLAR Bilkent Üniversitesi- TÜSİAD Bilgi Toplumu

Forumu- BTF Boğaziçi Üniversitesi- TÜSİAD Dış Politika

Forumu- DPF Koç Üniversitesi- TÜSİAD

Ekonomik Araştırmalar Forumu- EAF Özyeğin Üniversitesi- TÜSİAD Sürdürülebilir Kalkınma Forumu- SKF Sabancı Üniversitesi- TÜSİAD Rekabet Forumu-

REF

ORTAKLIKLAR

Brookings Turkey Programme Institut Du Bosphore- Paris

TCCI- Berlin German Marshall Fund Trilateral

Dialogue

CEO FORUMU

GLOBAL COMPACT

GENÇLİK PLATFORMU

BORGİP Bölgelerarası Ortak Girişim

Projesi

BİLGİ İLETİŞİM TEKNOLOJİSİ

STEM Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik SANAYİ 4.0

BANKACILIK

Ekonomik Analiz Sermaye Piyasaları Sigortacılık ve

BES Vergi

PERAKENDE Sağlık Turizm Ulaştırma &

Lojistik BU

GENÇLİKTE İŞ VAR!

Kurum İçi Girişimcilik

DIŞ TİCARET Ülke Ağları:

*ABD

*Almanya

*Çin

*Fransa

*İngiltere

*Körfez

SANAYİ 4.0 KOBİ Fikri Haklar ve

AR-GE Gıda, İçecek ve

Tarım

EĞİTİM İstihdam ve Sosyal Güvenlik

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

ÇEVRE VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Enerji Gıda, İçecek ve

Tarım Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

FİKRİ HAKLAR &

AR-GE

Rekabet Hukuku Şirketler Hukuku Finansa Erişim

ve Teşvikler İstihdam ve Sosyal Güvenlik

YÖNETİM KURULU

&

GENEL SEKRETERLİK

PARKUR Parlamento ve

Kamu Kurumları ile

İlişkiler YUVARLAK MASALAR VE ÇALIŞMA GRUPLARI

BÖLGESEL KALKINMA

DİJİTAL

EKONOMİ EKONOMİ

POLİTİKALARI GİRİŞİMCİLİK HİZMETLERDE DÖNÜŞÜM

KÜRESEL İLİŞKİLER &

AB

SANAYİDE

DÖNÜŞÜM SOSYAL

KALKINMA

SÜRDÜRÜ-LEBİLİR KALKINMA

YATIRIM ORTAMI

130

TÜSİAD’ın kuruluşunda ve örgütlenmesinde yerel dinamiklerin etkisinin yanı sıra uluslararası konjonktürün etkisi de bulunmaktadır. Bu anlamda, TÜSİAD kurulurken model alınan en önemli uluslararası yapılanma biçimi, ABD’de 1916 yılından itibaren faaliyet gösteren “The Conference Board (1970’lerden önceki adıyla The National Industrial Conference Board)”113 kuruluşudur. Bu kuruluş bünyesinde 1942 yılından itibaren çalışan “Committee for Economic Development- CED”

(Ekonomik Kalkınma Komitesi),114 ulusal çapta ekonomik büyüme ve kalkınmayı misyon edinerek yıllık olarak yayınladıkları raporlarla, kamu politikaları üretme konusunda oldukça etkili bir kuruluş haline gelmiştir. Bu kapsamda kamu politikalarını etkileme açısından en önemli katkıları arasında; Marshall Planı, Bretton Woods Anlaşması, 1946 İstihdam Kanunu ve Kurumsal Yönetişim Reformu bulunmaktadır (Committeee for Economic Development). Bu katkılar, ayrıca sadece ABD özelinde bir etkinin ötesine geçerek uluslararası düzeyde bir sonuç da doğurmuştur. TÜSİAD da bu kuruluşun uluslararası işbirlikçisi adı altında gözlemci rolüyle yer almaktadır. Bu açıdan bakıldığında, örgüt yapısı ve kuruluş amacı olarak TÜSİAD’a en yakın örgüt olduğu söylenebilir.

