• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.3. KAMU POLİTİKASI OLUŞUM SÜRECİNDEKİ AKTÖRLERİN GÖRÜNÜMÜ

1.3.1.3. Parlamentoların Etki Alanı: Yasama Organı

41

basın kaynaklarında da yer bulmuştur. Bu konudaki en önemli kaynak, 2007 yılının haziran ayında Forbes Dergisi Türkiye sayısının, önemli şirketlerde üst düzey yönetici sıfatıyla görev alan emekli generalleri “Şirket Paşaları”18 başlığıyla kapak yapması görülmektedir. Aynı dergide, Amerika’nın en büyük ölçekli 500 şirketi içerisinde de 59 asker kökenli yönetici bulunduğuna dair bir araştırmaya yer verilmiştir (Hürriyet, 2007).

Böylece savunma alanındaki tecrübelerin- özelikle de risk yönetimi ve stratejik karar verme gibi şirketler için hayati sayılan konularda- sorunların çözümünde bir temel olarak dikkate alındıkları söylenebilir. Bununla birlikte, askeri eğitim alan generallerin burada aldıkları eğitim ve disiplin doğrultusunda, işveren- işçi arasındaki ilişkiyi düzenlediği gibi aynı zamanda özel şirketleri, askeri yönetim tarzına göre yönettikleri de iddia edilebilir.

42

zamanda, politika oluşturmakla da yetkilendirildikleri söylenebilir (Anderson, 2003:

47).

Dünya üzerindeki bütün parlamentolar politika yapımı çerçevesinde aynı şartlara sahip değillerdir. Heywood (2013) parlamentoları, kamu politikası yapımı sürecinde yer alan aktörler olarak konumlandırırken üçlü bir ayrım çerçevesi çizmiştir:

• Kayda değer bir özerkliğe sahip olan ve kamu politikaları üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olan, politika üreten meclisler,

• Politikayı sadece hükümetin girişimlerine tepki vererek dönüştürebilen, politikaya etki eden meclisler,

• Oldukça sınırlı etkisi bulunan ya da sadece yürütmenin kararlarını incelemeden otomatik olarak onaylayan, yürütme egemenliğindeki meclisler (Heywood, 2013: 323).

Heywood’un yukarıdaki açıklamalarından hareketle, meclislerin az ya da çok herhangi bir kamu politikası oluşturmada etkiye sahip oldukları söylenebilir. Bununla birlikte örneğin, İsveç tek meclisli yasama organı (Ricksdag), kamu politikası oluşturmada çok güçlü bir etkiye sahip olarak görülmekte (Heywood, 2013: 311) ya da ABD Kongresi de merkezi kamu politikası oluşturma rolü olan güçlü bir yasama organı şeklinde görev almaktadır (Olson ve Mezey, 1991: 1).

Parlamentolar, çoğu kez- resmi ya da gayri resmi olarak- yasama organı sıfatlarından kaynaklı olarak, kamu politikalarının oluşturulmasıyla ya da bir politikanın yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkabilecek tepkilere ilişkin bilgi de toplayabilmektedirler (Wilhelm, 2007: 311). Örneğin parlamentolar; uçak kazaları, doğal felaketler, terör saldırılarına veya göç ve pasaport işlemlerine ilişkin sorunları çözmede oluşturulacak politikalarda ya da sosyal güvenlik ve emeklilik yardımları gibi konulara ilişkin

43

araştırma yapma hususunda öncelikli olarak bilgi toplayabilme yetkisine sahiptirler (Birkland, 2015: 96).

