• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.2. KAMU POLİTİKALARINDA YÖNETİŞİM UYGULAMALARI

2.2.1. TÜSİAD’ın Yönetişim Aktörü Olarak Konumlanması

2.2.1.2. Üyelik Politikası ve Misyon

135

raporları, süreli yayınlar, anket ve araştırma yapma) boyutuyla ve denetleme-ikna etme (ulusal ve uluslararası temaslar, kulis yapma ve görüş bildirme) ekseninde hareket ettiği sonucuna ulaşılmıştır (Emini, 2013: 53). İktisadi, siyasi ve toplumsal alanda yapılan etkili düzenlemelerde de çoğu kez bu türden kuruluşların öneri ve talepleri dikkate alınmıştır. Bu açıdan bakıldığında, gündem belirleme konusunda da sivil toplum kuruluşlarının aktif bir şekilde hareket ettikleri söylenebilir. TÜSİAD, üyelik politikası ve kuruluşundan bu yana sahiplendiği misyonu ile kamuoyunu yansıtmaya ve Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulunmaya çalışmaktadır.

136

olmayıp, tamamen üye olmak isteyenin talebine bağlı bir üyelik başvurusu kabul edilmektedir. Bunların yanı sıra, TÜSİAD üyeliği sadece Türk vatandaşlarına tanınan bir statü olmamakta, yabancılar için de diğer şartları taşımak koşuluyla Türkiye’de ikamet etme hakkına sahip olmaları durumunda (Md. 5) üyeliğe kabul edilme hakkı tanınmaktadır. TÜSİAD üyeliğinde adayın eğitim seviyesi ve sosyal statüsü de belirleyici faktörler arasında sayılmıştır (Koyuncu, 2006: 133). Buğra, çalışmasında TÜSİAD üyelerinin yaş ve eğitim durumlarını derlemiş ve bu kişilerin büyük çoğunluğunun üniversite mezunu ve en az bir yabancı dil bilgisine sahip olduğunu gözlemlemiştir (Buğra, 2018: 101). Üyelerin, eğitim düzeylerinde sağlanan yüksek standartlar, üyelerin ve dolayısıyla da derneğin “elitist” bir sıfatla anılmasını güçlendirmiştir. Bu verinin paralelinde ise gerek kamuoyunda ve basında gerekse de birtakım çalışmalarda derneğin, “Patronlar Kulübü” ya da “Zenginler Kulübü” olarak anılmasına sebebiyet vermiştir. Ayrıca, TÜSİAD üyeliği için her yıl Genel Kurul tarafından belirlenen ve yıllık olarak ödenen bir aidat miktarı da öngörülmüştür.

Örneğin, 2018 yılı için belirlenen yıllık aidat miktarı 43 bin 500 liradır (https://www.sabah.com.tr/ekonomi/2018/01/19/tusiadin-ismi-degisti). Benzer bir biçimde, 2018 verilerine göre TÜSİAD üye sayısı toplam 643 olarak verilmiştir.

Bu üyelerin içinde ünlü iş insanları ve holdinglerin yanı sıra bazı isimlerin üye olmamaları da dikkat çekici görülmüştür. “Capital” dergisinin 2002 yılındaki söyleşisindeki habere göre; derneğe üye olmayanların neden TÜSİAD çatısı altında bulunmak istememelerine dair sebeplerin “yüksek aidat ücreti”, “hala cevap bekleyenler”, “böyle bir ihtiyaç hissetmeyenler” ve “küskünlük hissedenler” gibi gerekçelere dayandırıldığı vurgulanmıştır (https://www.capital.com.tr/is-dunyasi/soylesiler/niye-uye-degiller).

137

Capital dergisinin bu araştırmasının gündem olma sebebi, Çukurova Holding120 sahibi Mehmet Emin Karaahmet’in 30 yılı aşkın süredir iş hayatında fiilen faaliyette olmasına karşın derneğe 2002 yılına kadar üye ol(a)mamasından kaynaklanmıştır.