ABD dışında, İkinci Dünya Savaşı sonrası 1946 yılında Japon ekonomisini yeniden inşa etmek ve düzeltmek için Japonya’da kurulan KEIDANREN (ya da diğer adıyla, Japon İşletme Birliği- Japan Business Federation); Japon şirketleri başta olmak üzere, ülke çapında faaliyet gösteren endüstriyel dernekleri ve birçok bölgesel ekonomik örgütü temsil eden geniş kapsamlı bir ekonomik kuruluştur. Örgüt yapısı;

113 1916 yılında işçiler ve yönetim arasında çıkan gerilimin sonrasında üçüncü Yama Konferansı toplanmış ve sonrasında büyük şirketler bir araya gelerek Ulusal Endüstriyel Konferans Kurulu (The National Industrial Conference Board) oluşturulması kararını vermişlerdir (Gitelman, 1984: 171). Kurul, iş dünyası ve federal devleti aynı çatı altında birleştiren ve kâr amacı gütmeyen üyelik yapısı ile araştırma grupları şeklinde örgütlenen bir organizasyon görünümündedir. Ayrıca; Asya, Avrupa, ABD, Çin ve Körfez ülkeleri dâhil olmak üzere toplam on iki ülkede ofisleri bulunmaktadır. Kurulun Ekonomik Araştırma ve Küresel Araştırma bölümü başkanlığını, 1999 tarihinden itibaren ekonomist Ataman Özyıldırım yürütmektedir.

114 İlgilendiği politika meseleleri başlıca; sağlık hizmetleri, ekonomi, mali yönetim, para politikası, kurumsal liderlikte kadın, eğitim, göç, altyapı ve vergi reformları bulunmaktadır. Bu açıdan incelendiğinde, TÜSİAD’ın yayınlarında baz aldığı temel politika alanları ile benzerliği görülmektedir.

131

üyeler, genel kurul (yönetim kurulu)115 ve politika komitelerinden oluşmaktadır (KEIDANREN). Kuruluş, ekonomik sistemin yanı sıra Japon kamu politikalarına da yön vermektedir. Bu amaçla kurulan politika komiteleri, başta ekonomi politikaları, sosyal politikalar ve güvenlik politikaları olmak üzere endüstriyel teknoloji, kentsel ve bölgesel kalkınma, uluslararası iş birliği, çevre ve enerjiye dair politikaların oluşturulmasında öneriler sunmaktadır. TÜSİAD örgütlenmesinde bulunan politika komiteleri bu açıdan KEIDANREN kuruluşu örneğinden hareketle oluşturulmuştur.

TÜSİAD, söz konusu komiteleri yuvarlak masa ve çalışma grupları yapısında oluşturmuştur. Ancak iki kuruluşun komiteleri incelendiğinde komite ana konularının oldukça benzeştiği ifade edilebilir. Kuruluşun yerel etkisi ise özellikle Japonya’nın ekonomik güç olarak ön plana çıkmasıyla birlikte; hükümet yetkililerinin, iş insanlarının ve akademik çevrelerin Japon politikalarını tartışmasıyla artmıştır. En büyük sorun bu anlamda, piyasaların yeterince açık olup olmadığı konusu üzerine gerçekleşmiştir (Yoshimatsu, 1998: 328). Özellikle ticaret politikalarındaki dış baskı (gaiatsu) mekanizması ile yaşanan değişimler, çoğu kez Japonya’nın ekonomi politikalarını etkilemiştir. Japon piyasalarındaki bu liberalleşme süreci, kamu politikaları yapımında devlet ve diğer aktörlerin ilişkini de belirleyen bir unsur haline gelmiştir. Calder, örneğin, çalışmasında Japon devletini “reaktif” olarak tanımlayarak, bu tür bir devlette kamu politikalarının değişimindeki ivmede, genellikle devlet dışı aktörlerin etkili olduğunu belirtmiştir (Calder, 1988: 518). Japonya’nın kendine özgü bu gelişim sürecinde de sanayi odaklı sivil toplum kuruluşları ve özel sektör temsilcileri ön plana çıkmıştır.

Benzer bir biçimde Fransa’da 1998 yılında örgütlenen Fransa’nın en büyük işveren federasyonu olan MEDEF (Fransız Girişimciler Hareketi- Mouvement des

115 Bir Başkan, 18 Başkan Yardımcısı, 1 Genel Müdür, 2 Kıdemli Genel Müdür ve 3 Müdür’den meydana gelmektedir.

132

Entreprises de France)116 %95’lik kısmının küçük ve orta ölçekli işletmelerin oluşturduğu bir görünüm sergilemektedir. Woll çalışmasında bu federasyonu, “kalıcı reformist”, “dansı yöneten” ve “kontrol kulesi” kavramlarıyla tanımlayarak özellikle Fransız devleti ve MEDEF arasındaki işbirlikçi ilişkiye değinmiştir (Woll, 2006: 490).