Türkiye açısından durum ele alındığında, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), Türkiye’de kamu politikaları üretiminde etkin bir işleve sahiptir. Bu işlevini yerine getirirken gerek komisyonlar gerek kamuoyu gerekse de sivil toplum kuruluşları ile çoğu zaman istişare halindedir. Örneğin, 1997’de TÜSİAD, Meclise “Demokratik Standartların Yükseltilmesi Paketi” çerçevesinde kamu denetiminde sivillerin yer almasını öneren bir rapor sunarak o dönemde Ombudsmanlık (kamu hakemliği ya da kamu denetçiliği) uygulamasının hayata geçirilmesinin önemini vurgulamıştır (Milliyet, 1997). Bu öneri daha sonra, 29 Haziran 2012 tarihli ve 28338 sayılı Resmî Gazetede 6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile hayata geçirilmiştir. Bunun yanı sıra, aynı pakette, memur yargılaması ve dernekler yasa taslağı gibi kanuni öneriler de kabul edilmiştir. TÜSİAD’ın sunmuş olduğu öneri paketinde yer alan bir diğer önemli reform hamlesi ise yerel yönetimler üzerine hazırlamış olduğu taslak metindir. Bu taslak, temelde, TÜSİAD tarafından Avrupa Birliği ve Kopenhag kriterleri kapsamında demokrasinin gelişmesi için yerel yönetimler konusunda yapılması gereken düzenlemeleri içermektedir. 1997’deki bu gelişme, kendini 2003’teki Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısında göstermiştir. Söz konusu tasarının genel gerekçe kısmında küreselleşme, bilgi toplumu ve katılımcılık ekseninde kamu hizmetlerinin yönetiminde bir reforma ihtiyaç duyulduğunun altı çizilmiştir (TBMM: 2003, s.349). Bu eksen, o dönem Avrupa Birliği açısından da sıklıkla tekrarlanan ve kamu politikası düzenlemelerinin sebebi olan esas ilkelerdir. Tasarı, yerel yönetimlerin bu minvalde, 1992’de Resmî Gazetede yayınlanan, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na19 uygun hareket edecek şekilde yeniden düzenlenmesini içermektedir. TÜSİAD’ın yerel

19 12 maddeden oluşan bu Şart’ın, yürürlüğe giriş tarihi 01.04.1993’tür. Bu düzenleme ile birlikte, Avrupa Konseyi’ne üye olan devletlerin demokrasilerini geliştirmeleri için ademi merkeziyetçi yapıya dayalı bir sistem kurmaları ve yerel yönetimlere geniş yetkiler (özerk yerel yönetimler) tanınması amaçlanmıştır.

44

yönetimler taslağı incelendiğinde bu gelişmeye paralel olarak, mahalli idarelerin, demokrasi ve verimlilik çerçevesinde özerk bir alana sahip olması vurgulanmıştır. Bu açıdan bakıldığında, kanun tasarılarının, yasaların ve TÜSİAD önerilerinin birbirleriyle uyum içerisinde olduğu söylenebilir. Ancak Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı yürürlüğe giremeden mülga olmuştur. Bahsi geçen diğer öneriler ise daha sonra somut olarak kamu politikalarında kendini göstermiştir. Böylece TÜSİAD önerileri doğrultusunda, kamu politikalarına ilişkin birçok düzenleme, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yasalaştırılarak hayata geçirilmiştir.

16 Nisan 2017 Anayasa Değişikliği Referandumu ve sonrasında 24 Haziran 2018 Genel Seçimleri ile ise Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı çerçevesinde birtakım değişiklikler yapılmıştır. Parlamenter sistemden ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş, en başta parlamentonun yapısını değiştirmiştir. Bu doğrultuda kamu politikalarının oluşturulması sürecinde yer alan Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan kanun tasarıları, yürürlükten kaldırılmıştır. Bu tasarılar, mecliste bulunan farklı komisyonlarda tartışılmakta ve ardından Meclis Genel Kurulu’na taşınmaktaydı.

Bununla beraber tasarılar; vatandaşlar, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları, düşünce kuruluşları, üniversiteler, iş insanları gibi kesimlerin fikirlerine de sunulmaktaydı (Akman, 2019: 36). Söz konusu değişikliklerle birlikte, kamu politikalarında meclisin bu bakımdan rolünde azaltılmaya gidilmiş ve kanun tasarılarının sistemden çıkarılmasıyla birlikte aynı zamanda, kamu politikalarındaki çok aktörlü süreç de kaldırılmıştır. Ancak Cumhurbaşkanlığı altında kurulan “Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları”,20 yapılan değişikliği yürütme erkinde tekrardan konumlandırmıştır.