Buradaki durumu ortaya çıkaran benzer bir başka çalışmada ise TÜSİAD üyeliğine sahip şirket profilleri incelenmiş ve bu çatı altında çoğunluğun 1970’ler ve sonrasında kurulan firmalardan oluştuğu ve Cumhuriyet dönemi ilk yıllarında kurulan köklü ve eski şirketlerin temsilinin oldukça az olduğu gözlemlenmiştir (Buğra, 2018: 87). Bunun sebebi, TÜSİAD’ın güçlü şirketlerin temsili ile ön plana çıkmasına rağmen tarihsel koşullarda girişimcilik ve özel sektörün dolaşımdaki artışı ile doğru orantılı olarak şirketlerin bu çatı altına girebilmelerinin ancak tam anlamıyla sanayileşme süreci ile somut hale gelmesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, sanayileşme serüveninin, holdinglerin piyasada ve politikalarda söz sahibi olma istencini artıran bir unsur olmasına ve böylece bütüncül bir temsiliyet ihtiyacının doğmasına sebep olmuştur. Bu ihtiyacın bağı ise TÜSİAD misyonu ile kurulmuştur.

TÜSİAD tüzüğünde ve kurucu üyelerinin söylemlerinde vurgulandığı üzere, öncelikli misyonunu ülkenin kalkınması ve büyümesi için özel sektör girişiminin (özellikle sanayi odaklı) düzenlenmesi olarak belirlemiştir. Buna istinaden demokrasi, laiklik, düşünce özgürlüğü ve insan hakları gibi evrensel değerlerini ilke edinen ve Türkiye’yi bu şekilde çağdaş uygarlık düzeyine ulaştırmayı hedeflemektedir. 12 kurucu üyenin imzasıyla oluşturulan TÜSİAD kurucu protokolünde de bu değerleri doğrulayan ifadeler yer almaktadır (TÜSİAD Kurucu Protolü, 2 Nisan 1971):

“Anayasamızın öngördüğü karma ekonomi prensiplerine ve Atatürk ilkelerine uygun olarak, sanayi ve hizmet alanlarında çalışan meslek, bilim ve işadamlarının bilgi, tecrübe ve faaliyetlerini ahenkleştirerek değerlendirmek suretiyle, Türkiye’nin demokratik ve planlı yollarla

120 Cumhuriyetin kurulduğu yıllardan beri Türk ekonomisine katkıda bulunan holding, bünyesinde çok sayıda sektörü ve önemli kuruluşları barındırmaktadır. Örneğin; Bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründen Turkcell, otomotiv sektöründen Maysan Mando, endüstriyel kâğıt sektöründen Atkasan, taşımacılık sektöründen Geden Lines, enerji sektöründen Genel Energy ve finansal hizmetler sektöründen Banque De Commerce Et De Placements bunlar arasında sayılabilir.

138

kalkınmasına ve Batı uygarlık seviyesine çıkarılmasına yardımcı olmak amacıyla kurulan Türk Sanayicileri ve İşadamları Birliği’nin devamlılığını sağlamak ve görevlerini yürütmek üzere gerekli olan mali yardımları, mutabık kalınacak esaslar dâhilinde, müştereken yapacağımızı taahhüt ederiz.”

Çizilen bu temel görev ve ilkeler çerçevesinde TÜSİAD, ulusal ve uluslararası aktörlerle yakın ilişkiler kurmakta ve böylece kamuoyunu ilgilendiren konularda söz sahibi olabilmektedir. Tüm bu sebeplerde, TÜSİAD kurulduğu yıldan itibaren her ne kadar siyaset ile doğrudan ilişki kurmaktan kaçınsa da özellikle ekonomi, dış ilişkiler ve iş hayatını etkileyen politikalarda kamuoyunu yansıttığı için zamanla bu ilişkinin diğer bir aktörü haline gelmiştir. TÜSİAD’ın bu bağlamda en önemli niteliği, bir sivil toplum kuruluşu olarak kamuoyunu ve dünyadaki gelişmeleri hızlı takip etmesi ve kendini bu gelişmelerle paralel olacak şekilde revize etmesidir. Kurucu protokolün dışında TÜSİAD yayınladığı kalite politikası ile de Türkiye’de önemli bir aktör olduğunu göstermektedir (TÜSİAD Kalite Politikası):

“TÜSİAD, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarıyla ilgili oluşturduğu görüşler ve yayınladığı çalışmalar yoluyla kuruluşundan bu yana yurtiçi ve yurtdışı kamuoyunda oluşturmuş olduğu dürüstlük, güvenilirlik ve samimiyet felsefesini sürdürmeye devam edecektir.

TÜSİAD, misyonunu yerine getirmeye devam etmek amacıyla hükümet ve parlamento ile ilişkilerini geliştirmeye, diğer sivil toplum örgütleriyle daha kapsamlı ortak platformlar oluşturmaya ve yurtdışı temsil gücünü artırmaya özen gösterecektir.