MEDEF, aynı zamanda; sivil toplumun bütün aktörleri ve çeşitli karar vericilerle, özel sektörün zayıf ve güçlü taraflarını daha iyi anlamaya yönelik çalışmaları da aktif bir biçimde sürdürmektedir. Bu bağlamda federasyonun Türkiye ile yakın ilişkileri de bulunmaktadır. 2005 ve 2007 yılları arasında MEDEF ve TÜSİAD, Türkiye- Fransa ticari ilişkileri, ekonomi- para politikaları hususunda yapılacak reformlar ve siyasi alanda küresel bir güç olarak birlikte hareket etme gibi birçok konuyu görüşmek için masaya oturmuştur. 2007 yılında gerçekleşen oturumda, o dönem MEDEF Başkanı Laurence Parisot ve aynı dönem TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın, devleti temsilen dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da ziyaretleri kabul edilmiştir (TÜSİAD, 2007 Basın Bülteni). Bu ziyaret sonrası gerçekleştirilen ortak basın toplantısında da iki ülke arasında birçok konuda fırsatları değerlendirmek için yeni ortaklıklar kurulması ve kurumlar arası işbirliklerinin geliştirilmesi yönünde kararlar alınmıştır.

Birleşik Krallıkta 1965’de kurulan ve ülkenin en etkili iş örgütü olarak görülen The Confederation of British Industry (CBI- Birleşik Krallık Sanayi Konfederasyonu), yaklaşık 190,000 işletmenin çatı kuruluşu olduğunu iddia etmektedir. Aynı zamanda konfederasyon, ülkeler arası işbirliği geliştirmek amacıyla da hareket etmektedir.

Dolayısıyla konfederasyon, Birleşik Krallık dışında da oldukça etkili bir kuruluştur.

Düzenlediği uluslararası konferans, seminer ve çeşitli çalışma grupları ile sanayi sektörünü küresel bir ölçeğe taşımaktadır. Örneğin, Birleşik Krallık Sanayi

116 Esasen 1946’da kurulan National Council of the French Employers (CNPF- Ulusal Fransız İşverenler Konseyi) birliği daha sonradan MEDEF adı altında dönüşmüştür. Bu dönüşümün temelinde ise Fransız iş insanlarının, Fransa kamu politikalarına ilişkin ilgisinin artması ve bu konuda bir takım halkla ilişkiler yönetimi içerisine girmesi yer almaktadır (Woll, 2006: 489).

133

Konfederasyonu’nun 2018 yılında (yılda iki kez) düzenlediği konseye, 25 ülkeyi temsilen üst düzey yöneticiler çağrılmıştır. Konferansa Türkiye’yi temsilen o dönem, Koç ailesi üçüncü kuşak temsilcilerinden olan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Yıldırım Koç117 davet edilmiştir. Bu davetten sonra Koç, 2019 yılında Ekonomist’in düzenlediği “Yılın İş İnsanları” anketinde (%20,8’lik bir oranla) “Yılın İş İnsanı” seçilmiştir (Ekonomist, 2019). Bu seçimde, 2018 yılındaki konseyde Ali Yıldırım Koç’un Türkiye’yi başarılı bir şekilde temsil etmesinin etkisi yer almıştır.

Almanya’da 1949 yılından beri aktif bir biçimde faaliyet gösteren ve şemsiye kuruluş olarak 100,000’den fazla şirketi bünyesinde barındıran The Federation of German Industries (BDI- Alman Sanayi Federasyonu), Almanya’nın tarihsel gelişimi ile ilintili olarak oluşturulmuştur. Almanya kuruluşundan itibaren muhafazakâr partilerin koalisyonları ile yönetilmiş ve serbest girişim ekonomisi altında gelişmiştir (Vernon, 1966: 159). Söz konusu gelişimde ise sanayi sektörü her zaman itici güç kabul edilmiş ve bu gücü sayesinde kamu politikalarında özellikle yasama organı çalışmalarında doğrudan söz sahibi olmuştur. 1998 yılında BDI, Alman yasama organı olan (16 eyalet temsili) Federal Konsey’in federal mevzuatı engelleme gücünü önemli ölçüde azaltarak

“veto politikasını” durdurma talebini içeren 103 sayfalık bir politika manifestosu yayınlamıştır (Silvia, 1999: 167). Bu sayede kuruluş, politika yapım sürecinde yer edinmiştir. BDI, aynı zamanda TÜSİAD ile de yakın ilişkileri bulunan bir kuruluştur.