10.07.2018- 30474 sayılı (I) numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi Dördüncü

20 En az 3 üyeden oluşan ve üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından atanan 9 adet Politika Kurulu: Bilim Teknoloji ve Yenilik Politikaları Kurulu, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Ekonomi Politikaları Kurulu, Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu, Hukuk Politikaları Kurulu, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu, Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu, Sosyal Politikalar Kurulu, Yerel Yönetim Politikaları Kurulu.

45

Kısım, ‘Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları’nı düzenlemiştir. Buna göre madde 22’de kurul genel görev ve yetkileri şunlardır (I Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi):

a) Cumhurbaşkanınca alınacak kararlar ve oluşturulacak politikalarla ilgili öneriler geliştirmek,

b) Geliştirilen politika ve strateji önerilerinden Cumhurbaşkanınca uygun görülenler hakkında gerekli çalışmaları yapmak,

c) Küresel rekabetin getirdiği ani değişimlere karşı strateji ve politika önerileri geliştirmek,

d) Görev alanlarına giren konularda kamu kurum ve kuruluşlarına görüş vermek,

e) Görev alanlarına giren konularda Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, sivil toplum ve sektör temsilcileri, alanında uzman kişiler ve ilgili diğer ilgililerin görüşünü alarak uygulanan politikaları ve gelişmeleri izlemek, yapılan çalışmalarla ilgili Cumhurbaşkanına rapor sunmak,

f) Cumhurbaşkanı programına uygunluk açısından, bakanlıklar ile kurum ve kuruluşların uygulamalarını izlemek ve Cumhurbaşkanına rapor sunmak,

g) Bakanlıklar, kurum ve kuruluşlar, sivil toplum ve sektör temsilcileri, alanında uzman kişiler ve ilgili diğer ilgililerin davet edilmesi suretiyle genişletilmiş kurul toplantıları yapmak,

h) Görev alanlarına giren konularda talep, ihtiyaç ve etki analizi yapmak ve/veya yaptırtmak,

i) Cumhurbaşkanınca verilen diğer görevleri yapmaktır.

İlgili maddenin (e) bendinde politika yapımına ilişkin çalışmalarda, sivil toplum örgütlerinin ve alana dair uzman kişi ve grupların görüşlerinin alınması sonrasında raporlanması, politikaların seçiminde, yeniden meclis dışından sesleri mevzuat hususunda aktif hale getirmiştir denilebilir. Bununla birlikte Politika Kurulları’nın, işlevsel manada da Cumhurbaşkanı- sivil toplum kuruluşları- bürokrasi ilişkilerinde yeni bir köprü olarak kurulduğu ifade edilebilir. İlgili maddenin (g) bendinde ise politika yapımı çalışmalarında, kurul toplantılarına aktif bir biçimde sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin davet edilmesi, oluşturulacak politikalarda halkın tepkisini de önceden ölçeceğinden, herhangi bir kamu politikasının daha sonradan kabul edilememesi gibi bir riski de önlemiş olacaktır. Bu açıdan Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları yapısının aynı zamanda, yönetişim uygulaması ile uyumlu olduğu yorumu da

46

yapılabilir. Kurul toplantılarında kamuoyunu temsil eden sivil toplum kuruluşlarının yer alması, yönetişimin katılımcılık boyutunun bu yapılanmada dikkate alındığını göstermektedir. Bununla birlikte, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarının tam anlamıyla yönetişimin getirdiği ilkeler doğrultusunda hareket ettiği çıkarımı yapılamaz. Bu kurul gerek işleyişi gerek idari teşkilatmadaki yeri gerekse de hukuki niteliği açısından Türk kamu yönetiminde tartışmalıdır. Konuya ilişkin birçok çalışma (Örselli ve diğerleri, 2018; Akıncı, 2018; Akman, 2019; Altunok ve Karatepe, 2019 ve Erol, 2020) 2018’den beri kamu yönetiminde tartışılmıştır. Öte yandan mevcut tartışmaların, kurulun faaliyet alanı görünür oldukça farklı boyutlar kazanacağı da iddia edilebilir.