TÜSİAD, felsefesini yaygınlaştırmak ve ilişkilerini geliştirmek için bilgi işlem ve iletişim altyapısını, personelin uzmanlık düzeyini, örgüt yapısının esnekliğini, görsel ve yazılı basınla olan ilişkilerini ve bütçe imkânlarını sürekli geliştirme gayreti içerisinde olacaktır.

TÜSİAD, tüm faaliyetlerinde üyelerinin beklentilerine cevap vermeye çalışacak ve bu faaliyetlerin, derneğin aşağıda belirtilen amaçlarında özetlenmiş bulunan, asgari müşterekleri yansıtmasına özen gösterecektir.

a) TÜSİAD, insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının, liberal ekonominin, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının ve sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlamayı amaçlar. TÜSİAD, Atatürk’ün öngördüğü hedef ve ilkeler doğrultusunda, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve aşma anlayışı içinde, kadın-erkek eşitliğini siyaset, ekonomi ve eğitim açısından gözeten iş insanlarının toplumun öncü

139

ve girişimci bir grubu olduğu inancıyla, yukarıda sunulan ana gayenin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar gerçekleştirir.

b) TÜSİAD, kamu yararına çalışan Türk iş dünyasının temsil örgütü olarak, girişimcilerin evrensel iş ahlakı ilkelerine uygun faaliyet göstermesi yönünde çaba sarf eder; küreselleşme sürecinde Türk rekabet gücünün ve toplumsal refahın, istihdamın, verimliliğin, yenilikçilik kapasitesinin ve eğitimin kapsam ve kalitesinin sürekli artırılması yoluyla yükseltilmesini esas alır.

c) TÜSİAD, toplumsal barış ve uzlaşmanın sürdürüldüğü bir ortamda, ülkemizin ekonomik ve sosyal kalkınmasında bölgesel ve sektörel potansiyelleri en iyi şekilde değerlendirerek ulusal ekonomik politikaların oluşturulmasına katkıda bulunur. Türkiye’nin küresel rekabet düzeyinde tanıtımına katkıda bulunur, Avrupa Birliği (AB) üyeliği sürecini desteklemek üzere uluslararası siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel ilişki, iletişim, temsil ve işbirliği ağlarının geliştirilmesi için çalışmalar yapar.

Uluslararası entegrasyonu ve etkileşimi, bölgesel ve yerel gelişmeyi hızlandırmak için araştırma yapar, görüş oluşturur, projeler geliştirir ve bu kapsamda etkinlikler düzenler.

d) TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, bu çerçevede oluşan görüş ve önerilerini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM), hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar aracılığı ile ileterek, yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı hedefler.

TÜSİAD, tüm faaliyetlerin proses kontrol prosedürlerine, ilgili yasal mevzuata ve üye olunan ulusal ve uluslararası kuruluşların kurallarına uygun olarak yürütülmesini sağlar.

TÜSİAD Yönetimi, kalite yönetim sisteminin sürekli geliştirilmesini taahhüt eder.

TÜSİAD tüm faaliyetlerini, ISO 9001 standardına uygun olarak sürdürecektir.”

TÜSİAD misyonu ile uyum içerisinde olan kalite politikası metninden anlaşılacağı üzere, TÜSİAD Türkiye’deki kamu politikaları çalışmaları için her türlü planlama, etkinlik ve araştırmayı düzenleyebilmektedir. Bu anlamda, yıllık olarak yayınladığı raporlarında sıklıkla kamu politikalarına ilişkin kamuoyuna bilgi vermekte ve aynı zamanda siyasi partilerle işbirliği, AB raporları çevirisi ve düzenlediği çeşitli oturumlarla dönemin sorunları ve olası çözümlerine ilişkin bilgi üretmektedir. Bununla birlikte, kalite politikası metninde kullandığı birçok kavram da dikkat çekicidir.

Katılımcı demokrasi, liberal ekonomi, verimlilik ve rekabet gibi kavramlar TÜSİAD raporlarında da sıklıkla tercih edilmektedir. Bunun sebebi, TÜSİAD’ın kamu

140

politikaları yapımına etki etme isteğinden kaynaklanmaktadır. Dahası, ISO 9001121 standartlarını benimseyeceğine dair ifadesi, bir yönetişim parametresi olarak hesapverebilirlik ilkesini, kendi bünyesinde de teşvik edeceğini açıklamaktadır.