2017’de “Türk- Alman Ekonomik İlişkileri” kapsamında iki kuruluş bir araya gelmiş ve Sanayi 4.0118 çerçevesinde bir mutabakat metni imzalamışlardır (TÜSİAD, 2017 Basın

117 Ali Yıldırım Koç, aynı zamanda Koç gurubu’nun stratejik iletişim ve düşünce merkezi olarak kabul edilen KoçSim (Koç Stratejik İletişim Modeli) çalışma grubunun da kurucusudur. Bu açıdan Ali Yıldırım Koç dönemi, Koç holding yönetim tarzında “yeni tip liderlik” (Kudatgobilik, 2017: 183) olarak tanımlanmıştır. Kendisi şu anda da 2018 yılındaki tarihi seçimle Fenerbahçe Spor Kulübü’nün Başkanı olarak seçilerek, Kulübün 37. Başkanı sıfatı ile görevini yerine getirmektedir.

118Bu kapsamda ortak hareket edilmesi gereken dört alan şu şekilde planlanmıştır (TÜSİAD, 2017 Basın Bülteni):

- Türk ve Alman özel sektörleri arasında “Sanayide Dijital Dönüşüm” politikaları konusunda istişare içerisinde bulunmak,

- Şirketler arasında en etkili uygulama örneklerinin paylaşımını kolaylaştırmak,

134

Bülteni). Bununla birlikte, Gümrük Birliği’nin güncellenmesinde ilişkin de görüş alışverişinde bulunuldu.

ABD hariç olmak koşuluyla, yukarıda sayılan bütün kuruluşlar, 1958’de ortak bir çatı olarak Brüksel’de kurulan BusinessEurope (Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu- eski adıyla UNICE) üyeleridir. TÜSİAD’da (yürütücü birim olarak daimî delegasyon TÜSİAD AB- Brüksel Temsilciği) 1987 tarihinden itibaren TİSK ile birlikte Türkiye’yi bu birlik içerisinde temsil etmektedir. BusinessEurope, Avrupa Birliği üyesi ve 7 Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkeden her tür büyüklükteki (35 ülkeyi temsilen 40 üyesi bulunan) sanayici ve işveren federasyonunu (yaklaşık 20 milyon sanayici ve işveren) temsil etmektedir (BusinessEurope: https://www.businesseurope.

eu/history-organisation). BusinessEurope organizasyonu, sadece sermaye birikimi ve kazanç amacı gütmemekte bunun yanı sıra devlet ve toplumla ilişkilerinin bir uzantısı olarak kamuoyunu da oluşturmaktadır. Dolayısıyla devlet ve sermayenin birlikteliğini öncüleyen kamuoyu faktörü, farklı çıkar gruplarını da bir araya getiren bir süreci meydana getirmektedir. Bu anlamda da sermaye büyüklüğünü temsil eden sivil toplum kuruluşları, süreç içerisinde önemli fonksiyonlara sahip olabilmektedir.

İş dünyası temsilcisi olarak TÜSİAD, tüzüğünde belirttiği üzere bir sivil toplum kuruluşudur. Türkiye özelinde Avrupa Birliği üyelik süreci ile özellikle TÜSİAD, sivil toplum kuruluşu olarak ön plana çıkmıştır. BusinessEurope şemsiyesi altında da AB üyelik süreci, küresel reformlar ve kamuoyu oluşturmada uluslararası ilişkiler boyutu önem kazanmıştır. Dolayısıyla, devlet örgütlenmesi dışındaki aktörlerin kamu politikası yapımına katılmalarında en etkili araç sivil toplum kuruluşları olmuştur. 2013 yılında yapılan bir araştırmada, TÜSİAD’ın 2011 tarihi itibariyle politika belirleme sürecinde bilgilendirme- yönlendirme (ulusal ve uluslararası toplantılar, sempozyum, araştırma

- Bu alanda, toplumdaki farklı paydaşlar arasındaki etkileşimi desteklemek,

- Dördüncü Sanayi Devrimi ve sanayide dijital dönüşüm konusunda uluslararası gelişmeler hakkında diyalog içerisinde bulunmak.

135

raporları, süreli yayınlar, anket ve araştırma yapma) boyutuyla ve denetleme-ikna etme (ulusal ve uluslararası temaslar, kulis yapma ve görüş bildirme) ekseninde hareket ettiği sonucuna ulaşılmıştır (Emini, 2013: 53). İktisadi, siyasi ve toplumsal alanda yapılan etkili düzenlemelerde de çoğu kez bu türden kuruluşların öneri ve talepleri dikkate alınmıştır. Bu açıdan bakıldığında, gündem belirleme konusunda da sivil toplum kuruluşlarının aktif bir şekilde hareket ettikleri söylenebilir. TÜSİAD, üyelik politikası ve kuruluşundan bu yana sahiplendiği misyonu ile kamuoyunu yansıtmaya ve Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadır.